Savaşa değil insana bütçe
Maliye Bakanı Naci Ağbal 16 Ekim günü, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna, 2018 yılı bütçe taslağını sundu. Yasa gereği taslak 24 Kasım 2017 tarihine kadar komisyonda tartışıldıktan sonra, hazırlanacak bir raporla TBMM Başkanlığı’na sunularak tartışmaya açılacak.
Temel amacı büyümeyi desteklemek olarak açıklanan 2018 bütçesinde, giderler 762,8 milyar lira, gelirler 696,8 milyar lira olarak planlanıyor. 2018 Yılı tahmini Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH)’sının % 1,9’una denk gelen 65,9 milyar TL’lik açık öngörülürken, savunma harcamalarına ilave edilen 18 milyar TL’lik gider nedeniyle, bütçe açığı şimdiden 83,9 milyar TL’sine yükselmiş oluyor. Resmi dilde, hedeflerin tutturulması olarak geçen, bütçedeki yamaları kapama, denkleştirme ve açığı giderme kaynağı ise her zamanki gibi vergi artışları.
Bakan 2018 yılı bütçesinin savunma bütçesi olduğunu ve kaynağının vergiler olduğunu açıkladı. Bu durumda Bakana göre halk, ödemekte olduğu vergileri artırarak, güvenlik ve savunma harcaması adı altında savaşa daha fazla katkı vermek istiyor.
Hayır, Sayın Bakan yanılıyor.
Bir ülkenin büyüklüğü insanına verdiği değerle anlaşılır. Halk savaşa değil insana verilen değerin arttığı bir bütçe istiyor.
Yine Bakan’ın açıklamasına göre, 2017 bütçe dengesi 2016 yılında yaşanan darbe girişiminin etkilerini azaltmak için alınan önlemlerle bozulmaya başlamış. Bunun yanı sıra başta Kuzey Irak ve Suriye olmak üzere jeopolitik gelişmeler nedeniyle güvenlik harcamalarında planlanan artış da bu bozulmayı tetikleyebilecek bir faktör olmuş. Bütçe açığının GSYH’ya oranını yüzde 1’den yüzde 2’ye çıkaran bu gelişmelerden sonra, daha fazla bozulmanın önüne geçmek adına hükümet, vergilerde 30 milyar TL’ye yaklaşan artışlara gitmeye karar vermiş.
Sayın Bakan, darbe girişiminde bulunan halk mı ki, açığı büyüten halk olsun?
Çünkü Sayın Bakan, 18 Nisan 2017 tarihli açıklamasında ‘Mart Ayı giderleri yüzde 25 artışla 58,6 milyar TL, Mart ayı gelirleri yüzde 3 azalışla 39,1 milyar TL olarak gerçekleşmiştir,’ demişti. Ocak, şubat, mart aylarında, bütçede referandum masraf toplamının 13 milyon TL olduğunu gösterir rakamlar açıklamıştı. Bu masraf tutarının mart ayı gelirlerinin yüzde 2’si, giderlerinin ise yüzde 2,2’si olduğunu hesaplatmıştı bize.
Bu aylardaki bütçe açığındaki artış kalemlerini ise şöyle açıklamıştı:
‘Temsil, ağırlama, tören, fuar organizasyon, tanıtma harcamaları (Şubat 2017 de 8 milyon TL iken, yüzde 50 artışla) Mart ayında 12 milyon TL,
SGK’ya aktarımlar (Şubat 2017 de 5,1 milyon TL iken, yüzde 8 azalışla) Mart ayında 4,5 milyon TL,
Yerel yönetimlere yapılan hazine yardımı (Şubat 2017 de 212,2 milyon TL iken, yüzde 44 artışla) Mart ayında 304,5 milyon TL,
‘Hane halkına yapılan burs, eğitim, sağlık, yiyecek, barınma, tarımsal ve sosyal amaçlı transferler’ (Şubat 2017 de 3,5 milyar TL iken, yüzde 40 artışla) Mart ayında 4,9 milyar TL,
‘Sosyal amaçlı transferler’ (Şubat 2017 de 542 milyon TL iken, yüzde 332 artışla) Mart ayında 1,8 milyar TL,
Bütçede gizli hizmet giderleri olarak ifade edilen örtülü ödenek, ilk üç ay harcama toplamı 682 milyon TL,
‘Zırhlı taşıt dâhil, kara taşıt alımı’ (Şubat 2017 de 6,2 milyon TL iken, yüzde 347 artışla) Mart ayında 21,5 milyon TL,
‘Güvenlik kuvvetleri nezaretinde bulundurma giderleri (yani gözaltılar için) ilk üç ay harcama toplamı 2 milyon TL,
‘Barışı destekleme ve koruma harekât giderleri, Şubat 2017 de 100 milyon TL iken, yüzde 318 artışla) Mart ayında 418 milyon TL,
‘Güvenlik ve savunma harcamaları’ (Şubat 2017 de 197 milyon TL iken, yüzde 202 artışla) Mart ayında 400 milyon TL, ilk üç ay harcama toplamı 628 milyon TL,
Aralık 2016’da YSK için açılan ihalelere yapılan ödemeler 18 milyon TL,
Referandumu kurtarmak için diğer çeşitli kalemlerde gerçekleştirilen açıklarla birlikte 2017 yılı ilk üç ayında verilen bütçe açığı 58,6 milyar TL oldu.
Demek ki halk olarak biz, 2018 yılı bütçesinin yüzde 7,7’si veya 2018 yılı bütçe açığının yüzde 70’i olan 58,6 milyar TL’lik tutarı, 2017 yılının ilk üç ayında hukuksuz gözaltılar, güvenlik kaygıları ve baskı ortamında yapılan, hukuki sonuçları tartışmalı bir referandum düzenlemek için gözden çıkarmışız.
Hayır, Sayın Bakan. Biz adaletsizlik ve yaşamımızı sınırlayan uygulamalar için katkı vermeyi düşünmedik, düşünmüyoruz.
Yine Bakan, ‘Savunma ve güvenlik harcamalarına ayrılan kaynakları da 2018 için önemli ölçüde artırıyoruz. Özellikle modernizasyon adına bütçeden ilave 18 milyar TL’nin üzerinde kaynak ayırdık. TSK, teknolojinin tüm imkânlarını kullanmak üzere yeni projelere imza atıyor. Artan jeopolitik-güvenlik riskleri savunma ve güvenlik birimlerimizin silah-teçhizat kabiliyetlerinin artırılması ve modernize edilmesini zorunlu kılıyor,’ diyor.
Yine yanılıyorsunuz Sayın Bakan.
Biz başka ülke topraklarına yapılacak müdahaleler, rejim karşıtı destekler, iç işlerine karışmalar, tutarsız ve saldırgan dış politikalar için kaynak ayırmak istemiyoruz. Biz Türkiye’de ve tüm dünyada, savaşların sona ermesini ve barışın egemen olmasını istiyoruz.
Biz insanca bir yaşam istiyoruz. Biz nasıl yaşayacağımızın söylenmesini değil, adil ve barış içinde yaşama hakkı istiyoruz.
Yoksulluk sınırından hızla açlık sınırına inen maaş ve ücretlerimizle, biz Halk olarak, çalışma haklarımızın ellerimizden alınmamasını, insanca yaşam koşullarımızın sağlanmasını, üretken emeğimizin karşılığını almak istiyoruz, sadaka, ‘tarımsal ve sosyal amaçlı transferler’ adı altında seçim ve referandum rüşvetleri istemiyoruz.
Onurumuzla oynamayın. Aklımızı ve muhakeme gücümüzü küçümsemeyin.
Sayın Bakan. Sayın TBMM üyeleri.
Bizim yerimize kararlar alırken, özellikle de 22 Kasım 2017 tarihinde, Milli Savunma Bakanlığı bütçesi tartışılırken, ‘savaşa değil insana bütçe’ istediğimizi unutmayın.
Arttırmayı düşündüğünüz vergilerimizin güvenlik, savunma adı altında planladığınız hiçbir harcamaya gitmesini istemediğimizi aklınızdan çıkarmayın.
Bu bütçe, sağlığa, eğitime, adalete, barışa, her şeyden önce insanlığa zararlı bir bütçe.
Bu bütçeye ortak olmuyoruz ve hayatlarımızdan da kararımızdan da vazgeçmiyoruz.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu
20 Kasım 2017