Bianet – 08.10.2008 – Küresel BAK Milletvekillerini Tezkereye Hayır Demeye Çağırdı
“Geçen yılki tezkere ve harekat yeni ölümler ve gerginlik yaratmaktan başka ne işe yaradı?” diye soran savaş karşıtı örgüt, Kürt sorununun asayiş sorunu olmadığını, çözümün daha fazla demokrasiden geçtiğini vurguladı.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) “Meclis Genel Kurulu’nda milletvekillerinin tezkereye hayır oyu vermesinde ısrar ediyoruz” diyor.
Orduya sınır ötesi operasyon izninin süresinin bir yıl daha uzatacak tezkere, bugün saat 15:00’te başlayacak oturumda Meclis’te oylanıyor.“Sorunun nedeni Irak değil”
Küresel BAK sınır ötesi operasyonların Kürt sorununu “derinleştiren, Türkiye’yi bölgede saldıran bir güç haline getiren, 2003’te ve 2 milyon Iraklının öldüğü işgalde Türkiye’yi ABD’yle aynı pozisyona sürükleyen adımlar” olduğunu söylüyor.
Kürt sorununun nedeninin Irak veya Kuzey Irak olmadığını belirten örgüt, “Çözümü oralarda aramak boşuna. Kürt sorunu savaşla, askeri operasyonlarla değil demokratik ve barışçıl yollarla çözülmelidir” diyor.
“Çözüm daha fazla demokraside”
Küresel BAK, sorunun çözümünün daha fazla demokrasiden, halklar arasında barış köprüsü kurmak için ısrar etmekten, halkların birlikte yaşama duygusunu güçlendirecek demokratik adımları atmak ve siyasal tedbirler almaktan geçtiğini söylüyor. (TK/EÜ)
Turnusol – 08.10.2008 – Küresel BAK: Çözüm bu değil!
Meclis’te Tezkere oylaması öncesi bir açıklama yayınlayan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, “Ne Irak ne de de Kuzey Irak, Kürt sorununun nedeni değildir. Çözümü de oralarda aramak boşunadır. Sınır ötesi operasyonlara hayır.” dedi. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından bu sabah yayınlanan “Sınır ötesi operasyonlara hayır. Ne Irak ne de de Kuzey Irak, Kürt sorununun nedeni değildir. Çözümü de oralarda aramak boşunadır” başlıklı bildiride şu görüşlere yer veriliyor:
“Son günlerdeki çatışmalar da gösterdi ki, tezkereler, savaş politikaları, sınır ötesi harekât ve operasyonlar sorun çözücü adımlar değil. Çünkü Kürt sorunu bir asayiş sorunu değil. Sınır ötesi operasyonlar, aksine, sorunu derinleştiren, Türkiye’yi bölgede saldıran bir güç haline getiren, 2003 yılında başlayan ve 2 milyon Iraklının öldüğü ABD işgalinde Türkiye’yi ABD ile aynı pozisyona sürükleyen adımlardır. Oysa ne Irak ne de de Kuzey Irak, Kürt sorununun nedeni değildir. Çözümü de oralarda aramak boşunadır. Geçen yıl çıkartılan tezkere ve ardından yapılan kara harekâtı yeni ölümler ve gerginlik yaratmaktan başka ne işe yaradı? Yaşananlar açıkça göstermiştir ki sorunun çözümü için atılması gereken adım yeni tezkere çıkartmak değildir. Sorunun çözümü halklar arasında barış köprüsü kurmak için ısrar etmekten, halkların birlikte yaşama duygusunu güçlendirecek demokratik adımların atmaktan ve siyasal tedbirler almaktan, daha fazla demokrasiden geçmektedir.”
“Milletvekillerine sesleniyoruz”
Savaş ve işgal karşıtları ile barış yanlılarının Kürt sorunu savaşla, askeri operasyonlarla değil demokratik ve barışçıl yollarla çözülebileceğini düşündüğünü vurgulayan Küresel BAK yaptığı açıklamada, Meclis Genel Kurulu’nda oy verecek milletvekillerine seslenerek “Tezkereye hayır oyu vermenizde ısrar ediyoruz. Barışa bir şans verin. Savaşı değil barışı seçin. Çatışmayı değil kardeşliği seçin” diyor.
Taraf – 11.10.2008 – Çözüm tezkereden değil barışa şans vermekten geçer
Şenol Karakaş
Tezkereye karşıydık, çünkü, bölgemizin daha çok şiddete değil, barışa ihtiyacı olduğu, Kürt sorununun çözümünün yeni şiddet adımlarının atılmasından değil, demokratik ve barışçıl yöntemlerin geliştirilmesinden geçtiğini biliyorduk. AKP Hükümeti’nin ısrarıyla Meclis Genel Kurulu’na getirilen tezkere, Türkiye açısından içinden çıkılamaz ve sonu belli olmayan maceralar silsilesinin ilk adımı. Tezkere oylaması sırasında da gördük ki seçim meydanlarında halktan oy isteyen politikacılar, aslında savaşa ve işgale pek heveslilermiş.
Bu yıl Irak işgalinin yıl dönümünde Kadıköy’de yapılan mitingde Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun (Küresel BAK) en çok attığı slogan, “Ölüm değil çözüm!” sloganı olmuştu. Bülent Ersoy’a sahip çıkmıştık, onun Kürt sorununda milyonlarca vicdanın sesini özetleyen ve arkasında durduğu çıkış çok önemliydi.
8 Ekim günü ise Küresel BAK bir basın açıklaması daha yaptı. TSK’nın sınır ötesi operasyonlar için bir yıl daha süre istemesine ilişkin tezkerenin TBMM Genel Kurulu’na geldiği gün, “Tezkereye hayır!” başlıklı bir açıklama yaptık. Meclis’te aynı zamanda Küresel BAK’ın da sesi olan Ufuk Uras ve DTP’li milletvekillerinin dışında kalan vekillerin de kulağına belki barışın sesi çarpar diye.
Acaba Vekiller Ne Düşündüler
Meclis dışından gelen sesleri duyması için bazı insanlara önce kulak gerektiği, tezkerenin oylanması sırasında bir kez daha kanıtlandı. Ellerini kaldıran vekiller, ne düşündüler acaba? Örneğin Aktütün’de ölen asker Halil İbrahim Arılık toprağa verilirken yakınlarından birisinin, PKK’lilerin annelerine seslenerek, “Sizin de yavrularınız, bizim de yavrularımız var. Kardeşlerim, çocuklarınız ölmesin, bizimkiler de ölmesin. Onları çağırın” dediğini biliyorlar mı? Duyuyorlar mı?
Osmaniyeli çavuş Selçuk Can toprağa verilirken annesinin “Oğlum boylu bosluydun. Nasıl sığdın bu tabuta?” diyerek ağladığını duydular mı?
Duymamış olsa gerekler ki, oylamada ellerini havaya kaldırarak gönül rahatlığıyla, hatta “Mutlu ve gururlu” bir biçimde yeni tabut siparişleri verebilmişler. Koskoca bir yıldan tek bir ders bile alamamışlar.
Küresel BAK geçen sene tezkere ilk kez gündeme geldiğinde 19 Ekim 2007’de şu açıklamayı yapmıştı: “Sınır ötesi operasyon için hükümete yetki veren tezkereye karşı olduğumuzu öncesinde açıklamıştık. Biz gerekçesi ne olursa olsun, başka ülkelere müdahaleye, savaşa ve işgale karşıyız.”
Tezkereye karşıydık, çünkü, bölgemizin daha çok şiddete değil, barışa ihtiyacı olduğu, Kürt sorununun çözümünün yeni şiddet adımlarının atılmasından değil, demokratik ve barışçıl yöntemlerin geliştirilmesinden geçtiği biliyorduk. Üstelik Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi, bölgemizde ABD’nin yarattığı savaş bataklığına girilmesi anlamına geleceğini de.
Tezkere Şiddeti Arttıracaktır
AKP Hükümeti’nin ısrarıyla Meclis Genel Kurulu’na getirilen tezkere, Türkiye açısından içinden çıkılamaz ve sonu belli olmayan maceralar silsilesinin ilk adımı olabilir. Tezkere oylaması sırasında da gördük ki seçim meydanlarında halktan oy isteyen politikacılar, aslında savaşa ve işgale pek heveslilermiş.
Aynı basın açıklamasında devamla şunları söylemiştik: “Artık biliyoruz ki, barış, tümüyle bizim, savaş karşıtlarının, barışseverlerin sahip çıktığı bir kavramdır. Hükümet ve tezkereye evet oyu veren milletvekilleri barış kelimesini ağızlarına almamalıdır.”
Artık biliyoruz ki, halkların kardeşliği halktan aldıkları oyla en kısa zamanda yönetici elitlere dönüşenlerin değil, savaşa karşı çıkanların sahip çıkacağı bir kavramdır. Ve artık biliyoruz ki Meclis, “küçük Amerika” olmak isteyen parti ve milletvekilleriyle kaynamaktadır. Tezkereyi Meclis Genel Kurulu’na getiren, tezkereye evet oyu veren, “Tezkere yetmez, Irak’a hemen girelim,” diyen tüm parti ve milletvekilleri aslında ABD’ye ve Bush’a özenmekte ve üstelik sahte bir ABD karşıtlığı üzerinden politika yapmaktadırlar.
İncirlik Üssü’nden kalkan ABD uçakları Irak’ı bombalarken itiraz etmeyenler, Iraklılara işkence eden canilerin İncirlik Üssü’nde dinlenmesini, eğlenmesini görmezden gelenler, Felluce’de, Necef’te, Ebu Garip’te gerçekleşen katliamlara İncirlik Üssü’nü kullandırarak ortak olanlar, ancak kendileri için bir savaş fırsatı doğduğunu düşündükleri anda, bir şantaj silahı olarak İncirlik Üssü’nü akıllarına getiriyorlar. Tezkereye evet diyenler, dile getirdikleri gerekçe ne olursa olsun aslında savaş ve işgal heveslileridir.
Tezkereye evet diyenler, bu yüzden en başından beri ABD ile işbirliği halindedir.
Yine de tezkere oylamasından iki gün önce, vekillerin, bir yıllık deneyden ders çıkarttığını düşünmek için nedenlerimiz vardı. Aktütün olayı, tezkerelerin, savaş politikasının, “kökü dışarıda” düşman arama çabalarının beyhude olduğunu göstermiş olabilirdi.
Olmamış.
Ama tezkereyi onaylayan vekillere, Türkiye’nin bir yıl daha savaş ve çatışma ortamı içinde yer alıp almayacağına karar verdiklerini hatırlatmak biz savaş karşıtlarının mütevazı görevidir.
Tezkereyi onaylayan vekillerin, işgal edilmiş Irak topraklarında Türkiye’nin, ABD ile birlikte savaşın bir tarafı olduğunu onayladıklarını hatırlatmak görevimizdir.
Vekillerin, tezkereye evet derken, Kürt sorununda çözümsüzlüğe evet dediklerini hatırlatmak görevimizdir.
Yerel seçim ihtimalleri düşünülerek, bir illüzyona, yükseldiği iddia edilen bağnaz milliyetçiliğe “oynamak” işlerine gelmiş olabilir evet’çilerin. Zaman gösterecek, milliyetçiliğe oynamak doğru mudur yanlış mıdır ama bir şey kesin: Aktütün’den sonra oluşan politik hava, Dağlıca’dan sonra oluşan havayla bir ve aynı değildir. Bir yandan yakın ve uzak geçmişi unutturan bağnaz milliyetçilik kışkırtıldı. Bu hezeyan, kirli savaşta ölen 35 bin kişiyi, boşaltılan yüzlerce köyü, insan dışkısı yedirilen Kürtleri, 12 Eylül sonrası Diyarbakır zindanlarında yaşanan zulmü, anadilini konuşmak isteyenlerin sokaklarda linç edilmek istendiğini JİTEM suikastlarıyla öldürülen Kürt aydınlarını, sadece sendikal haklar için harekete geçmesi nedeniyle öldürülen Kürt sendikacıları, 1999’dan 2005’e kadar ilan edilen ateşkesin tek taraflı ve yanıtsız kaldığını unutturmuş olabilir. Bu unutkanlık, milliyetçiliği örgütlenme aracı olarak kullananlar açısından işlevsel olabilir.
Bu ezilmişliğin, bu dışlanmışlığın unutulması, başkalarının ezilmişliğini kendi egemenliğini perçinleyen asli politik ve ideolojik mekanizma olarak devam ettirmek isteyen ayrıcalıklı egemenlerin işine geliyor olabilir.
Neden Barışa Şans Verilmiyor
Ne olursa olsun, bu sefer işler, tezkere geçmiş de olsa istedikleri gibi gitmiyor. Bu sefer, bir sorgulama da başladı. Bu kez, başka bir yaklaşımın mümkün olduğunu anlatmak için daha güvenle hareket edebiliriz: Tezkereler, savaş politikaları, sınırötesi harekât ve operasyonlar sorun çözücü adımlar değil. Çünkü Kürt sorunu bir asayiş sorunu değil. Sınır ötesi operasyonlar, aksine, sorunu derinleştiren, Türkiye’yi bölgede saldıran bir güç haline getiren, 2003 yılında başlayan ve 2 milyon Iraklının öldüğü ABD işgalinde Türkiye’yi ABD ile aynı pozisyona sürükleyen adımlardır. Oysa ne Irak ne de Kuzey Irak, Kürt sorununun nedenidir. Çözümü de oralarda aramak boşunadır.
Geçen yıl çıkartılan tezkere ve ardından yapılan kara harekâtı yeni ölümler ve gerginlik yaratmaktan başka ne işe yaradı? Yaşananlar açıkça göstermiştir ki sorunun çözümü için atılması gereken adım yeni tezkere çıkartmak, yeni bir kara harekâtı başlatmak değildir.
Sorunun çözümü halklar arasında barış köprüsü kurmak için ısrar etmekten, halkların birlikte yaşama duygusunu güçlendirecek demokratik adımların atmaktan ve siyasal tedbirler almaktan, daha fazla demokrasiden geçmektedir.
Sorunun çözümü barışa bir şans verilmesinden geçmektedir.
* Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Aktivisti / senolkarakas@gmail.com
Bianet – 17.11.2008 – Küresel-BAK: Irkçılık Yapan Bakan Gönül Görevden Alınsın
Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün tehcir ve mübadeleyi olumlayan sözlerinin ırkçı ve ayrımcı olduğunu söyleyen örgüt, Gönül’ün halen Türkiye’de yaşayan azınlıkları “düşman” gibi gösterdiğini; tehdit ettiğini vurguladı.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) yüzyılın başlarında yaşanan nufüs mübadelesi ve Ermeni tehcirini olumlayan Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün derhal görevden alınmasını istedi.
Gönül’ün “Türkiye’de yaşayan azınlıklara, halklara ve tüm farklı gruplara yönelik olarak uygulanan şiddeti meşrulaştırdığını” belirten örgüt, halen Türkiye’de yaşayan azınlıkları da tehdit ettiğini belirtti.
Gönül 10 Kasım’da Brüksel’de yaptığı konuşmada “Bugün eğer Ege’de Rumlar devam etseydi ve Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi?” dedi.
Dink’i Ölüme Götüren Irkçı İklim
Küresel BAK, bugün yaptığı yazılı açıklamada Gönül görevden alınmazsa, bu açıklamanın sorumluluğunun hükümette olacağını vurguladı.
“Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, saflarında Ermeniler, Rumlar, Kürtlerin de yer aldığı savaş karşıtı bir platformdur. Kurucularımız arasında ilk isimlerden birisi, halkların kardeşliği için köprü kurmaya çalışırken, yaratılan ırkçı politik iklim sonucu öldürülen Hrant Dink’ti.
Tüm yaşamını barış için, adalet için, eşitlik için mücadeleye adayan Hrant Dink, Ermeni olduğu için öldürüldü. Ama şimdi Vecdi Gönül, aynı iklimi, aynı ırkçı atmosferi yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bir bakan yakın tarihin büyük acılar yaratmış karanlık bir sayfasıyla övünüyor.”
Örgüt, Gönül’ün bu sözleriyle “halkı kin ve düşmanlığa sevk etme” suçunu işlediğini öne sürdü; halen Türkiye’de yaşayan Rum ve Ermenileri “düşman” olarak gösterdiğini belirtti.(EÜ)
Turnusol – 17.11.2008 – Küresel BAK: Gönül görevden alınsın!
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün AB Savunma Bakanları toplantısında yaptığı konuşmayı kınayan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri, bir açıklama yaparak “Irkçılık barış ve adalet taleplerini gölgeliyor, Vecdi Gönül bakanlık görevinden uzaklaştırılmalıdır” dediler.
Vecdi Gönül’ün AB Savunma Bakanları toplantısında yaptığı konuşmada, “Bugün eğer Ege’de Rumlar devam etseydi ve Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler var olmaya devam etseydi, acaba aynı milli devlet olabilir miydi?” diyerek Türkiye’de yaşayan azınlıklara, halklara ve tüm farklı gruplara yönelik olarak uygulanan şiddeti meşrulaştırdığını söyleyen Küresel BAK, “Bu sözler Türkiye’de yaşayan azınlıklar için kaygı vericidir. Sorumlu bir bakanın asla yapamayacağı türden talihsiz bir açıklamadır. Etnik temizlik anlayışını, bugün hâlâ savunan zihniyetin ortaya çıktığı bu açıklama tehcir adı verilen utanç verici kıyımı meşrulaştıran bir açıklamadır.” diyerek Gönül’ün görevine son verilmesini istedi.
“Azınlıkları zımnen tehdit eden Vecdi Gönül hemen görevden alınmalıdır”
Gönül’ün Bakanlık görevine devam etmesi durumunda sorumluluğun hükümete ve Başbakan’a ait olduğunu söyleyen Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, “Bu yapılmazsa, Gönül’ün geçtiğimiz günlerde “ya sev ya terk et” mantığını savunan konuşmalar yapan Başbakan’ın sözlerinden cesaret alarak bu açıklamayı yaptığını söyleyebiliriz ki bu daha da vahim bir durumdur.” dedi.
Açıklama şöyle devam ediyor:
“Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, saflarında Ermeniler, Rumlar, Kürtlerin de yer aldığı savaş karşıtı bir platformdur. Kurucularımız arasında ilk isimlerden birisi, halkların kardeşliği için köprü kurmaya çalışırken, yaratılan ırkçı politik iklim sonucu öldürülen Hrant Dink’ti.
Tüm yaşamını barış için, adalet için, eşitlik için mücadeleye adayan Hrant Dink, Ermeni olduğu için öldürüldü. Ama şimdi Vecdi Gönül, aynı iklimi, aynı ırkçı atmosferi yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bir bakan yakın tarihin büyük acılar yaratmış karanlık bir sayfasıyla övünüyor.
Biz savaş ve işgal karşıtları olarak, Halkların kardeşliğinin zedelenmesine izin vermeyeceğiz. Bir başka halkın inkârı, imhası, sürgünü üzerine yeni bir uygarlık yaratılamaz. Hiçbir halk, başka bir halkın acıları, kanı ve gözyaşı üzerine mutlu bir gelecek kuramaz.
Tarihindeki yanlışlarla yüzleşmek, hesaplaşmak, özür dilemek yerine pişkin bir şekilde bu hatalarla övünmek, insan aklının vicdan ve adalet duygusundan ne kadar yoksunlaşabildiğinin ürkütücü bir örneğidir.
Bu ifadelerle Milli Savunma Bakanı, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçunu işlemiştir. Vecdi Gönül, yakınları, çocukları, torunları hâlâ bu topraklarda yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan, vergi veren, oy kullanan Ermenileri, Rumları bu ülkenin adeta düşmanı olarak göstermiştir.
Bir bebekten katil yaratan karanlığı” ortadan kaldırabilmek için, Milli Savunma Bakanı’nı aydınlatmakla işe başlayabiliriz.
Ermeniler, Kürtler, Rumlar, Türkler ve tüm halklar, barış içinde, geçmişle yüzleşerek, ezilen halklara güven vererek bir arada yaşamasını başarabiliriz ve başarıyoruz. Yeter ki Vecdi Gönül gibiler, gölge etmesinler.”
Birgün – 18.11.2008 – Vecdi Gönül’e Tepkiler Büyüyor
İHD İstanbul Şubesi, Başbakan Erdoğan”ın, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül”ün ve AKP milletvekili Abdülkadir Akgül”ün açıklamaları ile toplumda şiddet ve düşmanlığı teşvik ettikleri için suç işlediklerini belirterek, yargıyı göreve çağırdı.İnsan Hakları Derneği (İHD) istanbul Şubesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, son günlerde hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalara dikkat çekildi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan”ın gösteri yapan gruba karşı bir kişinin pompalı tüfekle ateş açması olayını “hayatına kast ettiğiniz vatandaş kalkıp da eğer elinde böyle bir tedbiri, böyle imkânı varsa kendisini savunma yoluna gidecektir” şeklinde yorumlamasına, Abdülkadir Akgül”ün “Devlete karşı suç işleyen varsa, tabii ki vurulacaktır” açıklamasına ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül”ün mübadeleye ilişkin olarak söylediği, “Ege”de Rumlar, Türkiye”nin pek çok yerinde Ermeniler yaşasa aynı milli devlet olabilir miydik?” ifadelerine hatırlatma yapılan açıklamada, yetkililerin, toplumu kaosa sürükleme çabasında oldukları, şiddet ve düşmanlığı teşvik ettikleri iddia edildi.
Küresel BAK: Görevden Alınsın
Milli Savunma Bakani Vecdi Gönül”ün sözlerini “Türkiye”de yaşayan azınlıklar için kaygı verci” olarak değerlendiren Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Gönül”ün görevden alınmasını istedi. Kuresel Baris ve Adalet Koalisyonu (KüreselBAK), yaptığı yazılı açıklamala ile Milli Savunma Bakani Vecdi Gönül”ü kınadı. Vecdi Gönül”ün AB Savunma Bakanları toplantısında yaptığı konuşma ile Türkiye”de yaşayan azınlıklara, halklara ve tum farklı gruplara yönelik olarak uygulanan şiddeti meşrulaştırdığı belirtilen açıklamada,”” Bu açıklama Türkiye”de yaşayan azınlıklar için kaygı vercidir”” denilidi. Vecdi Gönül”ün derhal görevden alınması istenilen açıklamada, “”Bu zihniyete sahip bir kişinin bakanlık koltuğunda oturmasından utanıyoruz! Boyle bir zihniyetin bakanlik koltuğunda oturmasına daha fazla izin verilmemelidir”” denildi.
Sesonline – 13.11.2008 – Küresel BAK hükümete seslendi: Savaş bütçesi is-te-mi-yo-ruz!
[Sesonline] İSTANBUL- Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), 29 Kasım’da Ankara’da KESK ve bir çok emek örgütü tarafından gerçekleştirilecek ekonomik krize karşı dayanışma ve mücadele mitinginee katılım çağrısını yaygınlaştırıyor. Savaş karşıtları 29 Kasım’da “savaş bütçesi istemiyoruz” diyerek yürüyecek. Küresel BAK’ın 29 Kasım mitingi için başlattığı kampanyanın İstanbul’daki ilk toplantısı Kadıköy’de gerçekleşti. KESK Başkanı Sami Evren ve sanatçı İlkay Akkaya barıştan, emekten, özgürlükten yana olan herkesi krize karşı birleşik mücadele etmeye çağırdı.
Küresel BAK yaptığı açıklamada 2009 yılı bütçesi görüşmelerine dikkat çekerek;“silahlanmaya harcanan paralar, banka kurtarmalara harcanan paralar, barış için, adalet için, iş için, sağlık ve eğitim gibi en temel haklar için harcansa, tüm insanlık rahata kavuşur. Bu yüzden 29 Kasım’da Ankara sokaklarındayız!” dedi. BAK’ın açıklaması şöyle:
Savaş Bütçesi
Faize ayrılan paydan sonra bütçenin bir başka önemli dilimini askeri ve güvenlik harcamaları oluşturuyor. Sağlık ve eğitim sistemi toplumsal bir sorun olarak dururken 2008 bütçesine ilişkin eğitime ve sağlığa harcanan pay birbirine yaklaşmış durumda:
» 2008’de bütçede “savunma ve güvenlik” yani ordu-emniyet harcamaları için yüzde 12’lik tutarda 26,7 milyar YTL ayrıldı ve bunun 15,5 milyar YTL’si 8 ayda harcandı.
» Ordu-emniyetin bütçeden aldığı 27 milyar YL’ye yakın ödeneğin 8,5 milyarı silah-teçhizata, kalanı personele maaş olarak ödeniyor.
Türkiye’de ordu-emniyet harcamalarının sadece bütçe kaynaklı olmadığı, bir çok başka kaynak kullanılarak bu harcamaların artırıldığı biliniyor.
Küresel BAK, kapitalizmin krizinin dünyada sosyal harcamaları tehdit ettiğini, savaş eğilimlerini artırdığını söylüyor. Savaş karşıtları halkın ödediği verginin barış ve adalet için kullanılmasını öneriyor. BAK’ın taleplerini şöyle sıraladı: Savaş is-te-mi-yo-ruz. NATO’yu is-te-mi-yo-ruz! Askeri harcamalar is-te-mi-yo-ruz! Çatışma is-te-mi-yo-ruz! Tank, top, tüfek is-te-mi-yo-ruz! Okul istiyoruz, eğitim istiyoruz, adalet istiyoruz, eşitlik istiyoruz. Savaşsız bir dünya istiyoruz! Kürt sorunu devam ettikçe on binlerce insan ölüyor. Kaynaklar savaşa ayrılıyor. Barış istiyoruz!..”
“Küresel Direnişi Başlatalım”
Kadıköy’de gerçekleşen toplantıda, KESK Başkanı Sami Evren 29 Kasım Ankara mitingi için kampanyaya başlayan Küresek BAK eylemcileriyle birlikteydi.
Toplantıda konuşan KESK başkanı Evren, 29 Kasım’ın büyük bir kampanyanın ilk adımı olacağını söyledi. İşte Sami Evren’in konuşmasında şunları ifade etti:
» “Kapitalizm bir hırsızlık sistemidir. Şimdi krizin faturasını soydukları çalışanlara ödetmek istiyorlar. Elektrik ve doğalgaza yapılan zamlar bunun işareti. Zamlar nedeniyle üretim maliyetleri artacak. Bu bir pahalılık dalgasına yol açacak.
» Küreselleşme nedeniyle merkezlerdeki kriz tüm dünyayı etkiliyor.
» Türkiye’de 2001 mali krizinden bu yana kemer sıkma politikaları uygulanıyor. AKP, Kemal Derviş’in programını aynen uyguluyor. Şimdi yeni kemer sıkma politikalarıyla karşı karşıyayız.
» Çalışanlar ücretlerinden kesilen ve dolaylı vergilerle toplam verginin yüzde 70’ini ödüyor. Ancak patronlar sadece yüzde 10 vergi ödüyor. Türkiye’deki yüzde 1’lik mutlu azınlık toplam gelirin yüzde 17’sine doğrudan el koyuyor. İşsizlik artıyor. Hükümet 70 milyonu değil, mutlu azınlığı dinliyor.
» Emekten yana siyaset ise dağınık. Geçmişten bu yana kemalizmle güçlü bağlara sahip olmuş sol, Ergenekon’la birlikte bir ayrışma sürecine giriyor. Bu ayrışma emek örgütlerini bölüyor. Bu konu emekçileri yakından ilgilendiriyor. 2 aydır tüm toplumsal muhalefet güçleriyle bir araya gelmek için görüşmeler yapıyoruz. Bazılarından destek aldık, bazılarından alamadık. Bunun nedeni solda darbe ve Ergenekon karşısında yaşanan ayrışmadır. Militarizmi savunan, karanlık güçlerle ilişkisi olan, devleti ve çeteleri savunan bir sol olabilir mi? Emekten yana birleşik bir mücadele için bu ayrışma gereklidir.
» Sistemden herkes rahatsız. Ortak tutum alabilmemizin koşulları bugün var. Eğer konfederasyonlar yukarıda birleşemiyorsa biz de onları aşağıdan birleştireceğiz.
» Patronlar 140 milyar dolarlık dış borçlarının hükümet tarafından üstlenilmesini istiyor. Özel bankalar büyük mevduatların devlet garantisi altına alınması istiyor. İşveren örgütleri üretim maliyetlerinin yüksekliğinden bahsederek vergi indirimi istiyor. İşsizlik donunda biriken 35 milyar dolara göz diktiler.
» Yüzde 1’lik azınlık için 70 milyon insanın yoksullaştırılmasına göz yumamayız. Servet vergisi getirilsin. Asgari ücretten vergi kaldırılsın. Dolaylı vergiler aşağıya çekilsin. Çalışanların kredi borçları ertelensin. Krizde işçi çıkarmak yasaklansın. Hükümet bize “aynı gemideyiz” dedi. Biz ise onlara “aynı gemide değiliz, biz sahildeyiz, siz gemidesiniz” dedik. Siz batın! 70 milyon mu yoksa işveren örgütleri mi? 29 Kasım mitinginde Ankara’da bunu hep birlikte soracağız.
» Ankara mitingi basit bir miting değil. İlk tepki bütün illerde 15 Kasım’da verilecek. Sonra 29 Kasım’da Ankara’da. Bu bir son değil, başlangıç olacak. Kampanyayı bütün şehirlerde, işyerlerinde devam ettireceğiz. Kampanya boyunca krize karşı direniş çağrısı yapacağız. Bu küresel direnişi burada da başlatmak demektir. 4 Nisan 2009’da savaş karşıtları olarak İstanbul’da NATO’yu 60. kuruluş yıldönümünde protesto edeceğiz. Sonra sıra 1 Mayıs tatil günü olması için mücadeleye gelecek. Toplumsal direnişi hep birlikte örgütlemeliyiz…”
“Savaş İçin Kaynak Ayrılmasın”
KESK Başkanı Sami Evren’in ardından sanatçı ve ve barış eylemcisi İlkay Akkaya konuştu. Akkaya “bu bütçede orduya ve savaşa ayrılan kaynaklar oldukça aynı şeyleri yaşayacağız. Metin Göktepe arkadaşımdı. Öldürüldü. Engin Ceber gibi” dedi. Gözaltında kayıplar, Musa Anter cinayeti bugünkü Ergenekon’a bağlandığında durumun açıkça görülebileceğini söyleyen İlkay Akaya, barışın iki savaş arasında bir süre olarak görüldüğüne dikkat çekti. Akkaya barış, emek ve özgürlükten yana olanlara şu çağrıyı yaptı: “Tarih bu anda bizim fotoğrafımızı çekiyor, gözümüz kapalı çıkmamalı. Birleşmeliyiz.”
15 Kasım’da Her Yerde Eylem Var:”Zamlar Geri Alınsın!”
12 Kasım’da İstanbul’da İGDAŞ bölge müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasına KESK, Türk-İş ve DİSK katılmıştı. 15 Kasım’da ise KESK ve bir çok sendika ile örgüt tüm illerde eylemler gerçekleştirerek ‘zamlar geri alınsın’ diyecek.
İstanbul’daki eylem Bakırköy Devlet hastanesi önünde gerçekleşecek.
15 Kasım Cumartesi günü saat 12.30 Bakırköy Devlet Hastanesi önünde toplanılarak, Özgürlük Meydanı’na yürünecek…
Cumhuriyet – 25.11.2008 – ”Krizin bedelini ödemeyeceğiz”
DİSK ve KESK, 29 Kasım’da Ankara’da ”Krizin bedelini ödemeyeceğiz” adı altında gerçekleştirecekleri mitinge, ekonomik kriz sonrası uygulanan politikalardan mağdur olan herkesin katılması çağrısında bulundu. KESK Genel Başkanı Sami Evren, hükümetin, ekonomik krizi, toplumsal trajediye dönüştürmek üzere olduğunu söyledi.
İstanbul – DİSK ve KESK’in öncülüğünde 29 Kasım cumartesi günü Ankara’da düzenlenecek mitingin tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan KESK Genel Başkanı Sami Evren, hükümetin, ekonomik krizi, toplumsal trajediye dönüştürmek üzere olduğunu söyledi.
Ekonomik paketin sermaye kesimlerini hoş tutmayı amaçladığını, bunun bedelinin de emekçilere ödetilmek istendiğini belirten Evren, ekonomik programın hakkaniyeti, inandırıcılığı ve uygulanabilirliği bulunmadığını ifade etti.
Evren, sözlerine şöyle devam etti: ”Zamların geri alınması, işten çıkartmaların yasaklanması, gerçek gelire dayalı adil bir vergi sisteminin kurulması, kayıt dışı ve yasa dışı ekonomik faaliyetlerin önlenmesi, yolsuzlukların önüne geçilmesi, iç ve dış borçların yeniden düzenlenmesi, kamu hizmetlerinin ücretsiz olması ve yoksul kesimlere doğrudan gelir desteği sağlanması gibi tedbirlerin alınması, ekonomik krizin toplumsal bir trajediye dönüşmesinin engellenmesini sağlayacaktır. Bu taleplerimizi tüm toplumsal kesimlerle birlikte yan yana haykırabilmek için 29 Kasım’da Ankara’da buluşacağız. Miting; emekçileri ve yoksulları görmezden gelen AKP hükümetine ilk ihtarımız olacaktır. İhtarımızın gereği yapılmadığı takdirde eylemlerimiz büyüyerek artacaktır. Tüm halkımızı geleceklerine sahip çıkmaya ve eylemlerimize destek olmaya çağırıyoruz.”
“IMF’den değil, emekçiden yana politika uygulanmasını sağlayabiliriz”
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, kriz sonrası uygulanan ekonomik politikaların mağdurlarının 29 Kasım’da Ankara’da bir arada alanlarda olacağını belirterek, ”Başta işsizlik ve yoksulluk olmak üzere belki ilk defa bir şeyi başarabiliriz. Birlikte olursak başaracağımıza da inanıyoruz. Başta doğalgaz zammının geri alınması, elektriğe zam yapılmaması, işten atılmalara karşı ciddi duruşun ortaya konması, IMF’den değil, emekçiden yana politika uygulanmasını sağlayabiliriz” dedi.
Bunların sadece DİSK ve KESK’in değil, Türkiye’nin sorunu olduğunu ifade eden Çelebi, Türkiye’nin sorununa sahip çıkmasını ve mitinge katılmasını istedi.
İhtar eylemi”
ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da bunun bir ”ihtar eylemi” olacağını kaydederek, ”İhtardan anlamayanlara daha sonra anladıkları dilde siyaseten cevap verilir. Bunun yolu yerel seçimlerden geçiyor” dedi.
Ekonomik durgunluğu önlemenin en iyi yolunun, çalışan ve emeklilerin gelirlerini artırmaktan, fiyatları düşürmekten, vergileri indirmekten geçtiğini savunan Uras, ”Bizi, ölümü gösterip hastalığa razı etmeye çalışıyorlar. Bakmayın Meclis’te ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diye yazdığına. Egemenlik kayıtsız şartsız hep sermayenin oluyor. Bizi krize sokanları bizim krize sokmamızın yolu, 29 Kasım’da yan yana olmaktan geçiyor” diye konuştu.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy da sağlık çalışanları olarak eyleme katılacaklarını ifade ederek, mitinge katılmak için yarın DİSK ve KESK’e bağlı sağlık örgütleriyle İstanbul, Kocaeli, Eskişehir ve Bursa’dan Ankara’ya yürüyüş başlatacaklarını bildirdi.
Basın toplantısına katılan sanatçılar Mehmet Ali Alabora, Taner Öngür ve Kerem Kabadayı da mitinge destek vereceklerini söylediler.
NTV-MSNBC – 25.11.2008 – Sendikalar krize karşı meydanlara iniyor
DİSK ve KESK, 29 Kasım’da Ankara’da “Krizin bedelini ödemeyeceğiz” adı altında gerçekleştirecekleri mitinge, ekonomik kriz sonrası uygulanan politikalardan mağdur olan herkesin katılması çağrısında bulundu.
ANKARA – DİSK ve KESK’in öncülüğünde 29 Kasım cumartesi günü Ankara’da düzenlenecek mitingin tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan KESK Genel Başkanı Sami Evren, hükümetin, ekonomik krizi, toplumsal trajediye dönüştürmek üzere olduğunu ileri sürdü. Ekonomik paketin sermaye kesimlerini hoş tutmayı amaçladığını, bunun bedelinin de emekçilere ödetilmek istendiğini savunan Evren, ekonomik programın hakkaniyeti, inandırıcılığı ve uygulanabilirliği bulunmadığını iddia etti.
Evren, sözlerine şöyle devam etti: “Zamların geri alınması, işten çıkartmaların yasaklanması, gerçek gelire dayalı adil bir vergi sisteminin kurulması, kayıt dışı ve yasa dışı ekonomik faaliyetlerin önlenmesi, yolsuzlukların önüne geçilmesi, iç ve dış borçların yeniden düzenlenmesi, kamu hizmetlerinin ücretsiz olması ve yoksul kesimlere doğrudan gelir desteği sağlanması gibi tedbirlerin alınması, ekonomik krizin toplumsal bir trajediye dönüşmesinin engellenmesini sağlayacaktır. Bu taleplerimizi tüm toplumsal kesimlerle birlikte yan yana haykırabilmek için 29 Kasım’da Ankara’da buluşacağız. Miting; emekçileri ve yoksulları görmezden gelen AKP hükümetine ilk ihtarımız olacaktır. İhtarımızın gereği yapılmadığı takdirde eylemlerimiz büyüyerek artacaktır. Tüm halkımızı geleceklerine sahip çıkmaya ve eylemlerimize destek olmaya çağırıyoruz.”
Çelebi: Artık Bedel Ödetmeli
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, kriz sonrası uygulanan ekonomik politikaların mağdurlarının 29 Kasım’da Ankara’da bir arada alanlarda olacağını belirterek, “Başta işsizlik ve yoksulluk olmak üzere belki ilk defa bir şeyi başarabiliriz. Birlikte olursak başaracağımıza da inanıyoruz. Başta doğalgaz zammının geri alınması, elektriğe zam yapılmaması, işten atılmalara karşı ciddi duruşun ortaya konması, IMF’den değil, emekçiden yana politika uygulanmasını sağlayabiliriz” dedi.
Bunların sadece DİSK ve KESK’in değil, Türkiye’nin sorunu olduğunu ifade eden Çelebi, Türkiye’nin sorununa sahip çıkmasını ve mitinge katılmasını istedi.
Çelebi, şunları söyledi: “Siyasal görüşleri ne olursa olsun herkes bir araya gelmeli ve sermayenin saldırılarına karşı bedel ödememeli, bedel ödetmeli. Biz bugüne kadar emekçiler olarak ağır bedeller ödedik, artık bedel ödeyen değil, bedel ödeten noktada olmalıyız. Bunun sorumlusu memurlar, işçiler, çalışanlar, esnaf değil, bu ülkeyi yönetenler önce bedel ödemeli. Bu bir omuzdaşlıktır, yoldaşlıktır. İnanıyorum ki başaracağız. Ankara’da sesimizi ne kadar gür ve etkin çıkarırsak, biz bu oyunu bozarız. Biz bu oyunun parçası olmak istemiyoruz, bu oyuna karşı mücadele etmek de hepimizin boynunun borcu.”
Çifte Standartlı Olmayacağız
Çelebi, bir soru üzerine, miting için “Emek Platformu” gibi bir birliktelik olmadığını bildirerek, “Emek platformunda bulunan bazı örgütler bugün iktidarın koltuksuz bakanlığını yapıyor. Biz devletten, sermaye gruplarından ve siyasi partilerden bağımsız örgütleriz. Çifte standartlı olmayacağız. İki maymunu oynamayacağız” dedi.
Uras: Anlamazlarsa Siyaseten Cevap Verilir
ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da bunun bir “ihtar eylemi” olacağını kaydederek, “İhtardan anlamayanlara daha sonra anladıkları dilde siyaseten cevap verilir. Bunun yolu yerel seçimlerden geçiyor” dedi.
Ekonomik durgunluğu önlemenin en iyi yolunun, çalışan ve emeklilerin gelirlerini artırmaktan, fiyatları düşürmekten, vergileri indirmekten geçtiğini savunan Uras, “Bizi, ölümü gösterip hastalığa razı etmeye çalışıyorlar. Bakmayın Meclis’te ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diye yazdığına. Egemenlik kayıtsız şartsız hep sermayenin oluyor. Bizi krize sokanları bizim krize sokmamızın yolu, 29 Kasım’da yan yana olmaktan geçiyor” dedi.
Gürsoy: Eyleme Destek Vereceğiz
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy da sağlık çalışanları olarak eyleme katılacaklarını ifade ederek, mitinge katılmak için yarın DİSK ve KESK’e bağlı sağlık örgütleriyle İstanbul, Kocaeli, Eskişehir ve Bursa’dan Ankara’ya yürüyüş başlatacaklarını bildirdi.
Basın toplantısına katılan sanatçılar Mehmet Ali Alabora, Taner Öngür ve Kerem Kabadayı da mitinge destek vereceklerini söylediler.
Milliyet – 29.11.2008 – “Emek, Barış ve Demokrasi” mitingi
DİSK ve KESK tarafından “Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz” temasıyla gerçekleştirilecek “İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi” için Sıhhıye Meydanı’na doğru yürüyüş başladı.
İl dışından gelen katılımcıların bulunduğu otobüsler, başkentin 4 giriş yolunda toplanarak sabah saatlerinde Hipodrom Alanı’na girdi. Otobüslerden inenler Ankara Garı önünde biraraya geldi. Katılımcılar, daha sonra mitingin gerçekleştirileceği Sıhhiye Meydanı’na yürüyüşe geçti. Kortejin en önünde taleplerin yer aldığı büyük boy bir pankart taşınırken, “Sermayeye değil, emekçiye bütçe”, “Krizin faturasını ödemeyeceğiz” sloganları atılıyor. Mitinge Türk-İş’e bağlı sendikalar, bazı siyasi parti destek örgütü ve sivil toplum örgütleri de destek veriyor.
KESK Genel Başkanı Sami Evren, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin birer konuşma yapacağı mitingde, destek veren kuruluşlardan bazılarının yöneticileri de katılımcıları selamlayacak.
Mitingde Moğollar, Grup Kybele ve Genç-Sen müzik grubu birer dinleti verecek.
Haber Türk – 29.11.2008 – Onbinler Sıhhiye Meydanı’nı doldurdu
DİSK ve KESK öncülüğünde düzenlenen “Krize, işsizliğe, yoksuzluğa ve zamlara karşı emek barış demokrasi mitingi” için onbinlerce çalışan Ankara’da toplanmaya devam ediyor. Türkiye’nin her yerinden gelen çalışanlar miting alanı olan Sıhhiye Meydanına yürümeye devam ediyor.
Öncelikle hipodromda toplanan katılımcıların bir kısmı oluşturdukları kortejlerle eylem alanı Sıhhiye’ye vardı. Yoğun güvenlik önlemleri alan polis ise Adalet Sarayı ile Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi arasına yerleştirdiği arama kabinleri ile üst araması yapıyor.
Bu arada mitinge katılımın yoğunluğundan kortejlerin hipodromdan Sıhhiye’ye kadar uzun bir kuyruk oluştu. Çok sayıda aydın, sanatçı Sivil Toplum Kuruluşları ile siyasi partilerin destek verdiği eylemde kortejler zaman zaman ilerlemekte zorluk yaşıyor. Mitingde DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ve KESK Başkanı Sami Evren’in birer konuşma yapması bekleniyor.
Haber7 – 29.11.2008 – Ankara’da mitingciler alana sığmadı!
DİSK ve KESK tarafından ”Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz” temasıyla gerçekleştirilen ”İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”ne katılanlar Sıhhiye Meydanına geldi.
Sabah saatlerinde Ankara Garı önünde toplanarak yürüyüşe geçen katılımcılar, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi önündeki polis arama noktasından üzerleri aranarak miting meydanına alındı.
Miting alanının yetersiz kalması nedeniyle, polis arama noktası Ankara Adalet Sarayı’na doğru genişletildi.
Ellerinde kırmızı, siyah bayraklar bulunan, ”Anarşist” isimli bir grup üzerlerini aratmadı.
Kortejin sonlarında yer alan SDP üyelerinin alana girişi sırasında polisle gerginlik yaşandı. Polis gruba müdahale ederken gaz kullandı.
Arbedenin ardından polis arama noktalarının kaldırılmasıyla katılımcılar aranmadan alana girdi.
Anadolu Ajansı – 29.11.2008 – Çelebi: Kriz Teğet Geçmedi, Tam Da Kalbimize Saplandı
ANKARA – DİSK ve KESK tarafından ”Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz” temasıyla ”İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi” gerçekleştirildi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Sıhhiye Meydanı’nda yaptığı konuşmada, artık sözün bittiğini, eylem vakti olduğunu söyledi. Çelebi, ”İşçiler ve emekçiler olarak haykırıyoruz; hayır, kriz teğet geçmedi, tam da kalbimize saplandı ama ağlamak, göz yaşı dökmek zamanı değil şimdi. Hele teslim olmak zamanı hiç değil. Tam da direnme zamanı” dedi.
Radikal – 01.12.2008 – 80 bin kişilik ‘Hamdolsun İsyandayız” mitingi…
Oral Çalışlar
DİSK ve KESK öncülüğünde emekçiler önceki gün büyük bir protesto gösterisi düzenlediler. Ankara’da 80 bin kişinin katıldığı bu gösteri, Alevilerin ‘eşit yurttaşlık’ mitinginden sonra kısa arayla yapılan ikinci büyük gösteri oldu.
Bu mitingleri kendisini solda tanımlayan bütün sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler desteklediler. Miting bir anlamda, AKP’nin uygulamalarını solcular tarafından protesto edilmesi mitingiydi. Bu yönüyle bir muhalefet gösterisiydi.
Bu mitingin 22 Temmuz 2007 seçimlerinden önceki ‘Cumhuriyet mitingleri’nden ciddi bir farkı olduğunu söylemeliyiz. DİSK-KESK mitingi daha çok bir emekçi ve hak arama mitingi. Krizden zarar gören emekçilerin dertlerini dile getirme mitingi. ‘Cumhuriyet mitingleri’ o sırada yükselen müdahaleci rüzgârın, demokrasi dışı arayışların gölgesi altında düzenlenmişti.
Tabii ki bu mitingin de asıl hedefi AKP iktidarıydı. Bundan daha doğal ne olabilir ki!
Şu ana kadar uygulanan 7 yıllık siyasetlerin sorumlusu AK Parti. Çalışanlar da haklı olarak onları hedef alıyor, onlardan taleplerde bulunuyor.
Gösteriye katılanlar, ilginç pankartlarla tepkilerini dile getirdiler. Bunlardan birisi çok hoştu: ‘Şirketleri değil gezegeni kurtarın.’
Neden beğendim? Kriz sırasında ABD’de ve Türkiye’de en çok otomotiv sektörünün kurtarılması konuşuldu. Çünkü, dünyada ve Türkiye’de en çok büyüyen, gelişen sektörlerden birisi otomotiv sektörü. Birçok ülkenin ekonomisi bu sektör üzerinde duruyor.
Peki otomotiv sektörü nereye kadar gidecek? Çünkü bu sektörün ürettiği her araç, bir metal yığınının daha piyasaya salıverilmesi anlamına geliyor. Örneğin İstanbul’da her gün 600 yeni aracın trafiğe çıktığı söyleniyor. Bunu İstanbul’un yolları, otoparkları kaldırmayacağı gibi, bu kadar araç üretiminin yaratacağı çevre sorunları da ayrı bir felaket olarak karşımıza çıkıyor.
Otomotiv sektörünü kurtaralım da, bu sektörün yarattığı önü alınmaz tahribatı ne yapalım? Dünyada sonsuza kadar motorlu araç üretilemez ki! Bunun bir sınırı olmayacak mı? İşte bu nedenle ‘şirketleri değil gezegeni kurtarın’ sloganını çok beğendim. Tabii son aylarda artan işten çıkarmalar, elektriğe ve enerjiye yapılan zamlar da alt sınıfların, emekçilerin hayatını iyice zorlaştırıyor. Onlar da bu tepkilerini dile getiriyorlar.
Mitingler, bir ülkedeki demokratik gelişmenin ürünüdür, göstergesidir. Toplum, tepki ve dileklerini meydanlarda dile getiriyorsa, getirebiliyorsa, bunu barışçı bir şekilde yapıyorsa ve devlet güçleri de çatışmacı bir şekilde olayları tırmandırmıyorsa bu demokrasi için kazanımdır.
Ankara’da önceki gün yapılan mitingde ne yazık ki yine bazı tatsızlıklar da yaşandı. Polislerin bir kısmının hiç yoktan bir alışkanlık içinde, küçük bir gerginliğin ardından topluluğun üzerine biber gazı sıkması ateşi körükledi. Karşılıklı taş atılmasıyla devam eden çatışmalar yüzünden göstericiler arasından ve polislerden yaralanmalar oldu.
Emekçilerin meydanlara çıkmaları, taleplerini dile getirmeleri önemli. Ancak, toplum bu tepkilerini siyaset alanına nasıl yansıtacak? Türkiye’de hâlâ siyaset alanında bir demokratik muhalefet hareketi oluşabilmiş değil.
Kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan ve mitingi de destekleyen muhalefet partileri, ne yazık ki demokrasi ve özgürlükler noktasında ciddi bir duyarlık göstermiyorlar. Krizden emekçilerin en az zararla çıkmasının yolu örgütlenme özgürlüğünden ve toplusözleşme düzeninin varlığından geçiyor. Türkiye’de işyerlerinde sendika kurmak yasak. Toplusözleşme diye bir düzenden söz etmek bile komik sayılacak kadar uzaklarda.
Muhalefet partilerinin örgütlenme özgürlüğü diye bir dertleri bulunuyor mu? Türkiye’de devlet işyerleri dışında sendika kalmadı. Toplusözleşme düzeni tamamen yok oldu. İş güvencesi kalmadı…
Bütün bu tablo, bir demokratik sol muhalefetin ne kadar gerekli olduğunu gözler önüne seriyor… Ortada bu arayışı umuda çevirecek bir potansiyel ise şimdilik ne yazık ki gözükmüyor…
Sesonline -30.12.2008 – İstanbul’da İsrail ve ABD protesto edildi: Dur de, İsrail’e dur de!’
[Sesonline] İSTANBUL- İstanbul’da da Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK)’nun çağrısıyla saat:18.30’da Galatasaray Lisesi önünde toplanan değişik siyasi eğilimlerden yurttaşlar İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını protesto etti. Protesto gösterisine katılan İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, yaptığı konuşmada ‘Şimdi hepimiz Filistin’liyiz’ diyerek, “bazı yarım akıllılar ‘yahu biz Türk değil miydik’ diye yine sorabilir, ama olsun, ‘Hepimiz Filistinliyiz!’ dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na CHP’den aday adayı olan Ercan Karakaş da protesto gösterisine katılanlar arasında yer aldı.
Saat:18.30’da İsrail’İn Gazze’ye gerçekleştirmekte olduğu saldırıyı derhal durdurmasını isteyen yurttaşlar, Galatasaray Lisesi önünde toplandı. “Filistin’e Özgürlük, vahşeti durdurun!” pankartının arkasına toplanan yurttaşlar sık sık düdüklerle ses çıkararak İsrail’i protesto etti ve “Dur de, dur de, İsrail’e dur de”, “İntifada”, “Filistin’e özgürlük” şeklinde sloganlar attılar.
Küresel BAK temsilcisi Bülent Aydın’ın açış konuşmasıyla başlayan protesto gösterisinde, topluluk adına basına açıklamayı Mor ve Ötesi” müzik topluluğundan Kerem Kabadayı yaptı. Kabadayı “Hüküğmet, derhal İsrail’le yapılan anlaşmaları fesh etsin, askeri işnbirliğini durdursun” dedi.
“HÜKÜMET İSRAİLLİ YETKİLİLERLE NE GÖRÜŞTÜ?”
Kerem Kabadayı’nın ardından mikrofona davet edilen İstanbul Milletvekili ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras yaptığı konuşmada, hükümeti eleştirdi. İsrailli yetkililerin TYürkiye’yi ziyaret edip, hükümet yetkilileri ile ne konuştuklarının bilinmesi için, tutanakların açıklanmasını iseyen Uras; “İsrailli yetkililerin Türkiye’yi ziyaretlerinin ardından Gazze’yi bombalamaları manidardır. Acaba, bizim hükümet yetkilileri, ‘siz bombalayın, istediğinizi yapın, biz şöyle bir protesto eder, fazla ses çıkarmayız, ikili anlaşmaları feshetmeyiz, askeri işbirliğimizi bozmayız’ mı demişlerdir? Açıklığa kavuşmalıdır. İsrail-Türkiye görüşme utanakları açıklanmalıdır” şeklinde konuştu. Ufuk Uras, yaptığı konuşmanın sonunda ‘Şimdi hepimiz Filistin’liyiz’ diyerek, “bazı yarım akıllılar ‘yahu biz Türk değil miydik’ diye yine sorabilir, ama olsun, ‘Hepimiz Filistinliyiz!’ dedi.
Sloganlar eşliğinde Tünel’e doğru yürüyüş yapan topluluk, yürüyüşün ardından dağıldı.
NTV-MSNBC – 31.12.2008 – Tüm yurtta İsrail’e protesto
Yurt genelinde türlü sivil toplum örgütlerince, İsrail’in Gazze’ye saldırısı protesto edildi.
Beyoğlu’nda toplanan bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etti.
İstiklal Caddesi’ndeki Galatasaray Lisesi önünde toplanan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri, “Filistin’e Özgürlük” yazılı pankart ve dövizler taşıyarak, sloganlar eşliğinde Odakule’ye kadar yürüdü.
Grup adına yapılan açıklamada, Gazze’ye yönelik saldırı protesto edilerek, “Filistin’de sadece Filistinliler değil, insanlık ölüyor. Dünya, Filistin’deki haksız işgali, ölçüsüz şiddeti ve insanlık dramını seyrediyor” denildi.
Protesto gösterisine katılan ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras da saldırıyı kınayarak, “Şimdi biz ‘Filistinliyiz’ diyeceğiz. Yarın yarım akıllılar çıkıp, ‘Yahu biz Türk değil miydik?’ diyecek. Ama biz inadına ‘Filistinliyiz’ diyeceğiz” şeklinde konuştu.
Uras, “Nasıl oluyor, neye dayanarak İsrail Başbakanı’nın ziyaretinden 1 hafta sonra Filistin’e saldırılar başlıyor. Yapılan görüşmelerin tutanaklarını istiyoruz” dedi.
Bianet – 31.12.2008 “Vahşeti durdurun!”
Küresel BAK’ın dün akşam Galatasaray Lisesi’nin önünde düzenlediği basın açıklamasına Özgürlük ve Adalet Partisi (ÖDP) İstanbul Milletvekili Ufuk Uras‘ın da aralarında bulunduğu 200 kişi katıldı.
“Filistin’e özgürlük/Vahşeti durdurun” pankartı açılan eylemde basın açıklaması okuyan sanatçı Kerem Kabadayı “Yıllardır ambargo yüzenden ekmeksiz, susuz, ışıksız ve hatta ilaçsız bırakılan Gazze halk, dünyanın göz önünde adeta bir soykırıma uğratılıyor” dedi.
“Filistin’de sadece Filistinliler değil, insanlık ölüyor. Filistin halkının yok edilişine suskun kalan bütün devletler suç ortağıdır.”
Kabadayı, AKP Hükümetine seslendi:
“Bu vahşet sona erene kadar İsrail’le tüm askeri ve ekonomik ilişkilerin durdurun.”
Eylemde kısa bir konuşma yapan Uras katliamdan kısa bir süre önce Ankara’da İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile görüşen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ı eleştirdi.
Açıklamanın ardından Küresel BAK üyeleri, sloganlarla Odakule’ye kadar yürüdü. (BÇ)
Sesonline – 05.01.2009 – İSTANBUL, ANKARA VE İZMİR’DE PROTESTO
[Sesonline] İSTANBUL- Dünyanın çeşitli kentlerine paralel olarak Türkiye’de de pekçok kentte, İsrail’İn filistinlilere saldırısı kınandı. Bugün de İstanbul, Ankara ve İzmir’de Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK)!nun çağrısıyla protesto gösterileri yapılacak. 5 Ocak 2009 Pazartesi günü gerçekleşecek (bugün) protestolar kapsamında İstanbul Galatasaray Lisesi Meydanı’ndan başlayan bir ‘insan zinciri’ oluşturulacak. Ankara’daki protesto aynı saatte, Kızılay Yüksel Caddesi, İzmir’deki ise; yine aynı saatte, Konak Meydanında gerçekleşecek.
Habertürk – 05.01.2009 – İsrail’e karşı insan zinciri
Gazze katliamı İstiklal Caddesi’nde böyle protesto edildi.
Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde aralarında sanatçıların da bulunduğu bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını ”İnsan Zinciri” oluşturarak protesto etti.
Galatasaray Lisesi önünde toplanan ”Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” üyeleri, kol kola girerek ”İnsan Zinciri” oluşturdu.
Grup adına konuşma yapan sanatçı Mustafa Alabora, ”Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi var” dedi.
Sanatçı Mehmet Ali Alabora da ”Bu kadar sivil halkın öldürülmesinin altında başka bir şey yatıyor bence. 21. Yüzyıl’da böyle şeylerin olmaması gerekiyor. Dünyanın buna ‘dur’ demesi gerekiyor” dedi.
Gruptakiler, açıklamanın ardından dağıldı.
Yeni Şafak – 05.01.2009 – İsrail’e protestolar devam ediyor
Beyoğlu’nda toplanan bir grup, “insan zinciri” oluşturarak saldırıyı protesto etti.
Beyoğlu’nda toplanan ve aralarında sanatçıların da bulunduğu bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını “İnsan Zinciri” oluşturarak protesto etti.
İstiklal Caddesi’ndeki Galatasaray Lisesi önünde toplanan “Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” üyeleri, kol kola girerek “İnsan Zinciri” oluşturdu. “Filistin’e Özgürlük” yazılı pankart ve dövizler taşıyan grup, sloganlar eşliğinde Odakule’ye kadar kol kola yürüdü. Grup, daha sonra lisenin önüne döndü.
Grup adına konuşma yapan sanatçı Mustafa Alabora, Gazze’ye saldırıları protesto ederek, “Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi var” dedi.
Alabora, şunları söyledi:
“Dünya kamuoyu günlerdir ‘Vahşeti durdurun. İsrail’i durdurun’ diye feryat ediyor. Filistin halkının tek umudu uluslararası tepki ve dayanışmadır. Türkiye’nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyince İsrail’in durdurulması ve Gazze’ye insani yardım yapılması konusunda derhal harekete geçilmesini bekliyoruz.”
Sanatçı Mehmet Ali Alabora da “Bu kadar sivil halkın öldürülmesinin altında başka bir şey yatıyor bence. 21. Yüzyıl’da böyle şeylerin olmaması gerekiyor. Dünyanın buna ‘dur’ demesi gerekiyor” dedi. Gruptakiler, açıklamanın ardından dağıldı.
” FARKLI GRUPLAR ORTAK EYLEM YAPMAK ZORUNDA KALDI
Eylemciler, Gazi Bulvarı’nın ardından 1. Kordon üzerinden Konak Alanı’na giriş sırasında, İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde Küresel Barış ve Adalet Komisyonu (Küresel BAK) adlı bir başka grubun daha İsrail’i protesto etmek için toplanmış olduğu görüldü.
Çevik kuvvet polis ekipleri, Konak Alanı’nın gösterilere kapalı bölümü olan hükümet konağı önüne eylemcilerin geçişini engellerlerken, iki grubun biraraya gelmesini önlemek amacıyla barikat kurdular. Gösteriye kapalı olan Konak Alanı’na geçmek isteyen eylemci grupla polis ekipleri arasında zaman zaman tartışmalar yaşandı. Bu sırada polisler, karşıt yönden gelen iki grup arasındaki barikatı açtılar. Böylece eylemci iki grup, birleşerek ortak eylem yapmak zorunda kaldılar. Eylemde, ilk grubun sözcüsü tarafından yapılan basın açıklamasında, İsrail protesto edilerek, İsrail’in bu saldırılara son vermesini sağlamanın tek yolunun, başta askeri anlaşmalar olmak üzere yapılan tüm ikili anlaşmaların feshedilmesi olduğu savunuldu.
Basın açıklamasının ardından diğer grup İsrail bayrağını ateşe verdi. Türkiye Komünist Partisi’ne mensup küçük bir grup ise dağılmayarak, eylemlerini kısa bir süre daha devam ettirdi.
Eylemciler, olaysız biçimde dağıldılar.
Selam Turkey – 05.01.2009 – Gazze katliamı İstiklal Caddesi’nde böyle protesto edildi. İsraile karşı insan zinciri
Gazze katliamı İstiklal Caddesinde böyle protesto edildi. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde aralarında sanatçıların da bulunduğu bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını ”İnsan Zinciri” oluşturarak protesto etti.
Galatasaray Lisesi önünde toplanan ”Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” üyeleri, kol kola girerek ”İnsan Zinciri” oluşturdu. Grup adına konuşma yapan sanatçı Mustafa Alabora, ”Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi var” dedi.
Sanatçı Mehmet Ali Alabora da ”Bu kadar sivil halkın öldürülmesinin altında başka bir şey yatıyor bence. 21. Yüzyıl’da böyle şeylerin olmaması gerekiyor. Dünyanın buna ‘dur’ demesi gerekiyor” dedi.
Gruptakiler, açıklamanın ardından dağıldı.
Net Gazete – 05.01.2009 – Galatasaray Meydanı’nda ‘insan zinciri’ oluşturan bir grup İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etti
İSTANBUL -İHA- Beyoğlu Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen grup, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etti.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi bir grup İstiklal Caddesi Galatasaray Meydanı üzerinde bir araya geldi. Ellerinde Filistin bayrakları, pankart ve dövizler ile slogan eşliğinde kol kola giren grup üyeleri “insan zinciri” oluşturdu. Grup, İstiklal Caddesi üzerinde başlattıkları yürüyüşü Odakule’ye kadar kol kola sürdürdü.
Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapan sanatçı Mustafa Alabora, “Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi var. Dünya kamuoyu günlerdir ‘Vahşeti durdurun. İsrail’i durdurun’ diye feryat ediyor. Filistin halkının tek umudu uluslararası tepki ve dayanışmadır. Türkiye’nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce İsrail’in durdurulması ve Gazze’ye insani yardım yapılması konusunda derhal harekete geçilmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Sanatçı Mehmet Ali Alabora da, “Bu kadar sivil halkın öldürülmesinin altında başka bir şey yatıyor bence. 21. yüzyılda böyle şeylerin olmaması gerekiyor. Dü nyanın buna dur demesi gerekiyor” dedi.
Grup üyeleri açıklamanın ardından daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
Timetürk – 06.01.2009 – İstiklal’de Gazze için “insan zinciri”
Galatasaray Meydanı’nda ‘insan zinciri’ oluşturan bir grup İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etti
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi bir grup İstiklal Caddesi Galatasaray Meydanı üzerinde bir araya geldi.
Ellerinde Filistin bayrakları, pankart ve dövizler ile slogan eşliğinde kol kola giren grup üyeleri “insan zinciri” oluşturdu.
Grup, İstiklal Caddesi üzerinde başlattıkları yürüyüşü Odakule’ye kadar kol kola sürdürdü.
Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapan sanatçı Mustafa Alabora, “Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi var. Dünya kamuoyu günlerdir ‘Vahşeti durdurun. İsrail’i durdurun’ diye feryat ediyor. Filistin halkının tek umudu uluslararası tepki ve dayanışmadır. Türkiye’nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce İsrail’in durdurulması ve Gazze’ye insani yardım yapılması konusunda derhal harekete geçilmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Sanatçı Mehmet Ali Alabora da, “Bu kadar sivil halkın öldürülmesinin altında başka bir şey yatıyor bence. 21. yüzyılda böyle şeylerin olmaması gerekiyor. Dü nyanın buna dur demesi gerekiyor” dedi.Grup üyeleri açıklamanın ardından daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
Haber5 – 06.01.2009 – Istiklal’de Gazze için zincir…
Galatasaray Meydanı’nda ‘insan zinciri’ oluşturan bir grup İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etti
Beyoğlu Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen grup, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etti.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi bir grup İstiklal Caddesi Galatasaray Meydanı üzerinde bir araya geldi.
Ellerinde Filistin bayrakları, pankart ve dövizler ile slogan eşliğinde kol kola giren grup üyeleri “insan zinciri” oluşturdu.
Grup, İstiklal Caddesi üzerinde başlattıkları yürüyüşü Odakule’ye kadar kol kola sürdürdü.
Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapan sanatçı Mustafa Alabora, “Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi var. Dünya kamuoyu günlerdir ‘Vahşeti durdurun. İsrail’i durdurun’ diye feryat ediyor. Filistin halkının tek umudu uluslararası tepki ve dayanışmadır. Türkiye’nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce İsrail’in durdurulması ve Gazze’ye insani yardım yapılması konusunda derhal harekete geçilmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Sanatçı Mehmet Ali Alabora da, “Bu kadar sivil halkın öldürülmesinin altında başka bir şey yatıyor bence. 21. yüzyılda böyle şeylerin olmaması gerekiyor. Dü nyanın buna dur demesi gerekiyor” dedi.
Grup üyeleri açıklamanın ardından daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
NTV-MSNBC – 06.01.2009 – İsrail saldırılarına ‘insan zinciri’ protestosu
İstanbul Beyoğlu’nda toplanan ve aralarında sanatçıların da bulunduğu bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını “insan zinciri” oluşturarak protesto etti.
İSTANBUL – İstiklal Caddesi’ndeki Galatasaray Lisesi önünde toplanan “Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” üyeleri, kol kola girerek “insan zinciri” oluşturdu.
“Filistin’e Özgürlük” yazılı pankart ve dövizler taşıyan grup, sloganlar eşliğinde Odakule’ye kadar kol kola yürüdü. Grup, daha sonra lisenin önüne döndü. Grup adına konuşma yapan sanatçı Mustafa Alabora, Gazze’ye saldırıları protesto ederek, “Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi var” dedi.
Alabora, şunları söyledi: “Dünya kamuoyu günlerdir ‘Vahşeti durdurun. İsrail’i durdurun’ diye feryat ediyor. Filistin halkının tek umudu uluslararası tepki ve dayanışmadır. Türkiye’nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyince İsrail’in durdurulması ve Gazze’ye insani yardım yapılması konusunda derhal harekete geçilmesini bekliyoruz.”
Sanatçı Mehmet Ali Alabora da “Bu kadar sivil halkın öldürülmesinin altında başka bir şey yatıyor bence. 21. Yüzyıl’da böyle şeylerin olmaması gerekiyor. Dünyanın buna ‘dur’ demesi gerekiyor” dedi.
Samanyolu Haber – 06.01.2009 -İsrail’i insan zinciri ile protesto ettiler
Taksim’de bir grup, İsrail’in Gazze katliamını “insan zinciri” oluşturarak protesto etti.
Beyoğlu İstiklal Caddesi’ndeki Galatasaray Lisesi önünde toplanan ve aralarında sanatçıların da olduğu ”Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” üyeleri, kol kola girerek “insan zinciri” oluşturdu.
Çeşitli pankart ve dövizler taşıyan grup, sloganlarla Odakule’ye kadar kol kola yürüdü. Grup, daha sonra lisenin önüne geldi.
Grup adına açıklama yapan sanatçı Mustafa Alabora, ”Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır.” dedi.
Grup, açıklamanın ardından sessizce dağıldı.
Birgün – 06.01.2009 KÜRESEL BARIŞ, İSRAİL’İ PROTESTO EDİYOR
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu bu akşam saat 18:30″da Galatasaray Lisesi önünden başlayarak İsrail”in Gazze saldırısını protesto etmek için, “Barış için insan zinciri” oluşturuyor. Etkinliğe kurum ve kuruluş temsilcileri, aydınlar ve kültür sanat insanları da katılacak.
İsrail Filistin halkını katletmeye aralıksız devam ediyor. Ölü sayısı her gün, her dakika artıyor. İsrail şimdi kara harekatiyla daha büyük bir katliama ve işgale girişti.
İsrail durdurulmak zorunda. Bu vahşet sona ermeli. Hükümet İsrail”le her türlü askeri ve ekonomik anlaşmayı iptal etmeli. Gazze”ye insani yardım için adım atmalı.
5 Ocak Pazartesi günü saat 18.30″da Galatasaray Meydanı”nda İsrail”i durdurun! Filistin halkı yalnız değildir” demek için insan zinciri oluşturup ardından basın açıklaması yapacağız. Sen de katıl! Ellerimizi birleştirip Filistin halkına ulaştıralım!
Sesonline – 06.01.2009 – ‘Tayyip konuşma, ikili anlaşmaları savunma!’
[Sesonline] İSTANBUL- Küresel Barış ve Adalet Koalistonu (Küresel BAK)’ın çağrısıyla Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde aralarında çok sayıda sanatçı ve akademisyenin de bulunduğu grup, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını Tünel Meydanı’na dek bir ”İnsan Zinciri” oluşturarak protesto etti. Savaş karşıtı topluluk adına konuşma yapan tiyatro sanatçısı Mustafa Alabora, ”Söz konusu olan, gözlerimizin önünde cereyan eden, terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi vardır” dedi. Toplantıda sık sık düdükler çalındı, vahşte karşı \”ses\” çıkarıldı. \”Tayyip konuşma, İkili anlaşmaları savunma\” sloganı ise geceye damgasını basan en somut talep oldu.
Bianet – 06.01.2009 – Yüzlerce Kişi Filistin Halkı Yalnız Değil Dedi, Zincir Oluşturdu
Küresel BAK’ın düzenlediği eylemde, 2 bine yakın kişi İstiklal caddesinde yürüdü; Türkiye’nin İsrail’le bütün işbirliklerinin derhal askıya alınmasını istedi. 10 Ocak’ta yeniden eylem var.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun (Küresel BAK) düzenlediği eylemde, yüzlerce kişi Filistin halkıyla dayanışmak için İstiklal caddesindeki Galatasaray meydanından Tünel meydanına uzanan bir insan zinciri oluşturdu.
“Türkiye Gazze’yi bombalayan pilotları eğitmekten vazgeçsin”
Dün akşam saat 18:30’da başlayan eyleme katılanlar, Türkiye’yle İsrail arasındaki açık ve gizli bütün işbirliklerinin derhal askıya alınmasını, Gazze’yi bombalayan pilotların Konya’da eğitildiğini anımsatarak İsrail’le bütün askeri anlaşmaların iptal edilmesini istedi. Milletvekillerini de susmamaya ve “suça ortak olmamaya” çağırdı.
“İsrail’le ilişkiler dondurulsun”
Küresel BAK’ın oyuncu Mustafa Alabora tarafından okunan basın açıklamasında belirttiği diğer taleplerinden bazıları şöyle:
İsrail’le devam eden askeri, diplomatik ve ekonomik ilişkilerin tümünün hemen dondurulması.
Türkiye’nin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde İsrail’in durdurulması ve Gazze’ye insani yardım konusunda derhal harekete geçilmesi.
İsrail’deki savaş karşıtlarıyla da dayanıştıklarını vurgulayan eylemciler, atılması gereken ilk adımın, İsrail’in derhal bombalamayı durdurması, Gazze’den tüm askerlerini çekmesi, kuşatma ve ambargoyu sona erdirmesi olduğunu söyledi.
“Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz”
Başlangıçta yaklaşık 500 kişinin oluşturduğu topluluk, bir saat içinde caddeden geçenlerin, İstiklal caddesinde çalışanların, hatta turistlerin de katılımıyla yaklaşık 2 bin kişiye ulaştı.
Barış bayrakları ve üzerinde “savaşa hayır” yazılı dövizler taşıyan eylemciler “İsrail’e dur de”, “Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz”, “Filistin’e özgürlük”, “Yaşasın küresel intifada”, “Filistin halkı yalnız değildir”, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganlarını attı; ıslıklar, alkışlar ve zılgıtlarla yürüdü.
“Tayyip konuşma, anlaşmayı iptal et”
İsrail’le ilgili sert sözler söyleyen Başbakan Erdoğan’a da seslenen eylemciler, somut yaptırımlar görmek istediklerini söyledi; “Tayyip konuşma, anlaşmayı iptal et” sloganını attı. “Katil ABD Ortadoğu’dan defol” ve “Katil İsrail Filistin’den defol” da sık sık atılan sloganlardandı.
10 Ocak’ta yeniden
“İsrail saldırganlığını sürdürdükçe sokaklarda olacağız” diyen eylemciler, 10 Ocak Cumartesi saat 16:00’da, yine Galatasaray Meydanı’nda buluşacak. (TK)
Sabah – 06.01.2009 -Taksim’de ‘İnsan Zinciri’
Beyoğlu’nda Galatasaray Lisesi önünde toplanan “Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” üyeleri kol kola girerek “İnsan Zinciri” oluşturdu. “Filistin’e Özgürlük” yazılı pankart ve dövizler taşıyan grup, sloganlar eşliğinde Odakule’ye kadar kol kola yürüdü. Grup, daha sonra lisenin önüne döndü. Grup adına konuşma yapan sanatçı Mustafa Alabora, Gazze’ye saldırıları protesto ederek, “Bu terörist bir devletin bütün insani değerleri ayaklar altına alan saldırganlığıdır. Saldırının arkasında ABD yönetimi var” dedi.
Bianet – 08.01.2009 – Gazze İçin Eylem Takvimi
Küresel BAK Kadıköy’de “Dünyanın bütün Filistinlileri birleşiniz” diyor;
İsrail’in Gazze’ye saldırısını protesto etmek ve Filistinlilerle dayanışmak için, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), bu akşam saat 18:30’da Kadıköy-Beşiktaş İskelesi önünde “Hepimiz Filistinliyiz, dünyanın bütün Filistinlileri birleşiniz” diyecek. Örgütün bir diğer eylemi de 10 Ocak Cumartesi, saat 16:00’da Galatasaray meydanında.
Sonhaber – 08.01.2009 -Kadıköy’de İsrail protesto edildi
Kadıköy İskele Meydanı’nda toplanan bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırısını protesto etti.
”Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” üyeleri, ıslık ve düdük çalarak İskele Meydanı’ndan Eminönü İskelesi’ne kadar yürüdü. Burada pankart açan göstericiler, ”Filistin halkı yalnız değildir” ve ”Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz” şeklinde slogan attı.
Göstericiler adına Mor ve Ötesi müzik grubunun üyesi Kerem Kabadayı’nın yaptığı açıklamanın ardından grup dağıldı.
Sondakika – 10.01.2009 – Küresel Bak Üyeleri, İsrail’i Protesto için Yürüdü
Beyoğlu’nda, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel Bak) Üyesi Bir Grup, İsrail’in Gazze Katliamını Protesto Etti. İstiklal Caddesi’nde Yürüyen Grup Taksim Meydanı’nda Basın Açıklaması Yaparak Olaysız Dağıldı.
Beyoğlu’nda, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyesi bir grup, İsrail’in Gazze katliamını protesto etti. İstiklal Caddesi’nde yürüyen grup Taksim Meydanı’nda basın açıklaması yaparak olaysız dağıldı.
Haberler – 10.01.2009- KÜRESEL BAK ÜYELERİ, İSRAİL’İ PROTESTO İÇİN YÜRÜDÜ
Beyoğlu’nda, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel Bak) Üyesi Bir Grup, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi yaklaşık 300 kişilik bir grup İsrail’i protesto etmek için Galatasaray Meydanı’nda toplandı. “Dünyanın tüm Filistinlileri birleşsin” yazalı pankart açan ve Filistin bayrakları taşıyan grup İstiklal Caddesi boyunca sloganlar atarak Taksim’e kadar yürüdü. Burada grup adına bir basın açıklaması yapan Zeynep Tanbay, İsrail’in havadan ve karadan Gazze’yi bombalamaya devam ettiğini ve ölü sayısının 800′ e yaklaştığını söyledi.
Kamuoyunda ateşkes görüşmelerinden bahsedildiğini dile getiren Tanbay, “Biz de ateşkes istiyoruz. Ama bahsedilen planda ikiyüzlülük var. İsrail’in Filistin’i, Gazze’yi terk etmediği ateşkesin hiç bir anlamı yok. Gazze ablukası derhal kaldırılmalı. ” şeklinde konuştu.
Hükümetten Filistin konusunda acil ve somut adımlar atmasını isteyen Tanbay, “İsrail’le tüm anlaşmaların iptal edilmesini istiyoruz. Bütün ülkelerin Filistinlilere destek olmaya davet ediyoruz. ” dedi. “Zulme karşı omuz omuza, Katil İsrail Ortadoğu’dan defol, Filistin halkı yalnız değildir, Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, Yaşasın halkların kardeşliği, Katil İsrail Filistin’den defol, Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak” şeklinde sloganlar atan grup basın açıklamasının ardından olaysız dağıldı.
Ensonhaber – 10.01.2009 -Filistin için insan zinciri
BAK üyesi bir grup, İsrail’i protesto amacıyla insan zinciri eylemi düzenledi.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) üyesi bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırısını protesto amacıyla ”insan zinciri” eylemi düzenledi.
Beyoğlu’ndaki Galatasaray Meydanı’nda toplanarak, İstiklal Caddesi boyunca yürüyüşe geçen grup, ”Dünyanın tüm Filistinlileri Birleşin” yazılı pankart açtı.
Ellerinde Filistin bayrakları ve ”Gazze’de işgale son”, Savaşa hayır”, ”İsrail ile anlaşmaları iptal edin” yazılı dövizler taşıyan grup üyeleri, İsrail’e tepkilerini zaman zaman ıslık, düdük çalarak ve yuhalayarak gösterdi.
”Dur de, dur de, İsrail’e dur de” ve ”Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz” sloganlarının da atıldığı yürüyüşe, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras’ın eşi Zeynep Tanbay ile KESK Genel Başkanı Sami Evren’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.
Taksim Meydanı’nda son bulan yürüyüşün ardından, grup adına yapılan ve Zeynep Tanbay tarafından okunan basın açıklamasında, ”devletlerin ateşkes planlarında tam bir ikiyüzlülüğün hakim olduğu” savunuldu.
”İsrail’in Filistin’i, Gazze’yi hemen terk etmediği bir ateşkesin hiçbir anlamı olmadığı” ifade edilen açıklamada, ”İsrail Gazze’yi önce ambargoyla öldürdü, şimdi de bombalayarak öldürüyor. Filistinlilerle yaşamak isteyen İsrailli dostlarımızı selamlıyoruz. Filistinliler için ses çıkartırken, Yahudi düşmanlığına karşı da ses çıkartıyoruz” denildi.
Israil ile Türkiye arasındaki iş birliği anlaşmalarının derhal askıya alınmasının da talep edildiği basın açıklamasının ardından, gruptakiler dağıldı.
Kamudan Haber – 10.01.2009 -Filistin için insan zinciri oluşturuldu
AK üyesi bir grup, İsrail’i protesto amacıyla insan zinciri eylemi düzenledi.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) üyesi bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırısını protesto amacıyla ”insan zinciri” eylemi düzenledi.
Beyoğlu’ndaki Galatasaray Meydanı’nda toplanarak, İstiklal Caddesi boyunca yürüyüşe geçen grup, ”Dünyanın tüm Filistinlileri Birleşin” yazılı pankart açtı.
Ellerinde Filistin bayrakları ve ”Gazze’de işgale son”, Savaşa hayır”, ”İsrail ile anlaşmaları iptal edin” yazılı dövizler taşıyan grup üyeleri, İsrail’e tepkilerini zaman zaman ıslık, düdük çalarak ve yuhalayarak gösterdi.
”Dur de, dur de, İsrail’e dur de” ve ”Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz” sloganlarının da atıldığı yürüyüşe, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras’ın eşi Zeynep Tanbay ile KESK Genel Başkanı Sami Evren’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.
Taksim Meydanı’nda son bulan yürüyüşün ardından, grup adına yapılan ve Zeynep Tanbay tarafından okunan basın açıklamasında, ”devletlerin ateşkes planlarında tam bir ikiyüzlülüğün hakim olduğu” savunuldu.
”İsrail’in Filistin’i, Gazze’yi hemen terk etmediği bir ateşkesin hiçbir anlamı olmadığı” ifade edilen açıklamada, ”İsrail Gazze’yi önce ambargoyla öldürdü, şimdi de bombalayarak öldürüyor. Filistinlilerle yaşamak isteyen İsrailli dostlarımızı selamlıyoruz. Filistinliler için ses çıkartırken, Yahudi düşmanlığına karşı da ses çıkartıyoruz” denildi.
İsrail ile Türkiye arasındaki iş birliği anlaşmalarının derhal askıya alınmasının da talep edildiği basın açıklamasının ardından, gruptakiler dağıldı.
Cumhuriyet – 10.01.2009 – Türkiye’de İsrail’e tepki büyüyor
Gazze Şeridi’nde İsrail’in kanlı vahşeti sürerken saldırılara tepkiler sürüyor… Hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının 800’ü aştığı bildirilirken, yurt genelinde düzenlenen gösterilerde yine İsrail’e lanet yağdı.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) üyesi bir grup, İsrail’in Gazze’ye saldırısını protesto amacıyla ”insan zinciri” eylemi düzenledi.
Beyoğlu’ndaki Galatasaray Meydanı’nda toplanarak, İstiklal Caddesi boyunca yürüyüşe geçen grup, ”Dünyanın tüm Filistinlileri Birleşin” yazılı pankart açtı. Ellerinde Filistin bayrakları ve ”Gazze’de işgale son”, Savaşa hayır”, ”İsrail ile anlaşmaları iptal edin” yazılı dövizler taşıyan grup üyeleri, İsrail’e tepkilerini zaman zaman ıslık, düdük çalarak ve yuhalayarak gösterdi. ”Dur de, dur de, İsrail’e dur de” ve ”Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz” sloganlarının da atıldığı yürüyüşe, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras’ın eşi Zeynep Tanbay ile KESK Genel Başkanı Sami Evren’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.
Taksim Meydanı’nda son bulan yürüyüşün ardından, grup adına yapılan ve Zeynep Tanbay tarafından okunan basın açıklamasında, ”devletlerin ateşkes planlarında tam bir ikiyüzlülüğün hakim olduğu” savunuldu.”İsrail’in Filistin’i, Gazze’yi hemen terk etmediği bir ateşkesin hiçbir anlamı olmadığı” ifade edilen açıklamada, ”İsrail Gazze’yi önce ambargoyla öldürdü, şimdi de bombalayarak öldürüyor. Filistinlilerle yaşamak isteyen İsrailli dostlarımızı selamlıyoruz. Filistinliler için ses çıkartırken, Yahudi düşmanlığına karşı da ses çıkartıyoruz” denildi. İsrail ile Türkiye arasındaki iş birliği anlaşmalarının derhal askıya alınmasının da talep edildiği basın açıklamasının ardından, gruptakiler dağıldı.
Bianet – 10.01.2009 – Türkiye’nin Dört Bir Yanında Filistin’e Destek Eylemleri Düzenleniyor
İsrail’in saldırısı Türkiye’de “Filistin için ses çıkar” eylemleriyle protesto ediliyor. Eşgüdümlü olarak akşam 18:30’da 3 dakika boyunca slogan, düdük ve ıslık sesleriyle eylemler gerçekleştirildi.
İsrail’in Filistin’e saldırısıyla yüzlerce insanın ölmesi Türkiye’de protestoların sürmesine neden oluyor.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) İstanbul’da düzenlediği yürüyüşle “Dünyanın bütün Filistinlileri birleşin” dedi. Açıklamayı Zeynep Tanbay okudu. Tanbay “Tüm dünya halkları gibi biz de Gazze halkıyla dayanışmak için sesimizi Gazze halkına duyurmak için buradayız. Sokaklardayız” dedi.
Turnusol – 24.01.2009 – İsrail’le ikili anlaşmalar iptal edilsin
İstanbul’da “Filistin halkıyla dayanışma” amacıyla bir basın açıklaması yapan savaş karşıtları, ‘ İsrail ile ikili anlaşmalar iptal edilsin’ ve ‘İsrail pilotlarının Konya’da eğitilmesine son verilsin’ taleplerini dile getirdiler. Taksim’de yapılan açıklamaya çok sayıda kurum destek verdi.
Bugün öğlen saatlerinde, İstanbul Taksim Gezi’de çok sayıda kurum, inisiyatif ve siyasi partinin destek verdiği “Filistin’e Özgürlük” eylemi yapıldı.
‘ İsrail ile ikili anlaşmalar iptal edilsin – İsrail pilotlarının Konya’da eğitilmesine son verilsin’ taleplerinin öne çıktığı basın açıklamasını Demokratik Toplum Partisi (DTP) – Devrimci Sosyalist İsci Partisi (DSİP) – Dur De – Emekci Hareket Partisi (EHP) – Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) – Filistin Halkiyla Dayanışma Derneği – Küresel Eylem Grubu (KEG) – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Kuresel BAK) – Mazlumder – Özgürluk ve Dayanışma Partisi (ÖDP) – Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) – Sosyalist Parti – Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) ve Yesiller Partisi destekledi.
Katılan kuruluşlar adına ortak basın açıklaması metnini gazeteci ve yazar Leyla İpekçi okudu. İpekçi konuşmasında, Gazze’de tüm dünyanın şahitlik ettiği bir vahşet yaşandığını, 1300 insanın vahşice katledildiğini, İsrail’in bütün dünyanın gözü önünde fosfor bombaları ve seyreltilmiş uranyum da kullanarak, sivil halkı katlettiğini söyledi. ”Başbakanlar, devlet başkanları bu vahşetin adına ‘saldırı’ veya ‘savaş’ deyip, cümlelerini ancak kınayarak bitirdiler. Biliyoruz ki bize lazım olan, kınama faaliyetinden daha fazlasıdır” diyen İpekçi, İsrail’in Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanması gerektiğini, Türkiye’nin İsrail savaş pilotlarına verdiği katliam eğitimine son verilmesini istediklerini, Türkiye’nin İsrail ile bütün askeri ve ekonomik anlaşmalarını iptal etmesi gerektiğini savundu.
Protesto eylemine katılanlar, üzerinde ”İsrail pilotları Türkiye’de Eğitilmesin”, “İkili anlaşmaları iptal edin”, ”Savaşa Hayır”, ”Filistin’e Özgürlük” yazılı dövizler taşıyarak,’ Katil İsrail Filistin’den Defol’, ‘Tayyip Konuşma Anlaşmaları İptal Et’, ‘Her Yer Filistin Hepimiz Filistinliyiz’ sloganlarıattılar.
Gazeteci ve yazar Leyla İpekçi’nin savaş karşıkları adına okuduğu basın açıklaması şöyle:
” Gazze’de 1300 insan vahşice katledildi. İsrail, bütün dünyanın gözü önünde fosfor bombaları ve seyreltilmiş uranyum da kullanarak sivil halkı katliamdan geçirdi. Şimdi ölüm kusan silahların bir süreliğine susması ve İsrail ordusunun Gazze’den çekilmesini ateşkes ya da barış olarak adlandırmak da, dehşete düşürüyor insanı.
O korkunç 3 haftada yaşananlara savaş demek için bile izan ve vicdan yoksunu olmak gerek. Çünkü, karşı olduğumuz savaşların bile kuralları var. Oysa İsrail, kural tanımazlığın dahi sınırlarını çoktan ihlal etti. Başbakanlar, devlet başkanları bu vahşetin adına “saldırı” yahut “savaş” deyip, cümlelerini ancak “kınayarak” bitirdiler. Oysa biliyoruz ki bize lazım olan “kınama faaliyeti”nden daha fazlasıdır.
Uluslararası medya da bu vahşetin içinde bir rol alarak bu katliamı ‘savaş” adı altında gizlemeye çalıştı. İsrail, insanlık suçu işlemiş ve işlemekte olan, işgalci ve zalim bir devlettir. İsrail, uluslararası bir savaş suçları mahkemesinde yargılanmalıdır.
Filistin yıllardır direniyor. Filistin yıllardır bir direniş öyküsü anlatıyor dünyaya. Filistin bir soykırıma uğratılıyor. Filistin yanıyor ama yanarken zafer işareti yapıyor. Filistin’in yangını bizim de yangınımızdır! Filistin’in yangını, dünyanın ve tüm insanlığın yangınıdır!
Dünyanın ve insanlığın vicdanı adına kendi hükümetimize sesleniyoruz:
İsrail ile tüm askeri, ekonomik işbirliğini durdurun
Tüm askeri anlaşmaları iptal edin.
İsrail’in katil pilotlarının Türkiye’de, Konya’da eğitildiğini artık bütün dünya biliyor. Bu onursuz, vicdansız, ahlaksız işbirliğine derhal son verin.
On binlerce Filistinli, İsrail vahşetinin, işgalinin, zulmünün baskısı altında kendi topraklarında sürgün olarak yaşamaya mahkûm yarım asrı aşkın süredir.
Direnişin içine doğanların torunlarının çocukları aynı direnişe bilenerek büyüyor.
Bu direniş kazanacak.
Ve biz bir kez daha haykırıyoruz hep birlikte: Bilin ki o zafere kadar her yer Filistin. Bilin ki o zafere kadar hepimiz Filistinliyiz.”
Bianet – 24.01.2009 – “İsrail’in Savaş Suçluları Yargılansın!”
Aktivistler Gazze’de 1.300’den fazla kişiyi öldüren İsrail’e dünyanın hiçbir somut yaptırım uygulamadığını vurguluyor, Türkiye’nin askeri anlaşmaları iptal etmesini, İsrail savaş pilotlarını eğitmeyi durdurmasını istiyor.
Hükümetin ve Meclis’in İsrail’e yaptırım uygulamasını isteyen aktivistler, Türkiye’nin İsrail’le olan bütün ekonomik ve askeri işbirliğinin durdurulmasını, askeri anlaşmaların iptal edilmesini ve Konya’da İsrail savaş pilotlarına verilen eğitimin durdurulmasını istiyor.
Açıklamayı Leyla İpekçi okudu. Çeşitli sol parti ve örgütlerle, barış aktivistlerinin ve hak örgütlerinin temsilcileri, dün Taksim’de yaptıkları, gazeteci ve yazar Leyla İpekçi’nin okuduğu basın açıklamasıyla, İsrail’in savaş suçlularının uluslararası bağımsız bir mahkeme tarafından yargılanmasını istediler.
Müzik eşliğinde ayrıca bir basın açıklaması yapan, Gazze Şeridi’ne uygulanan ambargonun kalkmasını isteyen Gazze İçin Açlık Grevi Zinciri hareketinin İstanbul katılımcılarının talebi de aynıydı.
İsrail’in Gazze’de doğrudan halka saldırdığını, bunun karşısında tüm dünyanın hiçbir somut yaptırım uygulamadığını belirten aktivistler sık sık “Tayyip konuşma, anlaşmayı iptal et” sloganını attı; “Gözyaşları yetmez, Meclis’e baskı yapmamız gerekir” dedi.
Grup düdükler eşliğinde “Katil İsrail Filistin’den defol”, “Her yer Filistin, hepimiz Filistinliyiz”, “İsrail’e dur de” sloganları da attı.
BM Özel Raportörü ve uluslararası hukuk uzmanı Prof. Richard Falk, 22 gün süren saldırısının ilk günlerinde İsrail’in savaş suçlarını listelemişti. Daha sonra hak örgütleri, saldırı silahı olarak kullanılması savaş suçu olan beyaz fosfor bombasını kullandığını belgelemiş, İsrail bunu yalnızca bir tek vaka için kabul etmişti.
İsrail’in saldırısı sonucunda Gazze’de on binlerce kişi evsiz kalmış, 4 bin bina yıkılmış, 20 bini ağır hasar görmüş durumda. Birleşmiş Milletler’e göre 1,5 milyon nüfuslu gazzede 400 bin kişinin suya erişimi yok. (TK)
* Açıklamayı, Demokratik Toplum Partisi (DTP), Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De (DurDe!) girişimi, Emek Partisi (EMEP), Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Küresel Eylem Grubu (KEG), İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Sosyalist Parti (SP), Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), Türkiye Barış Meclisi, Yeşiller Partisi desteklediler.
Turnusol – 20.01.2009 – 20 Ocak – Defol Bush Günü
“Dünyanın 1 Numaralı teröristi” Neoconların lideri, Irak kasabı Bush, bugün resmen görevi yeni seçilen Obama’ya bırakıp tarihin çöp sepetine gidiyor. Bugün bütün dünyada savaş karşıtları “Defol Bush” etkinlikleri yapıyor. Bush’un sorumlusu olduğu savaş ve insanlık suçlarının çetelesi çıkarılıyor. İstanbul’da da Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ve Barışarock inisiyatifinin birlikte yaptığı etkinlikler var.
Bugün saat: 18.00 – 19.00 arasında Beyoğlu Galatasaray Lisesi önünde toplanacak olan İstanbullu savaş karşıtları, Katil Bush’un arkasından dünyanın diğer ülkelerindeki savas karsıtlarıyla birlikte teneke calacaklar. Burada asıyacak Bush posterine Ortadoğu halklarının öfkesinin simgesi olarak ayakkabılar fırlatılacak. Burada Bush’un savaş ve insanlık suçlarını hatırlatan bir basın açıklaması okunacak.
Eylemden sonra konser var
Savaş karşıtları Beyoğlundaki eylemden sonra, saat: 20.00’den itibaren Besiktas Cadır’da düzenlenecek etkinliklere katılacak. Beşiktaş Köyiçi Caddesindeki Çadır’da Moğollor’dan Taner Öngür, Kardeş Türküler’den Feryal Oney ve Teneke Trampet savaş karşıtı şarkılarıyla sahne alacak.
Buradaki etkinlikte savas karşıtı aktivistler söz alıp konuşmalar yapacaklar.
Görev süresinde, Afganistan’da 15 bin sivilin, Irak’ta yaklaşık 2 milyon Iraklının katlinden sorumlu olan Bush, Filistin’de, Lubnan’da Israil’in saldirganliginin baş destekçisi oldu. Giderayak yine ABD hükümetinin desteğiyle yapılan Gazze katliamında 1300 Filistinli daha öldürüldü. Filistin’de utanç duvarı Bush politikalari sayesinde dikebildi.
Silah şirketlerinin sozcusu, petrol sirketlerinin adamı, ABD emperyalizminin saldırgan yüzü, yalancıların başı George W. Bush bugün tarihin çöp sepetine defolup gidiyor.
Tarih onun savaş suçlarini unutmayacak. Onun dünyaya yaptıklarını savaş karşıtları unutturmayacak. Kimyasal silahların kullanılmasına, tutuklulara işkence yapılmasına Ebu Garip’e, Guantanamo’ya Felluce katliamına izin veren Bush’tur. Onun insanlik suclarini unutmayacağız…
Video Türk – 20.01.2009 – Küresel-Bak’ın eylemi – İSTANBUL
İSTANBUL (A.A) – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel-Bak) üyesi bir grup, görev süresi bugün sona eren eski ABD Başkanı George Bush’u ”Ayakkabılı” eylemle protesto etti.
Galatasaray Meydanı’nda toplanan grup üyeleri, düdük öttürerek, Bush, ABD ve İsrail aleyhine sloganlar attı.
Ellerinde ”Savaşa hayır”, ”Filistin’e özgürlük” yazılı dövizler taşıyan grup üyeleri, üzerinde ”Katil Bush” yazan ve fotoğrafı bulunan posterlere Iraklı gazetecinin ayakkabılarını atmasından esinlenerek ayakkabı fırlattı.
Grup eylemin ardından olaysız dağıldı.
Haber Turk – 20.01.2009 – Küresel-Bak’ın eylemi – İSTANBUL
İSTANBUL (A.A) – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel-Bak) üyesi bir grup, görev süresi bugün sona eren eski ABD Başkanı George Bush’u ”Ayakkabılı” eylemle protesto etti.
Galatasaray Meydanı’nda toplanan grup üyeleri, düdük öttürerek, Bush, ABD ve İsrail aleyhine sloganlar attı.
Ellerinde ”Savaşa hayır”, ”Filistin’e özgürlük” yazılı dövizler taşıyan grup üyeleri, üzerinde ”Katil Bush” yazan ve fotoğrafı bulunan posterlere Iraklı gazetecinin ayakkabılarını atmasından esinlenerek ayakkabı fırlattı.
Grup eylemin ardından olaysız dağıldı.
Internet Haber – 20.01.2009 – Bush gitti protestolar sürüyor
Başkanlığı veda eden Bush, bu kez İstanbul’da protesto edildi. Bush’un resmine ayakkabı fırlatıldı.
Görev süresi biten Amerika Birleşik Devleti (ABD) eski Başkanı George W. Bush, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyesi bir grup tarafından protesto edildi.
Bush aleyhinde sık sık slogan atan grup, yanında getirdikleri Bush resmine ayakkabı fırlattı.
Galatasaray Lisesi önünde toplanan Küresel BAK üyesi yaklaşık 50 kişi, “Filistin’e özgürlük”, “Savaşa hayır” yazılı pankartlar açtı, “Katil Bush hesap ver, bugün kaç çocuk öldürdün?”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “George Bush teröristtir” şeklinde sloganlar attı.
Alkışlarla ve düdük çalarak protestosunu devam ettiren grup adına basın açıklamasını Roni Maigolies ve Yıldız Ramazanoğulları yaptı.
Açıklamada, dünyada bütün savaş karşıtlarının Bush’un gittiği her yerde, insanlık ve savaş suçlarını yüzüne çarpmaya hazırlandığı belirtildi.
Bush’un Filistin halkının düşmanı olduğu vurgulanan açıklamaya şöyle devam edildi: “Saldırgan İsrail, kendisini en çok Bush döneminde rahat hissetti. İsrail Lübnan’ı 2006’da bir ay boyunca bombaladı ve yine çoğu sivil, yaklaşık bin 200 Lübnanlıyı öldürdü. İsrail, Filistin’i bölen utanç duvarını Bush’un desteği ile inşa etti. Bush döneminde İsrail, Filistin’i defalarca bombaladı. Siviller katledildi, savaş suçları işlendi.”
Bush’a ayakkabı fırlatan Iraklı gazeteci El Zayid’e de destek verilen açıklamanın ardından altında “Defol katil” yazısı bulunan Bush resmine ayakkabı fırlatıldı.
Protesto eylemi olaysız sona erdi.
CNN TÜRK – 20.01.2009 -İstanbul’dan da Bush’a ayakkabılı veda
Dünya, Bush dönemine veda ederken birçok yerde Iraklı gazetecinin yöntemini kullanıyor. İstanbul’da da bir grup, Bush’un fotoğrafına ayakkabı fırlattı.
Amerika’da Obama’nın yemin töreninin yapıldığı saatlerde, İstanbul’da Küresel-Bak Grubu, Galatasaray meydanında toplandı.
Grup, Bush’u protesto etti; eski ABD Başkanı’nın fotoğrafına ayakkabı fırlattı.
“Katil Bush hesap ver, bugün kaç çocuk öldürdün” diye de slogan atan grup, basın açıklamasının ardından dağıldı.
Gerçek Gündem – 20.01.2009 – Küresel-Bak’tan Bush’a papuç
Küresel-Bak üyesi bir grup, eski ABD Başkanı Bush’u ”Ayakkabılı” eylemle protesto etti.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel-Bak) üyesi bir grup, görev süresi bugün sona eren eski ABD Başkanı George Bush’u ”Ayakkabılı” eylemle protesto etti.
Galatasaray Meydanı’nda toplanan grup üyeleri, düdük öttürerek, Bush, ABD ve İsrail aleyhine sloganlar attı.
Ellerinde ”Savaşa hayır”, ”Filistin’e özgürlük” yazılı dövizler taşıyan grup üyeleri, üzerinde ”Katil Bush” yazan ve fotoğrafı bulunan posterlere Iraklı gazetecinin ayakkabılarını atmasından esinlenerek ayakkabı fırlattı.
Grup eylemin ardından olaysız dağıldı.
Tarafsız Haber -20.01.2009 – Bush gitti, protestolar bitmedi
Görev süresi biten George W. Bush, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyesi bir grup tarafından protesto edildi.
Görev süresi biten George W. Bush, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyesi bir grup tarafından protesto edildi.
Bush aleyhinde sık sık slogan atan grup, yanında getirdikleri Bush resmine ayakkabı fırlattı.
Galatasaray Lisesi önünde toplanan Küresel BAK üyesi yaklaşık 50 kişi, “Filistin’e özgürlük”, “Savaşa hayır” yazılı pankartlar açtı, “Katil Bush hesap ver, bugün kaç çocuk öldürdün?”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “George Bush teröristtir” şeklinde sloganlar attı.
Alkışlarla ve düdük çalarak protestosunu devam ettiren grup adına basın açıklamasını Roni Maigolies ve Yıldız Ramazanoğulları yaptı.
Açıklamada, dünyada bütün savaş karşıtlarının Bush’un gittiği her yerde, insanlık ve savaş suçlarını yüzüne çarpmaya hazırlandığı belirtildi.
Bush’un Filistin halkının düşmanı olduğu vurgulanan açıklamaya şöyle devam edildi: “Saldırgan İsrail, kendisini en çok Bush döneminde rahat hissetti. İsrail Lübnan’ı 2006’da bir ay boyunca bombaladı ve yine çoğu sivil, yaklaşık bin 200 Lübnanlıyı öldürdü. İsrail, Filistin’i bölen utanç duvarını Bush’un desteği ile inşa etti. Bush döneminde İsrail, Filistin’i defalarca bombaladı. Siviller katledildi, savaş suçları işlendi.”
Bush’a ayakkabı fırlatan Iraklı gazeteci El Zayid’e de destek verilen açıklamanın ardından altında “Defol katil” yazısı bulunan Bush resmine ayakkabı fırlatıldı.Protesto eylemi olaysız sona erdi.
Show Haber – 20.01.2009 – Bush gitti protestolar sürüyor
Başkanlığı veda eden Bush, bu kez İstanbul’da protesto edildi. Bush’un resmine ayakkabı fırlatıldı.
Görev süresi biten Amerika Birleşik Devleti (ABD) eski Başkanı George W. Bush, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyesi bir grup tarafından protesto edildi.
Bush aleyhinde sık sık slogan atan grup, yanında getirdikleri Bush resmine ayakkabı fırlattı.
Galatasaray Lisesi önünde toplanan Küresel BAK üyesi yaklaşık 50 kişi, ‘Filistin’e özgürlük’, ‘Savaşa hayır’ yazılı pankartlar açtı, ‘Katil Bush hesap ver, bugün kaç çocuk öldürdün?’, ‘Katil ABD Ortadoğu’dan defol’, ‘George Bush teröristtir’ şeklinde sloganlar attı.
Alkışlarla ve düdük çalarak protestosunu devam ettiren grup adına basın açıklamasını Roni Maigolies ve Yıldız Ramazanoğulları yaptı.
Açıklamada, dünyada bütün savaş karşıtlarının Bush’un gittiği her yerde, insanlık ve savaş suçlarını yüzüne çarpmaya hazırlandığı belirtildi.
Bush’un Filistin halkının düşmanı olduğu vurgulanan açıklamaya şöyle devam edildi: ‘Saldırgan İsrail, kendisini en çok Bush döneminde rahat hissetti. İsrail Lübnan’ı 2006’da bir ay boyunca bombaladı ve yine çoğu sivil, yaklaşık bin 200 Lübnanlıyı öldürdü. İsrail, Filistin’i bölen utanç duvarını Bush’un desteği ile inşa etti. Bush döneminde İsrail, Filistin’i defalarca bombaladı. Siviller katledildi, savaş suçları işlendi.’
Bush’a ayakkabı fırlatan Iraklı gazeteci El Zayid’e de destek verilen açıklamanın ardından altında ‘Defol katil’ yazısı bulunan Bush resmine ayakkabı fırlatıldı.
Protesto eylemi olaysız sona erdi.
Bianet – 21.01.2009 – George W. Bush’u Ayakkabı Fırlatarak Uğurladılar
Savaş karşıtları Obama’nın seçilmesiyle Bush’un görevi bırakmasını fotoğrafına El Zeydi gibi ayakkabı fırlatarak kutladılar, Bush’un savaş suçlusu olarak yargılanmasını talep ettiler.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel Bak) bu akşam Taksim, Galatasaray Lisesi önünde ABD Başkanı George W. Bush’un koltuğunu seçimleri kazanan Barack Obama’ya bıraktığı saatlerde eylem düzenledi.
Yaklaşık 50 kişinin katıldığı eylemde Bush’un resmedildiği afişlere ayakkabı fırlatılarak ABD’nin Irak, Afganistan işgalleri, İsrail’in Filistin’e saldırısına ortaklık etmesi protesto edildi.
“Filistin’e özgürlük” yazılı pankart açan kitle düdüklerle, ıslıklarla “Bush teröristtir”, “Katil Bush hesap ver, bugün kaç çocuk öldürdün”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol” sloganları attı.
Basın açıklamasını yazar Yıldız Ramazanoğlu ile Roni Margulies birlikte okudu.
Iraklı gazeteci El Zeydi’nin Bush’a tepki olarak ayakkabılarını fırlatmasından ilham alan kalabalık El Zeydi’nin şimdi Irak’ta baskı ve tehdit altında olduğunu söyleyip Türkiye’ye siyasi sığınmacı olarak davet edilmesini talep ettiler.
Ramazanoğlu ve Magulies okudukları basın açıklamasında Bush’un savaş suçlusu olarak yargılanması gerektiğini ifade ettiler.
“İsrail devleti yaptığı katliamın karşılığında ABD’den sınırsız destek aldı. Siviller katledildi. Uluslar arası kurullarda İsrail’i ABD korudu. Lübnan’da 1200, Gazze’de 1300 kişi öldürüldü. ABD yedi yıldır Afganistan’ı işgal ediyor. Yaklaşık 15 bin sivil öldürüldü. 5 yılda Irak’ın işgaliyle 2 milyon kişinin öldüğü kabul ediliyor.” (EZÖ/TK)
Milli Gazete – 21-01.2009 – Bush protestoları sürüyor
Amerika Birleşik Devleti (ABD) eski Başkanı George W. Bush, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyesi bir grup tarafından protesto edildi. Bush aleyhinde sık sık slogan atan grup, yanında getirdikleri Bush resmine ayakkabı fırlattı.
Galatasaray Lisesi önünde toplanan Küresel BAK üyesi yaklaşık 50 kişi, “Filistin’e özgürlük”, “Savaşa hayır” yazılı pankartlar açtı, “Katil Bush hesap ver, bugün kaç çocuk öldürdün?”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “George Bush teröristtir” şeklinde sloganlar attı.
Alkışlarla ve düdük çalarak protestosunu devam ettiren grup adına basın açıklamasını Roni Maigolies ve Yıldız Ramazanoğulları yaptı.
Açıklamada, dünyada bütün savaş karşıtlarının Bush’un gittiği her yerde, insanlık ve savaş suçlarını yüzüne çarpmaya hazırlandığı belirtildi.
Bush’un Filistin halkının düşmanı olduğu vurgulanan açıklamaya şöyle devam edildi: “Saldırgan İsrail, kendisini en çok Bush döneminde rahat hissetti. İsrail Lübnan’ı 2006’da bir ay boyunca bombaladı ve yine çoğu sivil, yaklaşık bin 200 Lübnanlıyı öldürdü. İsrail, Filistin’i bölen utanç duvarını Bush’un desteği ile inşa etti. Bush döneminde İsrail, Filistin’i defalarca bombaladı. Siviller katledildi, savaş suçları işlendi.”
Bush’a ayakkabı fırlatan Iraklı gazeteci El Zayid’e de destek verilen açıklamanın ardından altında “Defol katil” yazısı bulunan Bush resmine ayakkabı fırlatıldı.
Protesto eylemi olaysız sona erdi.
Radikal – 21.01.2009 – BAK’tan Bush’a ayakkabılı ‘güle güle’
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel-Bak) üyesi bir grup İstanbul’da, görev süresi sona eren eski ABD Başkanı George Bush’u “Ayakkabılı” eylemle protesto etti.
Galatasaray Meydanı’nda toplanan grup üyeleri, düdük öttürerek, Bush, ABD ve İsrail aleyhine sloganlar attı.
Ellerinde “Savaşa hayır”, “Filistin’e özgürlük” yazılı dövizler taşıyan grup üyeleri, üzerinde “Katil Bush” yazan ve fotoğrafı bulunan posterlere Iraklı gazetecinin ayakkabılarını atmasından esinlenerek ayakkabı fırlattı.
Grup eylemin ardından olaysız dağıldı.(aa)
Turnusol – 04.02.2009 – 60 yıl yeter, NATO dağıtılsın!
NATO askeri örgütünün kuruluşunun 60. yıldönümü vesilesiyle dünya savaş karşıtları NATOnun saldırgan askeri ve nükleer politikalarını protesto etmek ve savaşsız, adil bir dünya hayalini savunmak üzere herkesi Nisan 2009’da sokaklara davet ediyor. “NATO’ya Hayır” kampanyasının startı İstanbul’da yapılacak basın toplantısı ile veriliyor.
60 yıl yeter, NATO dağıtılsın!
Bir süredir hazırlıkları sürdürülen anti Nato kampanyası için Türkiyeli savaş karşıtları da bir araya geldi ve bir platform oluşturdular. “NATO’ya Hayır! Savaşa Hayır!” demek üzere dünyanın diğer ülkeleriyle birlikte, 4 Nisan 2009’da İstanbul’da Kadıköy Meydanında yapılacak miting için hazırlıklara başlandı.
“NATO’ya Hayır” mitingi hazırlıkları ve kampanya hakkında bilgi vermek üzere İstanbul’da Makina Mühendisleri Odası salonunda kurum temsilcilerinin katılacağı bir basin toplantisi yapılacak.
Nato’ya Hayır kampanyasına katılan ve destekleyen kurum ve inisiyatifler
Antikapitalist, BarışaRock İnsiyatifi, Barışa Pedal Grubu, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Emeğin Partisi, (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) , Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) , Filistin Halkı ile Dayanışma Derneği, Genç Siviller, Halk Cephesi, HOMUR Karikatür ve Mizah Grubu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, İnsan Hakları Derneği (IHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu ( KESK), Küresel Eylem Grubu (KEG), MAZLUMDER, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Sosyalist Parti, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) , Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Yeşiller Partisi
Basın toplantısı
“NATO’ya Hayır, Savaşa Hayır!” kampanyası ve 4 Nisan mitingi için ilk basın toplantısı İstanbul’da yapılacak.
Yer: Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Tarih: 5 Şubat 2009
Saat: 11.00
Neden NATO’ya hayır?
Kampanyaya katılan inisiyatiflerden Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun yayınladığı el ilanında savaş karşıtlarının NATO’ya bakışı şöyle özetleniyor:
“NATO’ya hayır çünkü; NATO Sivillerin öldürüyor. NATO kuvvetleri, Yugoslavya’ya yaptığı 35 bin hava saldırısında 1200 savaş uçağı ve helikopter kullandı. Bu yasadışı bombardıman binlerce sivilin ölümüne, en az 6 bin kişinin yaralanmasına neden oldu.
NATO’ya hayır çünkü; Fakir halklar üzerindeki baskı aracıdır. Neo liberal politikaları uygulayan çıkar gruplarınca kontrol edilen uluslararası şirketler, NATO aracılığıyla fakir halklar üzerinde baskı kuruyor.
NATO’ya hayır çünkü; Nükleer silah kullanmayı meşrulaştırıyor.
NATO’ya hayır çünkü; Silah tacirlerinin hizmetçisidir. Dünyadaki toplam askeri teçhizatın yüzde 80’i NATO üyesi devletler tarafından üretiliyor.
NATO’ya hayır çünkü; NATO, ABD ve şirketlerin hegemonyasına hizmet ediyor.
NATO’ya hayır çünkü; NATO demokrasini düşmanıdır. NATO 40’ların sonuyla 50’lerin başında, CIA’nın isteği üzerine, en az 16 Avrupa ülkesinde demokratik hakları savunanlara karşı silahlı hücreler kurdu.
NATO’ya hayır çünkü; NATO İşgalci, sivilleri öldürüyor, nükleer silahlara sahip, demokrasinin düşmanı, ABD hegemonyasının aracı, silah tüccarlarının hizmetçisi, fakir halkların düşmanıdır…”
Atılım- 05.02.2009 – NATO karşıtları İstanbul’da buluşacak
İSTANBUL (05.02.2009)- Demokratik kurumlar NATO’nun 60. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla, İstanbul’da bir protesto mitingi yapacak. “NATO’ya Hayır” kampanyası başlatan kurumlar, bugün Makine Mühendisleri Odası’nda yaptıkları basın toplantısıyla savaş örgütünün dağıtılmasını istedi.
Çok sayıda siyasi parti ve platform, demokratik kitle örgütü ve sendika, dünya halklarının belası NATO’ya karşı bir araya geldi. Kurumlar NATO’nun kuruluşunun 60. yıldönümü dolayısıyla protestolar yapacaklarını ilan etti. 4 Nisan’da İstanbul’da büyük bir miting düzenleyeceklerini duyurdu.
Basın toplantısı salonuna “NATO’ya hayır. Savaşa hayır” pankartı asıldı. Kurumlar adına açıklamayı Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere okudu. Nisan ayı başında NATO’nun kuruluş yıldönümü kutlamalarının yapılacağını belirten Yeşildere, emperyalistler tarafından kurulan NATO’nun 60 yıl boyunca dünya halklarına kan, gözyaşı, kimyasal silahlar ve emperyalist işgaller bıraktığını söyledi.
Yeşildere, NATO’nun bir suç örgütü olduğunu dile getirdi. “ABD emperyalizminin, dünya çapındaki işgal ve savaş politikalarını, NATO üyesi ülkeler aracılığıyla meşrulaştırma aracıdır” diye konuştu. Yeşildere, NATO’nun yasaklanmış silahları kullanarak sivilleri katlettiğini ifade etti.
“NATO kontrgerilla örgütüdür” diyen Yeşildere, NATO’nun kuruluşunun ardından CIA’nın isteği ile en az 16 Avrupa ülkesinde yasadışı paramiliter hücreler kurduğunu, “gladio” adıyla tanınan örgütlerin muhalifleri hedef alan saldırılar düzenlediğini hatırlattı.
Yeşildere, aralarında ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Türkiye’nin de bulunduğu 26 üyeli NATO’ya karşı tüm dünyada eylemler yapılacağını belirtti. NATO karşıtlarının, başta Avrupa ülkelerinde olmak üzere tüm dünyada sokaklara çıkacaklarını söyledi. Yeşildere, 4 Nisan’da İstanbul’da büyük bir miting düzenleyeceklerini açıkladı, tüm işçi ve emekçilere mitinge katılım çağrısında bulundu.
Basın toplantısını düzenleyen kurumlar şöyle; ESP, DTP, ÖDP, SDP, TKP, Sosyalist Parti, EMEP, EHP, FHDD, İHD, KESK, Küresel BAK, Küresel Eylem Grubu, MAZLUMDER, Halk Cephesi, Antikapitalist, BarışaRock İnisiyatifi, Barışa Pedal Grubu, SODEV, DSİP, Genç Siviller, Homur Karikatür ve Mizah Grubu, Irkçılığa ve Milliyetçiliği Dur De Girişimi, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği ve Yeşiller Partisi.
Bianet – 05.02.2009 – “Türkiye NATO’dan Çekilsin”
Savaş karşıtları 4 Nisan’da İstanbul’da “NATO’ya hayır” mitingi düzenleyecek. 24 Kurum adına basın açıklamasını okuyan Yeşildere İzmir’de, Konya’da, Şile’de, Balıkesir ve Marmaris’te bulunan NATO üslerinin kapatılmasını istedi.
Aralarında sivil toplum örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerin bulunduğu 24 kurumun temsilcileri 4 Nisan’da 60. yılını kutlayamaya hazırlanan NATO’ya karşı bir kampanya başlattıklarını duyurdular.
“NATO’nun 60. yılını kutlamasına izin vermeyeceğiz. NATO’nun suçlarını, cinayetlerini, işgallerini, darbelerini, suikastlarını, kontrgerilla örgütlenmelerini tüm kampanyamız boyunca NATO severlerin önüne sereceğiz.”
Makine Mühendisleri Odası (MMO) İstanbul şubesinde yapılan basın toplantısında konuşan Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere “4 Nisan’da, tüm dünyada olacağı gibi Türkiye’de de savaş ve NATO karşıtları olarak sokaklarda olacaklarını” söyledi.
“NATO’yu teşhir edeceğiz”
“NATO’nun 60. yılını kutlamasına izin vermeyeceğiz. NATO’nun suçlarını, cinayetlerini, işgallerini, darbelerini, suikastlarını, kontrgerilla örgütlenmelerini tüm kampanyamız boyunca NATO severlerin önüne sereceğiz.”
Yeşildere NATO’yu teşhir edeceklerini ve bunu sadece “NATO dağıtılsın” demekle yetinmeyeceklerini kaydetti ve taleplerini sıraladı:
* Türkiye NATO’dan derhal çıksın ve görev yaptığı Afganistan’dan çekilsin
* İzmir’de, Konya’da, Şile’de, Balıkesir ve Marmaris’te bulunan NATO üsleri derhal kapatılsın.
Kampanyanın bileşeni olan kurumlar şöyle:
Antikapitalist, BarışaRock İnisiyatifi, Barışa Pedal Grubu, Demokratik Toplum Partisi (DTP), Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Filistin Halkı ile Dayanışma Derneği, Genç Siviller, Halk Cephesi, HOMUR Karikatür ve Mizah Grubu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, İnsan Hakları Derneği (İHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Küresel Eylem Grubu (KEG), MAZLUMDER, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Sosyalist Parti, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Yeşiller Partisi. (BÇ)
Gündem Online – 05.02.2009 – ‘NATO’ya hayır, savaşa hayır’ mitingine katılım çağrısı
İstanbul’da NATO’yu protesto amacıyla 4 Nisan’da yapılacak olan ‘NATO’ya hayır, savaşa hayır’ mitingine katılım çağrısı yapıldı.
DTP, EMEP, SDP, İHD, Antikapitalist Barışa Rock İnisiyatifi, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği ve Yeşiller Partisi’nin de aralarında 22’ye yakın siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütü ‘NATO’ya hayır, savaşa hayır’ mitingine ilişkin Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantının yapıldığı salona ‘NATO’ya hayır savaşa hayır ‘ pankartı asıldı. Toplantıda konuşan Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, NATO’nun 4 Nisan 1949 tarihinde emperyalist güçler tarafından, dünyayı yeniden tasarlamak ve büyük devletlerin çıkarlarını garantiye almak amacı ile kurulduğunu belirterek, NATO’nun ABD’nin savaş maliyetlerinin üye ülkelerle paylaşılması aracı olarak kullanılan bir suç örgütü olduğunu ifade etti.
‘NATO, Gladio, kontrgerilla, askeri darbeler demektir’
NATO’nun uluslar arası bildirge ve sözleşmelerle kullanımı yasaklanmış olan silahları kullanan bir örgüt olduğunu ve bu nedenle dağıtılması gerektiğini kaydeden Yeşildere, ‘NATO demek Gladio, kontrgerilla, askeri darbeler demektir. Bu örgüt dışarıda, soyut askeri bir güç değil, üye ülkelerin askeri güçlerinin toplamıdır’ dedi. Türkiye’nin NATO’ya üye olma sevdasıyla daha üye olmadan Kore Savaşı’na katıldığına dikkat çeken Yeşildere, ‘Türkiye’nin Kürt sorununda, demokratik, siyasal çözüm yerine, her seferinde savaş yöntemlerini tercih etmesi, barışçıl adımlar yerine sınır ötesi harekatları, bombardımanları tercih etmesinde NATO’nun rolü açıkça ortadadır’ diye konuştu. Yeşildere, tüm kamuoyuna NATO’nun dağıtılmasına ilişkin eylemlere destek olması çağırısında bulundu.
Turnusol – 15.02.2009 – 60 yıl yeter! 60 Yıllık NATO’ya 60 yıllık muhalefet (*)
NATO, 4 Nisan 2009’da kuruluşunun 60.yılını kutluyor, muhalefet de. 5 Şubat günü tüm dünya ile birlikte NATO karşıtı kampanyayı başlattık.
Bilinenin aksine, ABD’nin Türkiye ile ilgilenmesi NATO ile başlamaz. İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden hemen sonra, 17 Temmuz- 2 Ağustos 1945 tarihinde toplanacak Potsdam Konferansı öncesi ABD Dışişleri Bakanı Truman’a verilen bir brifingde Türkiye ile Amiral Bristol döneminden itibaren barışçıl ve dostane yürütülen ilişkilerin, Sovyet tehdidinin belirmesi ile ABD’nin Boğazlar konusundaki yaşamsal çıkarlarını tehlikeye girdiği ve Türkiye’nin Batı Bloğu’na çekilmesini gerektiği bildirilmiştir. Bunun en elverişli yolu olarak da Türkiye’de komünizm ve Sovyet karşıtlığının körüklenmesi görülmüştür.
Özellikle ve öncelikle ABD’nin, daha sonra da NATO’nun Türkiye ile olan ilişkilerinde ana eksen, İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslar arası yapıyı şekillendirmeyi amaçlayan ve dünya pazarına egemen olmayı hedefleyen emperyalizmin bu politik eksenidir. Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken bir diğer eksen de bu türden politik hedeflerin askeri politikalarla, askeri politikaların da ekonomik yardım paketleri ile tamamlanmış olmasıdır.
İşte bu nedenle 1949 yılında kurulan NATO’ya Türkiye’nin 18 Şubat 1952 tarihinde üye olmasına karşın, ABD’nin Türkiye’deki en önemli üssü sayılan İncirlik 1951’de ABD’li askeri bir mühendis grubunca inşa edilmeye başlanmıştır. İşte bu nedenledir ki daha üye olmamasına karşın Türkiye, ABD ile olan “özel” ilişkisi nedeniyle 17 Ekim 1959’de ABD’nin hemen arkasından Kore’ye asker çıkartmıştır. İşte bu nedenle, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında aldığı borçlar ABD tarafından silinmiş, Yardım Yasaları Kongreden çıkartılmış, Marshall Planı olarak bilinen plan uygulamaya koyulmuş ve Türkiye daha NATO’ya üye olmadan hibeler ve düşük faizli kredili borçlanmalar dönemi başlamıştır. İşte bu nedenle, Türkiye ile ABD ve NATO arasında yapılan tüm anlaşmalar, “Ekonomik ve Savunma İşbirliği Anlaşmaları” başlıklarını taşır.
Türkiye’de muhalefet emperyalizmin politikalarının farkına çok erken varmıştır. Bu politikalara muhalefet de en az ABD ilişkileri, NATO kadar eskidir. Örgütlü barış mücadelesinin başlangıcı Barışseverler Cemiyeti’nin Behice Boran, Adnan Cemgil ve arkadaşları tarafından 14 Temmuz 1950’de kurulması ile başlar. “Adnan Menderes Hükümeti, Kore’de harp etsin diye 4.500 Türk çocuğunu General Mac Arthur’un emrine veriyor” diye başlayan bildiri yayınlarlar ve hemen tutuklanarak 15 ay hapis cezasına mahkum edilirler, Cemiyet kapatılır.
Türkiye’nin 1960-1980 yılları ABD emperyalizmine, NATO’ya, askeri üs ve tesislere, ülke topraklarındaki askeri varlıklara ve militarizme karşı yürütülen muhalefetin güçlü ve etkili olduğu yıllardır. ABD ile yapılan anlaşmaların tümü gözden geçirilmiş, TİP üyelerinin yürüttüğü muhalefet ile NATO üyeliği tartışmaya açılmış, 1962 yılında Türkiye’de görev yapan, sonradan CIA ajanları olduğu anlaşılan “Barış Gönüllüleri” 1969 yılında geri çekilmiş, Ankara Büyükelçisi olarak atanan Komer’in CIA danışmanı olduğunun anlaşılması üzerine muhalefet yükselmiş, ODTÜ ziyareti sırasında arabası yakılmış ve bir yıldan kısa sürede geri çağrılmak zorunda kalınmış, 25 Temmuz 1975 tarihinde Ortak Savunma İşbirliği Anlaşması Türkiye tarafından tek taraflı olarak feshedilerek tüm üs ve tesislerin kapatılmasına karar verilmiştir.
İkinci Barış Derneği 20 Nisan 1976 yılında İstanbul Baro Başkanı Orhan Apaydın ve Büyükelçi Mahmut Dikerdem tarafından kurulmuştur. Kuruluş bildirgesinde “Askeri bir bloğun üyesi olan ülkemiz toprakları 101 askeri üssü barındırmaktadır. Kore, Küba, Ortadoğu ve Kıbrıs savaş ve bunalımlarında halkımız, dünya barışının kurulması önünde duran engelleri çok iyi tanımıştır”denilmektedir. Dernek 12 Eylül 1980 sabahı askeri darbe sonunda kapatılmıştır. Barış Derneği yönetim kurulu üyeleri tutuklanmış ve askeri mahkeme önünde de Barış Savunmaları’nı sürdürmüşlerdir.
Muhalefetin yoğunlaştığı, emperyalizme geri adımların attırıldığı yılların sonunda, NATO’nun gizli orduları olarak adlandırılan, gayri resmi nizami harp usulleri ile gerilla eylemleri gerçekleştirecek olan ve NATO bünyesinde eğitilen Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Harp Daireleri, Özel Kuvvetler isimli oluşumların hızlandırdığı ve örgütlediği, ABD’nin bilgisi dahilinde ve onayı alınarak silahlı kuvvetler tarafından yapılan demokrasiye askeri müdahaleler rastlantı olabilir mi? NATO ile imzalanan 29 Mart 1980 Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nın ardından 12 Eylül 1980 darbesinin gelmesi ve darbenin sol muhalefete karşı yürütülmesi anlamlı değil mi?
Bugün, egemenlik politikalarına, militarizme karşı barış mücadelesi sürüyor. Bu muhalefetin odağında yine emperyalizm, kapitalizmin savaş politikaları ile ayakta kalma savaşı ve yükselen militarizm var.
60 Yıllık NATO tarihi bize; NATO’nun savaş demek olduğunu, ABD politikalarını uygulamak ve silah ve enerji şirketleri için genişlemekte olduğunu, silah tacirlerinin birliği, derin devlet, askeri darbe demek olduğunu, etnik kışkırtıcı, hukuk tanımaz, üyesi olmayan ülkelerin bile kaynaklarına göz koymuş bir saldırgan güç, nükleer tehlike, nükleer yıkım kaynağı, sivil halkın katili, yaşamı ve çevreyi tehdit eden bir örgüt olduğunu göstermiştir. NATO’nun ömrü sona ermiştir. Kuruluş ve var oluş nedeni ortadan kalkmıştır. NATO artık ölü bir örgüttür.
NATO, kurulmaya çalışılan yeni dünya düzeninde, statükoyu korumaya yönelik bekçilik yapan kendine yeni alanlar açmaya çalışan bir örgüttür. 6 Şubat 2009 tarihinde Münih Güvenlik Konferansı’nda konuşma yapan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in “NATO’ya dünyada değişen şartlardan dolayı yeni bir strateji getirilmesi gerekmektedir. İttifak’ı, kendisine üye olmayan komşu ülkelerle de ilişkilerini geliştirmelidir. Bu nedenle dünyada yeni bir hava yaratmak istiyoruz” demesi önümüzdeki dönemde ABD’nin ve NATO’nun yeni stratejilerinin ipuçlarını vermektedir.
Dünya’da ve bölgede gelişen konjonktür içerisinde ABD’ye yaslanarak güç yansıtma fantezilerinin hemen terk edilerek, bölgede siyasi, askeri gerginliklerin tırmanmasını önleyecek önlemlerin üzerine odaklanmak tüm savaş karşıtlarının sorumluluğundadır.
Bu nedenle diyoruz ki; 60 Yıl yeter NATO dağıtılsın. Savaşa Hayır NATO’ya Hayır
Haber34 – 19.02.2009 – İsrail`in Filistin Saldırganlığı Kökenleri Nedenleri
Küresel BAK, 18 Şubat’ta, Eğitim Sen 2 No’lu şubede “İsrail`in Filistin saldırganlığı, kökenleri, nedenleri” başlıklı bir toplantı yaptı. Toplantıda, Radikal gazetesi yazarı Cayda Karan ve Küresel BAK aktivisti, yazar Roni Margulies konuşmacıydılar. Moderasyonu Küresel BAK aktivisti Nilüfer Uğur Dalay yaptı.
Roni ve Ceyda İsrail’in Gazze saldırısını hem İsrail hem Filistin cephesinden yorumladılar. İsrail’in Yahudi devletini yaşatma amacı devam ettiği sürece bölgede bir barışın kurulamayacağının altı çizildi. Filistin cephesinde ise Hamas’ın artık bir güç olarak kabul edilmesinin kaçınılmaz olduğu söylendi.
İkinci bölümde, ABD’de Obama dönemi ve ABD’nin Ortadoğu politikalarının bugünü ve yarını, Türkiye’nin bu yeni politikalar sonucunda alacağı konum konuşuldu. Obama’nın Ortadoğu politikalarını oluşturduğu ve bu çercevede Türkiye’ye rol vermeyi amaçladığı söylendi. Mısır ve Suudi Arabistan arasındaki Ortadoğu’ya egemen olma mücadelesinin bu rol biçmeyi etkileyeceği ortada dendi.
Son olarak da Afganistan ile ilgili son gelişmelere bağlı olarak NATO’nun durumu tartışıldı. Obama’nın Irak’tan asker çekerken Afganistan’a asker göndermesinin nedeni olarak Çin’i sıkıştırma planları olabileceği söylendi. Türkiye’nin ise Ortadoğu’da daha güçlü bir rol için Afganistan’a asker göndermeyi planlayabileceği konuşuldu.
NATO kampanyası duyurusu ve eylem takviminin konuşulmasının ardından toplantı sona erdi.
Bianet – 25.02.2009 – “NATO’ya ve Militarizme Karşı Mücadele” Toplantısı İstanbul’da
Militarizm üzerine çalışmalarıyla tanınan Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Ayşe Gül Altınay ve Küresel BAK aktivisti Tayfun Mater’in konuşacağı panel, saat 19:00’da başlıyor. Savaş karşıtları, kuruluşunun 60. yılında askeri paktın dağıtılmasını üslerinin kapatılmasını istiyor.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun (Küresel BAK) düzenlediği “NATO’ya ve Militarizme Karşı Mücadele” paneli, bu akşam saat 19:00’da, İstanbul Beyoğlu’ndaki Makine Mühendisleri Odası binasında.
Panelde, militarizm üzerine çalışmalarıyla tanınan Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Ayşe Gül Altınay ve Küresel BAK’tan Tayfun Mater konuşmacı olarak katılıyor.
Ayşe Gül AltınayAltınay’ın 2004’te, ABD’de İngilizce yayımlanan “The Myth of the Military-Nation; Militarism, Gender and Education in Turkey” (Asker Ulus Miti: Türkiye’de Mili tarizm, Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim) kitabı yakında Türkçe’ye çevrilecek. Altınay’ın yine İngilizce kaleme aldığı “Irak Savaşı Bağlamında Türkiye’deki ABD Askeri Varlığına Muhalefet” başlıklı makalesi de, bu yıl yayımlanan “Bases of Empire” (İmparatorluğun Esasları) adlı kitapta yer aldı.
“60 yıl yeter”
Savaş karşıtları, kuruluşunun 60. yılını “kutlayacak” olan NATO’nun dağıtılmasını, üslerinin kapatılmasını istiyor. Nisan başında hükümetler düzeyindeki NATO kutlamalarına paralel olarak savaş karşıtları da kendi uluslararası etkinliklerini düzenliyor, “60 yıl yeter” diyor. (TK)
Turnusol – 26.02.2009 – NATO’ya ve militarizme karşı
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonunun bugün istanbul’da gerçekleştireceği söyleşide anti NATO kampanyası değerlendirilecek ve Sabancı Üniversitesinden Dr. Ayşe Gül ALTINAY, militarizmin dünyada ve bireylerde açtığı yaraları anlatacak.
26 Şubat 2009 Perşembe
NATOya ve militarizme karşı
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, “60 Yıl Yeter – NATO’ya Hayır” kampanyası kamsamında 26 Şubat Perşembe akşamı Saat: 19.00’da Beyoğlu İpek Sokaktaki TMMOB Makine Mühendisleri Odası Iİtanbul Şube salonunda “NATO ve Militarizme Karşı Mücadele” söyleşisi gerçekleştiriyor.
Etkinliğe, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ayşe Gül ALTINAY ile Küresel BAK Yürütme Kurulundan Tayfun MATER konuşmacı olarak katılacak. Yapılan sunuşlardan sonra, izleyicilerin de ketkılarıyla NATO ve militarizme karşı mücadele tartışılacak.
Dr. Ayşe Gül Altınay, çalışmalarını militarizm üzerinde yoğunlaştırmış bir akademisyen. Türkiye’de bu alanda en yetkin isimlerden birisi olan Altınay’ın, 2004’te ABD’de Palgrave Macmillan tarafindan yayinlanan The Myth of the Military-Nation; Militarism, Gender and Education in Turkey kitabı ilgiyle karşılanmış olup, cevirisi yakında yapilacak.
Dr. Ayşe Gül Altınay’ın son olarak da Opposition to the US Military Presence in Turkey in the Context of the Iraq War makalesi THE BASES OF EMPIRE (ed. by Catherine LUTZ ; Pluto Press, 2009) yurt dışında yayınlanmıştır.
NATOya ve Militarizme Karşı Mücadele
Konuşmacılar:
Ayşegül Altınay (Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Tayfun Mater (Küresel BAK)
Tarih: 26 Şubat Perşembe Saat: 19.00,
Yer: TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Adres: Katip Mustafa Çelebi Mh. İpek Sk. No:9 Beyoğlu / İSTANBUL
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu
Bianet – 27.02.2009 – “Her Türk Milli Güvenlik Dersi Görüyor, Militarizmi Öğreniyor”
Akademisyen Altınay’a göre eğitim sitemi ve askerlik arasında sıkı bir bağ var. Başka hiçbir ülkede olmayan milli güvenlik dersleri müfredatın bir parçası ve sivillerin militarizmi sorgulamaya kalkmasının önünde engellerden de biri.
“Her Türk nasıl asker doğar?”
“NATO ve Militarist Mücadele” başlıklı panelde Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) aktivisti Tayfun Mater’le birlikte konuşan Sabancı Üniversitesi’nden akademisyen Ayşe Gül Altınay’ın sorusu böyle.
“Nasıl oluyor da insanlara askere, ölmeye, ölmeye gidebiliyorlar? Sivil olanların orduyla ilişkisi nasıl ve militarizm hayatımızın neresinde?”
“Asker olmamak erkek olmamak demek mi?”
Altınay’a göre militarizm denilince akla hemen asker ve ordu geliyor. Ancak tartışmayı ordu ve askerden ibaret tutmak tartışmayı imkansız hale getiriyor.”
Akademik çalışmalarını militarizm üzerine yoğunlaştıran Altınay, 2004’te ABD’de Palgrave Macmillan tarafından yayınlanan “The Myth of the Military-Nation; Militarism, Gender and Education in Turkey” kitabının yazarı.
Kitabın çevirisiyse yakında “Her Türk Asker Doğar” ismiyle Türkiye’de yayınlanacak.
“İnsanlar askere gittiklerinde ‘eğitim’ aldıklarını da düşünüyorlar. Sadece silah kullanmayı erkeklik kodlarını, emir alıp vermeyi öğreniyorlar. Diğer yandan okulda da ‘askere gitmeyi’ öğreniyorlar. Eğitim sisteminin kendisi zaten gerek forma gerek müfredatla militarizmi içselleştiriyor” diyen Altınay’ın en çok dikkat çektiği konu “Milli Güvenlik” adıyla verilen dersler.
Bu derslere pedagojik enformasyon gözetilmeksizin askerilerin öğretici olarak geldiğini söyleyen Altınay “Milli güvenlik derslerinde askeri stratejik eğitimden yola çıkılarak ‘iç-dış düşmanlar’ anlatılıyor ve okula giden bütün çocukların siyasete ilişkin tek bilgisi bu oluyor.Siyaseti düşmanlara karşı vatan savunmak üzerinden öğreniyorlar” dedi.
Türkiye’nin dışında başka ülkelerde eğitim sisteminde bu tarz derslerin olmadığını hatırlatan Altınay zaten toplumun kendi hikayesini yani “biz kimiz?” sorusunun cevabını “ordu milletiz” şeklinde cevaplayacak kadar asker olmayı kültürel bir ifade şekli olarak benimsediğinin altını çizdi.
“Bu kültürel ifadede ‘erkeklik’ üzerinden kurulan asker olma ikinci kez sorgulanamaz hale geliyor. Asker olmayı reddetmek aynı zamanda erkek olmayı reddetmek haline geliyor. Askerde ise emir alan, dövülen, hakaret edilen erkekler yığını aynı ilişkiyi askerden sonra kadınlarla kendilerini ‘komutan’ yerine koyup sürdürüyor. Çünkü zaten askerde ona bu vaad ediliyor.”
Panelde şuanda yaklaşık 1 milyon kişinin asker kaçağı göründüğünü, bu sayının ciddi bir artış olduğunu, savaş karşıtlığı üzerinden değilse de artık ‘oğlumu askere göndermek istemiyorum’ cümlelerinin edilmesinin üzerine düşünülmesi gerektiğini söylediler.
Altınay geçmişteki 1 Mart eylemlerini de hatırlattı. Savaş karşıtlarının da kendi dillerinde, eylem biçimlerinde, ilişkilerinde militer olan pek çok şeyi sorguladığını, kırılmalar yaşadığını aktardı. Bunlardan biri de yürüyüşlere askeri hiza ile katılmak…
Altınay antimilitarizmin yükselmesinde özellikle sivillerin kendi hayatları üzerinden ordu ve askerle kurdukları ilişkileri sorgulamalarına yol açacak olanakları bulmak gerektiğini söyledi. (EZÖ)
Ayrıntılı Haber – 27.02.2009 – “KÜRESEL BAK TOPLANTISI”
Küresel BAK, “NATO ve Militarizme karşı mücadele” başlıklı bir toplantı yaptı.
Küresel BAK, 26 Şubat”ta, TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul şubesinde “NATO ve Militarizme karşı mücadele” başlıklı bir toplantı yaptı. Toplantıda, Sabancı Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ayşegül Altınay ve Küresel BAK aktivisti, Tayfun Mater konuşmacıydılar.
Birinci bölümde Tayfun Mater, NATO tarihini ve NATO”ya karşı mücadeleyi anlattı. NATO”nun bir savaş örgütü olmasının yanında, kurduğu gizli örgütlenmeler ile demokrasiye doğrudan ve dolaylı müdahalelerde bulunduğuna da değindi. Konuşmada dünyadan ve Türkiye”den bu tür örgütlenmelere örnekler verildi. Bugün bunların açıklanmış olmasının savaş karşıtı hareket açısından önemli bir çıkış noktası olduğu vurgulandı.
İkinci bölümde, Ayşegül Altınay militarizm konusuna ve bunun hayatımıza etkilerine değindi. Militarizmin hayatımızın her noktasına nasıl işlendiğini anlattı. Türkiye”de asker bir millet yaratıldığı ve buna bağlı olarak şiddetinde meşrulaştırıldığı konularına değindi. Artık bunların sorgulandığına, özellikle son yıllarda militarizme karşı mücadelede yeni çıkan antikapitalist hareketin ve vicdani ret hareketlerinin önemine değindi.
Son olarak savaş karşıtı hareketin ortaya çıkışı itibari ile tüm militarist etkilerden uzak bir örgütlenme olduğu ve militarizmi her yönü ile ret eden bir oluşum olarak mücadelesini sürdüreceği belirtildi.
Turnusol – 27.02.2009 -“Her Türk nasıl asker doğar?”
Küresel BAK’ın gerçekleştirdiği, “NATO ve Militarist Mücadele” panelinde konuşan akademisyen Ayşe Gül Altınay’a göre eğitim sistemiyle askerlik sıkı sıkıya bağlı. 1 milyon “asker kaçağı”nın olduğu ülkede erkeklik ve militarizm birbirini üretiyor. “Asker olmayı reddetmek erkek olmayı da reddetmek oluyor. Türkiye’de liseye giden herkes mlitarizmi okulda öğreniyor”…
“NATO ve Militarist Mücadele” başlıklı panelde Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) aktivisti Tayfun Mater’le birlikte konuşan Sabancı Üniversitesi’nden akademisyen Ayşe Gül Altınay sordu: “Her Türk nasıl asker doğar?”, “Nasıl oluyor da insanlara askere, ölmeye, ölmeye gidebiliyorlar? Sivil olanların orduyla ilişkisi nasıl ve militarizm hayatımızın neresinde?”, “Asker olmamak erkek olmamak demek mi?”
Altınay’a göre militarizm denilince akla hemen asker ve ordu geliyor. “Ancak tartışmayı ordu ve askerden ibaret tutmak tartışmayı imkansız hale getiriyor.”
Akademik çalışmalarını militarizm üzerine yoğunlaştıran Altınay, 2004’te ABD’de Palgrave Macmillan tarafından yayınlanan “The Myth of the Military-Nation; Militarism, Gender and Education in Turkey” kitabının da yazarı.
Kitabın çevirisiyse yakında “Her Türk Asker Doğar” başlığıyla yayınlanacak.
Orduda askerlik, okulda askerlik
“İnsanlar askere gittiklerinde ‘eğitim’ aldıklarını da düşünüyorlar. Sadece silah kullanmayı, erkeklik kodlarını, emir alıp vermeyi öğreniyorlar. Diğer yandan okulda da ‘askere gitmeyi’ öğreniyorlar. Eğitim sisteminin kendisi zaten gerek forma gerek müfredatla militarizmi içselleştiriyor” diyen Altınay’ın en çok dikkat çektiği konu “Milli Güvenlik” adıyla verilen dersler.
Bu derslere pedagojik enformasyon gözetilmeksizin askerilerin öğretici olarak geldiğini söyleyen Altınay “Derslerde ‘iç-dış düşmanlar’ anlatılıyor ve okula giden bütün çocukların siyasete ilişkin tek bilgisi bu oluyor. Siyaseti düşmanlara karşı vatan savunmak üzerinden öğreniyorlar” dedi.
Türkiye’nin dışında başka ülkelerde eğitim sisteminde bu tarz derslerin olmadığını hatırlatan Altınay ekledi:
“Bu kültürel ifadede ‘erkeklik’ üzerinden kurulan asker olma ikinci kez sorgulanamaz hale geliyor. Asker olmayı reddetmek aynı zamanda erkek olmayı reddetmek haline geliyor. Askerde ise emir alan, dövülen, hakaret edilen erkekler yığını aynı ilişkiyi askerden sonra kadınlarla kendilerini ‘komutan’ yerine koyup sürdürüyor. Çünkü zaten askerde ona bu vaad ediliyor.”
1 milyon asker “kaçağı var…
Yaklaşık 1 milyon kişinin “asker kaçağı” göründüğünü, bu sayının ciddi bir artış olduğunu, savaş karşıtlığı üzerinden değilse de artık ‘oğlumu askere göndermek istemiyorum’ cümlelerinin edilmesinin üzerine düşünülmesi gerektiğini söylediler.
Altınay 2003 yılında gerçekleştirilen 1 Mart eylemlerini de hatırlattı. Savaş karşıtlarının da kendi dillerinde, eylem biçimlerinde, ilişkilerinde militer olan pek çok şeyi sorguladığını, kırılmalar yaşadığını aktardı. Bunlardan biri de yürüyüşlere askeri hiza ile katılmak…
Altınay anti militarizmin yükselmesinde özellikle sivillerin kendi hayatları üzerinden ordu ve askerle kurdukları ilişkileri sorgulamalarına yol açacak olanakları bulmak gerektiğini söyledi.
ABD’nin Irak’ta başlattığı savaşa Türkiye’nin 1 Mart’ta asker göndermemesi için kampanyalar düzenleyen Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, tezkerenin yıl dönümünde, ABD’nin Irak üzerinden Türkiye aracılığı ile çekilmesini protesto ediyor….
Küresel BAK’ın yaptığı yazılı açıklamada, ABD’nin Irak’tan çekilme planında, Türkiye’nin en önemli destekçi ülke olacağına dair bilgiler geldiği, geri çekilme planının Afganistan’a yönelik bir saldırı söz konusu olduğu için yapılacağı dile getirildi.
‘DÜNYANIN ÖFKESİ ÜZERLERİNDE’
ABD’nin Irak’ı toplu mezara dönüştürdüğünü ifade eden yazılı açıklamada, “ABD, bütün dünya halklarının haklı tepkisini ve öfkesini toplamış olarak çekiliyor! Barış duygusu güçlensin ve halklar kendi kaderlerini kendileri belirlesin diye değil, mağlup olmak üzere olduğu Afganistan’daki savaşı kazanmanın yolu, Irak’taki askerlerini Afganistan’da kullanmaktan geçtiği için Irak’tan çekiliyor. ABD Irak’tan çekilirken, Türkiye’de limanları, köprüleri, üs ve havaalanlarını kullanmaya hazırlanıyor. Bazı Hükümet yetkilileri de bu konudan söz etti.
Hükümete sesleniyoruz: Biz ABD’nin savaş yalanlarını hiç unutmadık. Hani, nerede, Irak’ta varolduğu söylenen kitle imha silahları? O yalanlara buradan da ortak olup Türkiye’yi bu alçak işgale ortak etmeye çalışan ‘Bush’tan çok Amerikancıları’ daha unutmadık.
Türkiye halkları ve savaş karşıtları olarak, 1 Mart 2003’te püskürttüğümüz şuç ortaklığını bugün de reddediyoruz. 1 Mart’ta ABD’nin Türkiye üzerinden Irak’a girmesini nasıl engellediysek, bugün de Türkiye üzerinden Irak’tan çekilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz!
Üsleri, havaalanlarını, limanları Irak halkının katillerine kullandırmayın. Davos’ta, İsrail Devlet Başkanı’na, “Siz insan öldürmesini iyi bilirsiniz” diyenler, insan öldürmenin, toplu katliamın, yalanlara dayalı işgallerin uzmanı ABD’nin Irak’tan çekilmek için Türkiye’yi kullanmasının suç ortaklığını nasıl yapar?
Afganistan’da daha fazla kan dökmenin hesabını yapan ve bu işe Türkiyeyi’de ortak etmeye çalışan ABD’nin maşası olmayın!” denildi.
“Nato:Savaşla dolu 60 yıl” başlıklı toplantıda Küresel BAK aktivisti Yıldız Önen ve Antikapitalist Öğrencilerden Duygu Maktav konuşmacı olarak katıldılar
Ankara”da Antikapitalist Öğrenciler tarafından Cebeci kampüsünde “Antikapitalist Forum” adıyla düzenlenen toplantılardan biri Nato karşıtı etkinliklere ayrıldı. “Nato:Savaşla dolu 60 yıl” başlıklı toplantıda Küresel BAK aktivisti Yıldız Önen ve Antikapitalist Öğrencilerden Duygu Maktav konuşmacı olarak katıldılar.
Duygu Maktav, Nato”nun ne olduğunu ve ona neden karşı olduğumuzu anlattı. Savunma örgütü adı altında kurulan Nato”nun nasıl bir savaş aracı olarak kullanıldığını anlattı. Sadece savaş ve işgalde değil, Galdyo tarzı örgütlenmelerle barış zamanlarında bile dünyada şiddetin yayılmasında oynadığı rolü anlattı.
Yıldız Önen, Antikapitalist hareket ile savaş karşıtı hareket arasındaki bağ ve antikapitalist hareket açısından “60 yıl yeter-Nato Dağıtılsın” eylemlerinin önemini anlattı. Son yıllarda radikalleşen küreselleşme karşıtı hareketin içinde savaş karşıtı hareketin hala önemini koruduğunu vurguladı.
Tartışma bölümünde NATO’nun bir emperyal savaş aygıtı olarak rolüne değinildikten sonra, Türkiye’nin bu aygıt içindeki yeri tartışıldı. Nato”ya karşı mücadelenin barış mücadelesinin önemli bir parçası olduğu vurgulandı. Ergenekon ile Nato”nun bağlantısı üzerinde duruldu.
Toplantı 4 Nisan mitingine çağrı ile bitirildi.
Turnusol – 13.03.2009 – Barış Panayırı kuruluyor
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından, Kadıköy İskele Meydanında bu yıl 3. kez kurulan Barış Panayırında NATO’nun savaş suçları ve ABD’nin Afganistan katliamı teşhir edilecek.
Bugün saat 13.00’de yapılacak açılış etkinliğine Küresel BAK’ın ilk imzacılarından Ufuk Uras, Akın Birdal, Kerem Kabadayı, Sami Evren, Leyla İpekçi, Zeynep Tanbay, Roni Margulies, Nihal Bengisu Karaca, Tahsin Yeşildere, Tayfun Mater, Erol Kızılelma ile aydın, sanatçı ve gazeteciler katılacak.
Barış Panayırı Etkinlik Programı
13 Mart 2009 Cuma
13.00 Panayır Açılışı
14.30 Savaşa Hayır Forumu
(Leyla İpekçi, Ufuk Uras, Kerem Kabadayı, Akın Birdal, Roni Margulies, Sami Evren, Nihal Bengisu Karaca, Zeynep Tanbay, Tahsin Yeşildere)
16.30 Savaşta Medya’nın Rolü
(Mehmet Demir , Nihal Bengisu Karaca)
18.00 Konser: Grup MARSİS
14 Mart Cumartesi
14.30 NATO Afganistan’da ne arıyor?
(Roni Margulies, Kerem Kabadayı)
17.00 Gençler NATO’yu tartışıyor Forumu
(Küresel BAK aktivistleri)
18.00 Konser: TENEKE TRAMPET
Standlar , gün boyu söyleşi, müzik ve oyunlar ve sürpriz etkinlikler …
Bianet – 14.03.2009 – Savaş Karşıtları “NATO’ya Hayır” Dedi
Küresel BAK’ın iki günlük etkinliğinde konuşan Haber-Sen’den Demir, medyanın savaşı empoze ettiğini, aktivistler Kabadayı ve Margulies ABD’nin Afganistan’da Türkiye gibi “hevesli” bir ülkeye ihtiyaç duyduğunu anlattı.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun ( Küresel BAK ) 3. Barış Panayırı’nda buluşan savaş karşıtlarının bu yılki başlığı “savaşa hayır, NATO’ya hayır”dı. NATO üyesi ülkeler askeri örgütün 60. yılını nisan başında “kutlamaya” hazırlanırken savaş karşıtları da bir dizi etkinlikle bunu protesto ediyor, NATO’nun dağıtılmasını istiyor.
13-14 Mart’ta, Kadıköy İskele Meydanı’nda kurulan Barış Panayırı’nın açılışına milletvekilleri Ufuk Uras ve Akın Birdal, aktivist Kerem Kabadayı ve gazeteci Leyla İpekçi katıldı.
Savaşanlar, karar verenler olsaydı
“Savaşa hayır” forumunda konuşan Uras, “Savaşta savaşanlar, savaşlara karar verenler olsaydı savaşlar olmazdı” dedi.
“Savaşta medyanın rolü” adlı panelde konuşan Haber-Sen’den Mehmet Demir savaşların “ideolojik cephanesinin” medya olduğunu anlattı. Savaş başlamadan önce medyanın bir ön hazırlık yaparak, insanlarda “biz algısı” yarattığını söyleyen Demir, “Medya, savaşın farklı güçlerin savaşı değil, hepimizin savaşı olduğunu bize empoze etmeye çalışıyor” diye konuştu.
Biz algısını yaratan medyanın, bir de savaşılacak bir “öteki” yarattığını vurgulayan Demir, “biz, bizim ülkemizin başka bir ülkeye savaş açmasını, başka insanları öldürmesini keyifle izliyorsak, buna taraf oluyorsak, medya burada başarıya ulaşmıştır” dedi.
“Havai fişek gösterisi dediler”
Küresel BAK aktivisti Şenol Karakaş “Irak Savaşı” başladığında düşen ilk bombaları bazı ABD televizyonlarının bunu “Irak’ta havai fişek gösterisi var” diye verdiğini söyledi. Karakaş, bu tarz haberciliğin, işgal kuvvetlerinin tanklarına binip, onların tarafından savaşı izleyen “iliştirilmiş gazeteciler” tarafından yapıldığını vurguladı.
NATO Afganistan’da ne arıyor?
Panayırın ikinci gününde “NATO Afganistan’da Ne Arıyor” başlıklı panele Roni Margulies ve Mor ve Ötesi müzik grubundan Kerem Kabadayı konuşmacı olarak katıldı.
Kabadayı, ABD ve NATO’nun Afganistan işgalini sürdürmesinin ardında, Afganistan’ın, Rusya ve Çin gibi büyük devletlere karşı bir üs olarak kullanılmasının olduğunu söyledi.
“Türkiye hevesli ülke”
Kabadayı, Türkiye’nin bu bölgede asker bulundurmasında gizli bir işbirliği olduğunu, Türkiye’nin “orada ne yaptığının” açıklanmadığını, gizli tutulduğunu söyleyerek bu durumun “bir muamma” olarak kaldığını belirtti.
Bunun “küçük emperyalist devlet zihniyeti”nden ileri geldiğini ifade eden Kabadayı’nın ardından Margulies, Türkiye’nin böyle durumlar için hevesli bir devlet olduğunu söyledi; ABD’nin işgal ettiği bütün topraklara asker yetiştiremeyeceğini, bunun için de bu bölgede Türkiye gibi hevesli bir ülkeden asker istediğini belirtti.
Margulies şöyle devam etti: “Önümüzdeki 20-30 yıllık dönemde Çin ABD’nin en büyük rakibi olacak, ABD bunu bildiği için orada silahlanarak Çin’i de silahlanmaya zorlayacak. Böylece, Çin’in ekonomisi silahlanma gibi üretken olmayan yatırımlarla zarar görecek. ABD, Rusya’yı bu şekilde zayıflattığını düşünüyor.”
Bush’a ayakkabı fırlatma oyunu
Panayırda ABD eski başkanı George Bush’a ayakkabı fırlatma oyunu da oynandı. Kurulan hedef tahtasına Bush’un resimleri konarak ayakkabı fırlatıldı.
Hürriyet – 01.04.2009 – Beyoğlu’nda “NATO’ya hayır” yürüyüşü
Beyoğlu’nda bir grup tarafından “NATO’ya Hayır” yürüyüşü düzenlendi.
Galatasaray Meydanı’nda toplanan “NATO Karşıtı Birlik” üyeleri adına açıklama yapan KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Nebat Bukrek, “NATO’nun, bağımsızlık ve sınıfsal kurtuluş mücadelesi verenlere saldıran, darbeler hazırlayan bir örgüt olduğunu” iddia etti.
“Türkiye, ABD işgalinin bir parçası olmaktan vazgeçmelidir” diyen Bukrek, “ABD Başkanı Obama, Afganistan’a daha çok asker istemek için Türkiye’ye geliyor. NATO’nun dünya halklarına karşı işlediği birçok suça Türkiye’deki siyasi iktidarlar da ortak olmuşlardır. Türkiye NATO’dan çekilmelidir. NATO üsleri kapatılmalıdır. NATO suç örgütüdür ve derhal dağıtılmalıdır” şeklinde konuştu.
Gruptakiler, daha sonra çeşitli sloganlar atarak Taksim Meydanı’na kadar yürüdü.
Objektif Haber – 01.04.2009 -İSTANBUL’DA NATO PROTESTOSU
NATO’nun 60. kuruluş yıl dönümü İstanbul Taksim’de NATO karşıtı bir grup tarafından protesto edildi.
Taksim İstiklal Caddesi’ndeki Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen NATO karşıtı bir grup basın açıklaması yaparak, NATO’nun 60. kuruluş yıl dönümünü protesto etti. Grup, ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’ye gelişine de tepki gösterdi. Ellerinde taşıdıkları “NATO dağıtılsın”, “Üsler kapatılsın”, “Obama Türkiye’ye gelme”, “Obama ülkemizden defol”, “NATO antlaşmaları iptal edilsin” yazılı dövizlerle slogan atıp Taksim Meydanı’na kadar yürüyüş
yaparak bildiri dağıtan grup daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
Bianet – 01.04.2009- Savaş Karşıtları “NATO Dağıtılsın” Talebiyle Sokakta
NATO’nun kuruluşunun 60. yıldönümünde savaş karşıtları sokağa çıkıyor. Galatasaray Lisesi önünde yapılan eyleme katılan 200 kişi “NATO’ya hayır” derken 4 Nisan cumartesi Kadıköy’de savaş karşıtları kitlesel bir miting düzenliyor.
NATO Karşıtı Birlik’in çağrıcılığında Galatasaray Lisesi önünde düzenlenen NATO karşıtı eyleme yaklaşık 200 kişi katıldı.
“Emperyalistler, işbirlikçiler 6. Filo’yu unutmayacağız” sloganlarının atıldığı eylemde “NATO Dağıtılsın”, “NATO’ya Hayır” pankartları açıldı.
“1952 yılında Türkiye NATO üyesi oldu. Ne pahasına? Kore’ye asker göndererek, emperyalistlerin çıkarları için binlerce insanımızın canını kaybetme pahasına” denilen açıklamada 4 Nisan’da NATO’nun 60. yılını kutlayacağına işaret edildi.
“On binlerce insanı öldüren, ölümüne neden olan hala dünyanın birçok yerinde can almaya devam eden NATO halkların katilidir. Balkanlarda gerçekleştireceği askeri müdahalelere zemin yaratmak adına etnik savaşları kışkırttı. Afganistan’da yüzlercesi çocuk 10 bin insanı öldürdü hala öldürüyor. NATO, üyesi ülkelerden başlayarak neredeyse tüm ülkelerde kontrgerilla örgütlenmelerini kuran-kurduran bir örgüttür. Türkiye’de 6-7 Eylül’den Gazi’ ye yaşanan hemen tüm katliamlarda bu kontrgerilla örgütlenmeleri ve NATO’yu savunan onun bir parçası olan tüm iktidarlar sorumludur. ”
Miting 4 Nisan’da Kadıköy’de
Galatasaray lisesi önünden Taksim tramvay durağına yürüyen savaş karşıtları 4 Nisan’da dünya çağında yapılacak NATO karşıtı eylemlere katılmaya çağırdı:
“NATO suç örgütüne karşı birleşelim. NATO suç örgütüne karşı mücadelemizi yükseltelim. 60. Yılını kutlayacağı 4 Nisan’da Kadıköy’de yapacağımızı mitingte gelin hep birlikte haykıralım: NATO suç örgütüdür derhal dağıtılmalıdır.” (EZÖ)
4 Nisan cumartesi Kadıköy’de yapılacak eylem için toplanma saati 12:00, toplanma yeri Tepe Nautilus.
“NATO Karşıtı Birlik Bileşlenleri şöyle:
Antikapitalist, BarışaRock İnisiyatifi, Barışa Pedal Grubu, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Emek Partisi, (EMEP), Emekçi Hareket Partisi(EHP), Ezilenlerin Sosyalist Platformu(ESP), Filistin Halkı ile Dayanışma Derneği, Genç
Siviller, Halk Cephesi, HOMUR Karikatür ve Mizah Grubu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, İnsan Hakları Derneği (IHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Küresel Eylem Grubu(KEG), MAZLUMDER, Özgürlük ve Dayanışma Partisi(ÖDP), Sosyalist Parti, Sosyalist
Demokrasi Partisi(SDP), Sosyal Demokrasi Vakfı(SODEV), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Yeşiller Partisi, NATO’ya Karşı Sanatçılar, Kaldıraç Dergisi, Devrimci Hareket.
Yeni Şafak – 01.04.2009 -Taksim’de NATO karşıtı eylem
Beyoğlu Taksim’de toplanan bir grup, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve NATO karşıtı eylem yaptı. Eylemciler, Obama’nın Türkiye’ye gelmemesini istedi.
ABD Başkanı Obama’nın Türkiye ziyareti öncesinde Taksim’de protesto gösterisi yapıldı. Obama’nın Türkiye’den yeni isteklerde bulunmak için geleceğini iddia eden eylemciler, Obama’nın Türkiye’ye gelmemesini istedi.
NATO ve ABD karşıtı döviz ve pankart taşıyarak slogan atan grup, Taksim Tramvay Durağı’ndan Galatasaray Meydan’a kadar yürüdü.
Polis ekipleri, eylem sırasında güvenlik önlemi aldı. Göstericiler, basın açıklamasının ardından olaysız dağıldı.
Bianet – 01.04.2009 – NATO Karşıtları Yarın Taksim’de Barış İşareti Oluşturacak
Küresel BAK ve Barış ve Şiddetsizlik için Evrensel Barış Yürüyüşü aktivistleri yarın akşam Taksim Gezi Parkı’nda 60. yılında NATO’yu barış işaretiyle protesto edecek.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel-BAK) ve Barış ve Şiddetsizlik için Evrensel Barış Yürüyüşü aktivistleri yarın akşam Taksim Gezi Parkı’nda, yarın akşam (2 Nisan) saat 19:30’da ışıklı meşaleli barış işareti yapacaklar.
Daha önce de Irak işgali yıl dönümlerinde birçok uluslar arası eylem gününde savaş karşıtı aktivistlerin dünya’nın farklı yerlerinde yaptığı ışıklı meşaleli Barış İşareti’ni bu defa Türkiye’de.
Savaş karşıtları şöyle çağrı yapıyor:
“Dünya savaş karşıtı hareket ile dayanışmak için, işgal ve savaşlara dur demek için, dünyanın en kanlı savaş ve organize suç örgütü NATO’ya karşı ses çıkarmak için, başka savaşsız bir dünya isteğini haykırmak için ışıklar ve fenerlerimizde Taksim Gezi Parkında buluşuyoruz. ” (EZÖ)
Turnusol – 03.04.2009 – Evrensel BARIŞ işareti Taksim’de…
Savaş karşıtları ve barış aktivistleri dün akşam Taksim’de elele verip BARIŞ işareti oluşturdular. Eylemde, “OBAMA boşuna gelme Afganistan’a asker yok” ve “Nato’ya hayır” sloganları atıldı.
“Barış ve Şiddetsizlik İçin Evrensel Yürüyüş” inisiyatifinin barış aktivistleri ve Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Perşembe akşamı saat 19.30’dan itibaren Taksim’de toplanarak ellerindeki ışıklar ve BARIŞ bayraklarıyla büyük bir barış amblemi oluşturdular.
Uluslararası “Evrensel Yürüyüş” gönüllüleri tarafından daha önce Budapeşte, Atina, Selanik, Varşova, Madrid ve Berlin’de oluşturulan Barış Halkası’na katılmak için Taksim’de toplananlar arasında, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden barış aktivistleri de vardı.
“NATO’YA HAYIR SAVAŞA HAYIR!”
Eylemin basın açıklamasını Küresel Barış ve Adalet Koalisyonundan oyuncu Görkem Yeltan yaptı. Yeltan, “Bugün gerçekleştirdiğimiz BARIŞ İŞARETİ, bizler için hem bu mücadelenin hem de savaş politikalarına kurban edilen, üzerlerine bombalar yağdırılan, özgürlükleri ellerinden alınan, yerlerinden yurtlarından edilen, evleri ve ülkeleri yağmalanan milyonlarca masum insanın savaşsaz bir dünya umudunun bir simgesi…” dedi.
Görkem Yeltan, açıklamasında tüm savaş karşıtlarını 4 Nisan Cumartesi saat 13.00’ten itibaren Kadıköy’de yapılacak NATO’YA HAYIR yürüyüşü ve mitingine davet etti.
Değerli basın emekçileri, savaş karşıtları, küresel barış ve adalet umudunun takipçileri, dostlarımız. . .
BASIN AÇIKLAMASININ TÜMÜ
“Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ile Barış ve Şiddetsizlik İçin Evrensel Yürüyüş Hareketi’nin ortaklaşa düzenlediği Barış İşareti eylemine hepiniz hoşgeldiniz.
Savaş politikalarının insanı, doğayı ve tüm canlıları maruz bıraktığı şiddet ve yarattığı muazzam tahribat gözlerimizin önünde. Irak’ta Filistin’de, Afganistan’da ve dünyanın daha birçok yerinde milyonlarca insan bu dehşet verici politikaların bedelini ödedi ve ödemeye de devam ediyor.
Öte yandan, barışın ortak diliyle tarihi değiştirmeye kararlı milyonlar da dünyanın dört bir yanında inatla başka bir dünyanın mümkün olduğunu savunmaya ve bu inanç doğrultusunda bıkmadan, yorulmadan, cesaretle mücadele etmeye devam ediyorlar.
Bugün gerçekleştirdiğimiz BARIŞ İŞARETİ bizler için, hem bu mücadelenin hem de savaş politikalarına kurban edilen, üzerlerine bombalar yağdırılan, özgürlükleri ellerinden alınan, yerlerinden yurtlarından edilen, evleri ve ülkeleri yağmalanan milyonlarca masum insanın savaşsız bir dünya umudunun bir simgesi.
Değerli basın emekçileri, değerli arkadaşlar,
Önümüzdeki günlerde 60. kuruluş yılını kutlayacak olan dünyanın en büyük organize suç örgütü NATO, 60 yıldan bu yana savaş politikaları üretiyor. Onlar NATO’nun kuruluş yıldönümünü kutlarken biz; tüm dünyada savaşa, işgallere karşı çıkanlar, emperyalizme karşı mücadele edenler, barışı, halkların kardeşliğini savunanlar olarak NATO’nun dağıtılması talebiyle 4 Nisan’da tüm dünyada sokaklarda olacağız.
Bizler, “NATO’ya Hayır, Savaşa Hayır” kampanyasında bir araya gelen ve 4 Nisan’da Kadıköy’de büyük bir miting örgütleyecek olan kurumlar, örgütler, partiler, emek ve meslek örgütleri, inisiyatifler olarak NATO’nun suçlarını, cinayetlerini, işgallerini, darbelerini, suikastlarını, paramiliter örgütlenmelerini teşhir edeceğiz.
Bizler, Türkiye’nin NATO’dan derhal çıkması gerektiğini savunuyoruz.
Bizler, Türkiye’nin NATO’nun parçası olarak görev yaptığı Afganistan’dan derhal çekilmesini istiyoruz.
İzmir’de, Konya’da, Şile’de, Balıkesir ve Marmaris’te bulunan NATO üslerinin derhal kapatılmasını istiyoruz.
Değerli basın emekçileri, değerli arkadaşlar,
Bugün barışın sesini bir kez de BARIŞ İŞARETİ’nin simgesel gücüyle haykırmak için buradayız. Dünyanın tüm halklarını NATO yıldızı yerine BARIŞ İŞARETİ’nin etrafında birleşmeye çağırıyoruz.
Bu vesileyle tüm savaş ve NATO karşıtlarını 4 Nisan Cumartesi günü saat 13:00’te KADIKÖY’de gerçekleştirilecek “NATO’ya Hayır!” mitingine katılmaya davet ediyoruz.
Savaşsız bir dünya mümkün!
Nato’ya Hayır!
Savaşa Hayır!”
Yeni Şafak – 03.04.2009 -Taksim’de NATO karşıtı eylem
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi bir grup, Taksim Gezi Parkı’nda toplanarak, NATO’yu protesto etti. Işıklı barış işareti yapan grup, savaş karşıtı sloganlar attı.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi yaklaşık 30 kişi, NATO’yu protesto etmek için Taksim Gezi Parkı’nda toplandı. “NATO dağıtılsın” yazılı pankart açan grup, “NATO’ya hayır”, “Savaşa hayır” şeklinde slogan attı.
Grubun eylem yaptığı sırada çevik kuvvet ekipleri de çevrede geniş güvenlik önlemi aldı. Grup adına basın açıklaması yapan Görkem Yeltan, “Savaş politikalarının insanı, doğayı ve tüm canlıları maruz bıraktığı şiddet ve yarattığı muazzam tahribat gözlerimizin önünde. Irak’ta, Filistin’de Afganistan’da ve dünyanın daha birçok yerinde milyonlarca insan bu dehşet verici politikaların bedelini ödedi ve ödemeye devam ediyor.” diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından grup ellerindeki fenerleri yakarak barış işareti yaptı. Islıklar eşliğinde eylemini sürdüren grup, daha sonra olaysız dağıldı.
Bianet – 03.04.2009 – Aktivistlerden NATO’ya Karşı Barış İşareti
Taksim Gezi parkında bir araya gelen Küresel BAK ve Barış ve Şiddetsizlik İçin Evrensel Yürüyüş Hareketi üyeleri “dünyanın en büyük suç örgütü” olaran niteledikleri NATO’nun 60. yıldönümünü sokaklarda protesto edeceklerini duyurdular.
“Bizler, Türkiye’nin NATO’dan derhal çıkması gerektiğini savunuyoruz.
Bizler, Türkiye’nin NATO’nun parçası olarak görev yaptığı Afganistan’dan derhal çekilmesini istiyoruz.
İzmir’de, Konya’da, Şile’de, Balıkesir ve Marmaris’te bulunan NATO üslerinin derhal kapatılmasını istiyoruz.”
Dün akşam Taksim Gezi Parkı’nda bir araya gelen Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) ve Barış ve Şiddetsizlik İçin Evrensel Yürüyüş Hareketi üyeleri NATO’nun 60. kuruluş yıl dönümünü protesto etmek için barış işareti yaptı.
“Savaşsız bir dünya mümkün! NATO’ya hayır! Savaşa hayır!” diyen savaş karşıtları 4 Nisan Cumartesi günü Kadıköy’de yapılacak mitinge katılım çağrısı yaptılar.
“NATO’nun savaş politikaları sürüyor”
“Savaş politikalarının insanı, doğayı ve tüm canlıları maruz bıraktığı şiddet ve yarattığı muazzam tahribat gözlerimizin önünde. Irak’ta Filistin’de, Afganistan’da ve dünyanın daha birçok yerinde milyonlarca insan bu dehşet verici politikaların bedelini ödedi ve ödemeye de devam ediyor.”
Eylemde basın açıklamasını oyuncu Görkem Yeltan okudu.
“Öte yandan, barışın ortak diliyle tarihi değiştirmeye kararlı milyonlar da dünyanın dört bir yanında inatla başka bir dünyanın mümkün olduğunu savunmaya ve bu inanç doğrultusunda bıkmadan, yorulmadan, cesaretle mücadele etmeye devam ediyorlar.”
“4 Nisan’da NATO’ya hayır diyeceğiz”
Yeltan, “Barışın ortak diliyle tarihi değiştirmeye kararlı milyonların da dünyanın dört bir yanında inatla başka bir dünyanın mümkün olduğunu bıkmadan, yorulmadan, inatla savunmaya devam ettiği” belitti.
NATO’yu dünyanın en büyük organize suç örgütü olarak niteleyen Yeltan,”Biz; tüm dünyada savaşa, işgale karşı çıkanlar, emperyalizme karşı mücadele edenler, barışı, halkların kardeşliğini savunanlar olarak NATO’nun dağıtılması talebiyle 4 Nisan’da tüm dünyada sokaklarda olacağız” dedi.(BÇ)
Atılım – 03.04.2009 – NATO’ya karşı barış sembolü
İSTANBUL (03.04.2009)- Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri, “NATO’ya hayır” dedi. dün akşam saatlerinde Taksim Gezi Parkı’nda evrensel barış sembolü oluşturan Küresel BAK’çılar, 4 Nisan’da yapılacak NATO karşıtı mitinge çağrı yaptı.
Taksim Gezi Parkı’nda bir araya gelen Küresel BAK üyeleri, ellerinde ışıklı maytaplarla evrensel barış sembolü oluşturdu. NATO’nun 60. kuruluş yıl dönümünü düdük çalarak protesto eden BAK’çılar, “Obama boşuna gelme, Afganistan’a gönderecek asker yok” sloganı attı, “NATO’ya hayır, 60 yıllık suç örgütü NATO dağıtılsın” pankartı açtı.
Eylemde basın açıklamasını okuyan sinema ve tiyatro sanatçısı Görkem Yeltan, “Bugün barışın sesini bir kez de barış işaretinin simgesel gücüyle haykırmak için buradayız. Dünyanın tüm halklarını NATO yıldızı yarine barış işaretinin etrafında birleşmeye çağırıyoruz” dedi. Yeltan, açıklamasını, 4 Nisan’da Kadıköy’de yapılacak NATO karşıtı mitinge katılım çağrısıyla bitirdi.
Barış sembolü oluşturan kitle, bir süre daha oturma eylemi yaparak dağıldı.
Ayrınıtılı Haber – 03.04.2009 – KÜRESEL BAK EYLEMİ!
AKTİVİSTLERDEN KÜRESEL JANDARMA NATO’YA KARŞI BARIŞ EYLEMİ!
Taksim Gezi parkında bir araya gelen Küresel BAK ve Barış ve Şiddetsizlik İçin Evrensel Yürüyüş Hareketi üyeleri “dünyanın en büyük suç örgütü” olarak niteledikleri NATO’nun 60. yıldönümünü sokaklarda protesto edeceklerini duyurdular.
“Bizler, Türkiye”nin NATO”dan derhal çıkması gerektiğini savunuyoruz. Bizler, Türkiye”nin NATO”nun parçası olarak görev yaptığı Afganistan”dan derhal çekilmesini istiyoruz.
İzmir”de, Konya”da, Şile”de, Balıkesir ve Marmaris”te bulunan NATO üslerinin derhal kapatılmasını istiyoruz.”
Dün akşam Taksim Gezi Parkı’nda bir araya gelen Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) ve Barış ve Şiddetsizlik İçin Evrensel Yürüyüş Hareketi üyeleri NATO’nun 60. kuruluş yıl dönümünü protesto etmek için barış işareti yaptı.
“Savaşsız bir dünya mümkün! NATO’ya hayır! Savaşa hayır!” diyen savaş karşıtları 4 Nisan Cumartesi günü Kadıköy’de yapılacak mitinge katılım çağrısı yaptılar.
“NATO’nun savaş politikaları sürüyor”
“Savaş politikalarının insanı, doğayı ve tüm canlıları maruz bıraktığı şiddet ve yarattığı muazzam tahribat gözlerimizin önünde. Irak”ta Filistin”de, Afganistan”da ve dünyanın daha birçok yerinde milyonlarca insan bu dehşet verici politikaların bedelini ödedi ve ödemeye de devam ediyor.”
Eylemde basın açıklamasını oyuncu Görkem Yeltan okudu.
“Öte yandan, barışın ortak diliyle tarihi değiştirmeye kararlı milyonlar da dünyanın dört bir yanında inatla başka bir dünyanın mümkün olduğunu savunmaya ve bu inanç doğrultusunda bıkmadan, yorulmadan, cesaretle mücadele etmeye devam ediyorlar.”
“4 Nisan’da NATO’ya hayır diyeceğiz”
Yeltan, “Barışın ortak diliyle tarihi değiştirmeye kararlı milyonların da dünyanın dört bir yanında inatla başka bir dünyanın mümkün olduğunu bıkmadan, yorulmadan, inatla savunmaya devam ettiği” belitti. NATO’yu dünyanın en büyük organize suç örgütü olarak niteleyen Yeltan,”Biz; tüm dünyada savaşa, işgale karşı çıkanlar, emperyalizme karşı mücadele edenler, barışı, halkların kardeşliğini savunanlar olarak NATO”nun dağıtılması talebiyle 4 Nisan”da tüm dünyada sokaklarda olacağız” dedi
Hürhaber – 31.03.2009 – NATO karşıtı miting
Cumartesi günü bir grup sivil toplum örgütü Kadıköy’de NATO Karşıtı Birlik mitingi yapacak.
NATO’nun 60. kuruluş yıldönümü 4 Nisan günü dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de protesto edilecek. 4 Nisan Cumartesi günü Kadıköy’de NATO Karşıtı Birlik’in bir mitingi olacak. Miting için Tepe Nautilus önünde 13:00’ten itibaren toplanılacak, ardından 14:00’te yürüyüş başlatılacak.
NATO Karşıtı Birlik’in etkinlik ile ilgili bildirisi şöyle:
60 yıllık suç örgütü NATO dağıtılsın!
Emperyalistlerin suç örgütü NATO, bundan tam 60 yıl önce kuruldu. Türkiye 1952 yılında Kore’ye asker göndererek emperyalist çıkarlar için binlerce insanımızın canını kaybetmesi pahasına NATO üyesi oldu.
NATO’cular, 60 yıldır dünyaya kan, yıkım ve gözyaşından başka bir şey vermediler. 4 Nisan’da 60 yıllık işgallerle, katliamlarla, savaşlarla dolu tarihlerini kutlayacaklar.
NATO son yüzyılın büyük katliamlarının baş aktörlerindendir. Adım attığı her yerde savaş, kargaşa, adaletsizlik, ahlaksızlık hakim oldu, birçok ülkede emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda düzenlediği tertiplerle yönetimlere el koydu ya da askeri cuntaların zeminini hazırladı.
Onbinlerce insanı öldüren,ölümüne neden olan, hala dünyanın birçok yerinde can almaya devam eden NATO, halkların katilidir. Balkanlar’da gerçekleştreceği askeri müdahalelere zemin yaratmak adına etnik savaşları kışkırtmıştır. Yugoslavya’ya yaptığı 35 bin hava saldırısında uluslararası hukuka aykırı olarak hastane, köprü ve su şebekelerini bombaladıve binlerce insanı yaralayıp öldürdü. NATO Afganistan’da yüzlercesi çocuk 10 bin insanı öldürdü ve hala da öldürüyor.
NATO kanlı olduğu kadar karanlık bir tarihe sahiptir. Birçok ülkede kontrgerilla örgütlenmelerini kurup haklara karşı sayısız katliam, provokasyon düzenleyen bir örgüttür. Ülkemizde de 6-7 Eylül’den Gazi katliamına kadar kontrgerilla örgütlenmelerinden NATO’cu iktidarlar sorumludur.
* NATO, dünya genelinde emperyalistlerin askeri saldırılarının planlanıp meşrulaştırıldığı bir örgüttür.
* NATO, üye ülkelerdeki işbirlikçi iktidarlar aracılığı ile demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasının, işkence ve insan hakları ihallerinin kaynağı olmuştur.
* NATO, yaşamı ve çevreyi tehdit etmektedir.
* NATO, üye ülkelerin artkan askeri harcamaları ile ekonomik bağımsızlığını yitirmelerine, sosyal hakların gelişmemesine ve varolanların gerilemesine neden olmaktadır.
* NATO, askeri üsleri ile halklara karşı bir tehdittir.
* NATO, ABD’nin bölgesel ve dünya genelinde politika ve beklentilerinin şekillendiği bir örgüttür.
* NATO, savaş, ölüm, nükleer silah, şiddet, tehlike, yoksulluk, taciz, işgal demektir.
*NATO yalnızca üye ülkelerde değil, diğer ülkelerde de gizli örgütlenmeler oluşturarak darbe ortamları yaratan ve bizzat darbeler örgütleyendir.
* NATO, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelelerine karşı katliamlar, provokasyonlar düzenleyen bir örgüttür.
* NATO, etnik kışkırtıcıdır, ırkçılık, ayrımcılık ve adaletsizliktir.
Türkiye Afganistan’da bulunan NATO işgal güçlerinin komutanlığını yaptı. Afganistan’da NATO’nun taşeronluğunu yaptığı ABD işgalinin bir parçası olmaktan vazgeçilmelidir. ABD başkanı Obama, Aganistan’a daha çok asker istemek için ülkemize geliyor. Yalnızca Afganistan değil, NATO’nun dünya halklarına karşı işlediği birçok suça Türkiye siyasi iktidarı da ortak olmuştur.
TÜrkiye NATO’dan çekilmeli ve NATO üsleri kapatılmalıdır.
NATO suç örgütüne karşı çıkmak, ona karşı mücadele etmek, işçilerin, emekçilerin ve dünya halklarının, demokrasi ve özgürlük güçlerinin görevidir. NATO var oldukça kan ve gözyaşı da var olacaktır.
NATO suç örgütüne karşı birleşelim ve mücadelemizi yükseltelim. Bu kanlı örgütün 60. yılını kutlayacağı 4 Nisan’da Kadıköy’de yapacağımız mitingte gelin birlikte haykıralım:
NATO SUÇ ÖRGÜTÜDÜR ve DERHAL DAĞITILMALIDIR!
Hürhaber – 03.04.2009 – NATO karşıtları Kadıköy’de buluşuyor
NATO zirvesi, dün akşam çalışma yemekleriyle resmen başladı. NATO üyesi 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını biraraya getiren Strasbourg-Kehl zirvesi, ittifakın 60. kuruluş yıldönümü çerçevesinde çalışma yemekleriyle resmen başladı
Zirvede Türkiye, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığındaki heyetle temsil ediliyor.
İttifak üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, dışişleri bakanları ve savunma bakanları, ayrı çalışma yemeklerinde biraraya geldiler.
Bugün yapılacak tören ve etkinliklerin ardından NATO Konseyi, devlet ve hükümet başkanları düzeyinde toplanacak.
Genel Sekreterde anlaşmazlık
Bu arada, NATO Sözcüsü James Appathurai dün akşamki çalışma toplantısında yeni NATO Genel Sekreteri konusunda anlaşma sağlanamadığını söyledi. Appathurai, düzenlediği basın toplantısında, yeni genel sekreterle ilgili görüşmelerin süreceğini bildirdi.
Sözcü, akşamki çalışma yemeğinde “stratejik konsept” ve Rusya ile ilişkilerin da ayrıntılı biçimde gözden geçirildiğini kaydetti.
Bir soru üzerine NATO Sözcüsü, bugünkü toplantıda NATO’nun Afganistan’daki operasyonlarıyla ilgili ayrıntılı görüşmeler yapılacağını sözlerine ekledi.
NATO karşıtları konferans düzenledi
Öte yandan, Fransa’nın Strasbourg ve Almanya’nın Baden-Baden kentlerinde düzenlenen NATO Zirvesini protesto eden küreselleşme karşıtları Strasbourg”ta alternatif konferans düzenledi.
Bugün büyük bir protesto gösterisi yapacak olan NATO karşıtları, dün Strasbourg’da “NATO’nun dünya barışını tehdidin 60 yılı” başlıklı konferansta buluştu. Konferansta NATO’nun düzenlediği operasyonlarla dünya barışına zarar verdiği ifade edildi.
İstanbul’da miting düzenlenecek
NATO”nun 60. kuruluş yıldönümü İstanbul”da da bir mitingle protesto edilecek. “NATO Karşıtı Birlik� tarafından örgütlenen miting bugün Kadıköy”de gerçekleştirilecek. Tepe Natiulus ve eski Et Balık Kurumu önünde saat 13.00’da toplanmaya başlayacak olan kitle, iki koldan Kadıköy İskele Meydanına yürüyecek.
Mitingle ilgili yapılan açıklamada, NATO’nun, kurulduğu tarihten bugüne başta ABD olmak üzere, emperyalist güçlerin silahlı gücü olarak hareket ettiği ve emperyalizme karşı olanlara saldırdığı vurgulandı. Açıklamada “Bizler diyoruz ki NATO dağıtılmalıdır. NATO”nun tüm dünya üzerindeki askeri üsleri kapatılmalıdır. NATO, işgal ettiği ülkelerden koşulsuz olarak çekilmelidir.� ifadeleri yer aldı.
Haber50 – 03.04.2009 – NATO’ya Hayır Mitingi
NATO’ya Hayır Mitingi NATO’nun 60. kuruluş yıldönümü İstanbul’da görkemli bir mitingle protesto edilecek.
Çok sayıda sivil toplum örgütü, sanatçı, kanaat önderi yayın organının oluşturduğu “NATO Karşıtı Birlik Bileşenleri”nin organize ettiği miting 4 Nisan 2009 Cumartesi günü Kadıköy’de gerçekleşecek.
Mitingle ilgili yapılan açıklamada, “NATO, kurulduğu yıldan itibaren başta ABD olmak üzere, emperyalist güçlerin silahlı gücü olarak hareket etmekte ve bu amaçla nerede onlar aleyhine bir gelişme varsa oraya saldırmaktadır. Saldırdığı yerlerin ne hale geldiğini, orada yaşayan halkların nasıl acılar çektiğini, yüz binlerce insanın nasıl can verdiğini çok iyi biliyoruz. “Barış” amaçlı kurulduğu söylenen bu kanlı örgüt, barışın da katili olarak geldi bugünlere. Gittiği yerlere barış değil katliam götürerek.” denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bizler, eserleriyle dünyanın aydınlık yüzü olmak için hareket edenler; bizler, yalnızca dünyayı yorumlamanın yetmeyeceğine, onu değiştirmek gerektiğine inananlar; bizler, aydınlar, sanatçılar, bu halkın vicdanı olmak için söz verenler; bağımsızlık, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin en önünde yer almak gerektiğine inananlar olarak diyoruz ki NATO dağıtılmalıdır. NATO’nun tüm dünya üzerindeki askeri üsleri -başta, Irak’ı yıllardır bombalayan uçakların kalktığı İncirlik Üssü olmak üzere- kapatılmalıdır. NATO, işgal ettiği ülkelerden koşulsuz olarak çekilmelidir.
Bizler, NATO KARŞITI BİRLİK bileşenlerinin çağrısıyla bir araya gelen ve aşağıda imzası bulunan farklı sanat çevrelerine mensup kişiler olarak, NATO KARŞITI BİRLİK’in tüm dünyayla aynı gün 4 Nisan 2009 Cumartesi günü Kadıköy’de düzenleyeceği mitingi destekliyoruz. NATO’ya Karşı Sanatçılar pankartımızla alanda yer alacağımızı, sanatımızla mitingte ve sahnede bulunacağımızı duyuruyoruz.”
NATO KARŞITI BİRLİK BİLEŞENLERİ
NATO Karşıtı Birlik Bileşenlerini şunlar oluşturuyor: Antikapitalist, BarışaRock İnsiyatifi, Barışa Pedal Grubu, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), DTP, Emek Partisi, (EMEP), Emekçi Hareket Partisi(EHP), Ezilenlerin Sosyalist Platformu(ESP), Filistin Halkı ile Dayanışma Derneği, Genç Siviller, Halk Cephesi, HOMUR Karikatür ve Mizah Grubu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, İnsan Hakları Derneği (IHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu(KESK), Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Küresel Eylem Grubu (KEG), Özgürlük ve Dayanışma Partisi(ÖDP), Sosyalist Parti, Sosyalist Demokrasi Partisi(SDP), Sosyal Demokrasi Vakfı(SODEV), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Yeşiller Partisi, NATO’ya Karşı Sanatçılar, Kaldıraç Dergisi, Devrimci Hareket, Yurtsever Cephe, Partizan, ÇHD
NATO’YA KARŞI SANATÇILAR
NATO’ya karşı çıkarak düzenlenen mitinge katılım çağrısı yapan sanatçıların isimleri de şöyle:
Adnan Özyalçıner(yazar), Afşar Timuçin, Ahmet Soner(yönetmen), Ahmet Şık(gazeteci),Ahmet Tulgar (gazeteci), Akif Karadeniz (oyuncu), Ali Eriş, Ali Ziya Çamur (yazar), Arif Damar (şair), Ataol Behramoğlu (şair), Atilla Dorsay (yönetmen), Atilla Meriç (müzisyen), Attila Hakan Ganimgil (film yapımcısı), Avni Sağlam (müzisyen), Aydın Erel (yönetmen), Aydın Sayman (yönetmen), Aynur Diz Ölkebaş (oyuncu), Babür Pınar (şair), Bayar Şahin (müzisyen), Berna Güler (ressam), Bettina Franckenberg (El Sanatları), Betül Dünder (şair), Birol Topaloğlu (müzisyen), Burak Baysun, Burhan Berken (müzisyen), Cafer Arat (müzisyen), Cahit Berkay (müzisyen), Canol Kocagöz (karikatürist), Cengiz Bektaş (yazar), Cengiz Gündoğdu (yazar), Cenk Yengin, Cezmi Ersöz (yazar), Cuma Boynukara (tiyatrocu), Deniz Koçak (fotoğrafçı), Edip Akbayram (müzisyen), Efkan Şeşen (müzisyen), Emeğin Sanatı Grubu, Emre Işık (oyuncu), Emre Saltık (müzisyen), Enver Çelik (müzisyen), Ercan Aydın (müzisyen), Erdal Bayrakoğlu (müzisyen), Erdal Güney (müzisyen), Erkmen Senan (ressam), Ersan Çağatay (ressam), Eşber Yağmurdereli, Ezel Akay (yönetmen), Ezgi Demir, Feyyaz Yaman, Fikret Başkaya, Fikret Terzi (tiyatrocu), Fuat Onan (oyuncu-senarist), Funda İslam (tiyatrocu), Galip Özdemir (şair), Gölgedekiler Topluluğu, Grup Günışığı, Grup Yorum, Gül Fulya Akyol, Güneş Gökçe (tasarımcı), Hakan Yeşilyurt (müzisyen), Halil Nebiler, Hasan Biber (şair), Hasan Gürelliler (insan kaynakları danışmanı), Hasan Öztoprak, Hasan Sağlam (müzisyen), Hilmi Yarayıcı (müzisyen), Hüseyin Karabey (yönetmen), Hüseyin Karakuş (müzisyen), Işık Yenersu, İbrahim Karaca (şair), İlkay Akkaya (müzisyen), İlyas Salman, İnan Karakış (müzisyen), İsmail İlknur (müzisyen), İsmail Yıldız (seslendirmeci), Kemal Kaplan (müzisyen), Kibar Aslan (müzisyen), Korkut Akın (kısa filmci), Kutsal Evcimen (müzisyen), Mahir Akgündoğdu (oyuncu), Mahir Günşiray (tiyatrocu), Mahmut Sirkeci, Mazlum Çimen (müzisyen), Mehmet Arslan (karikatürist), Mehmet Atak (tiyatro oyuncusu ve yönetmeni), Mehmet Gümüş (müzisyen), Mehmet Özer (fotoğrafçı), Mehmet Süren, Mehmet Ufuk Peker, Menderes Samancılar, Metin Coşkun (tiyatro oyuncusu), Metin Yeğin (belgeselci), Mihri Belli, Murat Kaya (müzisyen), Murat Yaykın (yazar-fotoğrafçı), Mustafa Bakır (şair), Mustafa Yürekli (Medya Platformu Derneği), Nazif Uslu, Nejat Yavaşoğulları (müzisyen), Neşe Erdilek, Nihat Çapar (yazar), Nilüfer Sarıtaş (müzisyen), Nurettin Güleç (müzisyen), Nurettin Rençber (müzisyen), Ogün Seyrekel (oyuncu), Onur Caymaz, Orhan Aydın (şair), Orkut Murat Yılmaz, Ömer Uğur, Özcan Yaman (fotoğrafçı), Özcan Yurdalan (fotoğrafçı), Paşa İmrek (fotoğrafçı), Red Foto, Ruhan Mavruk (şair), Saim Tokaçoğlu (gazeteci), Sennur Sezer (şair), Sevim Belli, Seyfi Yerlikaya (müzisyen), Sırrı Süreyya Önder, Suavi (müzisyen), Sumru Ağıryürüyen (müzisyen), Sunay Gürler, ŞanarYurdatapan, Şehbal Şenyurt (belgesel film yönetmeni), Şevin (müzisyen), Can Arcan (oyuncu), Tecrite Karşı Sanatçılar, Temel Demirer, Timur Ölkebaş (oyuncu), Tiyatro Simurg, Tuğrul Keskin (şair), Ufuk Karakoç (müzisyen), Ufuk Özgül, Vedat Baran (müzisyen), Vedat Sakman (müzisyen), Yasemin Göksu, (müzisyen), Yeni Düşün Ekin Sanat-Yazın Dergisi, Zeynep Arıkan (Yıldız Tek. Üni. Sanat ve Tasarım), Zeynep Tanbay.
Birgün – 05.04.2009 – BİNLER KADIKÖY’DE NATO’YU PROTESTO ETTİ
NATO’nun 60. kuruluş yıldönümü, İstanbul Kadıköy’de yapılan bir mitingle protesto edildi. Nato Karşıtı Birlik tarafından örgütlenen mitinge çok sayıda parti, sendika, oda ve demokratik kitle örgütü katıldı.
Tepe Nautilus ve eski Et Balık Kurumu önünde toplanan kitle, iki koldan İskele Meydanı’na yürüdü. Eylemciler, yürüyüş boyunca “NATO defol bu memleket bizim”, “Hepimiz Iraklı Filistinliyiz”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “ABD askeri olmayacağız” sloganları attı.
ÇOK SAYIDA SANATÇI DA KATILDI
Aralarında Afşar Timuçin, Arif Damar, Cahit Berkay, İlkay Akkaya, Eşber Yağmurdereli, Hilmi Yarayıcı, Mahir Günşıray ve Mihri Belli’nin de bulunduğu çok sayıda sanatçı, yazar, aydın ve gazeteciden oluşan NATO’ya Karşı Sanatçılar grubu mitinge destek verenler arasındaydı. Barışa Pedal grubu da eyleme bisikletleriyle katıldı.
Bir grup çocuğun “Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler”, “NATO olmasın Afganistan’da çocuklar ölmesin”, “Açlık, yoksulluk, savaş değil, barış dolu bir dünya istiyoruz” pankartlarıyla yürümesi de eylemin renkli görüntüleri arasındaydı.
Mitinge katılan parti ve demokratik kitle örgütlerinden bazıları şunlar:
ÖDP, EHP, EMEP, SDP, Sosyalist Parti, TKP, Devrimci Hareket, Gençlik Muhalefeti, Küresel BAK, ESP, Muhalif Gençlik Hareketi, Tüm İlerici Gençlik Derneği, Marmara Üniversitesi öğrencileri, İstanbul Üniversitesi öğrencileri, DEV-LİS, Liseli DEV-GENÇ, Partizan, Halk Cephesi, Kaldıraç, Alınteri, İstanbul Tabip Odası, TMMOB, DİSK, KESK, Emekli-Sen, Birleşik Metal-İş, İstanbul Veteriner Hekimleri Odası, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği NATO karşıtı bildiriyi Sanatçı Suavi okudu. Miting, şarkılar ve halaylarla son buldu.
Turnusol 05.04.2009 – Nato’cular zirvede, karşıtları sokakta…
Fransa’nın Strasbourg ve Almanya’nın Kehl kentlerinde yapılan Nato’nun 60. kuruluş yılı zirvesi, büyük gösterilerle protesto edildi. Zirveyi bloke etmek için çeşitli ülkelerden gelen Nato karşıtları polis şiddetiyle karşılaştı. Gösteriler gaz bombaları ve plastik mermi kullanılarak engellenmek istendi. İstanbul’da Nato Karşıtı Birlik tarafından düzenlenen “NATO DAĞITILSIN” mitingi Kadıköy Meydanındaydı. Ankara’da da miting yapıldı.
Natocular zirvede, karşıtları sokakta…
Strasbourg’da toplanan yaklaşık 60 bin kişi “Nato’ya hayır – Savaşa hayır” sloganlarıyla yürüyüşe geçti. Polis gaz bombalarıyla müdahale etti. Gözaltına alınanlar oldu. Gösteriler geç vakte kadar devam etti.
Erdoğan Nato’yu barış örgütü zannediyor
Nato’nun sivil kanadı yönetimine aday olan Danimarka Başbakanı Rasmussen’in genel sekreterliğine karşı dün bir açıklama yapan Başbakan Erdoğan, Roj TV merkezinin Danimarka’da olduğu ve Hz. Muhammed karikatürleri olaylarını kastederek: “Bugüne kadar barış sürecine katkısı olmayanlar acaba bundan sonra nasıl olacak. Bu bizde soru işareti meydana getiriyor” dedi. Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan, 60 yıllık savaş örgütü Nato’yu barış organizasyonu zannediyor. Yada bizi işletiyor…
İstanbul Kadıköy’de…
Nato Karşıtı Birlik tarafından İstanbul’da düzenlenen yürüyüş ve miting, öğlen saatlerinden itibaren Kadıköy’de yapıldı. Haydarpaşa istikametinde Deniz Oteli Karşısında ve Tepe Nautilus çarşısı önünde buluşan savaş karşıtları, emek ve meslek örgütleri, siyasi parti ve dergi çevreleri ile Nato karşıtı inisiyatifler Kadıköy Meydanına doğru çift koldan yürüyüşe geçtiler. Meydan tamamen dolduktan sonra, Sanatçı Suavi bir konuşma yaptı.
Mitingde birlik adına konuşan sanatçı Suavi, ”NATO’nun hiçbir dönem savunma örgütü olmadığını, amacının, Sovyetler Birliği’ne ve onunla birlikte hareket eden ülkelere karşı saldırılar örgütlemek, emperyalist ülkeler için yeni pazar alanları yaratmak olduğunu” savundu.
Suavi, ”NATO’nun 60 yıllık tarihi boyunca demokrasiden, halklardan, halkların huzur ve güvenliğinden yana yaptığı tek bir şey olmadığını” iddia ederek, ”nerede emperyalizme karşı bir mücadele, direniş yaşandıysa onu ezme görevi üstlendiğini” öne sürdü.
ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’yi ziyaret edeceğini hatırlatan Suavi, ”Obama’nın ezilen dünya halklarına kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyeceğini” öne sürdü.
Yunanistan’dan yeni sol akım adına mitinge katılan Yiannis Fragoulis de ”NATO’nun, dünyada ekonomik krizden etkilenen ülkelerdeki başkaldırılara karşı yaptırım uyguladığını” savunarak, herkesin birlikte buna karşı mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
Konuşmanın ardından NATO’ya Karşı Sanatçılar inisiyatifinden Yasemin. “Sarı Gelin” türküsünü okudu. Ardından sanatçıların konserleriyle devam etti.
NATO Karşıtı Birlik bileşenleri :
78’liler Vakfı Girişimi. Antikapitalist, BarışaRock İnisiyatifi, Barışa Pedal Grubu, Barış Derneği, DSİP, EMEP, EHP, Emperyalizme Karşı Yurtsever Cephe, ESP, Filistin Halkı ile Dayanışma Derneği, Genç Siviller, Halk Cephesi, HOMUR Karikatür ve Mizah Grubu, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, İHD, KESK, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Küresel Eylem Grubu(KEG), ÖDP, SP, SDP, SODEV, TKP, TTB, TMMOB, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Yeşiller Partisi, NATO’ya Karşı Sanatçılar, Kaldıraç Dergisi, Devrimci Hareket
www.natoyahayir.org
Zaman – 05.04.2009 – NATO karşıtları Kadıköy’de eylem yaptı
Kadıköy meydanında toplanan “NATO Karşıtı Birlik” üyesi yaklaşık 3 bin kişi, ABD ve NATO’yu protesto etti. Döviz ve pankart açan eylemciler, NATO aleyhine slogan attı.
Edinilen bilgiye göre; DİSK, KESK, ÖDP, TKP, EMEP, ESP gibi sendika ve örgütlerin oluşturduğu “NATO Karşıtı Birlik” üyesi yaklaşık 3 bin kişi, önce Kadıköy Deniz Otel önünde toplandı. Grup daha sonra İskele Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Alana giren eylemciler kontrol noktalarında arandı. Alanda toplanan çok sayıda eylemci, NATO ve ABD aleyhine slogan attı.
Sanatçı Suavi’nin de destek verdiği eylemde göstericiler, NATO’nun dünya milletleri için tehlikeli bir örgüt olduğunu öne sürdü. Pankart ve döviz taşıyan göstericiler, herhangi bir taşkınlık yapmadan eylemlerini sürdürdü. Bu arada polis ekipleri de, alan çevresinde güvenlik önlemi aldı
Vatan – 05.04.2009 – 60 yıl yeter, artık NATO dağılsın!
NATO Zirvesi, İstanbul Kadıköy’de 3 bin kişinin katıldığı etkinliklerle protesto edildi
ABD ve NATO karşıtı sloganlar atan yaklaşık 3 bin kişi zaman zaman Başbakan Erdoğan için besteledikleri şarkıları da söyledi. “60 yıl yeter, NATO dağıtılsın” pankartları taşıyan grup içinde ABD’yi Azrail gibi giyinerek temsil eden genç ilgi çekti. Zirveyi protesto eden 4 kişi de Boğaziçi Köprüsü’ne kendilerini zincirledi. Üzerlerinde “Katil NATO” yazılı tişörtler giyen ve sık sık NATO karşıtı sloganlar atan eylemciler, polise güç anlar yaşattı. Protestocular demir makasıyla zincirlerin kesilmesinden sonra karga tulumba gözaltına alındı.
Göstericiler abarttı koskoca oteli yaktı!
DÜNYANIN dört bir yanından gelen 30 bin gösterici NATO zirvesinin yapıldığı Strasbourg kentini savaş alanına çevirdi. Fransa ile Almanya arasındaki bir gümrük kontrol noktasını yakan ve sınırdaki köprü üzerinde polise saldıran göstericiler daha sonra civardaki bir otele hücum ederek burayı ateşe verdi. Otelin barını talan eden eylemciler, araç lastikleri yaktı, polislere taş, sopa ve molotofkokteylileriyle saldırdı. Polis, çoğu maske takan göstericilere biber gazıyla cevap verdi. Yaklaşık 300 gösterici gözaltına alındı.
Bianet – 07.04.2009 -“Obama Evine Dön!”
Türkiye’de bulunan Obama’yı protesto eden Küresel BAK, “ABD’nin Afganistan’da yapacağı yeni katliamlara Türkiye’yi ortak etmek istediğini” söyledi. EMEP’liler de Obama’yı İstiklal caddesinde yürüyüş düzenleyerek protesto ettiler.
“ABD Başkanı Barack Obama, Irak’taki işgal güçlerinin bir kısmını Türkiye üzerinden çekebilmek ve Afganistan’da onun için savaşacak askerleri almak için geldi. Obama, yıllardır süren Afganistan işgaline ve katliama dönüşen savaşa bizi ortak etmek için geldi. Obama yeni Amerikan yönetiminin bölge politikalarına Türkiye’den tam uyum istemeye geldi. Bunlara izin vermeyeceğiz!”
Dün (6 Nisan) akşam Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) üyeleri Türkiye’de bulunan Obama’yı protesto etti: Evine dön! NATO’ya, Afganistan’a Asker yok!”
Dün aynı saatte EMEP, TKP ve SDP üyesi Dev-Genç’liler de eylemdeydi.
“NATO ABD’nin taşeronluğunu yapıyor”
Saat 19.00’da başlayan ve yoğun yağmur altında yapılan eylemde “Obama evine dön!” pankartı açan savaş karşıtları, ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği savaş suçlarını gösteren resimlerden oluşan bir pano açtılar.
Basın açıklamasını okuyan sanatçı Mustafa Alabora, “Irak ve Afganistan işgali devam ediyor. ABD’nin taşeronluğunu yapan NATO Afganistan’da binlerce sivilin ölümünden sorumlu. Daha fazlasını katletmeye hazırlanıyorlar” diye konuştu.
“Eylemin Afganistan ve Irak halkıyla dayanışmak için, Afganistan’a da NATO’ya da asker yok demek için, savaşa hayır demek için” yapıldığını belirten Alabora, Afganistan’da şu anda bulunan askerlerimizin de bir an önce geri getirilmesini istedi.
“Geleceğimiz için Obama’yı istemiyoruz”
Küresel BAK’la aynı saatte Galatasaray Lisesi’nin önünde toplanan emek Partililer (EMEP) açtıkları Türkiye haritası ve üslerin işaretlendiği “Üsler kapatılsın, NATO’ya hayır” pankartıyla Taksim meydanına yürüdüler.
“Kahrolsun ABD, işbirlikçi AKP”, “Obama Türkiye’ye gelme”, “Amerikan askeri olmayacağız” ve “Obama Tayyip’i de al git” dövizleri taşıyan grup yürüyüş boyunca “Üsler sökülsün Obama defolsun”, “NATO’ya hayır” ve “Katil ABD Ortadoğu’dan defol” sloganları attı.
Yürüyüşün ardından tramvay durağında yapılan basın açıklamasında konuşan EMEP İl Başkanı Güven Gerçek, AKP hükümetinin, Obama’yı karşılamanın heyecanı içinde olduğunu belirterek, “ABD’nin yeni başkanının yeni bir kurtarıcı gibi sunulduğunu ancak gerçekte halklar nezrinde ABD’ye karşı bilinen kötü imajı silmek için iş başına getirildiğini” söyledi.
“Obama’nın ülkeye, Kürtlere, Ortadoğu’ya, bölge halklarına getireceği zerre iyi bir şey yok.”
Gerçek, “O, küresel ekonomik krizin bütün dünyayı sardığı bir dönemde, ABD emperyalist sistemini yeniden biçimlendirmek için geziyor. G-20 zirvesinin sonuçlarının emperyalist açılımın işaretlerini verdi. ABD NATO’nun ve Obama’nın stratejik planları içinde Türkiye’ye biçilen yeni görevler bulunuyor” dedi.
“ABD, NATO ve savaş suçlularının Türkiye’de yeri olmadığını” ifade eden Gerçek, “Halkımızın geleceği ve güvenliği için Obama’yı ülkemizde istemiyoruz” şeklinde konuştu.
Aynı saatlerde Sosyalist Demokrasi Parti’li (SDP) Dev-Genç’lilerde Taksim tramvay durağında Obama’yı protesto ettiler. Durağın üstüne çıkarak “Katil ABD Ortadoğu’dan defol, Obama defol” pankartı açtı ve slogan attılar. İnsanların alkışlarla destek verdiği eylemcilere müdahale eden polis altı göstericiyi gözaltına aldı.
İstiklal caddesindeki büroları önünde toplanan Türkiye Komünist Partililer de (TKP) Taksim meydanına yürüyüş düzenledi.(BÇ)
Bianet – 07.04.2009 -“Obama Barış Değil Afganistan’a Asker İstiyor”
Küresel BAK’tan Mater’e göre dünyanın en büyük ve saldırgan silahlı gücü olan NATO dağıtılmalı. Mater, “17 bin askeri Afganistan’a gönderen Obama barış vaat etmiyor” diye ekledi.
“Bize göre bu ziyaretin asıl amacı Afganistan’a yapılan müdahalede stratejik bir konumda bulunan Türkiye’nin desteğini almak.”
Bianet’e ABD başkanı Barack Obama’nın ziyaretini değerlendiren Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’ndan (Küresel BAK) Tayfun Mater, “Irak’tan çekileceklerini söyleyen Obama, Afganistan’a müdahaleyi arttırma planları yapıyor. Yeni ABD başkanı bahsedildiği gibi küresel barış açısından yeni bir şey sunmuyor” dedi.
Küresel BAK üyeleri bu akşam saat 19.00’da Beyoğlu’ndaki Galatasaray Lisesi’nin önünde bir araya gelerek Obama’nın Türkiye ziyaretini protesto edecek.
Soğuk savaş bitti, Varşova Paktı dağıldı, NATO niye hâlâ var?
60. yılını kutlayan NATO’yu çeşitli eylemlerle protesto eden ve kapatılmasını isteyen Küresel BAK’tan Mater, NATO’nun neden kapatılması gerektiğini şu sözlerle anlattı:
“Bizim itiraz noktamız NATO’nun kuruluş amacının tamamen dışına çıkması. Çünkü bu kurum bir soğuk savaş ürünüydü. Bu dönem bittiğine, ve rakibi konumundaki Varşova Paktı da dağıldığına göre NATO da işlevini kaybetti ve kapanması gerekiyor.”
“Ancak” diyor Mater, “NATO kapanmak yerine 25’in üzerinde yeni üyeyi daha bünyesine katarak dünyanın en büyük ve en saldırgan askeri gücü haline geldiğini” söyledi.
“Barışçı” Obama’nın ilk talimatı Afganistan’a asker sevkiyatı
“ABD Irak’ta istediklerini elde edemediler. Öte yandan ABD kamuoyundaki büyük tepkiyi de göze alarak çekilecekler.”Bu çekilmenin bir önceki başkan George Bush döneminde de gündemde olduğunu kaydeden Mater sözlerini şöyle sürdürdü:
“Irak’tan çekilmeyi gündeme getiren Obama’nın daha şimdiden ilk verdiğ italimatlardan biri 17 bin kadar askerin Afganistan’a nakledilmesi oldu ve NATO üyesi tüm ülkelerden kendilerine destek vermelerini istedi. Manzara ABD’nin saldırgan politikalarında şu an için herhangi bir değişiklik yaşandığını göstermiyor.”
Mater, “Irak’tan çekilme kimseyi yanıltmasın. Zira bu çekilme bile yıllarca sürecek ve üsler çekilene kadar orada kalmayı sürdürecekler. Ama esas olarak savaş şimdi Afganistan’a doğru kaydırılıyor.”
Katılım azlığının nedeni Obama sempatisi değil
4 Nisan’da Kadıköy’de düzenlenen NATO karşıtı gösteriye katılımın geçmiş yıllara nazaran daha az katılımla gerçekleştiğine de değinen Mater, bunu Türkiye’deki toplumsal hareketliliğin 1 Mart tezkeresi dönemindeki gücünün gerisinde olduğunu belirtti.
Bu durumun Obama’ya karşı dünya genelinde yükseltilen sempatiyle ilgisi olup olmadığını sorduğumuz Mater sözlerini şöyle noktaladı:
“Bunun Obama’ya duyulan sempatiyle ilgisi olduğuna inanmıyorum. Bush gelseydi muhakkak ki biraz daha fark edecekti ama bu genel olarak savaş karşıtı ve sol hareketlerin son dönemde içinde bulunduğu durumla ilgili. Kitlesellikten biraz uzaklaşmış durumdayız. Sorunun kaynağı bu.”(BÇ)
Turnusol – 07.04.2009 – Küresel BAK: Obama evine dön!
Obama’nın İstanbul’a geldiği saatte Galatasaray Meydanında bir basın açıklaması yapan Küresel BAK, “OBAMA evine dön, NATO’ya Afganistan’a asker yok” dedi. Savaş karşıtları adına açıklamayı 68’li sanatçı Mustafa Alabora okudu.
Saat 19,00’da yoğun yağmur altında yapılan basın açıklamasından önce sloganlar atan savaş karşıtları, “Obama evine dön” pankartı yanında, ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği savaş suçlarını anlatan resimlerin olduğu bir pano açtılar.
Basın açıklamasını yapan savaş karşıtı sanatçı Mustafa Alabora, “Irak işgali ve Afganistan işgali devam ediyor. ABD’nin taşeronluğunu yapan NATO Afganistan’da binlerce sivilin ölümünden sorumlu. Daha fazlasını katletmeye hazırlanıyor” diyerek, Obama’nın Türkiye ziyaretini şöyle niteledi:
“ABD Baskani OBAMA, Irak’taki işgal güçlerinin bir kısmını Türkiye üzerinden çekebilmek icin ve Afganistan’da onun için savaşacak askerleri almak icin geldi. Obama, yıllardır süren Afganistan işgaline ve katliama dönüşen savaşa bizi ortak etmek için geldi. Obama yeni Amerikan yonetiminin bölge politikalarına Türkiye’den tam uyum istemeye geldi. Bunlara izin vermeyeceğiz.”
“ABD Savaş suçlusu, Obama onun temsilcisi…”
Eylemin “Afganistan ve Irak halkı ile dayanışmak için, Afganistan’a da NATO’ya da asker yok demek için, savaşa hayır demek için” yapıldığını belirten Alabora, Afganistan’da şu anda bulunan askerlerimizin de bir an önce geri getirilmesini istedi.
CNNTÜRK – 07.04.2009 – İstanbul’da Obama protestoları…
ABD Başkanı Barack Obama’nın ziyareti nedeniyle İstanbul’da protesto gösterileri yapıldı. Olaylarda 3 kişi gözaltına alındı. İlk eylemde Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) üyesi 3 kişi, Beşiktaş İskele Meydanı’ndan cadde kenarında bulunan korkuluklara kendilerini zincirlemek istedi.
Eylemciler, “Kahrolsun ABD” yazılı pankartı açmak istedi.
Bu sırada, önlem alan polis ekipleri, eylemcilere müdahale etti. “Kahrolsun ABD işbirlikçi Türkiye” şeklinde slogan atan göstericiler, karga tulumba gözaltına alındı. Araca bindirilen eylemciler polis merkezine götürüldü.
Marmara Üniversitesi’nde eylem
Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampus’te toplanan 10 kişilik grup üzerinde ‘Obama go home, ABD askeri olmayacağız” yazılı pankart ile slogan atıp basın açıklaması yaptı.
Grup yaptığı açıklamada Obama’nın Ortadoğu ve Türkiye’ye yönelik hiçbir iyilik planı olmadığını söyleyerek, “Obama ABD’nin kötü imajını silmek için başa getirilmiştir. Kimse boş yere ümitlenmesin zerre kadar getireceği iyilik yoktur. Obama yeni planlar için buraya geliyor, ülkemize yeni silahlarını satmaya çalışacaklar ve Türkiye’ye savaşa çekmek isteyecekler. Biz öğrenciler Barack Obama’yı ülkemizde istemiyoruz” diye açıklama yaptı.
‘Obama Tayyip’i de al da git’ şeklinde slogan atan grup daha sonra olaysız olarak dağıldı.
TKP’den protesto
Bir diğer eylem ise İstiklal caddesinde gerçekleştirildi. Türkiye Komünist Parti (TKP) üyesi yaklaşık 100 kişi, Obama aleyhine sloganlar atıp pankartlar açarak İstiklal caddesinde yürüdü.
Taksim Meydanı’na ulaşan grup, Obama’nın Türkiye’ye ziyaretini protesto eden açıklama yaptıktan sonra olaysız dağıldı.
Emek Partisi’nden protesto
“Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” ile Emek Partisi’nden bir grup, Beyoğlu’nda ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyaretini protesto etti.
Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen “Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu” üyeleri, “NATO’ya Afganistan’a asker yok” pankartı açarak çeşitli sloganlar attı.
Burada konuşan sanatçı Mustafa Alabora, ABD Başkanı Barack Obama’nın, Afganistan’a Türkiye’den ek asker istemek için geldiğini savundu.
Bu arada Emek Partisi’nden bir grup da ABD Başkanı Obama’nın Türkiye ziyaretini protesto gerekçesiyle çeşitli sloganlar atarak Galatasaray’dan Taksim Meydanı’na yürüdü.
İzmir’de de protesto vardı
İzmir’de bir grup, ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’ye gelişini protesto etti.
Konak’taki eski Sümerbank binası önünde toplanan grup, ABD’yi ve Barack Obama’yı protesto eden pankart açarak slogan attı.
KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ergün Demir, Obama’nın, Ortadoğu’da ABD egemenliğini pekiştirecek yeni adımlar atmak için Türkiye’ye geldiğini öne sürdü.
Demir, “Obama’nın gelişinin amaçlarının arasında, işgal ettiği Afganistan’a asker gönderme, bor madenlerinin özelleştirilmesi ve ABD güdümlü yapılacak Kürt konferansı da bulunuyor” dedi.
Topluluk, açıklamanın ardından olaysız dağıldı.
TimeTürk – 22.11.2008 – İstanbul’da Öteki Avrupa Günü
Yıldız Ramazanoğlu
Güzel bir sonbahar günüydü. İstanbul’da bir üniversitenin bahçesinde Avrupa’dan gelmiş direnişçiler dolaşıyordu. Kendilerini dünyanın yönetim kurulu sanan G8 ülkelerinin gravatlı üyelerine, zalim efendilere meydan okuyan insanlar. Neoliberal vahşi kapitalist politikalara savaş açmış sayısız gösteriler yapmışlardı.
Dünyadaki küçük bir azınlığın elinde toplanmış devasa sermayenin küresel çıkarlarına göre düzenlenen yeni dünyanın, çokuluslu şirketlerin kurtlar sofrasında hiçbir ahlaki ilke tanımadan paylaştırılmasına savaş açan, insani değerlere eğilen, hatta acımasızca yok edilen ve kirletilen doğaya sahip çıkmak için bir araya gelen insanlar. Piyasa pazar rekabet işgal, neye ve kime malolursa olsun sahibolma gibi metalik seslere karşı vicdanın yürek sesini yükselten eylemciler.
Biraz sürecin başına dönersek 90’lı yılların başında küresel kapitalizme karşı itirazların eylemlerin dünyanın dört bir yanından dalgalar halinde yükselmeye başladığını, çok farklı mücadele geleneklerinden gelen insanların değişik yerlerde önemli direnişler sergilediğini hatırlayabiliriz.
Bu sürecin ayrıntılarını Levent Şensever’in kapsamlı kitabından okumak mümkün.
“90’lı ve onu izleyen yıllarda, kapitalist küreselleşmeye karşı bir direnişin dalga dalga yayıldığına tanık olduk. Bu dönemde bir biriyle ilişkisiz gibi görünen bir çok neoliberalizm karşıtı radikal mücadele, derinlerde bir şeylerin kıpırdamakta olduğunu gösteriyordu. 1990’da neoliberalizme karşı kurulan Sao Paulo Forumu, 1994’te Zapatista başkaldırısı, 1995’te Fransa’da kamu emekçilerinin milyonları sokağa döken neoliberal reformlara karşı direnişi, 1997-98’de Endonezya, Filipinler ve Güney Kore’de yaygın direnişler ve başkaldırı, 1998’de MAI karşıtı etkinlikler ve ATTAC’ın kuruluşu, 1999’da Seattle direnişi, 2001’de Dünya Sosyal Forumu’nun örgütlenmesi ve Cenova’da G8’lere karşı direniş… Bundan sonra küresel direniş eylemlerinde adeta bir patlama yaşandı. Küresel kapitalizmin tüm uluslararası kurumları, hareket tarafından mercek altına alındı ve her bir toplantısı aktivistler tarafından basılmaya başlandı”. (Dünya Sosyal Forumu – Aşağıdan Küreselleşme Hareketi ve Küresel Direniş, F. Levent Şensever, Metis Yayınları, 2003)
Dünyanın efendileri konumundaki çokuluslu şirketlerinin temsilcilerinden, uluslararası finans kurumları ve devlet yöneticilerinden oluşan elitler her yıl İsviçre’nin sayfiye kenti Davos’ta bir araya gelerek, kapalı kapılar arkasında 6 milyar insanın kaderini belirliyorlardı.
Aydın ve aktivistler sadece dönemin ruhunu yansıtan başkaldırıyla yetinmeyip “protestocu” karakteri aşmanın, karşı çıkılan düzenin alternatiflerini de sunmanın ve harekete daha işlevsel bir yön çizmenin gereğini tartışmaya başlayınca Brezilya’daki hazırlık toplantılarının ardından ilk Dünya Sosyal Forumu 25-30 Ocak 2001’de, Davos’a paralel olarak Porto Alegre’de düzenlendi.
Bu hareketin bütün dünyanın vicdanı olması ve geniş kitlelerin kalbini kazanması ise aynı örgütlenmenin devamı olan Avrupa Sosyal Forumunun organize ettiği eylemlerle oldu. Örneğin 15 Şubat 2003’te Amerika’nın Irak’a saldırısını engellemek için düzenlenen sayısız ülkede milyonlarca insanı sokağa döken uluslararası “Savaş Karşıtı Eylem Günü”, daha sonra 27 Eylül 2003’te 40 ülkeden yüz binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen, “Irak’ta ve Filistin’de İşgale Hayır” eylemi. Şensever’in söyleyişiyle dünya yeniden şekillenirken biz de yerimizi almalıydık ve artık tribünlerden tarihin şekillendiği sahneye inmenin zamanı gelmişti.
Dünya Sosyal Forumu (DSF) Uluslararası Konseyi, kıtasal ya da bölgesel forumlar örgütlemeyi önermişti. Porto Alegre’ye katılan Avrupa Sosyal Hareketleri tarafından verilen kararla ilk Avrupa Sosyal Forumu(ASF) 7-10 Kasım 2002 tarihlerinde İtalya’nın Floransa kentinde yapıldı. İtalya bu toplantıları engellemek ve “shengen” anlaşmasına rağmen Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen insanları bile içeri almamak için birçok engeller çıkarmış ve sınır kapılarını kapamaya kalkmıştı. Başka bir dünyanın ihtimali bile rahatsız ediyordu egemenleri. Aktivistler gemilerle denizden gelerek engelleri aşmaya çalışmıştı.
2010’da İstanbul’da yapılacak olan Avrupa Sosyal Forumu’nun hazırlık toplantılarından biri daha geçtiğimiz eylül ayında İsveç’te Malmö ‘de yapıldı. Burada da Filistin halkıyla dayanışma önemli bir gündem maddesiydi. Başka bir Orta Doğu mümkün deniliyordu. Irak petrollerinin derhal Irak halkına teslim edilmesi, Avrupa’daki ABD üslerinin ve Türkiye’deki İncirlik üssünün derhal kapatılması, Nato’nun dağılması ve sözleşmelerin feshedilmesi istenmişti oturumlarda.
Fakat bütün bu çabaları sürdüren sivil organizasyonların kıt kaynakları nedeniyle bir de zengin İsveç halkının ve entelektüellerinin alternatif bir dünyaya fazla ilgi duymaması yüzünden forum hizmetlerinin yeterli bir düzeyde olamadığını yazmış Çiğdem Mater Malmö Günlüğünde. (Bianet, 19 Eylül 2008)
Bu forumlarda değişik kültürler, diller ve deneyimlere açık bir tartışma ve diyalog zemini kurulmaya eşitlik ve vatandaşlığın adil olarak tanımlanmasına çalışılıyor, farklı tecrübelere değer veriliyor. Daha çok ihmal edilen guruplara (kadınlar, gençler, işçiler, öğrenciler, göçmenler…) gerçek vatandaşlık hakkı tanımak, özellikle toplumsal dışlanmanın öznelerinin (evsizler, işsizler…) ve değişik dillerin ve kültürlerin aktif katılımını sağlamak hedeflenmiş. Önceliklerden biri de Doğu Avrupa’nın katılımı ve Akdeniz’in öbür tarafıyla, özellikle Filistin halkıyla, diyaloğa geçilmesi olarak belirlenmiş. Bu öncelikler gerçek anlamda bir ASF yaratmanın tek yolu olarak konmuş. ASF’nin genel siyasi çerçevesi savaşa ve neoliberalizme karşı mücadele.
Benzer şekilde 14 Haziran 2005′ de de Türkiye ayağının kurulduğu basın toplantısıyla açıklanmıştı. Türkiye Sosyal Forumu(TSF) da Türkiye’deki yüzlerce sosyal hareketi bir araya getiren bir zemin oluşturmayı hedeflediğini açıklamıştı.
TSF’nin ev sahipliği yaptığı hazırlık toplantısındaki naif atmosfer çok etkileyiciydi. Belli ki adil bir dünya için kafa patlatan fedakarlık edebilen insanlardı. Mütevazı giysiler içinde bilge bir duruşları vardı.
Macar sosyal forum komitesinden gelen bir temsilci yeni bir Avrupa için, sokaklarda, çalıştığımız iş yerlerinde, hayatın içinde örgütlenmeliyiz dedi. İçimizden bir kişi konuşurken hiç kimse dinlemiyorsa dönüp bir bakmalıyız kendimize, pratik ve teorik yapılanmayı yeniden konuşmalıyız fikrindeydi. Ne zaman bir şey konuşsak gerçek meseleyi kaçırdığımız duygusuna kapılıyorum diyordu. Kapitalist bir dünyada sadece neo liberalizmi tartışmanın yetersiz olduğunu sistemin kökten tartışılması gerektiğini vurguladı.
Yunanistan’ dan gelen bir katılımcı Kuzey Avrupa ve İskandinavya’ ya doğru genişlemenin başarısından sözederken, İspanya’dan forum üyesi bir kadın, Avrupa’ dan dünyaya bir tartışma kanalı açıldığından bahsetti umutla. Başka bir konuşmacı ise daha farklı yaklaşarak, katılımın yetersizliğinden şikayetler olduğunu, bu konudaki düş kırıklığının başlangıçtaki romantik yaklaşımlar olduğunu, zihinlerde erkenden büyük bir kostüm yaratılmasının heyecanı öldüreceğini hatırlattı.
Bir katılımcı tarafından yapılan bütün toplantı ve etkinlikler için insanların kişisel borçlara girdiklerinin söylenmesi, sadece vicdan sahibi insanların özel yardımlarıyla bu işlerin yürüdüğünün açıklanması, borçların ödenmesi için destek olmamız gerektiğinin vurgulanması hareketin nasıl bir yürekle götürüldüğünün kanıtıydı benim için.
Atmosfer insanlar arasında hak ve adaletin gerçekleşmesi ülküsüne en üst düzeyde hassasiyet gösterilen bir ortamdı. Türkiye’nin hedeflediği AB üyeliği, baştan beri G8 in aile yemeği fotoğrafında yani yetimlerden kalan ganimetlerin paylaşıldığı masada yer almaktı bir bakıma. Kibirliler ordusuna katılarak arada kalmaktan kurtulma, yoksullara, hakları gasp edilenlere yukardan akıl verme makamı.
Müslümanlara yakışan bu kirli ve kanlı çizgiyi takip etmek ve kutsamak değil, Avrupa’nın vicdanına destek vermek olabilirdi oysa. Bilge kral gibi her koşulda adaletin tarafında durmak ve cellatlara aşık olmaktan kaçınmak.
Avrupa Sosyal Forumunun ne kadar ilham verici olduğunu görmezden gelemeyiz. 2010 da İstanbul’da dindar sivil örgütlerin hatta partilerin forumun sosyal politikalarına güçlü bir destek vermeleri tartışmalara ve projelere katılmaları çok anlamlı olacak, umutları çoğaltacaktır.
Bianet – 04.12.2008 – İncirlik Üssü Gerçekleri
Nilüfer Uğur DALAY
İncirlik Üssü, işgallere, insan hakları ihlallerine destek veriyor. Guantanamo’ya giden uçaklar İncirlik’ten de geçiyor. Afganistan ve Irak’a giden kargonun yarısı İncirlik’ten. Üste 91 nükleer başlık var. Üs için çıkan kararname hâlâ “gizli” ve uzatılıyor. Bilmeyen kalmayıncaya kadar gerçekleri söylemeliyiz.
Her şey gözümüzün önünde oluyor ama ya biz görmüyoruz, görmek istemiyoruz ya da onlar bizim görmezliğimize ve unutkanlığımıza güvenip istedikleri gibi at oynatıyorlar.
İncirlik Üssü’nün daha Türkiye NATO’ya üye olmadan, 1951’de ABD’li askeri bir mühendis grubunca inşa edilmeye başlandığını biliyoruz.
O üssün Türk mü, Amerikan mı, NATO üssü mü olduğunun belirsiz olduğunu, hukuki durumunun tartışmalı olduğunu biliyoruz.
Soğuk Savaş döneminde füzeleri ve U2 casus uçakları ile Türkiye’yi korumak bir yana savaşın eşiğine kadar getirdiğini biliyoruz.
NATO hedef ve anlaşma ilkelerine aykırı ve alan dışı olarak 1958 Lübnan krizinden başlamak üzere, Körfez Savaşı, Afganistan işgali, Irak işgali sırasında önemli görevler üstlendiğini biliyoruz.
Irak’ın işgalinde İncirlik
Yalnızca 1991 Körfez krizi sırasında, üsten kalkan Amerikan uçaklarının Irak üzerinde 14.000 saat uçtuklarını, 3.000 adet bomba attıklarını, 100 füze fırlattıklarını ve 4 Irak uçağını düşürdüğünü, toplam 100 saldırı “paketi” düzenlediklerini biliyoruz.
Afganistan’a 8 saat uzaklıkta olan üssün, “Özgürlüğü Sürdürme Operasyonu”na lojistik destek verdiğini biliyoruz.
NATO nezdinde Silahlı Servisler Komisyonu üyesi senatörlerin; “Afganistan ve Irak’a indirilen kargonun yaklaşık yarısı İncilik Üssü’nden gelmektedir… Irak’a lojistik destek veren kargonun yaklaşık yüzde 70’i İncirlik Üssü’nden gelmektedir. Yine bu kargoların kullandığı ve ikmal ettiği yakıtın üçte biri ya Türkiye’den gelmektedir ya da Türkiye üzerinden” dediklerini de biliyoruz.
2004’ten bu yana üssün Amerikan askerlerine terminal görevi yaptığını, kargo uçaklarının lojistik destek aldığını biliyoruz.
İncirlik’teki nükleer silahlar
2006’da, üzerinde patlayıcı madde yazılı tırların üsten çıkıp İskenderun Limanı’na, oradan Güney Kıbrıs’taki Agratour Üssü’ne oradan da Lübnan ve Filistin’e karşı kullanılmak üzere İsrail’e gittiğini biliyoruz.
Ulusal Kaynaklar Savunma Konseyi’nin Şubat 2005 tarihli Hans M.Kristensen tarafından düzenlenmiş “Avrupa’daki Amerikan Nükleer Silahları” konulu raporuna göre, üste, yerleştirilmeleri 1998 yılında tamamlanmış 90 adet B-61 tipi nükleer başlığın bulunduğunu biliyoruz.
Amerikan Biliminsanları Federasyonu’ndan Hans M.Kristensen’in “Amerikan Hava Kuvvetleri Nükleer Silahlar Politikaları ve Prosedürleri Bülteni”ndeki bilgilere dayanarak hazırladığı 19 Haziran 2008 tarihli raporuna göre, bu bombaların bulunduğu üslerin ek güvenlik önlemleriyle güçlendirilmesinin gerekli olduğu, aksi halde bulundukları konumda ve yerde tehlike yaratacaklarını biliyoruz.
“Gizli” kararname
4 Nisan 1949’da imzalanan NATO Washington Anlaşması, 29 Mart 1980 tarihli Ankara Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşma maddelerine göre, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51.maddesinde belirtilen “ortaklaşa kendini savunma doğal hakkı” bağlayıcılığında, BM Güvenlik Konseyi’nin bu yönde herhangi bir kararı olmadığı, Türkiye’nin meşru müdafaa durumunda bulunmadığı ya da NATO’nun bu yönde bir kararı olmadığı halde, üssün, ABD’nin Irak ve Afganistan’a yönelik harekatlarında saldırı amaçlı ya da saldırıya destek amaçlı kullanılmasının hukuken mümkün olmadığını da biliyoruz.
BM Genel Kurulu’nun “saldırının tanımı” kararına göre, İncirlik’in ABD Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanımı; “ülkesini, üçüncü bir devlete karşı saldırı maksadıyla yabancı bir devletin kullanımına açan devletin eylemi de saldırı fiilini oluşturur” maddesini de, “bir devlet tarafından veya onun adına, silahlı güç işlevini görmek üzere bir başka devlete karşı silahlı çetelerin, toplulukların, düzensiz kuvvetlerin veya paralı askerlerin gönderilmesi eylemlerini ve uygulamalarını saldırı fiili” olarak tanımlayan maddeyi de biliyoruz.
Bütün bunların yanı sıra, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmalarına izin verme yetkisinin, Anayasa’nın 92 maddesi uyarınca, TBMM’de olmasına karşın, uluslararası hukukun meşru saymadığı halde, üsle ilgili karar alma yetkisinin Bakanlar Kuruluna verildiğini biliyoruz.
23 Haziran 2003 tarihinde imzalanan gizli bir Bakanlar Kurulu kararıyla İncirlik Üssü’nün ABD Silahlı Kuvvetleri tarafından, lojistik amaçla ve transit geçişler için kullanılmasına izin verildiğini ve bu kararnamenin her yıl uzatılarak bugüne kadar hükmünü sürdürdüğünü de biliyoruz.
Bütün bunları biliyor da ne yapıyoruz. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) kurulduğu günden bu yana Afganistan ve Irak işgaline karşı çıkıyor, 2005’ten bu yana “İncirlik Üssü Kapatılsın” kampanyası sürdürüyor, Bilgi Edinme Yasası’nın sağladığı hakla, Başbakanlığa, 2003 yılında imzalanan İncirlik Üssü’nün kullanımına ilişkin gizli kararnamenin içeriğini soruyor, Anayasa’nın 92.maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle, gizli kararnamenin iptal edilmesi için dava açıyor, paravan Path Corporation şirketine ait gözüken CIA uçakları, içerisindeki “terör zanlıları” ile Sabiha Gökçen Havaalanında 28 saat “yakıt ikmali” yaptığında protesto ediyor, ikmalin bu denli uzun sürme nedenini ve taşınan kargonun niteliğini soruyor, bileşenlerinden MAZLUMDER 2002’den bu yana Guantanamo’da yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çekiyor.
Yetiyor mu? Hala İncirlik Üssü, işgallere destek verebildiğine göre, hala insan haklarının ihlal edildiği üslere, uluslararası hukukun hiçe sayılarak insan taşınmasına olanak sağlayabildiğine göre, hayır.
Ancak gördüklerimizi, bildiklerimizi, gerçeği anlatmaya devam ediyoruz. Görmeyen, bilmeyen kalmayıncaya kadar da gerçekleri söylemeye devam etmeliyiz. Bir kez bilince, öğrenince söylemeli, anlatmalı göstermeliyiz. Aksi halde dünyada yaşanan acılara, dökülen kanlara ortak oluruz. Yarın sabah uyandığımızda aynada bakacak yüzümüzün olması için… (NUD/TK)
Bianet – 29.01.2009 – Binlerce Aktivist Brezilya’da Dünyanın Sorunlarını Tartışıyor
150 ülkeden 6 bine yakın kuruluş ve sosyal hareketin katıldığı Dünya Sosyal Forumu’nda 10 tema etrafında 2 bin 600’e yakın etkinlik düzenleniyor. Kadın Yürüyüşü, Kürt sorunu ve su forumu da Forum’un konuları arasında.
Bu yıl Brezilya’nın Amazon bölgesinde bulunan Belem kentinde düzenlenen Dünya Sosyal Forumu (WSF), 27 Ocak Salı günü düzenlenen coşkulu yürüyüşle başladı. Yaklaşık 150 bin kişinin katıldığı ifade edilen gösteri, kent merkezinden forumun düzenlendiği Amazon Federal Üniversitesi’ne kadar sürdü. Yerli halkların renkli kortejleriyle katıldığı yürüyüşün ardından forum alanında konserler düzenlendi.
Sosyal forumun bu yıl Belem’de düzenlemesinin iki önemli amacı var. Birincisi, Amazon ormanları ile çevrili olan ve Amazon nehrinin kıyısında yer alan Belem’de küresel ısınma başta olmak üzere ormanların yok edilmesi ve diğer çevre sorunlarına dikkati çekmek. İkincisi ise “küreselleşme çağında” yokolma sürecine girmiş olan yerel kültürleri ve halkları gündeme getirmek.
Sosyal forumda, küresel dünyanın içinde olduğu ekonomik kriz ve bu krizden çıkışa dair Davos’ta önerilen politikalar da yoğun bir eleştiriye tabi tutuluyor. Walden Bello gibi yazarlar, krizin kapitalizmin doğasından kaynaklandığını ve forumların kapitalizmi aşacak biçimleri üretmesi gerektiğini söylerken, Latin Amerikalı kimi katılımcılar alternatif yerel kalkınma stratejilerinin üzerinde durulması gerektiğini ifade ediyor.
Forumun birinci günü
Forum toplantıları ise yürüyüşün bir gün ardından, 28 Ocak Çarşamba günü başladı. Belem’deki iki üniversite kampusunde yapılan toplantılar çok yoğun bir katılımla geçiyor.
Forumda yaklaşık 150 ülkeden 6 bine yakın kurum, kuruluş ve sosyal hareket yer alıyor. Forum süresince 10 tema altında yaklaşık 2600 etkinlik düzenlenecek.
İlk gün düzenlenen etkinlikler arasında dikkat çekenlerden birisi Dünya Kadın Yürüyüşü’nün 2010’a dair uluslararası eylemlerin inşasını tartıştığı toplantıydı. Türkiye’den Yıldız Temelturkan’ın da konuşmacı olduğu toplantıda kadınlar hem eylem stratejilerini tartıştı hem de ritm aletleri çalıp şarkılar söyledi. 2010’da İstanbul’da yapılacak olan Avrupa Sosyal Forumu, Dünya Kadın Yürüyüşü’ünün önemli duraklarından biri olacak.
Forumun öne çıkan temelarından birisi “devletsiz halklar”. Katalonya, Bask Ülkesi, Filistin, Brezilya gibi ülkelerden çeşitli sivil toplum kuruluşları forum alanında oluşturulan büyük bir tematik çadırda etkinliklerini düzenliyor. Kürt hareketinin de başından beri aktif olarak yer aldığı bu ağın Belem’deki toplantılarına Türkiye’den Lice Belediye Başkanı Şeyhmus Bayhan ve geçtiğimiz aylarda Diyarbakır’da kurulan Mezopotamya Sosyal Forumu’nun aktivisti Barış Dikilitaş konuşmacı olarak katılacaklar.
Forumda önümüzdeki günlerde yapılacak binlerce etkinlik arasında ATTAC ve “Emek ve Küreselleşme Ağı”nın kriz üzerine düzenleyeceği toplantılar ile Türkiye’den ve dünyadan su konusunda çalışan hareketlerin Mart ayında İstanbul’da düzenlenecek Dünya Su Forumu ve alternatifleri tartışacağı toplantılar dikkat çekici.
Chavez, Morales, Correa ve Lugo
Dünya Sosyal Forumu’nda 29 Ocak Perşembe günü yapılacak “Latin Amerika Halkalarının Entegrasyonu Olasılığı” isimli toplantıya Devlet Başkanları Hugo Chavez (Venezüella), Evo Morales (Bolivya), Rafael Correa (Ekvador) ve Fernando Lugo (Paraguay) da katılacak.
Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen hareketlere bağlı 1000’den fazla davetlinin katılacağı toplantının ardından, bu ülkeler ile Brezilya’nın bir pakt oluşturma yönünde adımlar atması bekleniyor.(EE/EÜ)
Sabah – 08.02.2009 – “Times square’e çıkar satılmış Fox sloganı atarız”
Türkiye siyasetinde etkili olmaya başlayan bu yeni ‘kampanya eylemcileri’nin profilini çıkarmak kolay değil.
Eylemcilerin ortak noktası büyük bir çeşitlilik oluşturmaları, hak savunuculuğunu sadece kendi hakları olarak görmemeleri, heyecanlı, hareketli, eğlenceli projeler yapmaları.
Daha çok AKP’ye karşı kapatılma kampanyası açıldığında yaptıkları eylemlerle tanınan Genç Siviller’den Yıldıray Oğur, aynı zamanda savaş karşıtı koalisyona da destek verdiklerini söylüyor.
Sırf Türkiye değil, dünya siyasetiyle de ilgili olduklarını vurgulayan Oğur: “ABD’de yaşasak Time Square’e çıkar, ‘ABD laiktir laik kalacak!’, ‘satılmış FOX TV!’ diye bağırırdık,” diyor. BAK ve Hrant’ın Arkadaşları inisiyatifi üyesi Bülent Aydın ise sivil muhalefet tarihimizdeki önemli bir olayı hatırlatıyor: “Bizde sivil muhalefet hareketlerinin geçmişte çok önemli örneklerinden biri, kayıplarının peşinde her hafta Galatasaray Meydanı’nda oturan Cumartesi Anneleri’dir. Eşit ilişkiler üstünden yürüyen, bütün sorumlulukların nöbetleşe yapıldığı, gönüllü bir faaliyetti bu. Başka hareket ve kampanyalara örnek oldu.” 21 Şubat’ta Küresel BAK’çılar 60. yılını kutlayan NATO’ya karşı eylem yapacaklar.