Barışa ve kardeşliğe ihtiyaç var!
Basına ve Kamuoyuna
Komşu ülkelere müdahaleye değil, barışa ve kardeşliğe ihtiyaç var!
Recep Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz genel seçimlerinden önce meydanlarda attığı demokrasi ve barış nutuklarının ne kadar sahte olduğunu kanıtladı. Daha iki yıl önce, Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, Kürt sorunun varlığından ve önceki hükümetlerin bu sorunun çözümü konusunda hata yaptığından söz eden Erdoğan, dün gerçek yüzünü gösterdi.
Sınır ötesi operasyon için hükümete yetki veren tezkereye karşı olduğumuzu öncesinde açıklamıştık. Biz gerekçesi ne olursa olsun, başka ülkelere müdahaleye, savaşa ve işgale karşıyız.
Tezkereye karşıydık, çünkü, bölgemizin daha çok şiddete değil, barışa ihtiyacı olduğu, Kürt sorununun çözümünün yeni şiddet adımlarının atılmasından değil, demokratik ve barışçıl yöntemlerin geliştirilmesinden geçtiği çok açık. Üstelik Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi, bölgemizde ABD’nin yarattığı savaş bataklığına girilmesi anlamına gelecektir.
AKP Hükümetinin ısrarıyla Meclis Genel Kurulu’na getirilen tezkere, Türkiye açısından içinden çıkılamaz ve sonu belli olmayan maceralar silsilesinin ilk adımı olabilir. Tezkere oylaması sırasında da gördük ki seçim meydanlarında halktan oy isteyen politikacılar, aslında savaşa ve işgale pek heveslilermiş.
Seçim meydanlarında barıştan, adaletten, eşitlikten söz edenler, 13 askerin ölümünü, yüzlerce insanın ölümüne neden olacak bir savaşın tetikleyicisi olarak kullanmak için adeta fırsat bekliyormuş. Bizler bir kez daha, politikacıların ne dediğine değil ne yaptığına bakmak zorunda olduğumuzu gördük. AKP’nin ne yaptığını bilenler açısından bu tezkerenin Meclis’ten geçmesi şaşırtıcı değil. AKP, 1 Mart 2003’te de Türkiye’nin Irak’a müdahalesini amaçlayan tezkereyi de gündeme getirmiş ama halkın tepkisi nedeniyle Meclis’ten geçirememişti.
ABD’nin Afganistan’ı işgal ettiği günden beri Türk Silahlı Kuvvetleri ABD ile işbirliği halinde Afganistan’da görev yapıyor. Geçtiğimiz yıl yaz aylarında İsrail’in Filistin ve Lübnan’ı bombalamasının ardından AKP Hükümeti İsrail’le askeri anlaşmaları kesmek yerine, Lübnan’a “Barış Gücü” maskesi altında asker yolladı. İncirlik Üssü ABD’nin imparatorluk düşlerinin ürünü olan Irak işgalinde, işgalcilerin en önemli üssü konumunda. Hükümet her yıl gizli kararnamelerle İncirlik Üssü’nün ABD tarafından kullanılması için gerekli düzenlemeleri yapıyor.
Artık biliyoruz ki, barış, tümüyle bizim, savaş karşıtlarının, barışseverlerin sahip çıktığı bir kavramdır. Hükümet ve Tezkere’ye evet oyu veren milletvekilleri barış kelimesini ağızlarına almamalıdır.
Artık biliyoruz ki, halkların kardeşliği halktan aldıkları oyla en kısa zamanda yönetici elitlere dönüşenlerin değil, savaşa karşı çıkanların sahip çıkacağı bir kavramdır. Ve artık biliyoruz ki Meclis, “küçük Amerika” olmak isteyen parti ve milletvekilleriyle kaynamaktadır. Tezkereyi Meclis Genel Kurulu’na getiren, tezkereye evet oyu veren, “Tezkere yetmez, Irak’a hemen girelim,” diyen tüm parti ve milletvekilleri aslında ABD’ye ve Bush’a özenmekte ve üstelik sahte bir ABD karşıtlığı üzerinden politika yapmaktadırlar.
İncirlik Üssü’nden kalkan ABD uçakları Irak’ı bombalarken itiraz etmeyenler, Iraklılara işkence eden canilerin İncirlik Üssü’nde dinlenmesini, eğlenmesini görmezden gelenler, Felluce’de, Necef’te, Ebu Garip’te gerçekleşen katliamlara İncirlik Üssü’nü kullandırarak ortak olanlar, ancak kendileri için bir savaş fırsatı doğduğunu düşündükleri anda, bir şantaj silahı olarak İncirlik Üssü’nü akıllarına getiriyorlar. Tezkereye evet diyenler, dile getirdikleri gerekçe ne olursa olsun aslında savaş ve işgal heveslileridir.
Tezkereye evet diyenler, bu yüzden en başından beri ABD ile işbirliği halindedir.
Biz, tüm dünyadaki savaş karşıtı hareketin bir parçası olarak uzun bir süredir ABD’nin Irak işgalinin sona ermesi, ABD’nin Irak’tan çekilmesi için mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizde, hangi bahaneyle olursa olsun Türkiye’nin savaşa girmesine, ABD ile işbirliği yapmasına, halklar arasında bir kin duvarı örecek işgal politikaları uygulamasına karşı olduğumuzu defalarca dile getirdik.
Şimdi bir kez daha haykırıyoruz: İşgal macerasına kalkışmayın! İnsanların yaşamıyla oynamayın. Ekonomiyi bir savaş ekonomisine dönüştürmeyin. Küçük ABD olmaya özenmeyin!
Biz toplumun tüm kesimlerinden savaş karşıtları, tüm emek örgütlerinden, tüm meslek örgütlerinden, işsizlerden, kadınlardan, gençlerden oluşan savaşa karşı çıkan büyük çoğunluk, son sözümüzü söylemedik.
Irak’a askeri müdahalede bulunmak Türkiye’nin siyasi kaderi açısından vahim bir hata, bölge halklarının kardeşligine vurulmuş önemli bir darbe olacaktır. Biz buna izin vermeyeceğiz!
Irak’a askeri bir müdahale olduğu gün, akşam Saat 18.00’de, meydanlara çıkıp, savaşa karşı, halkların kardeşliğini var gücümüzle haykıracağız.
KÜRESEL BARIŞ VE ADALET KOALİSYONU
Yürütme Kurulu