Adalet Zemini önümüzdeki dönemde siyasete yön vermesi gereken ilkeler konusunda bir basın açıklaması yayınladı.
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE SİYASETİN YENİ İLKELERİ
Tespitler
Türkiye 2000’li yıllarda özgürlükçü laiklik ve çoğulcu demokrasi doğrultusunda üç önemli fırsat yakalamıştı, ancak son iki yılda bu süreç akamete uğradı ve fırsatlar kaçırıldı:
1. Daha demokratik bir ülke olma doğrultusunda geçtiğimiz on yılda önemli mesafeler alındı, ancak son zamanlarda demokratikleşme çabalarından uzaklaşıldı.
2. AK Partinin iktidara gelmesi ile dindarların uğradığı haksızlıklar azaldı, ama Laikler ile İslamcılar arasındaki kutuplaşmanın sönümlenmesi sağlanamadı.
3. Kürt meselesinin çözülmesi yolunda önemli adımlar atılmasına rağmen cesaretli tutum devam ettirilemedi. Çözüm süreci Suriye’deki savaşın sınırlarına hapsoldu.
Türkiye bugün dış politika yönelimleri, Suriye meselesi, Çözüm süreci, Azınlık hakları, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı, meclisin yetkileri ve demokratik işleyişi, askeri vesayetin ortadan kaldırılması, yeni anayasa, ekolojik sorunlar, insanın sahip olduğu tüm haklara ulaşabildiği bir kentleşme, işsizlik, hayat pahalılığı, geçim sıkıntıları, teknolojik ilerleme, eğitim gibi birçok alanda her bir vatandaşı ilgilendiren bir dizi sorunla ve tercihle karşı karşıya. Ancak meclisteki partilerin çoğunluğuna bakıldığında, bir yaklaşım farkı değil, sadece yönetici elitin kimliği açısından bir tercih farkı bulunduğu görülmektedir.
Adalet Zemininde bir araya gelen bizler, 2019 seçimlerine Türkiye’nin köklü sorunlarına kalıcı çözümler üretecek bir fırsat olarak bakılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu topraklarda sadece bugün değil, yarın da barış, huzur ve refah içinde yaşayabilmemiz için özgürlükçü laiklik ve çoğulcu demokrasi temelinde oluşturulacak bir “demokrasi bloğu”nda birleşme çağrısı yapıyoruz.
Söz konusu seçimde önemli olan Cumhurbaşkanı adayının kim olduğu değil, bu kritik dönemeçte nasıl bir tavır takınacağı ve hangi politikaları benimseyeceğidir. Türkiye için doğru bir program ortaya koyan bir adayın mevcudiyetinin tüm seçim sürecini etkileyeceğini ve alternatif bir siyaset zemini açabileceğini düşünüyoruz.
Adalet Zemini olarak bu doğrultuda aşağıda vurguladığımız politika ilkelerinin tüm demokrasi bloğu tarafından benimsenmesinin toplumsal yarılmayı gidermek ve kopan parçaları birbirine yeniden teyelleyebilmek için önemli bir yeni politikayı inşa fırsatı oluşturacağını umuyor; oy kullanacak herkese, aşağıda vurgulamaya çalıştığımız siyaseti tercih etmelerini öneriyoruz.
Yeni Siyaset
İdeal Cumhurbaşkanı Adayı
1. Tarafsız ve adil olmalı.
2. Türkiye toplumunu sadece kendi seçmenine indirgememeli.
3. Seçildiği takdirde, eğer varsa, parti genel başkanlığından ve
parti üyeliğinden ayrılmalı.
4. Kutuplaştırıcı bir dil kullanmamalı ve kutuplaşma anlayışına dayalı siyaseti reddetmeli.
5. Eşitlik, adalet, demokrasi ve barış için çalışmalı; geçmişle yüzleşip, “devr-i sabık” yaratmadan yeni sayfalar açmalı.
6. İnsanların birbirine saygı duyarak bir arada yaşayacakları bir Türkiye doğrultusunda adımlar atmalı.
7. Meclisin yetkilerini daraltan ve Cumhurbaşkanı’na denetimsiz yetkiler veren son düzenlemeler yerine, yeni ve demokratik bir anayasa yapılması amacıyla halkın kurucu meclisini seçmesi için çalışmalı.
8. Her adımda açık, şeffaf ve hesap verir olmalı.
9. Cumhurbaşkanı aşağıdaki programı uygulamalıdır:
a. Darbe ve Darbecilerle Mücadele
1. 15 Temmuz darbe girişimi tüm yönleriyle açığa çıkartılmalı, sorumluları cezalandırılmalı ve devlet kadroları darbecilerden ayıklanmalıdır.
2. Gelecekteki darbe girişimlerinin önünü kesmek için, demokrasi alanı genişletilmeli; düşünce, gösteri, örgütlenme ve ifade özgürlüğü tavizsiz sağlanmalıdır.
b. Toplumsal Sözleşmenin Yenilenmesi
1. Türkiye’de yeniden bir barış, huzur ve istikrar ortamının sağlanması için mutlaka sivil ve demokratik bir anayasa yapılması gerekir. Bu yeni anayasada meclisin yetkileri artırılmalı, meclisin demokratik bir işlerliğe kavuşması sağlanmalı, başta Kürt sorunu olmak üzere dinî özgürlükler, Alevilerin hakları, askeri vesayet sorunu, işçi hakları, kadın hakları, engelli hakları, kent ve çevre hakları, bireysel özgürlükler gibi tüm kutuplaşmalara dair köklü çözüm önerileri olmalıdır.
2. Yeni anayasanın tasavvuru, 2000’li yıllara kadar ülkenin yönetiminde ayrıcalıklı bir konumda bulunan “Kemalist zihniyet”in Türkiye’sine geri dönmek olamaz. Tam tersine, siyasi, toplumsal ve ekonomik hayata katılım, başta bu süreçlerden dışlanan toplumsal kesimler olmak üzere, görüşü ve yönelimi ne olursa olsun, tüm kesimler için eşit imkânlar üzerine kurulu olmalıdır.
3. Fiilen AK Parti tarafından başlatılan ve halen devam eden aşağıdaki uygulamalar anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
o Sosyal yardımlar
o Başörtüsü ile öğrenim ve çalışma hakkı, siyasal katılım hakkı
o Azınlıklara tanınan haklar
o Kürtlerle ilgili yapılan olumlu düzenlemeler
o Alevi açılımı
o Kadınların bireysel ve toplumsal haklarının geliştirilip tanınması
4. Kürtlerle 2013 yılında başlatılan Çözüm Süreci dinamiğine geri dönülmelidir.
5. Yukarıdaki ilkeler ışığında yeni bir Anayasanın yazılması için Kurucu Meclis seçilmesi gerekir.
c. Yönetim, Yargı ve Atama Kuralları
1. Bütün sivil ve askerî yönetim organlarında ve görev tevdiinde liyakat esası güçlü biçimde tesis edilmelidir.
2. Askeri vesayetin ortadan kaldırılması için sistem yeniden yapılandırılmalı, askerlerin siyasi karar mekanizmalarındaki etkisi azaltılmalı ve her türlü ayrıcalıkları kaldırılmalıdır.
3. Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı sağlanmalıdır. Yargılama sürecinde masumiyet karinesi esas olmalı; suçun ve cezanın şahsiliği dikkate alınarak, adil yargılanma ve savunma hakkı ihlallerinden, işkence ve kötü muamele gibi, soruşturmaların haklılığına ve meşruiyetine gölge düşürecek adımlardan uzak durulmalıdır.
4. İdamın geri gelmesi asla söz konusu olmamalıdır. “İdama hayır” net biçimde savunulmalı, demokrasi mücadelesi veren toplumsal hareketler güçlendirilmelidir.
5. Haksız tutuklamalara ve işten çıkarmalara son verilmeli; darbeye doğrudan karışanlar dışında tüm tutuklular serbest bırakılıp, işlerinden atılanlar geri döndürülmelidir.
d. Eğitim ve İstihdam
1. İşsizlik, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı geniş kesimleri derinden etkilemektedir. Sıkıntıların nedeni konjonktürel değil, yapısaldır. Bu sıkıntılar kredi dağıtarak aşılamaz. Çözüm, üretim ekonomisine dönmektir. Tüm vatandaşların insan onuruna yaraşan bir yaşam standardına kavuşması için üretim kuvvetli biçimde desteklenmeli ve yeni iş alanları yaratılmalıdır.
2. Üniversite mezunu gençler arasında işsizliğin yaygınlığı gelecek için çok ciddi bir sorundur. Genç işsizliğinin önlenmesi için üniversitelerde öğrenim kalitesi arttırılmalı, teknolojiden yararlanılmalı ve mesleklendirme politikalarına öncelik verilmelidir. İş bulamayan herkese, yeni iş alanları için uygun beceriler kazandırılmalıdır.
3. Sosyal yardım programları “temel anayasal gelir” uygulaması çerçevesinde kurgulanmalıdır.
4. Eğitim, sağlık gibi temel alanlarda hizmetlerin ulaşılabilirliği kolaylaştırılmalı; maliyet düşürülerek hizmet kalitesi artırılmalıdır.
5. Örgütlü toplum teşvik edilmeli, bir yandan işyerlerinde sendikal örgütlenmenin önü açılmalı öte yandan da sivil toplum örgütlerinin güçlenmesini sağlayacak yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.
6. Türkiye kaçırmakta olduğu dijitalleşme çağına süratle adapte olabilmek için bilim, eğitim, teknoloji, düşünce ve ifade özgürlüğü politikalarında radikal dönüşümler yapmalıdır.
e. Yerleşim Politikası
1. Kentlerin beton yığınına çevrilmesine son verilmeli; şehirleşme, sanayileşme ve tarım politikaları, insan-doğa-geçim dengesi gözetilecek şekilde oluşturulmalıdır.
2. Kırsal dönüşüm politikaları oluşturulmalı, köyler ve kırlar her kesimden ve her yaş grubundan bireylerin yaşamak isteyeceği yerlere dönüştürülmelidir.
f. Dış Politika
1. Batı’ya da Doğu’ya da önyargısız yaklaşılmalıdır; her iki dünya ile de yapıcı ve barışçı ilişkiler geliştirmeye çalışılmalıdır.
2. Komşu ülkelerle ilişkileri içişlerine saygı, dostluk, barış ve ortak çıkarlar temelinde yeniden düzeltme niyet ve girişimciliğinde olunmalıdır.
3. Türkiye hegemon ülke iddiası yerine gerek dış, gerekse iç politikasında barışçı politikalar geliştirmeli, komşularıyla sınırları ortadan kaldırmaya yönelik yeni uyum modelleri için çalışmalıdır.
4. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının dünyanın tüm ülkelerine vizesiz gidebilmesi, diğer ülke vatandaşlarının da Türkiye’ye vizesiz gelebilmesi sağlanmalıdır.
5. Türkiye’ye sığınmış tüm dünya insanları ve geçmişte çeşitli nedenlerle Anadolu’dan göç etmek zorunda kalmış, bırakılmış aileler ve onların çocuklarının vatandaş olmaları kolaylaştırılmalıdır.