C. Rice’ın ziyereti
Bush’u sevmiyoruz, Rumsfeld’i sevmiyoruz, Rice ve diğer savaş kabinesi üyelerini sevmiyoruz, silah tekellerini sevmiyoruz. Bir Iraklı çocuğun kanının kaç varil petrole karşılık geldiğinin hesabını yapan petrol tekellerini sevmiyoruz. Ebu Garip cezaevinde yaşanan insanlık dışı uygulamaların siyasi sorumlularını sevmiyoruz…
Bush’un ABD’sine hayır!
Condolezza Rice Türkiye ziyareti sırasında Türk kamuoyundaki Amerikan karşıtlığının aşılması için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’den yardım istedi. Yine ABD’nin savaş kabinesinin önde gelenlerinden Donald Rumsfeld ise “Savaşta yolunda gitmeyen işlerden biri, bizim 4. Piyade Tümeni’nin, Türkiye üzerinden kuzeyden Irak’a girememesi oldu.” açıklamasını yaptı. Ardından Wall Street Journal’da da benzer açıklamalar yapıldı.
Biz Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak bu açıklamalardan gurur duyduk. Demek ki, Irak işgaline karşı attığımız adımlar, işgalin insanların gündeminden bir an bile kaybolmaması için hemen her gün düzenlediğimiz etkinlikler, eylemler ve basın açıklamaları boşa gitmiyor.
ABD yöneticilerinden gelen tehditler bizi daha fazla motive etmekten başka bir işe yaramıyor.
Öncelikle bu açıklamaların zamanlamasının tesadüfi olmadığını düşünüyoruz. Bir yandan Türkiye’de halkların kendilerini sevmesi için uyarıda bulunurken, diğer yandan da hemen her gün İran ve Suriye’yi tehdit ediyorlar. Bush, gözümüzün içine baka baka yalan söylemeye devam ediyor. Irak’ta fos çıkan “Kitle imha silahları” yalanına bu kez de İran için başvuruyor.
ABD yönetimi panik içinde. Irak’ta direnişin gücü ve küresel savaş karşıtı hareketin Irak halkıyla dayanışma içerisinde olduğunu her fırsatta gösteren çarpıcı etkisi, ABD’nin dünya hegemonyası için başlattığı “Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi”ni zora sokuyor. Amerikalı savaş karşıtlarının harika bir biçimde ifade ettiği gibi, “Irak, ABD’nin yeni Vietnam’ıdır”.
Bush ve ekibinin Türkiye’deki Amerikan aleyhtarlığına kafalarını bu kadar takmış olmalarının önemli nedenlerinden birisi budur. Gözümüzü kapamamızı, cinayetlerini sessizlik içerisinde karşılamamızı istiyorlar.
Biz ise kendimize soruyoruz: Neyinizi sevelim? ABD İkinci Dünya Savaşı’ndan beri 25 ülkeyi bombaladı. Milyonlarca insanı öldürdü.
Bizim sevmediğimiz Amerikalılar değil. Bizim sevmediğimiz Bush’un Amerikası. Amerika’daki savaş karşıtlarını, Bush karşıtlarını, demokrasi, barış ve adalet mücadelesini sürdüren milyonlarca Amerikalıyı çok seviyoruz. Onlar bizim kardeşlerimiz.
Ama doğru! Bush’u sevmiyoruz, Rumsfeld’i sevmiyoruz, Rice ve diğer savaş kabinesi üyelerini sevmiyoruz, silah tekellerini sevmiyoruz. Bir Iraklı çocuğun kanının kaç varil petrole karşılık geldiğinin hesabını yapan petrol tekellerini sevmiyoruz. Ebu Garip cezaevinde yaşanan insanlık dışı uygulamaların siyasi sorumlularını sevmiyoruz. Felluce’de yüzyılın en önemli katliamlarından birisini gerçekleştiren koalisyon güçlerini sevmiyoruz. İşkencecileri sevmiyoruz, idam severleri sevmiyoruz, cami avlularında yaralı Iraklıları kurşuna dizenleri ve tüm bu işgal manzarasını yaratanları sevmiyoruz. İşte Bush ve kabinesi tüm bu uygulamaların simgesidir. Emperyalizmin görünen yüzüdür. İşgal boyunca 110 bin Iraklının öldürülmesinin siyasi sorumlusudur.
Bizim kendilerini sevmemizi sağlayamazlar. Bu yüzden boşuna uğraşmasınlar. 19 Mart’ta, tüm dünyada, tüm kıtalarda milyonlarca savaş karşıtı bir kez daha sokaklara çıkacak. İstanbul küresel işgal karşıtı eylemin güçlü merkezlerinden birisi olacak. Bush ve ortaklarının bizlere karşı kızgınlıkları daha da artacak. Biz ise “Irak’ta işgale son” demeye devam edeceğiz. Ta ki ABD pılını pırtısını toplayıp Irak’ı terk edene ve Bush tüm savaş suçları için yargılanana kadar…
Tayfun Mater
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Sözcüsü