2001 yılının Temmuz ayında Cenova’da gerçekleşen G8 toplantılarının protestosu muazzam bir hareketliliğe tanık olmuştu. İlk gün 60 bin, ikinci gün 50 bin kişinin katıldığı gösterilere, son gün 300 bin kişi katıldı. Polis terör estirmesine rağmen eylemler o kadar kitlesel, coşkulu ve militandı ki Cenova İtalyan solu için neredeyse bir yeniden doğuş anlamına geldi.
Eylemler sırasında İtalyan polisinin aktivist Carlo Guliani’yi öldürmesi harekete küresel düzeyde öfkeli bir ivme kattı. İtalya’da G8 toplantısından sonra da Carlo’nun ölümü protesto edildi. Cenova eylemlerinin önemi, bir süre sonra dünyanın içine yuvarlanacağı savaş atmosferine karşı büyük bir savaş karşıtı dalganın belirleyici köşe taşlarından olmasıydı. Türkiye’de sol içinde bu harekete – inşa etmeye çalıştığımız siyasi kampanyalar dışında- gerektiği önemi veren neredeyse hiçbir grup yoktu. Tersine, Cenova’da zirveye çıkan antikapitalist hareketin Türkiye’de bir karşılığı olmayacağını iddia edenler vardı.
Cenova’da eylemlerin gösterdiği bir önemli nokta varsa o da bu hareketin bir parçası olarak muhalefet eden kişi ve grupların kapitalizmin başlıca üst kurumlarını hedef almasının mantığında yatan antikapitalist özdür.
Bu öz, hareket içinde iki yanlı bir işlev gördü. Bir yandan şirketlerin ve onların bir dediğini iki etmeyen hükümetlerin eleştirisini her kampanyanın ana unsuru haline getirdi. Öte yandan, şirketler ve siyasal iktidarlar arasındaki bağlantı, 11 Eylül saldırılarının hemen ardından, hareket içindeki aktivistlerin bir başka bağlantıyı da aynı keskinlikte kurmasının temeli oldu: Şirketler, siyasal iktidarlar ve emperyalistler arası yayılmacılık ve hegemonya savaşları arasındaki kopmaz bağlar güçlü bir şekilde teşhir edildi.
Bu yüzden Cenova’da G8 zirvesini protesto eden yüz binlerce aktivist, iki sene sonra ABD’nin Irak işgalini engellemek için sokaklara çıkan milyonlarca aktivistin üzerinde yükseldiği temellerden birisi olmuştu. G8 adı altında toplanan ülkelerin zirvesi emperyalist bir zirveydi.
Cenova eyleminin üzerinden bir buçuk yıl geçmeden, 15 Şubat 2003’te, tüm dünyada eş zamanlı, savaş karşıtı eylemler gerçekleşti. Dünya çapında 20 milyon kişi gösterilere katıldı. Aynı sloganlarla, aynı taleplerle, aynı pankartlarla, aynı kararlılık ve aynı kızgınlıkla dünyanın 600 kentinde milyonlarca insanın antiemperyalist bir gösteriye çıkması, yepyeni bir durumdu.
ABD, daha sonra Irak’ı işgal etse de sonuçta utanç verici bir yenilgi aldı. Bugün, vadettiği hiçbir siyasal ya da askeri başarıyı sağlayamadan Afganistan’dan da çekilmek zorunda kalıyor.
Küresel emperyalist piramidin zirvesinde yer alan bu saldırgan egemen sınıfın aldığı mağlubiyette çok önemli bir etken olan Cenova eylemlerini, bu eylem sırasında polisin öldürdüğü Carlo Guliani’yi hatırladıkça, bu hareketin hem Türkiye’de hem de dünyada sol kanadın inşasında rol oynayan aktivistler grubunun bir parçası olmanın önemine bir kez daha ikna oluyorum.
Yirmi sene sonra, Cenova kapitalizmin baronlarına kafa tutmanın mümkün olduğunu gösteren büyük bir deneyim olarak bugünkü harekete ışık tutmayı başarabiliyor.
(Sosyalist İşçi)