Dink davasının avukatları TİB”in kayıtlarını inceliyor / Radikal – 05.12.2011
Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, “TİB kayıtları binlerce. Bunların incelenmesi süre alacak. İncelememizi ve araştırmamızı tamamladıktan sonra konuya ilişkin beyanlarımızı sunacağız” dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davanın 22. duruşması başladı. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, savcının mütalaasına karşılık savunma yapmaya başladı. Avukat Çetin, “TİB kayıtları binlerce. Bunların incelenmesi süre alacak. İncelememizi ve araştırmamızı tamamladıktan sonra konuya ilişkin beyanlarımızı sunacağız” dedi.
YASİN HAYAL VE ERHAN TUNCEL GETİRİLDİ
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ile Yasin Hayal getirildi. Cezaevi ring aracı ile getirilen Tuncel ve Yasin gazetecilerin görüntü almaması için adliyenin yemekhane kapısından içeri alındı.
Duruşmanın başlamasının ardından Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz ilk olarak dosyaya gelen evrakları okudu. Başkan Eryılmaz, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) cinayetin işlendiği bölgedeki kayıtların geldiğini belirtti.
TİB KAYITLARINI İNCELENİYOR
Daha sonra Dink ailesinin avukatlarına söz verildi. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, savcının mütalaasına karşılık savunma yapmaya başladı. TİB kayıtlarına Cuma günü ulaştıklarını belirten Çetin, “TİB kayıtları binlerce. Bunların incelenmesi süre alacak. İncelememizi ve araştırmamızı tamamladıktan sonra konuya ilişkin beyanlarımızı sunacağız” dedi.
Avukatlar, Dink cinayetinin Ergenekon davasıyla birleştirilmemesini eleştirdi
Marksist.org – 05 Aralık 2011
Hrant Dink cinayeti davasının 22. duruşmasında, avukatlar, cinayetin işleneceğinin önceden bilinmesine rağmen gerekli önlemin alınmadığına, cinayet sonrasında da asıl faillerin korunduğuna dikkat çekti. Suikastte adı geçen bir çok kişinin daha sonra Ergenekon davasında yargılandığını söyleyen avukatlar, dosyanın Ergenekon davasıyla birleştirilmesi talebinin bugüne kadar kabul edilmemesini de eleştirdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi”nde bu sabah başlayan 22. duruşmanın ikinci oturumunda söz alan Dink ailesinin avukatları, MGK”nın misyonerliği “tehlikeli” kabul ettiğine dikkat çekerek, “MGK kararının ardından Dink de misyoner ilan edildi” dedi.
Erhan Tuncel”in Mc Donald”s”ın bombalanması eylemine Yasin Hayal ile birlikte katıldığını, ancak daha sonraki işlerde kullanılacağı için tutuklanmadığını belirten avukatlar, suikast döneminde medyanın rolüne de dikkat çekti, Emin Çölaşan, Fatih Çekirge ve Deniz Tutal gibi yazarların yazılarını hatırlattı.
Sabahattin Ali”nin öldürülmesine Sivas Katliamı”na kadar Türkiye”de yaşanan siyasi cinayet ve katliamlara dikkat çeken avukatlar, “Bu bir devlet geleneğidir. İttihat ve Terakki döneminde başlayan devlet geleneği bugünlere kadar devam etti. İttihat ve Terakki, bütün karşıt görüşleri, devleti korumak adına “vatan haini” ilan etti ve yok etti” diye belirtti.
Bütün siyasi cinayet ve katliamların devlet ile bağlantılı olduğunun ortaya çıktığını söyleyen avukatlar, 1990″lı yıllarda Kürtlerin hedef alındığını hatırlatarak, Musa Anter, Vedat Aydın ve Savaş Buldan cinayetlerini anımsattı. Avukatlar ayrıca, dönemin Başbakanı Tansu Çiller”in elinde Kürt iş adamlarının ölüm listesinin yer aldığını belirtti.
Alevilerin de hedef alındığına dikkat çeken Dink davası, Gazi Katliamı”nı hatırlattı. Avukatlar, “Dink cinayetinin bu süreçlerder bağımsız olarak ele alınamayacağını, deliller ve devlet geleneği dikkate alındığında bunun yine devlet eliyle örgütlendiğinin ortada olduğunu” söyledi.
Diğer siyasi cinayet ve katliamlarda olduğu gibi bu davada da sanıkların korunduğunu vurgulayan avukatlar, “Bu durumda bebekten katil yaratan zihniyet de konmuş olacaktır” dedi.
Avukat Fethiye Çetin söz alarak, soruşturmanın sanıklarla sınırlı tutulduğunu belirterek “Cinayeti işleyen devletin ta kendisidir. MGK kararlarıyla azınlıklar ya da bu topraklarda yaşayan halklar, iç düşman kabul edilmiş, devleti korumak adına çeşitli devlet politikaları yürütülmüştür. Devlet ile Dink ailesi karşı karşıyayadır. Eğer bu soruşturma genişletilmezse, Rakel Dink”in dediği gibi bebekten katil yaratan zihniyet sorgulanmazsa, barışa darbe vurulmaya devam edilecektir” diye konuştu.
“Mahkemeniz Her Durumda Tarihe Geçecektir”
BİA Haber Merkezi – 05.12.2011
Hrant Dink Davası”nın 22. duruşmasında, müdahil avukatlar esas hakkında mütalaalarını açıkladı. TİB kayıtları mahkemeye ulaştı ancak iki tarafın avukatları da kayıtların incelenmesi için ek süre istedi.
19 Ocak 2007″de, Agos Gazetesi önünde vurularak öldürülen gazeteci Hrant Dink davasının 22. duruşması bugün (5 Aralık) Beşiktaş 14. Ağır Ceza Mahkemesi”nde görüldü.
Tutuksuz sanık Mustafa Öztürk ve tutuklu sanıklar Yasin Hayal ve Erhan Tuncel”in hazır bulunduğu davanın duruşmasında Hrant Dink”in avukatları, esas hakkındaki mütalaalarını açıkladı.
Saat 11.00″de başlayan ve 17.00″de son bulan celsede, eklerle birlikte 106 sayfayı bulan mütalaanın 73 sayfası, müdahil avukatlar tarafından sırayla okundu.
Mütalaa, dava sürecinde intihar ederek hayatına son veren müdahil avukatlardan Hakan Karadağ”a atfedildi.
Hrant Dink neden öldürüldü?
Cinayetin kurgusu, siyasi ve ideolojik temeli, Dink”in kim olduğu ve neden öldürüldüğüyle ilgili detaylı bilgilerin bulunduğu metinde, sanıklar ve kamu görevlilerinin cinayetteki sorumlulukları ve davaya ilişkin talepler de dile getirildi.
Dört yıl 10 aydır süren yargı sürecinde, iddia makamının cinayetin arka planına yeterince önem vermediğini vurgulayan avukatlar, esas hakkındaki görüşlerine Hrant Dink”in kim olduğunun anlatımıyla başladılar.
“Hrant Dink kimdi ve neden öldürüldü?” başlıklı bölümde Dink”in hayatı, mesleki kariyeri ve birçok yazısı okundu.
Bu yazılardan bazıları: Cinayet günü yayımlanan (19 Ocak 2007), Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği (Agos) , 12 Ocak 2007 tarihli Neden Hedef Seçildim? (Agos) ve İbadetse Eğer Demokratlık başlıklı yazılardı.
Cinayetle son bulacak sürecin, 6 Şubat 2004″te Agos”ta Sabiha Gökçen”le ilgili “Sabiha Hatun”un Sırrı” haberinin, 21 Şubat 2004″te Hürriyet Gazetesi”nin manşetine taşınmasıyla başladığını ifade eden avukatlar, Genelkurmay”ın ertesi gün casino online yayımladığı ve “Bu haber, milli bütünlüğe karşı cürümdür” ifadesinin bulunduğu açıklamaya değindiler.
“Savcının görevi makale yazmak değil soruşturma açmaktır”
Cinayete giden süreci ayrıntılarıyla veren mütalaada, medyanın, kolluk kuvvetlerinin, kamu görevlilerinin, istihbaratın ve yargının, sorumluluk ve ihmalleri tek tek anlatıldı.
19 Eylül 2011″de görülen 20. duruşmada, esas hakkındaki mütalaasını vereceğini açıklayarak avukatların salonu terk etmesine sebep olan Savcı Hikmet Usta”nın 86 sayfalık tespitlerinin soruşturmayla sonlanmadığını ve bu sebeple “makale” olarak kaldığını söyleyen avukatlar, savcının görevinin soruşturma açmak olduğunu hatırlattı.
Savcı Usta ise, esas hakkındaki görüşlerini tekrarladığını, yeni bir soruşturma açılmasına gerek olmadığını söyledi.
“Cinayete hazırlık süreci” başlıklı bölümde, Sabiha Gökçen haberinden sonraki zaman dilimi, eski İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör”ün Dink”i, makamında iki istihbaratçının da bulunduğu bir görüşmeye çağırması, medyada çıkan kimi provokatif haber ve yazılar ile ülkü ocaklarından gelen tehditler vurgulandı.
“Takdir mahkemenizindir”
“Soruşturma süreci”nde, yargının ve emniyetin ihmal ve hataları sıralanırken, sonuç bölümünde, “Devlet, vatandaşını önlenebilir felaketlere karşı korumak zorundadır” denildi. Bu davada, durumun bu olmadığı aksine devletin siyasi cinayetler ve Ermeni düşmanlığı konusundaki geleneğinin sürdüğü belirtildi.
Devletin siyasi cinayet ve Ermeni düşmanlığı hususundaki geçmişi, 20″inci yüzyılın başından başlanılarak örneklerle anlatıldı.
Avukatlar, Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz”a seslenerek “Mahkemeniz her durumda tarihe geçecektir. Ya bu geleneği kıran ve zedelenen yargı güvenini yeniden tesis eden mahkeme olarak, ya da siyasi cinayet ve düşmanlık geleneğini sürdüren olarak…Takdir mahkemenizindir” dedi.
Mütalaanın 100 sayfayı aşkın teknik detayların sunulacağı ikinci bölümü, 26 Aralık”taki 23. duruşmada okunacak.
TİB kayıtları geldi ama henüz incelenemedi
Uzun süredir Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı”ndan (TİB) beklenen Hrant Dink cinayetinin işlendiği Halaskârgazi Caddesi çevresindeki telefon görüşme kayıtları mahkemeye ulaştı ancak iki tarafın avukatları da, belgelere cuma günü (2 Aralık) ulaştıkları için, kayıtları incelemek için ek süre istedi.
Duruşmayı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu izledi. Duruşmaya ayrıca yedi ilin Baro Başkanları da katıldı: Av. Halil Hulki Özel (Mersin), Av. Mehmet Cemal Acar (Siirt), Av. Enis Gül (Bitlis), Av. Nuşirevan Elçi (Şırnak), Av. Azad Yıldırım (Mardin), Av. Heval Sinan Aras (Ağrı), Av. Erdal Aydemir (Bingöl).
Dava, 26 Aralık 2011 saat 9.00″a ertelendi.
Eryılmaz ayrıca, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu”nun (TMK) 7/1 maddesi: “terör örgütü üyesi olmak ve terör örgütüne yardım etmek,” silahlı örgütü tanımlayan 314/2 ve 5237 sayılı TCK”nın 82/1 “taammüden insan öldürme” maddelerinden yargılanan tutuklu sanıklar Yasin Hayal ve Erhan Tuncel”in tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Bu Dava Ne Zaman Başlayacak?
BİA Haber Merkezi – 05 Aralık 2011
Hrant”ın Arkadaşları, “Bu davayı bu şekilde bitirmeye kalktıklarında alınlarına sürülecek şeyi sadece kurban kanı sanıyorlar. Halbuki o, ne yapsalar kazıyıp atamayacakları bir utanç lekesi olacak” dedi.
İstanbul Şişli”de 19 Ocak 2007″de Agos gazetesi önünde öldürülen gazeteci Hrant Dink cinayeti davasının 22. duruşması bugün (5 Aralık) Beşiktaş Adliyesi”nde görülüyor.
“Hrant”ın Arkadaşları”, duruşma öncesinde, ellerinde “Bu dava öyle bitmez” dövizleriyle Beşiktaş İskelesi önünde toplandı.
Aralarında Rakel Dink, Alper Taş, Gülten Kaya, Yıldırım Türker, Ufuk Uras, Gençay Gürsoy, Pakrat Estukyan, Ümit Kıvanç, Necmiye Alpay, Cengiz Aktar, Tayfun Görgün, Garo Paylan, Erdoğan Aydın, Hakan Tahmaz”ın olduğu grup, Dolmabahçe”den iskeleye yürüyen diğer grupla birleşerek, “Bu dava ne zaman başlayacak”, “Öldür diyenler yargılansın”, “Muammer Güler, Celalletin Cerrah yargılansın” sloganları eşliğinde Beşiktaş Adliyesi”ne yürüdü.
“Öldürmeye karar verenleri nerede aramalıyız?”
Hrant”ın arkadaşları adına basın açıklamasını okuyan Banu Güven, dört yıl 10 ay önce Hrant”ı öldürmeye karar verenleri “Nerede aramalıyız” dedi ve şöyle devam etti:
* Elebaşı konumundaki sanıkları Trabzon McDonalds bombalamasından itibaren avucunun içine almış Emniyet”te mi? Cinayet ihbarını hasıraltı eden, kullanılacak silahın özelliklerini henüz cinayet işlenmeden bilen jandarmada mı? Yoksa hepsinin üstündeki bir yerlerde mi?
* Başından beri iki vahim durum, adaletin yolunu tıkıyor. İlki şu: Cinayetin işleneceğini bildiği ortaya çıkmış resmî görevliler, bırakın yargılanmayı, her türlü soruşturmadan korundu. Yetmedi, terfi aldı.
* İkincisi, bunlar hakkında pek sınırlı bazı soruşturmalar yapıldı, dava da açıldı, ama sanki bunların cinayet davasıyla ilgisi yokmuş gibi davranıldı. Olaydaki rolü gayet şaibeli olan jandarma komutanı Ali Öz hakkındaki dava bile buradaki esas cinayet davasıyla birleştirilmeden bitti. Albay Öz”e ödül mü verildi, ceza mı, bilemedik.
“Bir utanç lekesi olacak”
Güven, Rakel Dink”in en başta dediği “Adalet için cesaret gerekir” sözünü hatırlatarak, “Sadece İstanbul Emniyeti”ne, yok ettiği kamera kayıtlarını ısrarla ve sahiden sormak belki de her şeyi aydınlatmaya yetecek” dedi ve ekledi:
* Şu içeride yargılananları örgütleyen, onlara “öldür!” emri verenler her kimse, polis de asker de savcı da yargı da hükümet de, bunların ortaya çıkmasından çok korkuyor.
* Yargıtay, vaktiyle bizzat yaptıkları yetmiyormuş gibi, Hrant”a çamur atan Maraş katliamı davasının bir numaralı sanığı Ökkeş Şendiller”i korumakla meşgûldür. Kendine yalan söylemekten utanan, cesur yargıçların, savcıların ortaya çıkması lâzım. Devlet ve hükümet içerisinde, kendine yalan söylemekten utanan, vicdan ve adalet duygusu sahibi birileri varsa ortaya çıkmaları lâzım.
* Bu davayı bu şekilde bitirmeye kalktıklarında alınlarına sürülecek şeyi sadece kurban kanı sanıyorlar. Halbuki o, ne yapsalar kazıyıp atamayacakları bir utanç lekesi olacak.”