20 Aralık 2023 – Edebiyatta Savaş ve Barış Atölyesi, XV. Dönem, 4. Toplantı – Ağla Sevgili Yurdum

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

‘Postkolonyal Dönem Edebiyatında Savaş ve Barış’ temalı XV. Dönemine giren Atölyenin 20 Aralık 2023 Çarşamba günkü dördüncü oturumunda Faruk Sevim bizlere Güney Afrika tarihi hakkında genel bir bilgi, Atölye’nin konusu olan  Alan Patton’un (1903-1988)) hayatı ve Ağla Sevgili Yurdum (1948) isimli kitap hakkında bilgi verdikten sonra Atölye katılımcıları kitabın tartışmasına geçtiler.

Güney Afrika

Güney Afrika, 3 milyon km kareye yakın büyük bir toprak parçasıdır. Daha az yağışa ve ormana sahip,  yüzölçümünün üçte biri çöl olan bir bölgedir. Dolayısıyla tarımsal üretim açısından olanakları kısıtlı bir ülkedir.

Güney Afrika’ya ilk olarak Portekizliler gelir. Portekizli Bartolome Diaz 1488 yılında Ümit Burnu’na ulaştığında bölgenin yerlileri olan Khoikhoi’ler ile karşılaşır. Bu uğrayıştan 164 yıl sonrasında, 1652 yılında   Avrupalılar G.Afrika’da koloni kurmaya başlarlar. Hollandalı Doğu Hindistan Şirketi, Hollanda’dan Hindistan’a gidip gelen gemilerinin personelleri için mola verebilecekleri bir tedarik istasyonunu 6 Nisan 1652 tarihinde Ümit Burnunda, bugünkü Cape Town’da kurarlar. 17. ile 18. Yüzyıllar arasında bölgede Hollandalı nüfusu giderek artar. İlk olarak Khoisan toplulukları yerlerinden edildikten sonra 1770 yılından itibaren Bantu grupları zorla yerlerinden sürülmeye başlar. Bölgeye yerleşen Hollandalılar; Endonezya, Madagaskar ve Hindistan’dan birçok köle getiriri. Öyle ki 1743 yılında bu bölgede Avrupalı göçmenlerden daha fazla köle bulunmaktaydır.

1797 Yılında, Hollandalı Doğu Hindistan Şirketinin iflası üzerine, bölge İngilizlerin egemenliğine  geçer. Napolyon döneminde Fransa bölgeyi işgal etmeye çalışsa da başarılı olamaz. 1833 Yılında Britanya parlamentosunda köleliğin sömürgelerde de kaldırılması üzerine, Güney Afrika’da kölelik yasaklanır. Bu duruma karşı çıkan özellikle Hollanda kökenli köle sahipleri (Afrikaanerler, Boerler) bölgenin kuzeyinde kendi bağımsız devletlerini ilan ederler. Bu köleci devletler, ırkçı anlayışları nedeniyle yerli halklarla sürekli çatışma halinde yaşarlar..

Boer devletlerinin en uzun ömürlü olanları (Transvaal ve Orange Devletleri) 1902 yılına kadar varlıklarını sürdürür. Bu devletlerin sınırları içinde 1867’de elmasın, 1886 yılında da altının  bulunması sonucu bölgenin önemi çok artar ve Güney Afrika’ya, Avrupa kıtasından büyük bir göç dalgası yaşanır. Bu göç dalgası, bölgede yaşayan yerli halkın daha fazla ayrımcılığı uğramasına ve sömürü altında kalmasına sebep olur. O zamana kadar Boer devletlerin varlıklarına göz yuman İngiltere, uzun yıllar süren savaşlar (Boer Savaşları) sonucu 1902 yılında bu devletleri ortadan kaldırır..

Boer devletlerinin ortadan kaldırılması sonrasında, 1910 yılında İngilizlerin himayesinde Güney Afrika Birliği dominyonu (sömürgesi) kurulur. Yeni kurulan devlette kölecilik yasak olsa da siyahlara karşı ırk ayrımcılığı yasalarda yer almaya devam eder. Siyahların oy hakkı yoktur. 1913 Yılında kabul edilen bir toprak yasası ile ülke topraklarının sadece %13’ü nüfusun %79’unu oluşturan 19 milyonluk siyah nüfusa verilirken, geriye kalan %87’lik kısmı bölgede azınlıkta olan 4,5 milyonluk beyaz nüfusa verilir. Siyahların kendilerine ayrılan topraklar dışında toprak alması yasaklanır ve böylece siyah ırkın ezildiği ırk ayrımına dayanan ‘Apartheid’ adlı rejimin de ilk resmi adımı atılmış olur. Ayırmak/bölmek anlamına gelen Apartheid, ırksal ayrımcılığı savunan ırksal ayrımcılığı savunan sisteme verilen addır.

İngilizlerin egemenliğindeki Güney Afrika Birliği dominyonunda 1914 yılında kurulan Ulusal Parti, daha Hitler çizgisinde bir parti olur ve II. Dünya Savaşında Almanya’nın desteklenmesini ister. Ulusal Parti, Hitler’in Almanya’sına özenmekte ve bu doğrultuda ırkların ayrımını savunmaktadır. Siyahların haklarını savunan ANC’nin (Afrika Ulusal Konseyi) kuruluş tarihi ise 1913’tür.Bu tarihte adı Güney AfrikaYerli Ulusal Kongresi’dir.

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi sonrasında ülkede azınlıkta olan beyazlar, hâkimiyetlerini 1948 yılında iktidara gelen Ulusal Parti önderliğinde genişletir ve daha sıkı/sert bir Apartheid politikalarını uygulamaya koyar. Ulusal Partinin iktidara gelmesiyle birlikte yaklaşık üç asırdır fiili olarak inşa süreci yaşayan Apartheid rejimi anayasal olarak haklarını genişletir. Sadece siyahlara değil Hintlilere ve melezlere de siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamın her alanında ırkçı politika uygulanmaya başlarken oy hakları ellerinden alınır. İlk apartheid politikası olarak 1948’de karma evlilikler yasaklanır. 1950’deki ‘Ahlaksızlık Yasası’ ile 1927 tarihli beyazlar ve Afrikalılar arasındaki cinsel ilişki yasağı, tüm beyaz olmayanlar için genişletilir.

1950 Tarihinde çıkarılan ‘Nüfus Tescil Yasası’ ile insanlar doğumdan itibaren Beyaz, Bantu (Siyah Afrikalılar), Melezler (Renkliler) olarak sınıflandırılır, 1959 yılında bunlara Asyalılar da ilave edilir. Oluşturulan Irk Sınıflandırma Kurulu özellikle tartışmalı vakalarda bir kişinin ırkının ne olduğuna dair nihai karar almakta yetkilendirilir:

1950 Yılında ‘Grup Alanlar Yasası’ ile tüm ülke, ırka dayalı coğrafi bölgelere ayrılır, belirli bölgeler yerli siyahi ırk için yasak bölge haline getirilir,  bu bölgelere ancak özel izinle girilebilir olur. 1953 Yılında yürürlüğe giren ‘Bantu Eğitim Yasası’ ile siyahların eğitim alma hakları sınırlandırılır, bilim ve matematik Bantu eğitiminin dışında tutulur, siyahların eğitim aldığı üniversiteler ağırlıklı olarak sosyal bilimciler, öğretmenler ve avukatlar yetiştirecek şekilde yapılandırılır, özellikle doğa bilimlerinde bir dizi meslek, siyahi yurttaşlara kapatılır.

İstihdam, vasıf geliştirme, mülkiyet hakkı, işyeri kurabilme ve işletebilme, temel sosyal ve fiziki altyapılara erişim konusunda daha pek çok ayrımcı uygulama devreye sokulur. Örneğin arabaların, okulların, sinemaların, mahallelerin, bölgelerin ayrılması yasaları kabul edilir, ülkede sistematik olarak birçok kişinin haklarını kısıtlayan bir toplum yapısı oluşturulur.Bu uygulamaların en somut adımları yaşam alanlarında atılır, yerleşim yerlerinde Avrupa kökenli beyazlar ile diğer ırklar arasında yapay sınırlar çizilerek birçok diğer grup üyesi beyazlardan ayrılır ve çoğunluğu siyahiler olmak üzere diğer ırk üyeleri bu ayrıştırma adımları sonucunda ekonomik açıdan zarara uğratılır. Bu süreçte beyaz Avrupalılar dışında kalan siyahiler, melezler ve Asya kökenliler birçok engele maruz bırakılır. Apartheid sisteminde, çoğunlukla Bantu olan Siyahi nüfusun şehirlerin bazı mahallelerinden kovulmaları ve sadece Siyahilerin yaşadığı mahallelerde ya da Bantustan adı verilen, devlet tarafından tasarlanmış özerk ‘kabile anavatanlarında’ yaşamaları zorunlu kılınır. Böylelikle beyazların çoğunlukta olduğu bir Güney Afrika Devleti oluşturulmak istenir.

1960’lı yıllarda ciddi bir ekonomik kalkınma yaşayan ülke, bu süreçte Afrika kıtasının en gelişmiş ülkesi olur, çok sayıda fabrika kurulur, iş yeri açılır, ancak gerçekleşen yatırımlardan elde edilen kazançlar sadece beyazların refahı için kullanılır. 1960 Yılında gerçekleştirilen bir referandum ile ülke dominyon statüsünü terk eder ve Güney Afrika Birliği olan adını değiştirerek Güney Afrika Cumhuriyeti adını alır.

1976 yılında gerçekleşen Soveto’daki öğrencilerin ayaklanmasına karşı sert önlemler alan emniyet güçleri gösterilerde 700 siyahi ortaokul ve lise öğrencisini öldürür. Yaşanan bu olaylar sonucunda ülke genelinde ırkçı rejime ve uygulanan Apartheid politikalarına karşı geniş çaplı protesto gösterileri düzenlenir. 1977’de öğrenci önderi Steve Biko tutuklandıktan sonra işkence ile öldürülür. (Peter Gabriel’in Biko şarkısı https://www.youtube.com/watch?v=luVpsM3YAgw dinleyiniz)

1980’li yıllarda artan isyanlar, gösteriler, grevler ve zaman zaman Anti-Apartheid hareketler tarafından gerçekleştirilen silahlı eylemler sonucunda 1990 yılında hükümet ırkçı politikalara son vermek zorunda kalır.

ANC olmak üzere birçok muhalif parti yasal kabul edilir, 27 yıldır cezaevinde tutulan direnişin önderlerinden Nelson Mandela serbest bırakılır, Apartheid politikalarını belirleyen yasa maddeleri zaman içerisinde yürütmeden kaldırılır, tüm toplumun yüzde 62 oranında büyük çoğunluğun oyunu alır. İktidarı ele alan ANC, bu iktidarını günümüzde de korumaktadır. Nelson Mandela’nın ilk defa özgürce oy kullanabildiği 1994 seçimlerinde yönetime gelmiş olur; Mandela, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahi başkanı olur. Ulusal Parti’nin son devlet başkanı De Klerk ile birlikte Apartheid politikalarının sona erdirilmesi konusunda attıkları adımlar nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görülür.

Alan Paton

Alan Paton 1903 yılında Güney Afrika’nın Natal şehrinde doğar ve başkalarının haklarını tanıyan İngiliz liberalizmi geleneği içinde büyür. Orta öğrenimini Maritzburg Koleji’nde tamamladıktan sonra Natal Üniversitesi’ne kabul edilir, 1922 yılında 19 yaşındayken Fizik bölümünden mezun olur. Paton’ın ilk şiiri 1920’de kayıtlı olduğu Natal Üniversitesi dergisinde yayınlanır. 1925 Yılında fen bilgisi öğretmeni olarak göreve başlar, 1928’e kadar, sırf beyazların okuduğu bir lisede kimya ve matematik dersleri verir, aynı yıl kendi okuduğu Maritzburg Koleji’nin öğretim kadrosuna katılır.

1935 Yılında zamanın koalisyon hükümetinde hem Eğitim, hem İçişleri Bakanı olan arkadaşı Jan Hofmeyr tarafından, Johannesburg’da, siyah çocukların barındığı Diepkloof Islah Evi’nin müdürlüğüne getirilir ki bu, hayatında önemli bir dönüm noktası olur. Hofmeyr, ezici çoğunluğu siyahlardan oluşan çocuk suçluların sorumluluğunu Cezaevleri Genel Müdürlüğü’nden alıp Eğitim Bakanlığı’na verirdiğinden ırk eşitliğinin ilk savunucularından Paton da  bu reform çabalarında kilit bir göreve getirilmiş olur. Burada edindiği tecrübeyi ve siyahların kabilelerine ait köklerinden koparak şehirlere göçüp girdikleri yeni yaşantıya dair gözlemlerini, daha sonra Ağla Sevgili Yurdum romanına aktarır. Paton, sonraki on yılda ırk ilişkileri ve ceza reformu alanında uzmanlaşır.

Paton inançlı bir Hristiyan’dır ve ırkçılığa güçlü bir şekilde karşı çıkar. 1946 Yılında Avrupa, ABD ve Kanada’daki ceza ve ıslah evlerini incelemeye gider. Ağla Sevgili Yurdum romanını bu gezi sırasında yazmaya başlar.  Ancak 1948’de kitabı yayınlandığı sırada, beyaz ırkçı Ulusal Parti seçimleri kazanır ve ilk ırk ayırımı politikaları hemen yeniden yürürlüğe koyulur.

Ağla, Sevgili Yurdum romanı yayınlandıktan sonra uluslararası başarı kazanır ve bu Paton’a ekonomik veya siyasi bir avantaj sağladığı gibi bir anlamda dokunulmazlık kazanır. Paton’un bu ilk romanı hayatını değiştirir, başarısı onun tam zamanlı yazmasına olanak tanır ve ölümüne kadar üretken bir şekilde şiirler, oyunlar, makaleler, kısa öyküler, biyografiler ve romanlar üretir.

9 Mayıs 1953’te, Paton’un kurucu eş başkanı olduğu Güney Afrika Liberal Partisi kurulur. Parti, Ulusal Parti hükümeti tarafından getirilen ırk ayrımı – apartheid yasalarına karşı mücadele eder. Ancak resmi olarak üyeleri hem Siyahlardan hem de Beyazlardan oluştuğu için, 1968’de hükümet tarafından kapatılır. Partideki diğer birçok kişi gibi Paton da Apartheid’a karşı barışçıl muhalefeti savunmaya devam eder. Güney Afrika hükümeti, Paton’un pasaportuna, kendisine Özgürlük Ödülü’nün verildiği 1960 yılında New York’tan dönüşünde el koyar ve on yıl boyunca iade etmez. Ancak Paton, romanları, şiirleri, makaleleri ve konuşmalarıyla sesini duyurmaya,  ırk eşitliğini dünya çapında savunmaya devam eder. Yazar ölümüne kadar, doğduğu Natal’a yakın olan Botha’s Hill kasabasında ikamet etmeye devam eder.

Alan Paton Güney Afrika’nın önde gelen hümanistlerinden biridi; ‘dünyanın gurur duyacağı, birçok farklı grubun her birinin kendi yaratıcı katkısını yapacağı bir ulus olan büyük, barışçıl bir Güney Afrika’ hayalini kurar. 1980’Li yıllarda gırtlak kanserine yakalanır, 1988’de ırkçı rejimin yıkıldığını göremeden ölür.                      

Ağla Sevgili Yurdum

Paton’ın Ağla Sevgili Yurdum romanı 1948’de yayınlanır ve yayınlanmasıyla birlikte bütün dünyada önemli bir yankı yaratır. Yazar, kitapta iki kutba ayrılmış bir toplumun nasıl birleştirilebileceğini ve bir arada tutulabileceğini anlatmaya çalışır; tersten söylersek, birleştirememenin, hatta iyice ayırarak ve zıtlaştırarak yönetebileceğini sanmanın kötü sonuçlarını gösterir.

Kabilesi göçe zorlanmış, bereketsiz topraklarda ikamete zorlanan bir halkın çocuklarının iş, ekmek umuduyla gittikleri Johannesburg’daki ahlaki çöküşlerini, suç batağına saplanmaları anlatılır kitapta. Köylerini, geleneklerini, kültürlerini terk eden siyahlar, Johannesburg’da bir yandan özellikle madenlerde işçi olarak çalışmakta, bir yandan da içki üretip satmak, fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık, kabadayılık gibi her türlü kötü işlerle vakit geçirmektedirler. Oğlunun izini süren rahip Kumalo, suç yatağı mahalleleri, ıslahhaneleri, hamile bırakılmış bir kadının evini ve beyaz  eşitlikçi bir mühendisinin evine girdiğinde, korkuyla aktivisti öldürdükten sonra tutuklandığı cezaevini gezmek durumunda kalır.

Kötü haberi alan Kumalo ve diğer rahipler derin bir üzüntü içindedirler, ısyan ederler:

‘Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Hepsi suskundu. Çitlerden ve tarlalardan, ya da herhangi bir ülkenin güzelliklerinden söz etmenin sırası değildi. İnsanlara kötü gelecekler hazırlayanlar söz konusu olunca, nasıl da üzüntü, korku ve nefret kaynaşıp bir kül olur gönüllerde, kafalarda.

Ağla, dağılan kabile için ağla, yok olan yasa ve gelenekler için ağla. Hüngür hüngür ağla, ölen o adam için ağla, ondan yoksun kalan kadın ve çocuklar için ağla. Ağla sevgili yurdum, çünkü bunlar sona ermedi daha. Güneşin sıcak ışınları, insanın tadını çıkaramadığı şu güzelim toprakları ısıtıyor. İnsan ise sadece kalbindeki korkuyu biliyor.

Atölye tarafından fazla Hırıstiyan ama barışçıl bulunan, fazlasıyla beğenilen kitap Ağla Sevgili Yurdum küçük umut işaretleriyle son bulur.

İçerdiği karşılıklı öğrenme ve bağışlama dersleri, en azından o yıllarda gerçekleşmez. 1948 Yılında Boer ırkçıları iktidara gelir ve Nazizmin çöküşünden sonra, dünyanın bu köşesinde tarihsel Nazizme en yakın ırkçı rejim 43 yıl boyunca uygulanır.dı.

Yazar, kitapta toprak uzmanı Letsitsi’nin ağzından, sorunların kaynağının beyaz adam olduğunu şu cümlelerle anlatıyor: “Umfundisi, bize bu kadar az toprak veren beyaz adamdı, en başında. Bizi kendi işinde çalıştırmak için toprağından ayıran beyaz adamdı. Biz de bilgisizdik. İşte bu nedenlerden dolayı vadi bu hale geldi. Bu beyaz adamın şimdi yaptığı, o eski borcunu ödemedir.”

Atölye Takvimi aşağıdaki gibidir:

1930-2013Chinua AchebeParçalanma3.01.2024Hatice Morkaya
1931-2019Toni MorrisonSevilen (Sevgili)17.01.2024Kamer Badur-Eğilmez
1940J. M. Coetzee,Barbarları Beklerken31.01.2024Murat Tekelioğlu
1943Michael Ondaatjeİngiliz Hasta14.02.2024Yıldız Önen
1975Zadie Smithİnci gibi dişler28.02.2024Şengül Çiftçi
1961Arundhati RoyKüçük Şeylerin Tanrısı13.03.2024Ceren Aydos
1958Yan LiankeGünler aylar yıllar27.03.2024Aliye Zorlu
1952Jung ChangYaban kuğuları17.04.2024Nilüfer Uğur Dalay
1977Jesmyn WardSöyle Hayalet Şarkını Söyle1.05.2024Yasemin Kilit Aklar

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.