Bir göz de sen ol!
ÖLDÜRÜLEN 376 ÇOCUK İÇİN
2009’da öldürülen çocukların anısına başlatılan bir göz de sen ol inisiyatifi bu gün bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında başladıklarından bu yana çocuk ölümlerinin devam ettiğine dikkat çeken inisiyatif üyeleri ölümlerin durdurulması için çağrı yaptılar.
Basın açıklamasını Türkçe ve Kürtçe Gazeteci Rojin Akın ve tiyatro sanatçısı Yeşim Büber okudular. Açıklamada “4 Aralık Cumartesi günü Tünel’den Taksim’e yürüyeceğiz beyaz önlüklerimizle. İmza toplayacağız. Oturma eylemi yapacağız. Suçlular yargı önüne çıkarılıp yargılanana kadar vazgeçmeyeceğiz.” dendi.
Aşağıda basın açıklaması metni ve DİHA’nın haberi var.
Bir göz de sen ol!
ÖLDÜRÜLEN 376 ÇOCUK İÇİN
Değerli basın emekçileri,
21 Kasım 2009’da ‘Bir Göz de Sen Ol’ inisiyatifini oluşturduğumuzda aralarında medyada adları öne çıkan Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz gibi öldürülen çocukların sayısı 342 idi. Son 1 yıl içinde tam 14 çocuk yine ölümlere, cinayetlere kurban gitti. Bu sayı ne yazık ki 11 Kasım 2010 itibariyle 356 oldu. İnisiyatif olarak bu basın toplantısı öncesi yaptığımız yeni bir çalışmayla maalesef sayının 376’ya ulaştığını tespit ettik. Bu sayı bizim kendi çabamızla ulaşabildiğimiz bir rakam. Sayının artmasından korkuyoruz!
376 ölü çocuk.
Bu çocukları öldüren serseri kurşunlar değil, trafik değil, hiçbiri kazara da ölmedi.
Bu çocuklar bizzat devlet tarafından hedef alınarak öldürüldüler; terörist ilan edilen Uğur Kaymaz gibi, kaçakçı olduğuna hükmedilerek vurulan Mehmet Nuri Çoban gibi. Bir uzman çavuşun kafasına sıktığı kurşunla toprağa düşen Enver Turan gibi.
Köyleri jetlerle bombalandığında topluca öldürüldüler, evleri basılıp ana-babalarıyla birlikte götürüldükleri karakollarda öldürüldüler; Mirza, Mehmet, İrfan, Çiçek, Hacı, Kerem, Huri, Liluz, Hazal, Bebek Bedir gibi.
Dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle öldürüldüler; İbrahim Halil Çoban gibi, Fırat Kıvanç gibi.
Uluorta ve cömertçe atılan gaz bombalarıyla öldürüldüler; 18 aylık bebek Mehmet Uytun gibi.
Evlerinin dibinde yine uluorta talim eden askerlerin kurşunlarıyla öldürüldüler; Edanur Avcı gibi, Canan Saldık gibi.
Üstlerinden panzerler geçerek öldürüldüler; Yahya Menekşe gibi, yine sokakta hızla seyreden bir panzerin çarpmasıyla ölen Diren Basan gibi.
Askeri mühimmatları çocukların oyuncakları yapan devletin eliyle öldüler, parçalandılar; Ceylan gibi, Rujiyan gibi.
Yola çıktığımızda şöyle demiştik:
‘1989’dan 2010’a son yirmi senede tam 342 Kürt çocuğu devletin kolluk kuvvetlerince öldürüldü. 342 sayısı, şiddetin doğrudan yöneldiği çocukları anlatmak için sadece bir simgedir. Talebimiz, bu savaşta öldürülmüş tüm çocuklar içindir. Onların sıralamada isimleri, sayıları bile yok! Ayrıca polisin, askerin, korucunun dipçikleri, bombaları, tekmeleriyle komaya giren, felç kalan çocukların sayısı öldürülenlerden çok daha fazla. Ne yazık ki binleri aşıyor. Bu şiddeti üretenlere dava bile açılmıyor. Açılmışsa beraat ettiriliyor ya da sembolik cezalarla yetiniliyor.
Artık yeter! 20 yıldır on binlerce yurttaşımızın yanı sıra çocuklarımızın da canını alan zulüm dursun! Şiddete son verilsin! Bu cinayetleri işleyen kolluk kuvveti mensupları yargıda kurtarılmasın! Bunu önleyecek yasal düzenlemeler derhal yapılsın! Bizler, bu talepler gerçekleşene, çocukların öldürülmesine, sakatlanmasına yol açan bu kirli savaş bitene kadar kolumuzda birer kırmızı bileklik taşıyacağız. Bilinsin ki.342 sabinin gözleri, 342 masum ruh barış ve adalet gerçekleşene kadar vicdanlarımıza sessizce, ama susmadan bakıyor olacak!
Ve her çocuğun adını taşıyan birer önlük giyerek ilki İstanbul’da 21 Kasım 2009 tarihli olmak üzere sessiz sözsüz yürümüştük. Yürüyüşümüzü 19 Nisan 2010’da ‘Çocuklar İçin Adalet Girişimi’ ile birlikte Diyarbakır’da, 22 Mayıs 2010’da Ankara’da, 25 Temmuz 2010‘da İHD ile birlikte tekrar İstanbul’da gerçekleştirmiştik.
Bu gün de çocuklarımız öldürülmeye devam ediyor; yakalanan yok, yargılanan yok, hesap veren yok… Çocuklarımız sadece toprağa değil, utancın sessizliğine de gömülüyor…
Medya, birkaç istisna dışında ya sessiz ya kör, ya da olayları münferit vakadan sayıp spikerin acıklı yüz ifadesinde vicdanını soğutuyor. Günlük ‘haberciklerin’ hızı içinde bu kirli savaşın katlettiklerine yer yok, çocuk bile olsa…
Failler, sorumlular belli, sadece karanlıkta tutuluyor. Günışığına çıkarılmaları için desteğinizi bekliyoruz.
Bu 376 çocuğun gözleri bize bakmaya devam ediyor. Biz de iktidardakilerin gözlerinin içine bakacağız, sorumluların enselerinde olacağız, sokağa çıkacağız, bu işin peşini bırakmayacağız. Meclise daha önce bir soru önergesi verilmişti, gündeme almaları için tekrar vereceğiz. 4 Aralık Cumartesi günü Tünel’den Taksim’e yürüyeceğiz beyaz önlüklerimizle. İmza toplayacağız. Oturma eylemi yapacağız. Suçlular yargı önüne çıkarılıp yargılanana kadar vazgeçmeyeceğiz.
Êdî bes e! Artık çocuklar ölmesin diye bir kez daha karşınızdayız, sık sık karşınıza çıkacağız, başka hiçbir çocuğumuz ölmesin diye…
Bir göz de sen ol, durdur bu ölümleri…
Gazeteci Rojin Akın ve tiyatro sanatçısı Yeşim Büber…
Devletin öldürdüğü Kürt çocukları İstiklal’de size bakacak!
DİHA – 01.12.2010
Bir Gözde Sen Ol İnisiyatifi’ni oluşturan akademisyen, sanatçı ve aktivistler, devlet tarafından öldürülen 376 çocuğun unutulmaması ve yeni ölümlerin yaşanmaması için İstiklal Caddesi’nde öldürülen çocukları temsilen önlükler giyerek, yürüyüş yapacak.
Devlet tarafından öldürülen çocukların unutulmaması ve çocuk ölümlerinin durdurulması için bir grup aktivist ve sanatçı tarafından kurulan Bir Gözde Sen Ol İnisiyatifi, Karşı Sanat Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya çok sayıda aktivist katılırken, basın açıklamasını Akademisyen Sezai Temelli, oyuncu Yeşim Büber ve gazeteci Rojin Akın yaptı. Açıklamayı Akın Kürtçe olarak okurken, Büber ise Türkçe okudu. İnisiyatifin kuruluş amacına anlatan Büber, 21 Kasım’da akademisyen, aktivit ve sanatçıların katılımı ile kurulduklarını son bir yıl içinde 14 çocuğun daha devlet cinayetine kurban gittiğini aktardı.
Kazara ölmediler, devlet cinayetine kurban gittiler
Daha önce yaptıkları açıklamada öldürülen çocukların sayısını 356 olarak verdiklerini ancak, yaptıkları çalışma sonucu bu sayının 376 olduğunu tespit ettiklerini kaydeden Büber sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çocuklar serseri kurşunlarla değil, trafik değil, kazara ölmediler. Bu çocuklar bizzat devlet tarafından hedef alınarak öldürüldüler. Terörist ilan edilen Uğur Kaymaz gibi kaçakçı olduğuna hükmedilerek vurulan Mehmet Nuri Çoban gibi. Bir uzman çavuşun kafasına sıktığı kurşunla toprağa düşen Enver Turan gibi. Köyleri jetlerle bombalandığında topluca öldürüldüler, evleri basılıp ana-babalarıyla birlikte götürüldükleri karakollarda öldürüldüler. Mirza, Mehmet, İrfan, Çiçek, Haci, Kerem, Huri, Liluz, Hazal, Bebek Bedir gibi. Dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle öldürüldüler. Halil İbrahim Çoban, Fırat Kıvanç gibi. Uluorta cömertçe atılan gaz bombasıyla öldüler 18 aylık Mehmet Uytun gibi. Evlerinin dibinde uluorta asker kurşunuyla öldürüldüler. Edanur Avcı, Canan Saltık gibi. Üstlerinde panzer geçerek öldürüldüler. Yahya Menekşe Diren Basan gibi. Askeri mühimmatları çocuk oyuncağı yapan devletin eliyle öldürüldüler, parçalandılar. Ceylan gibi Rujiyan gibi.”
‘Medya kirli savaşın öldürdüğü çocuklara kör’
İnisiyatif olarak yola çıktıklarında Kürt çocuklarının devletin kolluk güçlerinde öldürüldüğüne dikkat çektiklerini aktaran Büber, bu amaçla 21 Kasım 2009’da İstanbul’da, 19 Nisan 2010’da Diyarbakır’da, 22 Mayıs’ta Ankara’da ve yine 25 Temmuz’da İstanbul’da çocuk ölümlerinin son bulmasını istediklerine ancak çocukların hala öldürülmeye devam ettiğini söyledi. Medyanın bir kaç istisna dışında Kürt çocuklarının ölümüne kör ve sağır kaldığını kaydeden Büber, “Medya münferit vakadan sayıp spikerin acıklı yüz ifadesinde vicdanını soğutuyor. Günlük haberciklerin hızı içinde bu kirli savaşın katlettiklerine yer yok çocuk bile olsa” şeklinde konuştu.
‘Çocuklar hala gözlerimize bakıyor’
Failleri sorumluları belli olan bu cinayetlerin gün ışığına çıkarılması için herkesin desteğini beklediklerini kaydeden Büber, “376 çocuğun gözleri bize bakmaya devam ediyor. Bizde iktidarların gözlerinin içine bakmaya devam edeceğiz, sorumluların ensesinde olacağız, sokağa çıkacağız, bu işin peşini bırakmayacağız” diye konuştu. Büber son olarak, “Edi bes e artık çocuklar ölmesin” diyerek, 4 Aralık Cumartesi Günü öldürülen 376 çocuğu temsilen giyecekleri önlüklerle İstiklal Caddesi’nde bir kez daha yürüyeceklerini söyledi.
‘Öldürülen çocuklardan sizde sorumlusunuz’
Son olarak söz alan Çocuklar İçin Adalet Takipçileri’nde Oyuncu Mehmet Atak ise Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz’ın heykeli yaptırdığı için “Suçluyu övme” suçundan yargılandığını hatırlatarak, “12 yaşında sırtında vurularak öldürülen çocuğun faile olan özel tim meşru savunma yaptığı gerekçesiyle mahkemece savunuldu. Yani çocuklara sıkılan kurşunlar bizim vergilerimizle alındı. Dolayısıyla o suça bizde ortağız. İşte bu yüzden başka ölümlerin yaşanmaması için bir sözde sen ol diyeceğiz” diye kaydetti.
‘Bir göz de sen ol’
Öldürülen çocuklar için, ‘bir göz de sen ol’
DİHA – 30.11.2010
Özellikle bölgede savaş koşulları altında devletin güvenlik görevlileri tarafından öldürülen çocuklar için “Bir Göz de Sen Ol İnisiyatifi” oluşturuldu. Daha önce bilinenin aksine öldürülen çocukların sayısının 356 değil 376 olduğunu açıklayan inisiyatif, önümüzdeki günlerde konuya dikkat çekmek için bir dizi eylem yapacak.
Türkiye’de devlet güçleri tarafından öldürülen ilk çocuğun adı 1988 yılında Ramazan Dağ olarak kayıtlara geçerken, öldürülen çocukların sayısı 376’ya ulaştı. Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz, Ramazan Diren ve onlarca çocuk çatışmalı ortamın faturasını, canları ile ödeyen onlarca çocuktan sadece bir kaçı. Öldürülen çocukların unutulmamasını sağlamak amacıyla bir grup aktivist ve aydının bir araya gelmesiyle “Bir Göz de Sen Ol İnisiyatifi” kuruldu. İnisiyatif, öldürülen çocuklara dikkat çekmek ve bu çocukların kazara ölmediklerine işaret etmek için bir dizi eylem hazırlığında.
İnisiyatif tarafından basına gönderilen yazılı açıklamada, bir yıldır çalışmalarını sürdüren inisiyatifin bundan sonra aktif eylem yapma kararı aldığını duyurdu. Açıklamada, “Oluşturduğumuzda aralarında medyada adları öne çıkan Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz gibi öldürülen çocukların sayısı 342 idi. Son 1 yıl içinde tam 14 çocuk yine ölümlere, cinayetlere kurban gitti. Bu sayı ne yazık ki 11 Kasım 2010 itibariyle 356 oldu. İnisiyatif olarak bu basın toplantısı öncesi yaptığımız yeni bir çalışmayla maalesef sayının 376’ya ulaştığını tespit ettik. Bu sayı bizim kendi çabamızla ulaşabildiğimiz bir rakam. Sayının artmasından korkuyoruz” deniliyor. İnisiyatif üyeleri, eylem süreçlerini anlatmak için yarın Karşı Sanat Galerisi’nde bir basın toplantısı düzenleyecek.