Edebiyatta Savaş ve Barış Atölyesinin XI. Dönem konusunu ‘İngiliz Edebiyatında savaş ve barış’ olarak belirlemiştik. Atölye’nin 6 Kasım Çarşamba günü yaptığımız ilk toplantısında, Faruk Sevim bize İngiltere tarihinden söz ettikten, kitabın yazarı Geoffrey Chaucer’in hayatı (1341-1400) ve dönemi hakkında bilgi verdikten sonra, Canterbury Hikâyeleri’ni katılımcıların tartışmasına açtı.
İngiliz edebiyatının başlangıç tarihini edebiyat tarihçileri MS 450 olarak verirler bu tarih Anglosakson toplulukların adayı istila ettiği tarihtir. Pagan ve göçebe bir kültür olan Anglosaksonlar, İngiltere’ye geldikten sonra yerleşik düzene geçmiş ve kültürlerini yaymaya sistematik olarak devam etmişlerdir. Anglosakson öncesi döneme edebiyat tarihçileri ‘Karanlık Çağ’ (Dark Ages) adını verirler, günümüzde bu döneme ait hiç bir edebi eser bulunmamaktadır.
597 Yılında St.Augustine‘in Kent şehrine gelmesiyle birlikte İngiliz Edebiyatı’nı etkileyecek konu Hristiyanlık olur ve din edebiyatın tek konusu haline gelir. Anglosakson diline Latince etkisi girmeye başlar. Bu dönemde üretilen eserlerin ilki anonim bir eser olan Beowulf’tur. Dönem şiirlerinin ana formu ağıt, konuları da kahramanlık ve dindir.
Prof.Dr. Mina Urgan, İngiliz edebiyat tarihini, İngiliz tarihini baz alarak temelde on döneme ayırır:
- Eski İngilizce dönemi. Sözlü edebiyatın yazılı edebiyata geçmesiyle birlikte aşağı yukarı 7. yüzyılda başlar, Norman istilasıyla (1066) 11. yüzyılın ortalarında biter.
- Orta İngilizce dönemi. Tüm ortaçağı kapsayarak 15. yüzyıla kadar sürer.
- Rönesans ya da Elizabeth çağı. 1558 ile 1603 yılları arasında hüküm süren kraliçe Elizabeth’ten adını alır.
- Commonwealth dönemi. 1642-1660 yılları arasındaki dönemi kapsar.
- Restorasyon dönemi. Monarşinin restorasyonuyla başlar ve 18. yüzyılın başlangıcına kadar sürer.
- Neo-klasik çağ. 18. yüzyılın başlangıcından aşağı yukarı 1770 yıllarına kadar sürer.
- Pre-romantik çağ. 18. yüzyılın son otuz yılını kapsar, romantik akımı hazırlayan dönemdir.
- Romantik çağ. 1798’de Wordsworth ile Coleridge’in “The lyrical ballads”ı yayımlamalarıyla başlar ve 19. yüzyılın ortalarına kadar sürer.
- Victoria çağı. Kraliçe Victoria’nın hüküm sürdüğü 1850-1900 yılları arasını kapsar.
- 20. yüzyıl edebiyatı.
Geoffrey Chaucer Londra’da doğar ve ölür. Yazar, şair, filozof, siyasetçi ve diplomattır. Varlıklı ve saraya yakın bir aileden gelmesi ona dönemin önemli eğitimlerini almak ve önemli görevlerde çalışmak fırsatını verir. Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerindendir. Edebi çevrelerce İngiliz edebiyatının babası olarak nitelendirilir.
Chaucer’ın eserlerinde Orta Çağ Fransız edebiyatının etkisi büyüktür. Ancak 1372 ve 1378 yıllarında gittiği İtalya’da öğrendiği İtalyanca ile okuduğu Dante’den ve tanıştığı Petrarca ve Boccaccio’dan da çok etkilenir. Onlardan, anlatım yapısının ve tekniğinin önemini, karakterlerini bireyselleştirmeyi ve gündelik konuşmanın müzikalitesi ile deyimlerini yakalamayı öğrenir.
İngilizler onu ‘Bizim Homeros’umuz’, ‘Bizim Goethe’miz’ sözleriyle överler. Anglosakson döneminde yalnızca köylüler tarafından konuşulan İngilizceyi, Fransızca kelimelerle geliştirerek sadeleştirir ve günümüz İngilizcesine yakın bir dil elde eder, İngilizceyi ayakta tutar ve yaşatır.
Yazarın başyapıtı The Canterbury Tales (Canterbury Hikâyeleri) hem İngilizce edebiyatın hem de Orta Çağ edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. İngiliz edebiyatının en önemli başyapıtlarından biri, Ortaçağın ‘büyük insanlık komedyası’dır. Ölümüyle eser yarım kalmıştır. Westminster Katedraline gömülmesi ve daha sonra ölen bazı şairlerin Chaucer’e yakın yerlere gömülmeleri oraya şairler köşesi adı verilmesine yol açar.
Geoffrey Chaucer, İngiliz edebiyatında Rönesans‘ın habercilerindendir. Gerçek karakterler hakkında yazıp toplum düzenini eleştiren ilk yazar ve şairdir. Döneminin aksine din dışı, günlük yaşamla ilgili konuları işlemiş, eserlerinde ünlü, kahraman ve soylu insanların yerine sıradan, çeşitli sınıflardan insanlara yer vermiştir. Bol bol ironi yapmış, taşlama ve alaydan yararlanmış ve o güne kadar süre gelen aliterasyon geleneğini bir kenara bırakıp kafiyeyle şiir yazmıştır. İçinde yaşadığı çağın felaketlerine ve içinden çıktığı edebiyatın geleneğine rağmen Chaucer karamsar değil, neşeli bir tarzı benimser. Kuzeyin Anglo-Sakson şiir geleneğinde, Orta Çağ Katolik Kilisesinin baskıcı karanlık yapısı Chaucer ile birlikte aydınlık yapıya dönüşmüştür.
Kişilere ve topluma yönelttiği eleştiriler sempatik ve komiktir. Karakterlerin kendileri bile durumları ile alay ederler. Orta Çağın sıklıkla tercih edilen alegorik üslubu, kişilerin ve toplumun sembolik ele alınışı Chaucer’de kişilerin gerçekçi tasvirleri biçimindedir. Bu da bireyin değer kazandığı Rönesans’a bir yönelimdir. Ele aldığı konular din, kahramanlık öyküleri ve ulaşılmaz aşkların ötesinde, kişilerin gerçekçi tecrübeleridir. Şiirlerinde geleneksel aliterasyonları değil, Fransız ve İtalyan şairlerin uyaklarını, hece ölçülerini kullanır. Eserlerini kendinden öncekiler ve çağdaşlarının aksine tamamen İngilizce yazmıştır. Günümüz İngilizcesinin gelişimi açısından önemli bir basamaktır. Bütün bunlar onu, ondan önce gelen yazarlardan daha önemli kılar.
Chaucer 1387 yılından itibaren Canterbury Hikâyeleri üzerinde çalışmaya başlar. Ortaçağ İngiliz toplumunun hemen her sınıfından birçok tipin canlı ve alaylı bir şekilde anlatılması yönünden İngiliz edebiyatında bir ekol meydana getirir. Bireysel karakterler çizmiş, karakterlerini psikolojik olarak incelemiştir. Bu hikâyeleri yazarken Decameron Hikayelerinden etkilendiği ve kitabındaki hikâyelerin yapısı ile Decameron’dakilerin benzeştiği düşünülmektedir.
Eser, II.Henry’nin adamları tarafından öldürülen Aziz Thomas Becket’in Canterbury’deki mezarını görmek üzere Londra Köprüsü’nün güneyinde bulunan SouthwarkMahallesindeki Tabard Hanın’da bir araya gelmiş ve yola çıkmış 30 kadar hacının, yolda hoşça vakit geçirmek için birbirlerine anlatacakları toplam 120 öykü olarak tasarlanmış ancak günümüze dört tanesi bitmemiş 24 öykü kalmıştır.
O çağda bir araya gelmeleri hiç kolay olmayan değişik sınıflardan insanları aynı yapıtta birleştirmenin tek çaresinin, onları birlikte hacca göndermek olduğunu bilen Chaucer, Canterbury Katedrali’ne yapılan ziyareti bahane ederek, XIV. yüzyılın ikinci yarısında İngiliz toplumunun tam bir tablosunu çizer.
Yapıtın giriş bölümünde hacılar tanıtılır. Aralarında şövalye ile uşağı, avlanmayı seven bir keşiş, başrahibe, sadakayla geçinen bir papaz, afnameci (bağışçı), yoksul bir köy papazı ve kardeşi, Oxfortlu aydın üniversiteli, tüccar, doktor, lonca üyeleri, hırsız çiftlik kâhyası, kaptan, Bath’li kadın, mübaşir gibi toplumun çeşitli kesimlerinden gelen kişiler vardır.
Bathlı kadının öyküsü; geleneksel, o çağda yaşayan kadına uymayan davranışları, özel hayatı bakımından topluma ve ahlak değerlerine uymayan yapısıyla ironinin derinlemesine kullanıldığı bir öyküdür. Çağımızın feministleri gibi görebileceğimiz kadınlara taşlama yapan, kadın düşmanlarına özgü savlar ileri süren birisidir de. Tüm ahlak kurallarını ezerek, cinselliğini dolu dizgin yaşayan, baskı altında tutmayan, yaşama sevinciyle dolu, kendi tutumunu savunma cesaretinde birisidir.
Ancak Atölye, zamanının değer yargıları açısından baktığımızda, yazarın diğer hikalerindeki barışçıl dilini, kadın konusuna geldiğinde, cinsiyetçi ve aşağılayan bir dile sahip olduğunu irdeledi. ‘Kadının yarısı kadar yalan uydurmaz erkek’, ‘finoya benzer hali’, ‘Yalan ve gözyaşları biz kadınların işi’, ‘döven kocam pırtantamdı’, ‘iltifatlar kadını ağa düşürür’, ‘iffetin bekçisi yaşlılık ve çirkinlik’, ‘kocalarına hükmetmek ister kadınlar.’
Atölye Takvimi:
20.Kas.19 1564-1616 William Shakespeare III. Richard Nilüfer Uğur-Dalay
4.Ara.19 1478-1535 Thomas More Ütopya Şenol Karakaş 18.Ara.19 1608-1674 John Milton Kayıp Cennet Yıldız Önen 8.Oca.20 1713-1768 Laurence Sterne Tristam Shandy Asuman Kafaoğlu-Büke 22.Oca.20 1764-1828 Ann Radcliffe Udolf Hisarı Didem Aslanoğlu 5.Şub.20 1775-1817 Jane Austen İkna Özlem Tatlıcan-Ceren Aydos 19.Şub.20 1810-1865 Elizabeth Gaskell Cranford Görkem Yeltan 4.Mar.20 1818-1848 Emily Bronte Uğultulu Tepeler Şengül Çiftçi 18.Mar.20 1854-1900 Oscar Wilde Dorian Gray’in Portresi Yalçın Akyıldız 1.Nis.20 1894-1963 Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya Murat Tekelioğlu 15.Nis.20 1903-1950 George Orwell Bin Dokuz Yüz Seksen Dört Evren Ergeç 29.Nis.20 d. 1948 Ian McEwan Cumartesi Kamer Badur-Eğilmez Yasemin Kilit-Aklar
|