Hrant Dink Vakfı tarafından verilen “Uluslararası Hrant Dink Ödülleri” bu yılki sahiplerini buldu. Her yıl Hrant Dink’in doğum günü 15 Eylül’de yapılan ödül töreni, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlendi.
2007 öldürülen gazeteci Hrant Dink adına verilen ödüller, ayrımcılık, ırkçılık ve şiddete karşı çalışmalar yapan kişi ve kurumlara veriliyor. Bu gece gerçekleşen ödül töreninin sunuculuğunu Ece Dizdar yaptı. Ödül töreni Ayşenur Kolivar’ın seslendirdiği bir ağıtla başladı.
Ödülün bu yılki jürisinde, 2016 Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nün sahibi Theresa Kachindamoto ve Diyarbakır Barosu ile yönetmen Etienne Balibar, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Christophe Deloire, Hrant Dink Vakfı Başkanı Rakel Dink, senarist ve yapımcı Atom Egoyan, düşünür Michel Marian, yazar ve edebiyat eleştirmeni Murathan Mungan yer aldı.
“Savaşlarda gösterilen gayret barış için kullanılsa…”
Törende konuşan Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, şunları söyledi:
“Devletler tanrılaşmak istiyorlar, halbuki neler kaybettiklerinin farkında bile değiller. İktidarlar savaşlarda gösterdikleri gayreti barış için kullansalardı dünya cennet olurdu. İktidarlar erdeme bilgiyi, bilgiye öz denetimi, kardeşseverliği ve sevgiyi katsalardı dünya cennet olurdu. Doğruluk ve adalet yolu çetindir, dar ve dikenlidir, onun için onu seçenler azdır. Bugün düşünce suçu yüzünden cezaevinde olan onlarca yazarı anıyoruz. Konuşmamı tutuklanan hak savunucularından Özlem’e (Dakıran) seslenerek bitirmek istiyorum. Sen cinayetin ilk anından beri yanımızdasın, sen haksızlığa uğrayanların yanındasın. Ülkemizin tarihi maalesef böyle kara sayfalarla dolu. İyiliği çoğaltmak için bu geceyi bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyorum.”
“Güvercin tedirginliği”
9’uncu Hrant Dink Ödülü Çinli sanatçı Ai Weiwei ve insan hakları savunucusu Eren Keskin’e verildi. Ai Weiwei ve Eren Keskin ödüllerini Murathan Mungan ve Diyarbakır Barosu’nu temsilen Ahmet Özmen’in elinden aldı. İlk olarak sahneye çağrılan Ai Weiwei “Nerede birisi incitilirse orada hepimiz yaralanmış oluruz” dedi.
Ai Weiwei’nin ardından ödülünü alan Eren Keskin, Hrant Dink’e teşekkür etti ve bu ödülün hayatındaki en değerli armağan olduğunu söyledi. Keskin, Hrant Dink’in sözlerine gönderme yaparak bugün tüm ülkenin bir “güvercin tedirginliği” içinde olduğunu söyledi.
Keskin, “Cesaret, her zaman radikal sözler gerektirmiyor, gerçekleri cesurca ve naif bir dille de anlatabilirsiniz. Böylesine bir korku toplumunda, devletin yüzleşmek istemediği gerçekleri dile getirmek kolay değil. Hrant Dink’in ifadesiyle, ‘bir güvercin tedirginliği’ var hepimizde” diye konuştu.
Ödül töreni ile ilgili ayrıntılar…
Gecede, dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de attıkları önemli adımlarla geleceğe dair umudu artıran kişi ve kurumların selamlandığı, ‘Işıklar’ başlıklı bir video gösterildi. 2017’nin ‘ışıklar’ı arasında, Şilili Claudio Castillo’nun kurduğu ataerkil toplum düzenini eleştiren ‘Ören Erkekler’; Paralimpik Oyunları’nda altın madalya kazanan Mehmet Nesim Öner; gençlere ve mültecilere bir arada yaşayabilecekleri fırsatlar sunan Startblok; Ruanda’da dezavantajlı gençleri bir araya getiren Future Vision akrobasi grubu; yeni tanıklar aracılığıyla kamuoyunu bilgilendiren Lice Adalet Arıyor Platformu; Trump’ın göçmen politikasını boykot etmek için kepenk indiren ABD’li göçmenler; klibiyle, toplum tarafından kadınlara dayatılan rolleri eleştiren Mecid el Aisa; evsizlere çorba dağıtan Çorbada Tuzun Olsun Derneği; AIDS nedeniyle ailesini kaybeden çocukların umudu olan Victoria Emah Emah; Oxford Üniversitesi’nin kullanılmayan bir yurdunu evsizlere barınak yapan aktivistler; işitme güçlüğü olanlar ile olmayanlar arasında iletişim kuran DEF RAP grubu; Amerika’da Siyu kabilesinin tarihsel yerleşimi olan Standing Rock’tan boru hattının geçmesine direnen aktivistler; Kadın Kadına Mülteci Mutfağı’nda yaşama umudunu paylaşan Suriyeli kadınlar yer aldı.
Uluslararası Hrant Dink Ödülleri, 2016’da Malavi’de çocukların insan hakları ve eğitim hakları üzerine çalışan kabile reisi Theresa Kachindamoto ve insan hakları ve hukukun üstünlüğü için mücadele eden Diyarbakır Barosu; 2015’te Suudi Arabistan’dan kadın hakları savunucu Samar Badawi ve LGBT hakları için mücadele eden KAOS GL’ye; 2014’te adli tıp uzmanı ve insan hakları savunucusu Şebnem Korur Fincancı ve aktivist Angie Zelter’e; 2013’te insan hakları savunucusu Nataša Kandić ve Cumartesi Anneleri / İnsanları’na; 2012’de yazar İsmail Beşikçi ve insan hakları örgütü Uluslararası ‘Memorial’ Topluluğu’na; 2011’de gazeteci, yazar Ahmet Altan ve gazeteci, insan hakları savunucusu Lydia Cacho’ya; 2010’da Türkiye Vicdani Ret Hareketi ve hukukçu Baltasar Garzón’a; 2009’da gazeteci, yazar Alper Görmüş ve gazeteci, yazar Amira Hass’a verilmişti.
Ödül töreni, www.hrantdink.org ve www.hrantdinkodulu.org adreslerinden naklen yayınlandı.
Ai WeiWei kimdir?
Ai Weiwei 1957’de Pekin’de doğdu. Kültür Devrimi’nin ardından ailesiyle Pekin’e döndü. Pekin Film Akademisi’nde animasyon eğitimi aldı. 1983’te New York’a gitti ve sanat eğitimine devam etti. Ardından okulu bıraktı ve hayatını sokaklarda insan portreleri yaparak ve başka işlerde çalışarak sürdürdü. 1993’te Çin’e döndü. 2008 Siçuan Depremi’nin ardından gittiği bölgede, hükümetin yaşanan felaketle ilgili doğru bilgi vermediğini fark etti. Yıkılan devlet okullarının inşaatındaki hatalara, hayatını kaybeden öğrencilerin hikâyelerine ve dava süreçlerine dair yazılar yayımladığı ‘Citizen’s Investigation’ [Yurttaş Soruşturması] adlı internet sitesi resmî kararla kapatıldı. 2010’da, Şangay’da, stüdyo olarak kullanmak ve mimarlık dersleri vermek üzere inşa ettiği ev için yıkım, kendisi hakkında ise ev hapsi kararı çıkarıldı; mahkûmiyet kararı bir gün sonra geri çekilse de ülke dışına çıkması engellenmeye çalışıldı. 2011’de tutuklandı. Stüdyosu arandı, malzemelerine el kondu, çalışanları gözaltına alındı. Üç ay tutuklu kaldı. 2015’ten beri, Ortadoğu’dan Avrupa’ya göçlere dair enstalasyonlarla dünyanın dikkatini mültecilerin hayatta kalma mücadelesine çekmeye çalışıyor.
Eren Keskin kimdir?
Eren Keskin 1959’da Bursa’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1989 yılında üye olduğu İnsan Hakları Derneği’nde uzun yıllar yöneticilik yaptı. 1990’ların ilk yarısında, Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu, olağanüstü hal rejimiyle yönetilen bölgelerde yaşanan insan hakkı ihlalleriyle mücadele etmek amacıyla oluşturulan heyetlerde yer aldı; bölgeye yaptığı ziyaretlerde sözlü ve silahlı saldırılara hedef oldu. 1990’lı yıllarda hakkında 200’e yakın dava açıldı. 1995 yılında Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan bir yazısında ‘Kürdistan’ sözcüğünü kullandığı için altı ay hapis yattı. 1997’de Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’nu kurdu. 2002’de, devlet kaynaklı cinsel işkence konusunda yaptığı bir konuşma nedeniyle hakkında açılan davada 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Aynı yıl, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu, bir yıllığına avukatlıktan men edilmesine karar verdi. Bu dönemde anaakım medyanın karalama kampanyasına maruz kaldı. Özgür Gündem gazetesine destek kampanyası çerçevesinde, üç yıl boyunca gazetenin eş yayın yönetmenliğini yaptı. Biri yaptığı bir konuşmayla, diğerleri ise gönüllü olarak yürüttüğü bu görevle ilgili olmak üzere, hakkında açılmış olan ve halen devam eden toplam 143 dava bulunuyor.