Dünyadan Haberler
Savaşla dans Libya’da bitti /Hürriyet – 22.04.2011
Dünya iki Batılı fotoğrafçının Libya’da çapraz ateşte kalarak ölümünü konuşuyor. İngiliz Tim Hetherington, Afganistan savaşıyla ilgili hazırladığı belgeselle Oscar ödülüne aday gösterilmişti. Pulitzer ödüllü Amerikalı fotoğrafçı Chris Hondros ise Angolo’dan Kosova’ya kadar pek çok savaş gördükten sonra Libya’da görevlendirilmişti.
Libya’daki kanlı savaş, önceki gece ilk kez bir Batılı habercilerin canını aldı. Misrata’da başka gazetecilerin de bulunduğu bir ortama düşen havan topu nedeniyle 41 yaşındaki İngiliz serbest foto-muhabir Tim Hetherington ve Amerikalı Getty Images fotoğrafçısı Chris Hondros (41) öldü. Olayda iki gazeteciyse yaralandı.
Aynı zamanda bu savaşta ölen ilk İngiliz olan Tim Hetherington, uluslararası saygınlığı olan bir fotoğrafçıydı. Yapımcıları arasında bulunduğu Restrepo adlı belgesel, son Oscar yarışında belgesel dalında aday gösterilmişti. Hetherington, 2007 yılında Afganistan’da çektiği ‘bezgin asker’ fotoğrafıyla da Dünya Basın Fotoğraf Ödülü’ne lâyık görülmüştü. Sierra Leone, Afganistan, Nijerya ve Libya’nın yanısıra daha pek çok ülkede savaş muhabirliği yapan Hetherington, 2. Liberya iç savaşı sırasında bu ülkede bulunan iki yabancı gazeteciden biriydi.
Pulitzer almıştı
Oxford Üniversitesi’nde foto-muhabirlik eğitimi alan Liverpool doğumlu Tim Hetherington, daha önce yaptığı bir açıklamada mesleğine bakışını, “Benim asıl amacım okurları, gözükara bir muhabirin rehberliği olmadan gezemeyecekleri çok uzak bir yere götürmek. Beni heyecanlandırmaya devam eden dürtü bu” şeklinde özetlemişti. Amerikalı habercinin Twitter’a son mesajını önceki gün yazmıştı: “Kuşatma altındaki Misrata’dayız. Kaddafi’nin rastgele ateşi sürüyor. NATO’dan ise eser yok.”
Aynı saldırıda ölen Chris Hondros da, 2004 yılında, Amerika’nın en önemli basın ödülü Pulitzer’e lâyık görülmüş, sektöründe tanınmış bir isimdi. Hondros’un çalıştığı yerler arasında Lübnan, Kosova, Angola, Afganistan, Keşmir, Batı Şeria gibi noktalar bulunuyor. Öte yandan son dönemde Libya’daki operasyondan uzak duran ABD, silahlı insansız uçak gönderecek. ABD Başkanı Barack Obama’nın kullanımını onayladığı 2 Predator’ın Kaddafi güçlerine karşı kullanılacak.
Sınır karakolu isyancılara geçti
SAVAŞIN olanca şiddetiyle sürdüğü Libya’da isyancılarla Kaddafi birlikleri arasındaki çatışmalar ve köşe kapmacalar da ara vermiyor. Dün Misrata’da yine siviller can verirken, Libya-Tunus sınırındaki bir karakol, isyancıların eline geçti. Karakolun Kaddafi yanlısı personeli, direnemeyeceklerini anladıkları için Tunus’un sınıra yakın kasabası Dehiba’ya kaçtı. Libya’nın kuzeybatısına denk gelen bu sınırdaki karakolun muhaliflerin eline geçmesi, savaşın gidişatını az da olsa etkileyecek. Zira isyancıların, bu kapıyı kullanarak silah, mühimmat ve her türlü yardıma ulaşması kolaylaşabilir.
ABD Libya’daki operasyona insansız hava araçlarıyla katılacak
Hürriyet – 22.04.2011
Beyaz Saray, füze taşıyan Predator insansız hava araçlarının Libya’daki NATO komutasındaki operasyona destek vermesi kararını onayladı.
Koalisyon güçlerinin komutanları, Afganistan ve Pakistan’da kullanılan insansız hava araçlarının operasyona destek sağlaması için gizlice ABD’ye baskı uyguluyordu. Predator (avcı) uçaklarının gece görüş yeteneğinin, kuşatma altındaki Misrata’da Libya lideri Muammer Kaddafi güçlerine karşı direniş gösteren isyancılara avantaj sağlayabileceği düşünülüyor.
ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Başkan Barack Obama’nın Hellfire füzesi taşıyan Predator’ların kullanılması kararına onay verdiğini belirtti. Gates, NATO üyesi ülkeler uçuşa yasak bölge uygularken, ABD’nin kendine has askeri özelliklerinin bir ürünü olan Predator’ların kullanılmasının, Libya operasyonuna katkıda bulunma isteklerini gösterdiğini belirtti.
General James Cartwright, ABD’nin Libya’da düzenleyeceği ilk Predator operasyonunun dün gece için düşünüldüğünü ancak kötü hava şartları nedeniyle iptal edildiğini belirtti. ABD’nin insansız hava araçları, Libya üzerinde eş zamanlı olarak gözetleme ve hedefleri vurma görevlerini yürütebiliyor.
BM Genel Sekreteri’nden Libya’da ateşkes çağrısı
Cihan Haber Ajansı – 22.04.2011
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Libya yönetiminden sivilleri öldürmeyi durdurmasını istedi. Moskova’da temaslarda bulunan BM Genel Sekreteri, Libya’da bir an önce ateşkes ilan edilmesini ve siyasi diyalogun başlatılmasını talep etti.
Moskova’da engelli çocukların tedavi gördüğü ve UNİCEF’in kontrolünde olan bir rehabilitasyon merkezinde incelemelerde bulunan Ban, çocukları kucağına aldı ve onlarla oyun oynadı. Libya’da yaşanan drama da değinen Ban, hedeflerinin öncelikle bölgeye insani yardımın daha geniş çaplı bir şekilde ulaştırılması olduğunu söyledi.
“Libya’yı yarım milyondan fazla insan terk etti. Sorunun üstesinden gelemezsek en az 3,6 milyon kişi bundan etkilenecek” bilgisini veren Ban, “Bizim önceliğimiz bir an önce ateşkesin sağlanması ve insani yardımların genişletilmesi. Biz siyasi diyalogun başlatılması için çabalıyoruz. Libya yönetiminden bir kez daha savaşmayı ve insanları öldürmeyi durdurmalarını istiyorum” dedi.
Sabah saatlerinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la bir araya gelen BM Genel Sekreteri uluslararası güvenlik, küresel ekonomi ve terörle mücadele konularını ele aldı. Rusya ziyaretinin nükleer güvenlik konularının çok önemli hale geldiği bir döneme rastladığına değinen Ban, Lavrov’la Libya’da ve Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeleri ele aldıklarını vurguladı. BM Genel Sekreteri uluslararası istikrar ve güvene katkısından dolayı da Rusya’ya teşekkür etti.
Lavrov da değerlendirmesinde görüşmede uluslararası güvenlik, Avrupa ve Avrasya coğrafyasında ekonomik gelişmeleri ele aldıklarını kaydetti. Rusya Dışişleri Bakanı’na göre BM’nin uluslararası sorunların çözümünde öncü konumu sürdürülmesi gerekiyor.
BM Genel Sekreteri gün içerisinde Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’le de ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdi. BM Genel Sekreteri’nin Moskova’dan ikinci dönem görevde kalabilmek için destek istedi.
Amerikalı komutan: Libya’da açmaza doğru gidiyoruz
BBC Türkçe – 22.04.2011
ABD Genelkurmay Başkanı Libya kuvvetlerinin önemli bir bölümünün imha edildiğini ancak ülkedeki savaşın açmaza doğru gittiğini söyledi.
Amerikan ordusunun en üst düzey komutanı Oramiral Mike Mullen, Libya kara kuvvetlerinin yüzde 30 ile 40’lık bir bölümünün hava saldırıları ile yol edilmesine rağmen ülkedeki savaşın açmaza doğru gittiğini söyledi.
ABD son olarak daha isabetli hava saldırıları düzenlenebilmesi için insansız Predator uçaklarının hava saldırılarında kullanılmasına izin verdi.
Libyalı isyancılar Şubat ayından bu yana Albay Muammer Kaddafi’nin askerlerine karşı savaşıyor; ancak fazla bir ilerleme kaydedemiyor. Hatta başta ellerinde olan bazı kentlerde denetim hükümet güçlerine geçti.
Gelinen noktada ise her iki tarafın da elinde mücadeleyi kendi lehine sonuçlandıracak vurucu bir darbe indirme olanağı bulunmuyor.
Irak’taki ABD askerlerine hitaben bir konuşma yapan Mullen ise “durumun bir açmaza doğru gittiği kesin” dedi.
Mullen, Libya muhalefetinin saflarında El Kaide unsurları yer aldığına ilişkin bir işaret olmadığını belirtti.
Ancak bu noktayı dikkatle izlediklerini söyledi.
Geçen ay bir NATO komutanı Amerikan istihbaratının isyancıların saflarında ufak El Kaide kıpırtılarına rastladığını söylemişti.
Predator’lar devreye giriyor
Libya kuvvetleri ise özellikleMisrata üzerindeki bombardımanlarını sürdürüyor.
Hükümet sözcüsü Musa İbrahim uluslararası Misrata’ya girmeye çalışmamak konusunda uyardı, böyle bir durumda “cehennemin kapılarının açılacağı” tehdidinde bulundu.
ABD alçaktan uçabilen robot uçakların, Misrata gibi meskun alanlarda Kaddafi güçlerine karşı daha hassas saldırı olanağı vererek sivil kayıp riskini azaltmasını umuyor.
ABD Savunma Bakanı Robert Gates, iki Predator uçağını NATO’nun hizmetine sunduklarını belirtti. Pentagon uçakların ilk sortiler için dün havalandığını, ancak elverişsiz hava koşulları nedeniyle geri döndüğünü söyledi.
Robert Gates aldıkları kararın Libya’da yürütülen operasyonun başarısız gittiğinin kanıtı olduğu yolundaki iddiaları reddetti.
Gates, tam tersine bunun ülkesinin Libya’daki gelişmelere daha müdahil olacağını gösterdiğini vurguladı.
Libya hükümeti, Amerika Birleşik Devletleri’nin NATO operasyonu çerçevesinde ülkede silahlı insansız uçak konuşlandırma kararına tepki gösterdi.
Libya Dışişleri Bakan Yardımcısı Halid Kaim, BBC’ye yaptığı açıklamada, “İnsansız uçaklar daha fazla sivili öldürecek ve bu çok üzücü” dedi.
Halid Kaim ayrıca ülkesine daha fazla hava saldırısı düzenlenmesinin, Amerika ve NATO’nun Libya’da demokrasiyi desteklemeye çalıştıkları iddialarını zayıflatacağını söyledi.
Kaim, “Yapılan gayridemokratik, gayrimeşrudur. Umarım bu karardan dönerler” dedi.
McCain’den moral ziyareti
Bu arada Amerikalı Senatör John McCain, isyancıların kalesi durumundaki Bingazi kentini ziyaret ediyor.
McCain Şubat ayındaki isyanın başlamasından bu yana Libya’nın doğusunu ziyaret eden en üst düzey Amerikalı siyasetçi.
Cumhuriyetçilerin eski başkan adayı John McCain, isyancıların çok yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi, dünyanın Fransa ve İtalya’nın izinden giderek muhalifleri Libya’nın meşru temsilcisi olarak tanıması gerektiğini savundu.
BBC’nin Bingazi’deki muhabiri Peter Biles, isyancıların her türlü desteğe ihtiyaç duyduklarını bu nedenle McCain’in ziyaretinin moral olduğunu belirtti.
Öte yandan Libya’da kuşatma altındaki Misrata kentinden 1000’den fazla kişiyi tahliye eden gemi, isyancıların kalesi olarak görülen Bingazi’ye ulaştı.
Bu hafta içinde Misrata’dan Bingazi’ye tahhliye amacıyla giden ikinci gemide, bazıları ağır yaralı Libyalılar ve Afrika ülkelerinin yanı sıra Pakistan’dan ve Filipinler’den yüzlerce göçmen işçi bulunuyor.
Gemide Misrata’da önceki gün iki ölen iki Batılı gazetecinin cesetleri de var.
Libya’nın en büyük üçüncü kenti olan ülkenin batısındaki Misrata, Kaddafi güçlerinin kuşatması altında.
İsyancılar daha önce, Kaddafi güçleriyle giriştikleri bir çatışma sonrası, ülkenin batısında Tunus’un Duheyba kasabası yakınındaki bir sınır kapısının denetimini ele geçirdiklerini söylemişlerdi.
Görgü tanıkları, isyancıların saldırısı sonrası aralarında bazı yetkililerin de bulunduğu binlerce askerin silahlarını bırakıp Tunus’a kaçtıklarını belirtmişlerdi.
Ancak Libya hükümeti birliklerinin bölgeyi geri aldığını bildirdi.
En Kanlı Cuma! Onlarca Ölü Var!
Haberler.com – 23.04.2011
Suriye’de beş haftadır süren hükümet karşıtı gösterilerde en kanlı gün yaşandı. Peki şimdi ne olacak?
SURİYE
Suriye’de beş haftadır süren hükümet karşıtı gösterilerde en kanlı gün yaşandı. Devlet Başkanı Beşar Esad’ın verdiği tüm imtiyazlara rağmen devam eden gösterilerde dün 72 kişi öldü. Gösteriler başladığından bu yana toplam 230 kişinin hayatını kaybettiği Suriye’de gösteriler tüm ülkeye yayıldı. Cuma namazı sonrası başta başkent Şam olmak üzere Hama, Dera, Duma ve Humus kentlerindeki göstericilere güvenlik güçleri gerçek mermilerle müdahale etti. İnsan hakları eylemcileri, Şam’ı çevreleyen kasaba ve banliyölerle Humus ve İzra kentlerindeki gösterilerde güvenlik güçlerinin en az 72 göstericiyi öldürdüğünü söyledi. Öldürülenler arasında 11 yaşında bir çocuğun bulunduğu iddia edildi. Muhalifler dün ayrıca gösterilerin başladığı ilk günden bu yana ilk kez ortak bir bildiri yayınlayarak Baas partisinin iktidardaki tekeline son verilmesini ve demokratik siyasi sistemin kurulmasını istedi. Esad, iki gün önce 48 yıldır yürürlükteki olağanüstü hali resmen kaldırmış ve barışçıl gösterilerin yapılmasına izin vermişti.
YEMEN
Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih yandaşı ve muhalifi yüz binlerce kişi ülke genelinde gösteri yaptı. Başkent Sana’da Salih yandaşları devlet başkanlığı sarayı önünde toplanırken, yüz binlerce muhalif Üniversite Meydanı dışına taşarak havalimanına giden ana caddeyi trafiğe kapattı. Muhalifler, ordudan ayrılarak kendi saflarına katılan komutan ve askerlerin korumasında gösteri yaptı. Güneydeki Taiz’de de büyük bir kalabalık Salih’in görevi bırakması talebiyle toplandı. Salih ise üç ay içinde istifasını öngören Körfez İşbirliği Konseyi’nin iktidar transferi planını desteklediğini ancak bunun görev süresinin 2013’te sona erdiğini bildiren anayasaya uygun olması gerektiğini söyledi. Öte yandan üç farklı kentte aşiret üyeleri ve El Kaide’nin saldırılarına hedef olan 20 Yemen askeri öldü.
UMMAN
Umman’ın güneyindeki liman kenti Selale’de, cami yerine valilik karşısındaki bir otoparkta cuma namazı kılan yaklaşık 3 bin kişi yürüyüş yaptı. İmam Amir Hargan, “Yıllardır yolsuzluk yapan hükümet yetkililerinin yargılanması” gerektiğini söyledi.
BAHREYN
Uluslararası Af Örgütü, Libya, Tunus ve Mısır’a yüksek sesle tepki gösteren ancak Körfez’de stratejik önemdeki petrol üreticisi Bahreyn’de olanlara ise genelde sessiz kalan Batılı ülkeleri eleştirdi. Örgüt, Bahreyn konusunda da tepki çağrısı yaptı.
MISIR
Mısır’da Cuma namazı sonrası gösteri yapan bir grup muhalif, sivillere karşı duyarlı tutumu ve Mübarek rejimine alet olmadığından dolayı Mısır ordusuna teşekkür etti. Öte yandan devrik lider Hüsnü Mübarek’in gözaltı süresi 15 gün uzatıldı.
Kuzey Irak can almaya devam ediyor
Timetürk – 24.04.2011
Cumartesi günü 28 yaşındaki bir göstericinin ölmesiyle, iki haftadır süren gösterilerde ölü sayısı 10’a yükseldi.
Kuzey Irak’taki Kürt Özerk Yönetimi bölgesinde 2 hafta önce başlayan gösteriler can almayı sürdürüyor. 28 yaşındaki Kürt göstericinin tedavi gördüğü hastanede 23 Nisan Cumartesi günü ölmesiyle iki hafta önce başlayan gösterilerde can kaybı 10 oldu.
Kuzey Irak’taki ikinci büyük kent Süleymaniye’deki acil servis dekanı Havar Nakşibendi, “18 Nisan’daki gösterilerde başından kurşunla yaralanan Hardi Faruk, bu sabah öldü” dedi.
Nakşibendi, bir yayınevinde çalışan ve evlilik hazırlıkları yapan Faruk’un, bölgede Şubat-ortasından beri süren olaylarda ölen 10’ncu kişi olduğunu söyledi.
Güvenlik güçlerinin barışçıl gösterilere ateş açmasıyla ölen en yaşlı kişi, göğsünden aldığı kurşun yaralarıyla ölen Süleymaniye’deki Kalar semtinden 60 yaşındaki Muhammed Raşit olurken, 12 yaşındaki Germiyan Ahmet’te başından aldığı tek kurşunla can verdi.
Süleymaniye’deki gösteriler, Mısır ve Tunus’taki diktatörleri deviren gösterilerin ardından rüşvet, adam kayırma ve Kürt siyaseti üzerindeki 2 parti tekeline karşı başlamıştı.
Son haftalarda göstericilerin Kürt Bölgesel Yönetimi’nin tasfiye çağrısı, yetkililerin tüm gösterileri yasaklamasına neden oldu.
Geçen hafta yayınlanmalarına rağmen yeni kurallara uyulmuyor. En son Cumartesi günü yüzlerce öğrenci Süleymaniye Üniversitesi’nde oturma-eylemi yaptı.
Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri, Kürt bölgesel yönetiminin barışçıl gösterilere uyguladığı orantısız şiddeti eleştirdi.
New York’taki İnsan Hakları İzleme Örgütü, “barışçıl gösterileri şiddet kullanarak bastırmaya son verilmesini” isterken, Paris’teki Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü de “keyfi tutuklamalardan derin endişe duyduklarını” kaydetti.
Filistin – İsrail
İsrailli Aydınlardan Filistin’e Bağımsızlık Bildirisi
BİA Haber Merkezi – 21.04.2011
İsrailli aydınlar ve sanatçılar Tel Aviv’de toplanarak Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tanınması için bir bildiri okudular. Dış İşleri Bakanı ise aydınlara Filistinlilere boş umutlar vaadetmemelerini söyledi.
İsrailli aydınlar, sanatçılar ve akademisyenler bugün (21 Nisan) Tel Aviv’de toplanarak Filistin’in bir devlet olarak tanınması için bir bildiri yayınladılar.
Kalabalık, 1967 yılında başbakan David Ben Gurion’un Bağımsızlık Bildirgesini okuduğu binanın önünde toplandı ve bildiriyi ülkenin en tanınmış aktrislerinden Hanna Maron okudu.
Sağcılardan ve Dış İşleri Bakanından tepki
Sağ görüşlü gruplar da toplanarak bu açıklamayı “hainler” sloganlarıyla protesto etti. Polis iki taraf arasında barikat kurdu.
Açıklamanın ardından İsrail Dış İşleri Bakanı Danny Ayalon “bunun gibi hareketler ateşkes şansını ve bir Filistin devleti kurulması şansını ancak azaltır, ve Filistinlilere İsrail’le pazarlığa girmeden bir devlet kurmaları gibi boş umutlara yöneltir. Girişimin liderleri Filistinlileri bizimle pazarlık yapmaya ikna etseler daha iyi olur” diye konuştu.
“Filistin’in bağımsızlaşması barışın yolunu açacak”
Girişimin adına Maron’un okuduğu bildiri şöyle:
“İsrail toprakları Musevi toplumunun, kimliğinin de şekillendiği, doğum yeridir.
“Filistin toprakları Filistin halkının, kimliğinin de oluştuğu, doğum yeridir.
“63 yıl önce İsrail Bağımsızlık Bildirgesi bu topraklarla açıklanmıştı. Bildiride, yeni devletin “dine, ırka ve cinsiyete bağlı olmaksızın, tüm yerleşik hakların sosyal ve politik haklarının tamamen eşit olacağının” garantisini verdiği ifade ediliyordu. İsrail’in kurucuları sözlerine “tüm komşu devletlere ve halklara barış ve komşuluk adına elimizi uzatıyoruz” ifadesini de eklemişlerdi. Şimdi bu sözü tutmanın zamanıdır!
“İsrail Bağımsızlık Bildirgesi Birleşmiş Milletlerin bu toprakları demokratik Musevi devleti ve demokratik Arap devleti olarak ikiye ayırma kararına bağlı olarak yayınlanmıştı. Her iki halkın da kendi kaderlerini tayin etme haklarına sahip olması bekleniyordu. Biz, iki devletin de bağımsızlıklarını ve bu işgalin sonlanmasını ahlaki ve varoluşsal bir zorunluluk ve iyi bir komşuluk ilişkisi için gerekli bir şart olarka değerlendiriyoruz.
“Aşağıda imzası olan İsrail vatandaşları olarak tüm yurttaşlarımızı, Knesset üyelerini, İsrail hükümetini ve dünyadaki tüm hükümetler ve vatandaşları, 1949 savaşı sonunda çizilen 1967 sınırları ve iki taraf arasındaki diğer düzenlemeler temelinde yeniden doğacak Filistin devletini tanınmasında bize katılmaya davet ediyoruz.
“İsrail Bağımsızlık Bildirgesinin ruhuyla, işgalin sonu ve İsrail’den bağımsız yeni bir Filistin devleti oluşumunun tanınması iki halkı da bağımsızlaştıracak ve kalıcı bir barışın yolunu açacaktır.”
Özel – Abbas: “Filistin devleti kurmak için BM’ye başvuracağız”
Euronews – 21.04.2011
Filistin lideri Mahmud Abbas, Tunus ziyareti sırasında euronews’in sorularını yanıtladı. Abbas uluslararası meşruiyete dayalı bir Filistin devleti kurmaya kararlı olduğunu söyledi.
euronews muhabiri Mohamed Shaikiibrahim:Amerikan yönetiminin, Filistin topraklarındaki yerleşim birimleri inşa politikasına son verme girişimi başarısız oldu. ABD, İsrail’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından suçlu bulunmaması için veto hakkını kullandı. Barış süreci için ABD’ye hala güveniyor musunuz?
Filistin Lideri Mahmud Abbas:Veto hakkının kullanılması dışında, Amerika Birleşik Devletleri kaçamak davranışlar sergiliyor, özellikle de son vetonun kullanıldığı zaman. Amerika Birleşik Devletleri yerleşim birimleri inşaasının dondurulmasını istediklerini belirtti. Ancak dünyaya baktığımız zaman, Dörtlü’ye bağlı olduğumuzu görüyoruz. Rusya, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler’ine bağlıyız. Biz birlikte masaya oturmak istediğimiz ülkeleri veya kurumları seçemiyoruz zira uluslararası kararları onlar belirliyor. Hatırlıyorsanız, veto hakkının kullanılmasının hemen ardından güvenlik konseyi bir deklarasyon yayınlayarak İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya adına kararı desteklediklerini belirtmişti. Alınan karara A’dan Z’ye saygı duyuyoruz çünkü bu yerleşimlerin dondurulmasını da kapsıyor ve uluslararası temellere dayanıyor.
euronews muhabiri Mohamed Shaikiibrahim:Filistin’in Avrupa Birliği’nden beklentisi nedir?
Filistin Lideri Mahmud Abbas:Avrupa Birliği bize para yardımı yapıyor. Avrupa Birliği adına veya bizimle temasta olan ülkelerden yardım alıyoruz. Bize karşı cömert davranıyorlar ancak Avrupa Birliği’nden siyasi duruşunu belirlemesini bekliyoruz. Avrupa Birliği’nin sadece bize para aktarması yeterli değil. Onlardan gerçek bir siyasi duruş bekliyoruz. Bu duruşu son zamanlarda yazılı açıklamalarda yakalayabildik. Şimdi de Avrupa Birliği’nden duruşunu değiştirmemesini istiyoruz. Avrupa Birliği’nden Amerika Birleşik Devletleri’nin rolünü oynamasını beklemiyoruz. Bu durumda fazla ileri gitmiş oluruz. Avrupa Birliği’nden beklentimiz, barış sürecini desteklemesi ve sürecin ilerlemesi için Dörtlü’nin sarfettiği çabaları önemli ölçüde desteklemesi.
euronews muhabiri Mohamed Shaikiibrahim:İsrail, yahudi devletinin Filistinliler tarafından tanınmasını istiyor. Bu talep ne anlama geliyor, bunu neden kabul etmediniz?
Filistin Lideri Mahmud Abbas:Biz bunu tümüyle reddediyoruz. Ama İsrail devletini tanıyoruz. Akıllarına gelen her fikre onayımızı vermek zorunda değiliz. Bunu belki barış sürecini baltalamak için yapıyorlar. Bunu kabul etmeyeceğimizi onlara bildirdik.
euronews muhabiri Mohamed Shaikiibrahim:İsrail’in tehditlerine rağmen tek taraflı Filistin Devleti ilan etmeyi düşünüyor musunuz?
Filistin Lideri Mahmud Abbas:Öncelikle, tek taraflı bir devlet ilan etmeye niyetimiz yok. Biz sadece Birleşmiş Milletler’e başvuracağımızı belirtiyoruz. Son zamanlarda Birleşmiş Milletler’e niye mi başvurduk? Yerleşim yerleri konusundaydı çünkü tüm kapılar yüzümüze kapatılmıştı. Bu durumda kime başvurabilirdik? Ezilen ve baskı gören bir halk olarak taleplerimizi hangi uluslararası kurumuna bildirmeliyiz? Bu kurumun adı Birleşmiş Milletler değil mi? Yani Birleşmiş Milletler’e başvurmak tek taraflı karar almak anlamına gelmiyor. Birleşmiş Milletler’e gidiyorsam hak aramak için gidiyorum. İsrail hangi temeller üzerine kuruldu?
İsrail’in kuruluşu BM Genel Kurulu’nun 181 sayılı kararına dayanıyor. Bu kararın tek taraflı olduğu neden söylenmiyor? Tek taraflı prosedürler yerleşim ve yurtdaşlıktan çıkarma politikasına dayanıyor. İşte buna tek taraflı hareket etmek denir. Önümüzdeki Eylül ayında Birleşmiş Millerler’e gideceğiz. Net ve açık bir söz yok ortada ama Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama net ve açık konuştu “ önümüzdeki Eylül ayında bir devlet görmek istiyorum” dedi. Eylül ayı da yaklaştı. Bu arada, Dörtlü müzakerelerin Eylül ayında başlayıp Eylül ayında son bulacağını teyit etmişti. Biz de Eylül ayında Amerika Birleşik Devletleri’ne gittik ancak İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun yerleşim birimleri inşaasının dondurulmasına karşı çıkması üzerine müzakereler başlatılamadı. Eylülden Eylül’e yapılması gereken müzakeler kapsamında sınır, güvenlik, Kudüs, su sorunu, mülteciler gibi önemli konular hakkında herhangi bir ilerleme kaydedilmiş değil. Önümüzdeki Eylül ayına kadar müzakere masasına oturamazsak Birleşmiş Milletler’e başvuracağız. Konuyla ilgili fikirlerini soracağız? Neler yapmamız gerektiğini soracağız? Bu bir haktır tek taraflı bir karar değil.
euronews muhabiri Mohamed Shaikiibrahim:Müzakerelerin tekrar başlaması için Filistinlilerin talebi nedir?
Filistin Lideri Mahmud Abbas:İ ki şey istiyoruz. Birincisi işgal edilen toprakların 1967 sınırları kapsamında olduğunu beyan eden uluslararası kararların tanınması. Bu yüzölçümü ve eşit değerde olan toprakların takas edilmesinin göz önünde bulundurulmasını kapsıyor. İkincisi de güvenlik konusunun ele alınması. Yeni kurulacak devletin İsrail’in varlığından arındırılması gerekir ancak uluslararası barış gücüne karşı çıkmayız. Yahudi yerleşim birimleri inşaasının ise kesinlikle durdurulması gerekir.
euronews muhabiri Mohamed Shaikiibrahim:Filistin’in içişleri konusuna gelince. Hamas ile uzlaşmanıza engel olan nedir?
Filistin Lideri Mahmud Abbas:Kimseyi suçlamak istemiyorum ama geçen ayın 16’sında onlara bir öneri sundum. Gazze’ye gidip teknokrat ve bağımsız kişilerden oluşan bir yönetim kurmaya hazır olduğumu söyledim. Bu yönetimin iki görevi olacak dedim. Biri Gazze’yi yeniden inşaa etmek, ikincisi de seçim tarihi belirlemek. Bu öneriyi herkes kabul etti ancak Hamas’tan şu ana kadar olumlu bir cevap alamadık. Olumsuz söylentiler var ancak bunları dikkate almıyoruz. Sorunları çözmek için Hamas’tan olumlu bir cevap bekliyoruz. Burada sorumluluk kabul etmeyen kim? Bu soruya belki siz cevap verebilirsiniz.
euronews muhabiri Mohamed Shaikiibrahim: Bu, komşu ülkelerin müdahalesinden dolayı olabilir mi?
Filistin Lideri Mahmud Abbas: Hangi sebepten olursa olsun, farketmez.
euronews muhabiri Mohamed Shaikiibrahim: İran konusunda ne düşünüyorsunuz?
Filistin Lideri Mahmud Abbas: Daha önce de söylediğim gibi bu tür konuşmaları tekrarlamak istemiyoruz. Hamas’la polemiğe girmeme sözü verdim. Basına konu olmamak için onlarla anlaşmamız var.
Maliki: ‘Irak Ordusu Tüm Sorumluluğu Almaya Hazır’
Zaman – 22 Nisan 2011
Irak Başbakanı Nuri El Maliki, Amerika Genelkurmay Başkanı’na ulusal ordunun ülkenin asayiş ve güvenliğini sağlamaya hazır olduğunu söyledi.
Ancak bir Amerikan gazetesi, Amerika’nın Irak’taki askeri varlığını sürdürmeyi istediğini yazdı.
Başbakan’ın web sitesinde dün gece yayınlanan açıklamada, Nuri El Maliki’nin, Oramiral Mike Mullen’a Bağdat’taki görüşmeleri sırasında, Irak ordusunun tüm sorumluluğu almaya hazır olduğunu söylediği kaydedildi.
Amerika, halen Irak’ta bulunan son birliklerini yıl sonunda tamamen geri çekmeyi planlıyor. Ancak askeri yetkililer, Bağdat yönetimi isterse, birliklerin Irak’ta tutulabileceğini söylüyor.
Wall Street Journal gazetesi ise Amerikalı ve Iraklı yetkililerin 2012 yılında da Irak’ta 10 bin kadar Amerikan askerini tutmak üzere görüşmeler yaptıklarını yazdı.
Haberde, Washington’daki yetkililerin, Amerikalı askerlerin Irak’taki varlığını sürdürmesinin, Tahran rejiminin Bağdat’ın içişlerine karışmasını engelleyeceğini düşündüğü kaydediliyor.
Bakanın yeğenine kurşun
Star – 25.04.2011
Batı Şeria’da Yusuf Peygamber’in türbesine izinsiz giren Yahudi yerleşimcilerden oluşan gruba Filistin polisinin açtığı ateşte, İsrailli Bakanın yeğeni öldü.
BATI Şeria’da Filistin polisinin Nablus’a izinsiz giren Yahudi yerleşimcilere ateş açması sonucu İsrail Kültür ve Bilim Bakanı Likud Partisi üyesi Limor Livnat’ın yeğeni Yosef Ben-Livnat öldü, dört İsrailli yaralandı. İsrail ordu radyosunun haberine göre, Batı Şeria’nın kuzeyindeki Filistin kentlerinden Nablus’un girişindeki Yusuf Peygamber’in türbesine gelen yaklaşık 15 Yahudi yerleşimciye ateş açıldı. Filistinli yetkililer, Nablus’a izinsiz giren aşırı dinci Yahudilerin geri dönmeleri talebini reddetmeleri, Filistin polisine silah çekmeleri ve saldırgan hareketleri nedeniyle vurulduğunu açıkladı. Filistin polisini suçlayan Bakan Livnat yeğeninin “dua etmekten başka bir niyeti olmadığını” belirterek, “Kardeşimin oğlu, Filistin polisi kılığında bir terörist tarafından öldürüldü” dedi. Savunma Bakanı Ehud Barak da “Bu bir cinayet” sözleriyle olayı kınadı ve İsrail ordusuna soruşturma talimatı verdi.
İsrailliler Nablus’ta olay çıkardı
Olayın ardından Filistin güvenlik güçlerinin çekildiği bölgeye İsrail asker ve polislerinin konuşlandırıldığı belirtildi. Filistinli kaynaklar, askerlerin Nablus’un doğusundaki Beyt Furik geçişini kapattığını, diğer geçiş noktaları Huvvara ve Za’tara geçişlerinde güvenlik önlemlerini artırdığını bildirdi. Öte yandan Yahudi yerleşimcilerin Nablus ve çevresinde olaylar çıkardığı, maskeli yerleşimcilerin, Nablus’un girişindeki Huvvara kontrol noktasına kadar gelerek Filistinlilerin araçlarını taşladıkları, bu saldırılarda aralarında 13 yaşında bir çocuğun da olduğu 3 kişinin yaralandığı bildirildi. Yerleşimcilerin ayrıca Filistinlilere ait bir aracı ateşe verdikleri, bir evi yakmaya kalkıştıkları, ancak İsrail askerlerince durduruldukları belirtildi.
Irak
Irak işgali ile petrol şirketleri arasındaki bağ
Cumhuriyet – 19.04.2011
İngiliz Independent gazetesi, Irak’ın işgalinden önce bu ülkenin petrol rezervlerinin işletilmesinin İngiliz hükümeti ve dünyanın önde gelen petrol şirketleri tarafından görüşüldüğünün ortaya çıktığını yazdı.
“Gizli yazışmalar, Irak’ın işgali ile petrol şirketleri arasındaki bağlantıyı ortaya çıkardı” başlıklı gazetenin haberinde, 2003 yılının Mart ayında İngiltere Irak savaşına girmeden önce petrol şirketleri Shell ve BP’nin, İngiltere Başbakanlığıyla Irak petrolüyle ilgili herhangi bir görüşme yapmadıklarını söylediği ancak yazışmaların bunun doğru olmadığını ortaya koyduğu kaydedildi.
Gazete resmi belgelerden birinde, Irak’ın işgalinden 5 ay önce, dönemin Ticaret Bakanı Barones Symons’un BP’ye, Irak’a müdahale konusundaki kararlılığa karşılık İngiliz hükümetinin petrol şirketlerine Irak’taki petrol ve gaz rezervlerinden pay vermesi gerektiğini söylediğini aktardı.
İngiltere Dışişleri Bakanlığının o dönemki Ortadoğu direktörü Edward Chaplin’in Ekim 2002 tarihli bir yazışmasına da yer veren gazete, bu belgede, “Shell ve BP uzun süreli gelecekleri için Irak’ta paylarını alma konusunu halledemeyebilirler. Biz Saddam sonrası Irak döneminde İngiliz şirketlerinin adil bir pay almalarını sağlamaya kararlıyız” ifadelerinin yer aldığını belirtti.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile petrol şirketi BP’nin temsilcileri arasında 13 Kasım 2002’de yapılan görüşmeye ait bakanlığın bir diğer iç yazışmasında ise şu satırlar yer aldı:
“Irak büyük bir petrol madenidir. BP de, bu pazara girmek için herşeyi göze almış durumdadır. Şirket ayrıca, siyasi anlaşmaların kendisinin eşit koşullarda yarışmasını önlememesi gerektiği konusunda çok hassastır.”
Gazete, bilgi edinme özgürlüğü çerçevesinde ortaya çıkan binden fazla belgenin, İngiliz kamu yetkilileri, bakanları, BP ve Shell arasında Irak’ın işgalinden önce en az 5 toplantı yapıldığını ortaya koyduğunu kaydetti.
Independent bu belgelerin, ülkede Irak savaşının masaya yatırıldığı ve sona eren Chilcot soruşturmasında ortaya konulmadığına dikkati çekti ve İngiltere’nin savaşa dahil olma kararıyla ilgili yeni soruları gündeme getireceğini belirtti.
Maliki: ‘Irak Ordusu Tüm Sorumluluğu Almaya Hazır’
VoaNews – 22.04.2011
Irak Başbakanı Nuri El Maliki, Amerika Genelkurmay Başkanı’na ulusal ordunun ülkenin asayiş ve güvenliğini sağlamaya hazır olduğunu söyledi.
Ancak bir Amerikan gazetesi, Amerika’nın Irak’taki askeri varlığını sürdürmeyi istediğini yazdı.
Başbakan’ın web sitesinde dün gece yayınlanan açıklamada, Nuri El Maliki’nin, Oramiral Mike Mullen’a Bağdat’taki görüşmeleri sırasında, Irak ordusunun tüm sorumluluğu almaya hazır olduğunu söylediği kaydedildi.
Amerika, halen Irak’ta bulunan son birliklerini yıl sonunda tamamen geri çekmeyi planlıyor. Ancak askeri yetkililer, Bağdat yönetimi isterse, birliklerin Irak’ta tutulabileceğini söylüyor.
Wall Street Journal gazetesi ise Amerikalı ve Iraklı yetkililerin 2012 yılında da Irak’ta 10 bin kadar Amerikan askerini tutmak üzere görüşmeler yaptıklarını yazdı.
Haberde, Washington’daki yetkililerin, Amerikalı askerlerin Irak’taki varlığını sürdürmesinin, Tahran rejiminin Bağdat’ın içişlerine karışmasını engelleyeceğini düşündüğü kaydediliyor.
Afganistan – Pakistan
Afganistan’da 3 NATO Askeri Öldürüldü
VoaNews – 24.04.2011
Afganistan’ın güneyinde üç NATO askerinin öldürüldüğü açıklandı.
İttifak tarafından yapılan açıklamada askerlerden birinin Pazar günü meydana gelen bir patlamada, diğer ikisinin ise Cumartesi günkü çatışmalarda hayatlarını kaybettikleri belirtildi.
NATO, çatışmalar hakkında ayrıntılı bilgi vermezken ölen askerlerin milliyetlerini de açıklamadı.
Öte yandan Afgan İçişleri Bakanlığı silahlı kişilerin Helmand ilinin Mercah bölgesi eski sivil yöneticisi Abdül Zahir’i, Cumartesi günü ilin başkenti Leşker Gah’da öldürdüklerini bildirdi.
500’den fazla Taliban üyesi Afganistan’da hapisten kaçtı
Hürriyet – 25.04.2011
Afgan hükümetine bağlı yetkililer, Kandahar eyaletinde bulunan bir hapishaneden 540 Taliban militanının kaçtığını duyurdu.
Yapılan açıklamada, çoğunluğunu Taliban’a bağlı komutan ve militanların oluşturduğu tutukluların, kazdıkları 350 metre uzunluğundaki tünelden firar ettikleri belirtildi.
Taliban sözcüsü Yusuf Ahmedi, firar olayını doğruladı ve hapishaneden kaçışın “çok iyi planlandığını”, beş ay boyunca üzerinde çalışıldığını söyledi.
Ahmedi, tutukluların Pazar akşamı TSİ 20.30’da firara başladıklarını ve bugün erken saatlere kadar kaçışın sürdüğünü ifade etti.
Ahmedi, tutukluların Taliban’ın kamplarına ulaştığını ve bu süreçte bir çatışma yaşanmadığı sözlerine ekledi.
Büyük kaçışın Taliban için büyük bir başarı olarak kabul edildiği ve gelecek aylarda örgüte güç kazandıracağı düşünülüyor. Kandahar’daki hapishanede NATO’nun yakaladığı Taliban komutanları ve uyuşturucu tacirleri tutuluyordu.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Bülteni, 25 Nisan 2011
İletişim: www.kureselbak.org, kureselbak@gmail.com; 00905362196341