11 Mart 2020 – Küreselleşmenin ürettiği virüs küreselleşmenin zayıf noktalarını ortaya çıkardı – Nilüfer Uğur Dalay

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

2019 sonunda Çin’in Hubei eyaletindeki Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘uluslararası kamu sağlığı acil durumu’ ilan edildi. Şubat ayının ilk günlerinden itibaren virüs salgını tüm dünyada on binlerce insanı etkiledi. Çin yetkilileri sayısı günden güne artan ölüm rakamlarını ve yeni virüs vakalarını açıklamaya devam ediyor. Hastalık bugün itibarı ile dünyada 118 ülkeye yayılmış durumda. Virüs tespit edilen kişi sayısı 119 bin, virüsün yol açtığı ölüm sayısı ise 4200 civarında.

Virüsün niteliği, ortaya çıkma ve bulaşma özellikleriyle ilgili Doç Dr. Oytun Erbaş şu açıklamalarda bulundu: “Virüsler sıcak, nemli hava ve sulu ortamlarda ortaya çıkar. Kuru ortamda uzun süre yaşayamaz. Dünyada üç tane virüs kuşağı vardır. Birincisi Güney Amerika Amazonlar, ikincisi Nijerya bölgesi, orta Afrika, üçüncüsü Çin, Hindistan, Malezya, Avusturalya. Bunlar Ekvator bölgesi yani sıcak nemli ve sulu. Virüsler nemle çoğaldıklarından virüsler sümüğü tükürüğü sever, dışarıyı, kuru yerleri sevmez. Virüsler zoonozdur yani hayvandan geçer, bulaşır. Dünyadaki bütün virüslerin % 95’inin kaynağı hayvandır. Ebola, Mars, Sars, Korona…hepsi hayvan kökenli. Korona virüsü, yarasa kaynaklı.

Virüsün tutunduğu ACE2 proteinidir. İnsanların genetik yapısı farklı olduğundan bu protein insandan insana farklı yapıda ve düzeyde bulunur. Virüsün tutunduğu protein Çin, Wuhan ve çevre bölgesindeki insanlarda yoğunlaşmış gibi görünmektedir.

Virüs Çin’de hayvan pazarlarında, yarasa ile temas etmiş hayvanlardan yayıldı. Hayvan varsa risk var. Şehir içinde hayvan pazarı kurarsan zoonoz yaparsın. Ormanları tarım arazisi yapınca tehlike büyür. Çünkü vahşi hayatı bozmamalısınız. Vahşi hayatın canını sıkarsan virüs salar. Bu şu demek ‘bana bulaşma seni hasta ederim.’ Vahşi hayvanları kafese koyarsanız, hayvanat bahçesi açarsanız olmaz, çünkü çoğunlukla virüs kaynağıdır. Vahşi hayatı şehrin içine sokmayın. Büyük küçükbaş hayvanları şehre getirmeyin.

Virüs almış hasta tecrit edilmelidir. Çin tecrit sürecini çok iyi yürüttü. Yapmasa şu an yüz misli vaka görülürdü. Tecrit şart, yoksa yayılır. Dünyada, ülkelerde bu ve daha da şiddetli gelecek virüslere karşı bir hazırlık yok.

Virüs bir canlı değildir, canlı hücre olmadan üreyemez. Buzulların içinde 10 bin yıl yaşar. Şu an buzulların içinde binlerce virüs var. Buzullar eridikçe virüsler artacaktır. Küresel ısınma da başa beladır. Virüsler sıcaklık şoku yaşamadığından ölmezler. Küresel ısınma, mevsimlerin değişmesi, kentleşmeyle birlikte yabani hayvan ortamlarının ve ormanların yok olması, virüslerin artmasına neden olan çevre koşullarıdır. Bu koşullar iyileşmezse çok daha güçlü virüslerle karşılaşmamız kaçınılmaz. ”

Finans alanındaki çalışmalar yapan Doç. Dr. Nurullah Gür, korona virüsüyle birlikte küresel ekonomide yaşanacak olası sorunları şöyle özetliyor:

“Eski opsiyon piyasaları simsarı Nassim Nicholas Taleb tarafından ortaya atılan ‘siyah kuğu’ tabiri, finans ve ekonomi dünyasını derinden etkileme potansiyeline sahip, öngörülmesi güç nadir olaylara vurgu yapmak için kullanılır. Ticaret savaşları, Brexit ve çeşitli jeopolitik meselelerden dolayı tatsız bir dönem geçiren küresel ekonomi için yavaşlama ve hatta resesyon riski bir süredir konuşuluyordu. Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan yeni nesil virüs, böylesi bir senaryoyu akla getirdi ve küresel ekonomiye yönelik tedirginliği arttırdı. Bu gibi olayların etkileri genelde borsalar üzerinden okunmaya çalışılır, ama bu yanlıştır. Mevzu bahis ‘dünyanın fabrikası’ olarak anılan Çin olunca olası etkileri tedarik zincirleri, dış ticaret ve reel sektör kanalları üzerinden incelemek daha doğru olacaktır.

Olası etkileri anlamak açısından bakılabilecek en yakın vaka 2003’teki SARS salgınıdır ki Çin ekonomisi 2003’ün ikinci çeyreğinde büyümeden 2 puan kaybetmişti. Ertelenen talebin yılın diğer çeyreklerinde devreye girmesi, Pekin hükümetinin ekonomik teşvikleri ve artan ihracat performansı sayesinde Çin ekonomisi 2003’ü yüzde 10’luk bir büyüme rakamı ile kapatmayı başarmıştı. SARS’tan dolayı küresel ekonomik büyümenin yüzde 0,1 puanlık bir kayıp yaşadığı hesaplanmaktadır.

Küresel tedarik zincirinde virüs salgını kaynaklı yaşanacak sorunların ve beklentilerdeki bozulmanın ABD ve çeşitli AB ülkelerini de olumsuz etkilemesi bekleniyor. Virüsün AB ülkeleri arasında en çok Alman ekonomisini vuracağı tahmin ediliyor.

Çin 2003 yılı gibi, ihracatını bu denli hissedilir oranlarda arttırmasına yetecek bir hareket alanına sahip değil. Çin son yıllarda ihracata dayalı büyüme modelinden iç talebe bağlı bir modele doğru geçiş yaşıyor. İç talebin büyüme kompozisyonundaki ağırlığı geçmişe kıyasla çok daha fazla. Dolayısıyla virüsün iç talebi frenleyecek olmasının ekonomik büyüme üzerindeki etkisi daha belirgin olacaktır.

Salgınlar ve doğal afetler, ekonomide en çok hizmetler sektörünü olumsuz etkiler. Çin ekonomisinde hizmetler sektörünün ağırlığı son 20 yılda % 40’tan% 50’ye yükseldi. Ekonominin sektörel yapısındaki bu değişim de koronanın büyüme üzerindeki etkisinin 2003’e kıyasla daha fazla yaşanmasına neden olabilir.

Çin’deki gelişmelerin 17 yıl öncesine kıyasla küresel ekonomiyi daha derinden etkilemesi sürpriz olmaz. SARS vakası küresel ekonomide risklerin düşük, yatırım iştahının yüksek ve ticaret hacminin artma eğiliminde olduğu bir dönemde yaşanmıştı. Şu an ise belirsizliklerin ve risklerin epey yüksek olmasının yanı sıra ticaret savaşlarından dolayı küresel büyüme ve ticaret hacminin oldukça durgun bir seyir izlediği dönemden geçiyoruz. Küresel ekonomiye dair beklentilerin daha da bozulması, virüsün olası etkilerini bir kademe daha ağırlaştırabilir. Koronavirüs salgınının Nisan ayına kadar kontrol altına alınacağı senaryosunda virüsün Çin’de ekonomik büyümeye etkisinin yıl genelinde 0,1 ile 1 puan ile sınırlı kalacağı, küresel ekonominin büyüme kaybının ise 0,02 ile 0,3 puan arasında olacağı tahmin ediliyor.

 

Hangi ülke ne kadar etkilenebilir?

Çin’e finans, lojistik ve ürün tedariki gibi birçok açıdan bağımlı olan Hong Kong, virüsten en fazla etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Çin’in yavaşlaması daha az emtia ithal edeceği anlamına geldiği için bu durumdan en çok Brezilya ve Avustralya gibi emtia ihracatçıları etkilenebilir. Birçok ara malında Çin’e büyük ölçüde bağımlı olan Güney Kore’de büyümede düşüş yaşanabilir. Şimdiden ara malı ithal eden Güney Koreli bir otomotiv şirketi faaliyetlerini bir süre durdurma kararı aldı. Küresel tedarikte yaşanacak sorunların ve beklentilerdeki bozulmanın ABD ve çeşitli AB ülkelerini olumsuz etkilemesi bekleniyor.

 

Türkiye ekonomisine muhtemel etkileri

Türkiye ekonomisinin Çin’e bağımlılığı diğer G20 ülkelerine kıyasla daha düşük olduğundan virüsün etkisi görece daha sınırlı kalabilir. Küresel ekonomik büyümenin ve ticaret hacminin ivme kaybetmesi, Türkiye’de ihracatın büyüme hızını yavaşlatabilir. Türkiye’nin Çin’e karşı verdiği dış ticaret açığı daralabilir. Küresel büyüme beklentilerinin gerilemesi petrol fiyatlarını aşağıya çekiyor. Petrol fiyatlarının 40 doların altına inmesi enflasyon ve cari denge için olumlu bir gelişmedir. Son dönemde hızlı bir artış kaydeden Çinli turist sayısında bu yıl yavaşlama yaşanabilir ki bu da cari dengeye olumsuz yansır. Asya’daki yükselen piyasalardan çıkan küresel likiditenin bir kısmı alternatif bir piyasa olarak Türkiye’ye kayabilir. Sınırlı da olsa böyle bir para girişi finans piyasalarına olumlu yansır. Virüsün küresel ekonomiye etkilerine dair beklentiler kötüleşirse FED ve ECB gibi büyük merkez bankaları ilave parasal genişlemeye gidebilir. Böyle bir politika hamlesi faiz ve döviz piyasaları özelinde Türkiye’yi az da olsa rahatlatır.

 

En riskli senaryolar

Virüsün küresel ekonomiye etkilerini arttırabilecek üç riskli senaryo bulunuyor.

  1. Virüsün yılın ikinci çeyreğinin sonuna kadar tam anlamıyla kontrol altına alınamaması,
  2. Salgının Çin’de sosyal tansiyonu arttırması ve buna bağlı olarak Pekin yönetiminin buna aşırı reaksiyon göstermesi,
  3. Ekonominin yavaşlamasından dolayı Çin’in birinci faz anlaşma kapsamında ABD’den almayı taahhüt ettiği ithal ürün hedefini tutturamayacağının anlaşılması durumu.

Piyasalar, gerçekleşme ihtimali düşük ama ürkütme seviyesi yüksek olan bu riskli senaryoları şimdilik ‘fiyatlamasa’ da eldeki sınırlı veriye dayanarak yapılan tahminler, Çin’in 2020’de 1990’dan sonraki en düşük büyüme oranına inme ve küresel büyümenin %3’ün biraz altında kalma ihtimallerini işaret ediyor.”

 

Türkiye Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, virüsünün etkilerini şöyle açıklıyor:

“Makine sektörü diğer sektörlere göre daha hızlı küreselleştiğinden ve tedarik zincirleri üzerinden iş gördüğünden virüsten etkilendi. Virüs dünya ticaretinin zayıf noktasını ortaya çıkardı. Virüs nedeniyle Türkiye’nin Çin’den ithal ettiği malların çıkışı yapılamadı. Bir organik virüs, bilgisayar virüsü hızıyla dünyayı etkilemeye başladı. Bir virüs küreselleşmenin zayıf noktalarını ortaya çıkardı. Virüsün ortaya çıktığı Wuhan şehri, Çin’in teknoloji geliştiren kentlerinden biri. Çin’in ihracatının %45’i makine ve elektronikten geliyor. Şimdi herkes karantinada ve evlerinde oturuyor. Çin 430 milyar dolarlık makina ihracatı yapıyor ve bunun büyük kısmı Batı ülkelerine satılıyor. Bu ihracatın yarısını Batı sermayesinin yaptığı yatırımlarla sağlanıyor. Yani batının en nitelikli insanları Çin’de yaşıyor. Bunları orada tutmak ve orada yaşamaya ikna etmek durumu da var karşımızda. Çin, makina sektörünü her yıl % 7 büyütmeye karar verdi. Virüs batının bundan sonraki yatırım kararlarında daha dikkatli davranacağı bir ortamın alt yapısını hazırlamış oldu.”

1980 sonrasında ABD, küreselleşmenin bayraktarlığını yaparken bugün Çin, küreselleşmeyi savunuyor, ABD küreselleşme karşıtı söylemleri geliştiriyor. Küreselleşmeye en büyük darbe, virüsün kaynağı Çin’den geldi. Virüs beraberinde küreselleşme sonrası/karşıtı kavramları oluşturacak ve yeni dinamikleri tanımlayacak gibi görünüyor. Günümüzde tıp teknolojileri gelişse de her gün milyonlarca insan ülkeler arası seyahat halinde ve her an havada 8-20 bin uçakla virüs oradan buraya taşınıyor.

Virüs ve ardından gelen karantinalar yalnızca sağlığı değil, insan haklarını da yok ediyor. Uluslararası Af Örgütü, virüse karşı alınan tedbirlerin başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile koruma altında olan sağlık hakkı olmak üzere, milyonlarca kişinin insan haklarını nasıl etkilediğini 7 maddede derledi.  Sağlık hakkı; tıbbi tedaviye erişim hakkını, bilgiye erişim hakkını, sağlık hizmetlerinde ayrımcılık yasağını, tıbbi tedaviyi reddetme hakkını ve diğer önemli güvenceleri kapsıyor.

Uluslararası Af Örgütü Doğu ve Güneydoğu Asya Bölgesel Direktörü Nicholas Bequelin konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Koronavirüs salgınına karşı verilen mücadelede sansürün, ayrımcılığın, keyfi gözaltı ve insan hakları ihlallerinin hiçbir yeri yok. İnsan hakları ihlalleri, halk sağlığını ilgilendiren acil durumlarla mücadeleyi kolaylaştırmaz; aksine, zora sokar ve etkinliğini azaltır” dedi.

Salgın hastalıklar ortaya çıktığında gözaltı kurallarında keyfiyet riski doğar, seyahat özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve diğer sosyoekonomik haklar tehlikeye girer. Bu haklar ancak zorunluluk, orantılılık ve hukuka uygunluk ilkeleri doğrultusunda sınırlandırılabilir.

Af Örgütü’nün açıkladığı ‘Koronavirüs’le mücadelede işlenen hak ihlalleri’ 7 maddede şöyle:

1- Çin’de bilgi alma hakkı sansürle engellendi.

Nicholas Bequelin, “Çin’deki sağlık uzmanları, virüsün tehlike arz ettiği uyarısında bulunmaya çalıştı. Hükümet tehlikenin boyutlarını küçümsemeseydi, dünya virüse karşı daha erken harekete geçebilirdi,” dedi. Salgın hastalığın şiddetini olduğundan az gösterme çabaları, Çin hükümetinin en üst düzey yetkililerince de ortaya konuldu. Yetkililer, uluslararası kamu sağlığı acil durumu ilan edilmemesi için Dünya Sağlık Örgütü’yle ısrarlı bir lobi faaliyeti yürüttü. Dünya Sağlık Örgütü ise nihayetinde acil durum ilan etti.

2- Sağlık hakkı

Wuhan’ın sağlık sistemi büyük bir yük altındayken, sağlık merkezleri ve sağlık uzmanları salgının boyutlarıyla başa çıkmak için büyük bir mücadele verdiler. Hastalar saatlerce sırada bekletildikten sonra hastane kapılarından geri çevrildiler. Sağlık merkezlerinin hastalığın teşhisi için gerekli testlere erişimi sağlanamadı. Toplu taşıma araçlarının çalışmaması nedeniyle insanlar hızlıca hastanelere gidemedi. Bazı durumlarda hastalıktan hayatını kaybedenler evlerinden çıkarılamadı. Nicholas Bequelin, “Çin’de sağlık hakkı, alınan tedbirlerin temel unsuru olmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü durmadan Çin’i takdire boğsa da gerçek şu ki hükümetin aldığı tedbirler başından beri son derece sorunluydu ve halen de sorunlu,” dedi.

3- Sansür devam ediyor

Çin yetkililerinin haberlerdeki söylemi kontrol etme, olumsuz haberleri engellemekteki ısrarı, virüs hakkında zaman zaman doğru bilgileri, ana akım medya kuruluşlarına bağlı medya organlarındaki yazılar da dahil olmak üzere basında çıkan birçok yazı sansürlüyor. “Çin yetkilileri uyguladıkları sansürle, sağlık uzmanlarının virüsle mücadele etmesine, insanların virüse karşı kendilerini koruyabilmelerine yardımcı olabilecek bilgilere ulaşmalarını riske atıyor. Bu bilgilerin bir kısmının herkese açık olmaması, insanların virüsten zarar görme riskini artırıyor, virüse karşı etkili bir mücadeleyi geciktiriyor,” dedi Nicholas Bequelin

4- Aktivistler taciz edildi ve korkutuldu

Sosyal medyada virüsle ilgili bilgi paylaşmak isteyen kişiler de Çin hükümetinin hedefi oldu. Nicholas Bequelin, “Virüsle ilgili asılsız iddiaları çürütmek çok önemli; ancak doğru bilgilerin yayılmasını sağlamak da öyle. Bu konudaki doğru bilgiler içeren gazetecilik ve sosyal medya içeriklerinin engellenmesi, halk sağlığını koruma amacına hizmet etmez,” dedi.

5- ‘Yalan haberlere’ yönelik bölgesel baskılar

Virüsün Çin’den Güneydoğu Asya’daki diğer komşu ülkelere yayılmasıyla birlikte diğer devletler de duruma ilişkin haberleri kontrol etme çabası içine girdi. Malezya, Tayland ve Vietnam’da insanlar salgınla ilgili ‘yalan haberler’ paylaştıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. Nicholas Bequelin ” Güneydoğu Asya ve diğer yerlerdeki hükümetlerin Çin’in virüs kriziyle baş etme biçimden alması gereken bir ders varsa, o da ‘istikrar’ adına bilgi paylaşımını kısıtlamanın ve konu hakkında konuşulmasını engellemenin ciddi risk oluşturduğu ve felaket derecesinde zararlı olabileceğidir,” dedi.

6- Ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı

Medyada yer alan haberlere göre Wuhan’da yaşayan kişiler virüsün semptomlarını taşımasalar bile otellere kabul edilmedi, kendi evlerinde mahsur bırakıldı, kişisel bilgileri Çin’de internete sızdırıldı. Diğer ülkelerde de Çinli veya Asyalı kişilere karşı yabancı düşmanlığı sergilendiğine ilişkin çok sayıda haber çıktı. Güney Kore, Japonya ve Vietnam’daki bazı restoranlar Çinli müşteri kabul etmedi. Endonezya’daki bir otelde bir grup protestocu Çinli konukların oteli terk etmesini istedi. Fransa ve Avustralya’daki gazeteler de krizle ilgili haberlerinde ırkçılık yapmakla itham edildi. Dünyanın dört bir yanındaki Asyalı topluluklar bu duruma karşı harekete geçti. Fransa’da #JeNeSuisPasUnVirus (Ben virüs değilim) Twitter’da en çok paylaşılan etiketlerden biri oldu. Nicholas Bequelin, ” Dünyanın bu salgına karşı mücadele etmesinin tek yolu, sınırlar ötesi bir dayanışma ve iş birliği kurmaktır,” ifadelerini kullandı.

7- Sınır kontrolleri ve karantina tedbirleri orantılı olmalı

Birçok ülke virüse karşı tedbir almak için Çin’den veya diğer Asya ülkelerinden seyahat eden kişilere kapılarını kapattı, bazıları ise oldukça sert karantina tedbirleri uyguladı. Avustralya hükümeti yüzlerce Avustralyalıyı Christmas Adası’ndaki bir göçmen gözaltı merkezine gönderdi. Papua Yeni Gine yalnızca doğrulanmış virüs vakaları olan ülkelerden gelen kişilere değil, tüm Asya ülkelerinden gelen kişilere sınırlarını kapattı.

Seyahat özgürlüğünü sınırlandıran karantina tedbirleri, uluslararası hukuk gereğince ancak orantılı, gerekli, süre sınırına tabi ve mümkünse gönüllü olduğunda, meşru amaçlarla alındığında ve ayrımcı olmayan bir şekilde uygulandığında haklı gösterilebilir. Karantina tedbirleri güvenli ve saygılı bir şekilde uygulanmalıdır. Karantinaya alınan kişilerin haklarına saygı gösterilmeli ve bu haklar korunmalıdır. Bu kişilerin sağlık hizmetlerine, gıdaya ve diğer ihtiyaçlara erişimlerinin sağlanması da buna dahildir. Nicholas Bequelin, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Zorlu bir durumla karşı karşıya olan hükümetler hem Koronavirüsün yayılmasını engellemek hem de etkilenen kişilerin ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine erişimini sağlamak için gerekli tedbirleri almalıdır.”

Küreselleşmeden söz etmek, iktisadi bir sistem olarak kapitalizmin dünyaya yayıldığını söylemektir. Kapitalizmin evrensel yayılışının ifadesi olarak küreselleşme, aynı zamanda ve her şeyden önce, dünya çapında sermaye birikimine engel oluşturan fiziksel, finansal ve hukuki sınırları sarma, delme ve sonunda yok etme sürecidir.

« Kapitalizmin girdiği krizin, içinden çıkılmaz bir hal alması karşısında; karma iktisadi siyasaların terk edilmesine, girişimcilerin önünde atıl işletme tarzı ve bürokrasisiyle engel oluşturan devlet müdahalelerinin ortadan kalkışına ve ‘eğitim, sağlık, çevre gibi sonraya ertelenmesi mümkün, israfa kaçan devlet harcama kalemlerine sınırlamalar getirilmesine yol açan sürecin ifadesidir» der Immanuel Wallerstein.

Bu durumda küreselleşme, çevre sorunları yaratan vahşi sermaye birikimi hırsıyla küresel ısınmaya, küresel ısınma ise virüslerin doğumuna ve yerküreye dağılmasına yol açmıştır. Koronavirüs, küreselleşme tezinin içinden, anti tezi olarak doğmuş ve dünyaya küreselleşmeyi tartışma fırsatı doğurmuştur. Bir virüs, küreselleşmenin zayıf noktalarını ortaya çıkarmıştır.

Bugün virüsün sınır tanımadan bütün dünyaya bulaşmasıyla birlikte, küresel dünyada yaşamanın zaaflarıyla yüzleşme zamanı. Sağlık sorunları aşıldığında, arkada bıraktığı ekonomik ve insani zararlar hesaplandığında, virüsün küreselleşme sonrası/karşıtı kavramları oluşturan yeni bir tartışmaya yol açması kaçınılmaz gözüküyor. ‘Siyah kuğu’ salınarak dolaşırken, biz de farklı olanı düşünmeye, tartışmaya başlayacağız, yeni bir tez için.

 

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.