Edebiyatta Savaş ve Barış Atölyesi IV
Latife kitabından sonra mayıs başında Everest Yayınları’ndan Halide isimli kitabı çıkacak olan İpek Çalışlar Edebiyatta Savaş ve Barış Atölyesi’ne konuk oldu ve bizimle Halide Edip Adıvar’ın (1882-1964) bilinmeyen yanlarını, dönemini, görüşlerini, eylemlerini, muratlarını konuştu.
İpek Çalışlar’ın sunumunda Halide Edip Adıvar’ın;
İşgal sonrası Osmanlı Devleti topraklarında barış için çok çalıştığını, Mustafa Kemal ile Amerikalı Amiral Bristol arasında adeta bir elçi gibi yazışmalar yaparak savaşı durdurmaya aracılık ettiğini,
6 Haziran 1919 Sultanahmet Mitingi’nde “ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakları”nın olduğunu söyleyen barışçı konuşmalar yaptığını,
1912-1913 tarihleri arasındaki Balkan savaşı sonrası milliyetçi olup bu yönde yazılar yazdığını, milliyetçiliği namuslu bir biçimde savunduğunu daha sonra, 1950’lere doğru “Ben milliyetçi miydim” diye kendini sorguladığını,
Savaşa er olarak katıldığını ve özellikle Duatepe isimli kitabında savaşa güzelleme yaptığını,
1909 Adana Ermeni olayları sırasında Mısır’da iken kıyıma dair yazı yazdığını ve Adnan Adıvar’ın bu yazıyı İstanbul gazetesinde yayınlattığını,
1915 Ermeni tehcirinde yanlışlar yapıldığına değindiğini, Rus yetkililerle yapılan görüşmelere ve yazışmalara dayanarak, Ermenilerin de çok sayıda Türk ve Kürt halkından insan öldürüldüğünü söylediğini, Amerikalarılara tehcirden sonraki yıllarda Ermenilere karşı herhangi bir kıyıma girilmediği konusunda ikna edici konuşma ve yazışmalar yaptığını,
1924 yılında Mustafa Kemal’in otoriter yönetimini eleştiren muhalif yazılar yazdığını,
Savaş sürerken Mustafa Kemal ile olan sürtüşmeleri nedeniyle 1917 yılında sürgüne gönderildiği ve 13 yıl sürgünde kalıp 1939 da Türkiye’ye döndüğünü, sürgün edebiyatı ürünleri verdiğini ve eserlerinde sürgüne gönderilmenin insan ruhunda açtığı yaralara sıkça yer verdiğini,
Sürgün dönüşü faşist bir ülkeyle karşılaşınca devletin işleyişini eleştirdiğini,
Sürgün dönüşü Adnan Adıvar’a hemen milletvekilliği verilmesine karşın, ona İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi Kürsüsü kurma görevi verildiği ve ancak 1950’de milletvekili seçildiğini,
1950 Yıllarındaki yazıları insan hakları üzerine odaklandığını, kocası Adnan Adıvar ve kendisini, insan haklarına saygılı ve “İnsanperver” olarak tanımladığını,
Dönemine göre oldukça cesur sayılan girişim ve eylemleri ile yılmaz bir kadın hakları savunucusu olduğunu ve bu eylemlerini 17 Şubat 1926 tarihinde Medeni Kanun’un çıkışına kadar yüreklice savunduğunu,
28 Kasım 1925 tarihli Şapka Kanunu ile 3 Kasım 1934 tarihli Kılık Kıyafet Kanunu’nun çıkarılmasına, insanları tek tipleştirdiği ve giyinme özgürlüğünü sınırladığı için karşı çıktığını,
Baskı uğrayan yazarların haklarını savunmak için PEN Türkiye’nin 1950 yılında kurulmasına ö ayak olduğunu ve ilk başkanı olduğunu,
Sinekli Bakkal’ın önce İngilizce olarak yazılıp 1932 de Amerikalı bir yayıncıya gönderildiğini, ancak Amerika’da yayınlanmadığını, 1936 da Türkiye’de ilk kez basıldığını, her ne kadar 1908 öncesi geçiyorsa da aslında Atatürk dönemi eleştirisi olduğunu, 30 Kasım 1925 tarihli Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu’na, tekkelerin kapatılmasına bir eleştiri olduğunu, Rabia üzerinden batıya güçlü doğulu kadın görüntüsünü verdiğini, din özgürlüğünü savunduğunu,
Halide Edip Adıvar’ın Cumhuriyet’in asi kızı olduğunu, kandan candan bu toprakların kadını, olduğunu konuştuk.