Hrant’ın arkadaşları, Hrant Dink davası için Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalalet Bakanlığı’na sordukları soruları ve aldıkları cevapları bu gün bir basın açıklaması ile duyurdular. Basın Açıklamasını yapan Ümit Kıvanç alınan cevapların son derece moral bozucu olduğunu söyledi. Aşağıda Basın açıklamasına ilişkin haberler var.
Dink’in arkadaşlarından ‘cevap alamadık’ tepkisi /CNN Türk – 12 Ekim 2010
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dava sürerken “Hrant’ın Arkadaşları Grubu” üyeleri, cinayete ilişkin Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalalet Bakanlığı’na sordukları soruları ve aldıkları cevapları basın mensuplarına açıkladı.
3 yılı aşkın süredir devam eden Hrant Dink cinayeti davasının takipçisi olan ve kendini Hrant Dink’in arkadaşları olarak adlandıran Ümit Kıvanç, Eylem Yılmaz, Anıl Güler Beyoğlu’nda Cezayir Toplantı Salonu’nda ortak basın toplantısı düzenledi.
“Cumhurbaşkanlığı’ndan cevap alamadık”
Basın açıklamasını okuyan Ümit Kıvanç devlet ve hükümet yetkililerine Hrant’ın öldürülmesine ilişkin çeşitli sorular sorduklarını hatırlatarak, “Size sorduklarımızı özetleyecek, aldığımız cevapları aktaracağız. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘Hrant Dink maalesef gerekli tedbirler alınmadığı için hayatını kaybetti’ demişti. Biz de ona, ‘Bu tedbirler nelerdi?, bunları kimlerin alması gerekiyordu?, alması gerekirken almayanlar hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı, bunun için siz talimat verdiniz mi?’ diye sorduk. Cevap alamadık” şeklinde konuştu.
Ümit Kıvanç, “Cumhurbaşkanına ayrıca, Hrant’ın öldürülmesiyle ilgili olarak Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirmeyi düşünüp düşünmediğini, bu kurulun harekete geçmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığını sorduk. Aldığımız cevap şu: ‘Yargı organları Devlet Denetleme Kurulu’nun görev alanı dışındadır.’ Çünkü Hrant Dink davası artık yargının işiydi ve yargı mercilerinin görev alanına giren konularla ilgili dilekçeler incelenmiyordu. Diğer sorularımız da bilmem kaç sayılı kanun kapsamına girmiyordu dolayısıyla bize cevap vermeleri gerekmiyordu. Cumhurbaşkanlığı’ndan aldığımız cevapların belki de en anlamlısı şuydu: ‘Hrant Dink cinayeti yargıya intikal etmiştir.’ Aslına bakarsanız bunu söyledikleri iyi oldu, çünkü biz fark etmemiştik” diye konuştu.
“Dışişleri Bakanlığı’ndan da cevap alamadık”
Ümit Kıvanç, “Dışişleri Bakanlığı’nın AİHM’e gönderdiği savunmayı hatırlıyorsunuz. Dışişleri Bakanına, “Bu savunmayı kimin hazırladığını sorduk. ‘Savunmayı hazırlayana bu görevi kim ne zaman verdi, o metni kimler okudu, kimler onayladı?’ dedik. ‘O savunmayı hazırlayan görevliyle ilgili işlem yaptınız mı, yaptıysanız nedir, yapmadıysanız neden?’ diye sorduk. Bunların hiçbirine cevap alamadık. Bunun yerine, Dışişleri Bakanlığı, o korkunç savunmayla ilgili sorumluluğun sadece kendilerine ait olmadığını söyledi. ‘Adalet ve İçişleri bakanlıklarından alınan bilgilere dayanarak hazırladık’ dediler. Savunmanın hazırlanması konusunda “mevzuata aykırı bir husus olmadığını vurguladılar” açıklamasında bulundu.
“Talebinizi ilgili firmaya şahsen iletmeniz gerekmektedir”
“Hrant Dink cinayeti davası sırasında devletin çeşitli kurumlarından birçok belge geldi gitti” diyen Kıvanç, “Aralarında MİT’ten gelen tek yaprak yoktu. Başbakana, “Bu süreçte MİT’in herhangi bir faaliyetinin izine rastlamayışımız neden?” diye sorduk. ‘MİT’in cinayetle ilgili hiçbir istihbarat kırıntısına ulaşmamış olması mümkün mü?’ dedik. ‘Varsa bu bilgiler nedir, yoksa MİT’le ilgili işlem yaptınız mı? Yapmadıysanız neden?’ diye sorduk. Bu defa aldığımız cevabı aynen aktaracağız. “Başvurunuzda belirttiğiniz kurum özerk konumda olduğundan, Başbakanlıkça yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Talebinizi ilgili firmaya şahsen iletmeniz gerekmektedir” şeklinde cevap aldık” diye konuştu.
“Siz zaten bu soruşturmalarda taraf değlsiniz ki, size ne oluyor”
Kıvanç, “Adalet Bakanlığına sorduğumuz ilk soru şuydu: 2004’te başını Ergenekon sanıklarından Levent Temiz’in çektiği bir Ülkücü grubu Agos önünde eylem yapmış, Hrant’a ‘Bundan sonra nefretimizin hedefisin, hedefimizsin’ demişlerdi. Bu, tanımı yasada bulunan
bir suçtu. Ve herhangi bir soruşturmanın konusu olmamıştı. Suç oluşturan bu eyleme dair hiçbir yasal işlem yapmayan savcılar hakkında bakanlık bir şey yapmış mıydı? İkinci sorumuzsa, yine İstanbul Emniyeti’nden görevlileri kusurlu bulan müfettiş raporuna rağmen Bölge İdare Mahkemesi’nin polisleri soruşturmadan kurtarmasına ilişkindi. ‘Bu hakimler yasal süreci tıkadı, ne yaptınız?’ diye sorduk. Aldığımız cevapta Adalet Bakanlığı, önce, hakim ve savcılarla ilgili soruşturmaların gizli olduğunu, sade vatandaşa bu konuda bilgi verilemeyeceğini hatırlattı. Sonra, ‘Siz zaten bu soruşturmalarda taraf değilsiniz ki, size ne oluyor!’ dedi” açıklamasında bulundu.
Ümit Kıvanç sözlerine şöyle devam etti:
“Yani devlet bize ne demek istedi, şöyle toparlayabiliriz. Kusura bakmayın, biz henüz ciddiye alınacak bir devlet değiliz. Bir hukuk devleti, hiç değiliz. Kuruluş aşamasındayız. Şu anda henüz, eski cumhurbaşkanımız ve jandarma genel komutanımız acaba kendi resmî görevlilerimiz tarafından mı öldürüldü, bunu araştırıyoruz. Yaklaşık on yedi yıl sonra sizin meselenizle de ilgileneceğiz Allah kısmet ederse.”
“Adalet istiyoruz”
Basın açıklamasının ardından Hrant Dink’in arkadaşları basın mensuplarının soruları yanıtladı.
Bir gazetecinin aldığınız bu cevaplardan sonra devletten ve hükümetten umudunuzu kestiniz mi? şeklindeki soruya Ümit Kıvanç, “Şahsen benim umudum yok bu devletten hiçbir zaman. Biz arkadaşı öldürülmüş bir grup insanız. Adalet istiyoruz. Bunu başka kimden isteyebiliriz ki. Yani burada bahsettikleri gibi bir firmaya gidip adalet istemeyemeyiz. Adalet olacaksa bunun sorumlusu devlettir” diye konuştu.
Devlet Hrant Dink Sorularına Yanıt Verdi: Cevap Yok
BİA Haber Merkezi – 12 Ekim 2010
“Hrant’ın Arkadaşları”, Dink cinayetiyle ilgili devletin bilgi edinme sorularına verdiği yanıtları açıkladı. Başbakanlık MİT’i “özerk bir firma” olarak nitelendiriyor, “Talebinizi ilgili firmaya şahsen iletmeniz gerekmektedir” diyor. Hrant’ın Arkadaşları’ndan Kıvanç, “Devlet bizimle alay ediyor” dedi.
Hrant Dink cinayetinin çözülmesi ve sorumluların yargılanabilmesi için bir bilgi edinme kampanyası başlatan “Hrant’ın Arkadaşları”, Cumhurbaşkanlığına, Adalet, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarına ve Başbakanlığa sorulan sorulara gelen yanıtları paylaştı.
Bugün Cezayir Toplantı Salonu’ndaki toplantıda, Dink’in öldürülmesi, cinayet öncesi ve sonrası ile dava sürecinde yaşananlarla ilgili sorulara verilen yanıtların da yer aldığı basın açıklamasını okuyan Hrant’ın Arkadaşları’ndan Ümit Kıvanç, şunları söyledi:
“Birtakım devlet görevlilerinin neredeyse yolları açan iş makinesi gibi çalıştığı, yargı ve medyanın büyük bir iştahla katıldığı cinayet süreci yetmiyormuş gibi, cinayet sonrasında da bütün resmi görevliler korundu, kollandı, kimse soruşturulmadı, yargılanmadı, cezalandırılmadı. Cinayet davası giderek insan onuruna aykırı sahnelerin art arda sergilendiği bir meşum tiyatroya döndü.”
Kıvanç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Hrant Dink gerekli tedbirler alınmadığı için öldü” ifadeleri üzerine “Bunu nereden biliyorsunuz” sorularına “Cumhurbaşkanımız kamuoyunda paylaşılan endişeleri dile getirdiler, nitekim AİHM kararıyla bu endişelerin yersiz olmadığı anlaşıldı” diye yanıt aldıklarını söyledi.
“Size ne oluyor, siz soruşturmanın tarafı mısınız”
Kıvanç, Adalet Bakanlığı’na, Ergenekon sanıklarından Levent Temiz ile birlikte milliyetçi bir grubun 2004’te Agos önündeki eylemde Dink’e “Hedefimizsin” tehditleri üzerine harekete geçmeyen savcılarla ilgili bir işlem yapıp yapmadıklarını da sorduklarını, “Adalet Bakanlığı’nın “Siz zaten bu soruşturmalarda taraf değilsiniz ki size ne oluyor” tonunda bir yanıt verdiğini söyledi.
“O korkunç savunmaya üç bakanlık sahip çıktı”
Dışişleri Bakanlığı’nın AİHM’ye gönderdiği savunmayı kimin hazırladığını, bu görevin kim tarafından, ne zaman verildiğini, kimler tarafından onaylandığını, savunmayı hazırlayan görevliyle ilgili işlem yapılıp yapılmadığıyla ilgili başvurulara ise gelen yanıta dair ise Kıvanç, şöyle konuştu;
“Bunların hiçbirine cevap alamadık. Bunun yerine, Dışişleri Bakanlığı, o korkunç savunmayı, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarından alınan bilgilere dayanarak hazırladıklarını söyledi. Bu cevaptan sonra, Hrant’ı yazdığı şeyin tam aksinden ötürü mahkum eden, hiç olmadığı bir şeyle suçlayan, bir Neo-Nazi ile bir tutan iç kaldırıcı savunmaya hükümetin ve devletin toptan sahip çıktığını anlamış olduk.”
MİT bir firma mıdır?
Kıvanç, Başbakana, Dink cinayeti davasında neden MİT’in herhangi bir faaliyetine rastlamadıklarına ilişkin soruya ise, “Başvurunuzda belirttiğiniz kurum özerk konumda olduğundan, Başbakanlıkça yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Talebinizi ilgili firmaya şahsen iletmeniz gerekmektedir” diye yanıt verildiğini söyledi.
Toplantıya katılan Zeynep Tanbay, açıklamanın sona ermesinin ardından bilgi edinme hakkının var olmadığının kanıtlandığını söyledi.
Hrant’ın Arkadaşları’na cevap veren yok
Marksist.org – 12 Ekim 2010
Ermeni olduğu için öldürülen gazeteci Hrant Dink’in arkadaşları 1,5 ay önce İçişleri, Dışişleri ve Adalet Bakanlığı ile Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’na gönderdikleri soruların “cevaplarını” bir basın toplantısı ile duyurdu. Devlet görevlileri sorulara doyurucu yanıtlar vermek yerine “mevzuata uygun” olarak cevap vermeyi reddetti.
Hrant’ın arkadaşları 1 Eylül 2010’da bir basın toplantısı düzenleyerek bilgi edinme haklarını kullanacaklarını açıklamış ve üç bakanlık ile Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığa bir dizi soru sormuşlardı. Aynı sorular bu makamlara yüzlerce farklı yurttaş tarafından e-mail yoluyla da gönderilmişti. Bugün Cezayir Otel’de bir basın toplantısı düzenleyen Hrant’ın arkadaşları devlet görevlilerinin verdikleri “cevapları” basınla paylaştılar.
Basın açıklamasını okuyan Ümit Kıvanç; “Türkiye Cumhuriyeti’nin, vatandaşa bilgi edinme hakkı diye bir hak tanıyan yasaları var; biz de bu yasalardan doğan hakkımızı kullanarak, arkadaşımızın öldürülmesine ve sonrasına dair kaygılarımızı, şüphelerimizi dağıtmak istedik” diyerek gelen cevapları özetledi.
Hrant’ın arkadaşları “Hrant Dink maalesef gerekli tedbirler alınmadığı için hayatını kaybetti” diyen Cumhurbaşkanı’na “Bu tedbirler nelerdi? Bunları kimlerin alması gerekiyordu? Tedbir alması gerekirken almayanlar hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı, bunun için siz talimat verdiniz mi?” diye sordur.
Cumhurbaşkanlığı’nın cevabı “Cumhurbaşkanımız kamuoyunda paylaşılan endişeleri dile getirdiler, nitekim AİHM kararıyla bu endişelerin yersiz olmadığı anlaşıldı” oldu. Cevap bununla sınırlıydı. Ayrıca Hrant’ın öldürülmesiyle ilgili Devlet Denetleme Kurulu’nun harekete geçirmeyi düşünüp düşünmediği sorusuna da Cumhurbaşkanlığı topu yargıya atarak kurtulmaya çalıştı: “Hrant Dink cinayeti yargıya intikal etmiştir.”
İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerinin suçladığı polislerin bölge idare mahkemesi ve bakanlığın memurları tarafından nasıl soruşturmadan korunduğunu bir kez daha anlattı, sorulara cevap vermedi.
Adalet Bakanlığı’na sorulan sorular 2004’de Ergenekon sanıklarından Levent Temiz’in bgaşını çektiği bir grup ülkücünün Agos gazetesi önünde yaptıkları ve “Hrant bundan sonra nefretimizin hedefidir, hedefimizdir” dedikleri eylemle ilgili savıların niçin harekete geçmediği ve polisin soruşturulmaktan neden kurtarılmadığı ve bu savcılar hakkında soruşturma açılıp açılmayacağıydı. Adalet Bakanlığı “hakim ve savcılarla ilgili soruşturmaların gizli olduğunu” hatırlatmakla yetindi.
Dışişleri Bakanlığı’na Türkiye’nin AİHM’e verdiği Hrant’ı bir neo-nazi ile bir tutan iğrenç savunma hatırlatıldı ve Dışişleri Bakanı’na “O savunmayı hazırlayan görevliyle ilgili işlem yaptınız mı, yaptıysanız nedir, yapmadıysanız neden?” diye soruldu. Dışişleri Bakanlığı bu sorulara cevap vermedi sadece tek sorumlunun kendisi olmadığını vurulamak istercesine savunmanın “Adalet ve İçişleri bakanlıklarından alınan bilgilere dayanarak hazırlandığını” söylemekle yetindi.
Başbakanlık’tan verilen cevap ise cevapların en trajik olanıydı.
Başbakanlığa “Bu süreçte MİT’in herhangi bir faaliyetinin izine rastlamayışımız neden?” diye sorulmuştu. Alınan cevap ise “Başvurunuzda belirttiğiniz kurumözerk konumda olduğundan, Başbakanlıkça yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Talebinizi ilgili firmaya şahsen iletmeniz gerekmektedir.”