1 Eylül’de aralarında Küresel BAK’ın da olduğu birçok örgüt, kampanya ve partinin çağrısıyla İstanbul’da “Operasyonlar durdurulsun, barış olsun” eylemi yapıldı. Gösteriye yüzlerce savaş karşıtı katıldı.
Saat 19.00’da Galatasaray Meydanı’nda başlayan insan zinciri Osman Ağa caminden sonra yürüyüşe döndü. Yürüyüşte, davullar ve ritmler eşliğinde “Savaşa hayır, barış hemen şimdi!” “Sustur sustur savaşın sesini sustur, yüksekt yükselt barışını sesini yükselt”, “Dengi bi de deng gen bi de aşitiye”, “Yaşasın hakların kardeşliği”, “Biji bıratiya gelan”, “Öz-öz-özgürlük Kürt halkına özgürlük” sloganları atıldı.
Video Yalçın Ergündoğan: http://www.vimeo.com/14622864Yürüyüşte Küresel BAK’ın gökkuşağı bayrağı taşındı. Beyaz tişörtlerin üzerine yapşıtırılan dev çıkartmalarda “Operasyonları durdurun, Barış Olsun”, “Savaşma, Barış Olsun”, “İşgal Etme, Barış Olsun”, “Kardeşine Sarıl, Barış Olsun” sloganları yazıyordu.
Yürüyüşün sonunda Taksim tramvay durağında kurumlar adına ortak basın açıklamasını İHD yürütme kurulu üyesi Sultan Secici okudu. Meydanda kurulan kürsüden Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Başkanı Sami Evren, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Başkan Yardımcısı, eski İHD Başkanı Yusuf Alataş ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan birer konuşma yaptı.
Sami Evren “30 yıldır iç çatışmalar nedeniyle 30 binden fazla insanımızı kaybettik. Artık insanlarımız ölmesin istiyoruz, barış olsun diyoruz. Barışı istemeyenler, elleri tetikte sürekli savaşı kışkırtan politikalar üretiyorlar. PKK’nin eylemsizlik kararı dikkate alınmalıdır. Kılıçdaroğlu’nun genel af sözünü destekliyoruz. Başbakan da artık bunu siyaset malzemesi yapmasın” dedi.
Basın Metni:
Operasyonları durdurun; BARIŞ OLSUN!
Bugün 1 Eylül Dünya Barış günü.1 Eylül 1939’da Hitler ordularının Polonya’ya saldırmasıyla başlayan İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıç tarihi Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Barış Günü ilan edilmiştir. Coşkuyla kutlanması gereken bu günü yine buruk bir acı ve endişe içerisinde geçiriyoruz. Aradan geçen bunca yıla karşın ne dünyada ve ne de ülkemizde adalete dayanan kalıcı bir barış sağlanabilmiş değil.
Dünyada yaşanan savaşların faturası sadece yaşamlarını yitirenlerle sınırlı değil. Yine her yıl on binlerce insan sakat kalıyor, milyonlarca insan yerini, yurdunu, köyünü terk etmek ve mülteci konumuna düşmek zorunda kalıyor. Kadın ve çocuklar tecavüze uğruyor. İnsanlar egemenler eliyle savaşmaya, öldürmeye ve ölmeye zorlanıyor. Dünya halklarına açlık ve sefalet dayatılıyor.
Türkiye’de de iç barışın olduğu söylenemez. Kürt sorunu nedeniyle yaşanan silahlı çatışma ortamı, otuz binden fazla insanın yaşamını yitirmesine, dört binden fazla yerleşim yerinin boşaltılmasına ve ormanlık alanların tahrip edilmesine, yaklaşık üç milyon insanın kendi ülkesinde mülteci konumuna düşmesine yol açmıştır. Verilere göre 1990 yılından 2008 yılı sonuna kadar 840 kişi siyasal nedenlerle zorla kayıp edilmiş, 2949 kişi faili meçhul cinayete kurban gitmiş, 2308 kişi yargısız infaz edilmiş, 709 kişi gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde öldürülmüştür. Tabi bu rakamlar tespit edilenler kayıtlara geçirilebilen silahlı çatışmalar dışındaki yaşam hakkı ihlalleridir. Sorunların diyalog ve uzlaşma ile çözümü yerine şiddet politikalarında ısrar edilmesi büyük acıların yaşanmasına, özgürlüklerin kısıtlanmasına, ülke kaynaklarının israfına ve yoksulluğa yol açmıştır.
2009 yılı 1 Eylül’üne Kürt açılımı tartışmaları içerisinde girdik. Bir nevi, sorunun çözümü için bir umut doğdu diyebiliriz. İlk kez hükümet ve devletin kurumları sorunu kabul edip, bazı kültürel hakların verilmesinden bahsetmeye başladı. Kamuoyu da sorunun barışçıl bir çözüme kavuşturulması konusunda önceki yıllara göre daha duyarlı denilebilir. Barış anneleri ile asker annelerinin bir araya gelip sorunun barış yoluyla çözülmesini istemeleri de barış için önemli bir adımdı.
İnsan hakları savunucuları yıllardır silahın ve şiddetin bir çözüm olmadığını vurgulamıştır. Bugün sorunun silahla çözülemeyeceğinin daha yüksek sesle tartışılması olumlu bir gelişmedir. Ama buna rağmen operasyonlarda ısrar, savaşta ısrarın karanlık günleri arttıracağı kaygısını taşımaktayız.
PKK’nin Eylemsizlik kararı tarihi bir fırsattır. 2010 1 Eylül’ünün Türkiye’de barışın yıldönümü olmasına her zamankinden daha yakınız.
Bugün Türkiye için barışı talep etmek, Türkiye’nin çocuklarına bir gelecek talep etmektir.
Barışı talep etmek, kadınların acılarının, ağıtlarının son bulmasını talep etmektir.
Barışı talep etmek, İnsanımız için ekmek istemek, insanca yaşam standartları istemek demektir.
Bedeli ne olursa olsun, bu talepten vazgeçme, sesimizi kısma şansımız ve hakkımız yoktur.
KCK 13 Ağustos 2010 tarihinde yaptığı açıklamada 20 Eylül tarihine kadar eylemsizlik kararı aldıklarını belirtmişlerdir. Bu karar tarihi bir fırsat yaratmıştır. Tıkanan siyasi ve çatışmalı sürecin barışa evrilmesi noktasında bir kanal açtığına içtenlikle inanıyoruz.
Bu karar Devlet ve AKP tarafından operasyonların sona erdirilmesi, eylemsizliğin kalıcı bir ateşkese ve barışa evrilmesi olarak cevaplandırılmalıdır. Devlete ve AKP hükümetine çağrımız açıktır. Operasyonları durdurun. Ölümleri durdurun.
Bu savaşın bitmesi, Askeri operasyonların durması ve şiddetin son bulması için bütün toplum kesimlerince olumlu katkı sağlanmalıdır. Türkiye halklarının barış talepleri doğrultusunda Devlet ve hükümet tarafından şiddetin ve ölümlerin ortadan kalkması için mutlak surette kalıcı bir barışın tesisi sağlanmalıdır.
Hükümete çağrımız açıktır. Operasyonları ve Ölümleri durdurun.
Operasyonlar durursa ölümler duracak. Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresinin aldığı Demokratik Özerklik Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı olarak bu ülke sınırları içinde birlikte yaşam projesi olarak sunulmasını önemsiyoruz ve bunun koşullarının tartışılması gerektiğine inanıyoruz.
Terörle mücadele kanunu lağvedilmelidir. Hiçbir halkın diğerinden üstün sayılmadığı, eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu, demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır.
Kürt halkının seçilmiş Belediye Başkanlarının, meclis üyelerinin tutuklanması ve sivil siyaset üzerine Baskı yapılması demokratik çözümü dıştalayan bir tutumdur.
Demokratik Siyasetin önü açılmalıdır. Demokratik yöntemlerle toplumun tüm farklılıklarının kendini ifade etmesinin yasal koşulları sağlanmalıdır.
Kürt halkının barış talepleri empati, eşitlik ve insan temelli ölçütlerle Devlet tarafından karşılık bulmalı ve diyalog yolu ile bu sorunun çözülmesinin etkin koşulları sağlanmalıdır. Barış içinde ve tüm farklılıklarımızla birlikte bir yaşam mümkündür.
Operasyonları durdurun.
Çatışmasız kalıcı bir Barışa fırsat tanıyın.
Kürtlerin temsilcilerine kulak verin. Müzakere edin. Tartışın.
Basında çıkan haberler
İstanbul’da Barış Zinciri: Operasyonlar Dursun, Barış Olsun
BİA Haber Merkezi – 01.09.2010
1 Eylül Barış Günü nedeniyle İstiklal caddesinde barış zinciri oluşturan bine yakın kişi, “PKK’nin eylemsizlik kararı tarihi bir fırsattır. Devlete ve AKP’ye çağrımız açıktır. Operasyonları durdurun, ölümleri durdurun” dedi.
1 Eylül Barış Günü’nde bine yakın kişi, ele ele tutuşarak İstiklal caddesinde barış zinciri oluşturdu.
Beyoğlu’nda Galatasaray meydanında toplanan aralarında siyasi parti ve oluşum üyesi, savaş karşıtı, vicdani retçi, insan hakları savunucularının olduğu aktivistler, düdük ve davullar eşliğinde “Öldürmeyeceğiz ölmeyeceğiz”, “Hiç kimse asker doğmaz”, “Askere gitme kardeş kanı dökme” sloganları attı.
“Operasyonlar durdurulsun, barış olsun” yazılı afiş açan eylemciler, daha sonra Taksim Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti.
“İşgal etme, barış olsun”, “Sarıl kardeşine barış olsun” yazılı önlükler giyen barışseverler, büyük bir gökkuşağı ile beyaz bez ve yazılı “Kadınlar barış istiyor” yazılı dövizler taşıdı.
Meydanda kurulan kürsüden Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Başkanı Sami Evren, şöyle konuştu:
“30 yıldır iç çatışmalar nedeniyle 30 binden fazla insanımızı kaybettik. Artık insanlarımız ölmesin istiyoruz, barış olsun diyoruz. Barışı istemeyenler, elleri tetikte sürekli savaşı kışkırtan politikalar üretiyorlar. PKK’nin eylemsizlik kararı dikkate alınmalıdır. Kılıçdaroğlu’nun genel af sözünü destekliyoruz. Başbakan da artık bunu siyaset malzemesi yapmasın.”
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Başkan Yardımcısı, eski İHD Başkanı Yusuf Alataş Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’nin dünya barışını sağlayacağı” yönündeki ifadelerine gönderme yaparak “Kendi evinde barışı sağlayamayanların dünyada barışı sağlamak gibi bir hakkı yoktur. 30 yıldır süren bu yakıcı savaşta halklar savaştırılmak isteniyor. Bizler buna hayır diyoruz” diye konuştu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler barış getirmek için kuruldu. Ama bu sistem işe yaramıyor. Büyük devletler bunu engelliyor. Hepimizin barışa ihtiyacı var. Barış; adalet, eşitlik ve özgürlük kadar gereklidir. Artık yeni ölümler istemiyoruz. Yeni ihlaller istemiyoruz. Yakılan, yıkılan köyler istemiyoruz. Tek taraflı çatışmasızlık hali, iki taraflı çatışmasızlık halini alsın istiyoruz.”
Daha sonra İHD İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Sultan Seçik örgütler adına ortak basın açıklamasını okudu:
“Coşkuyla kutlanması gereken bu günü yine buruk bir acı ve endişe içerisinde geçiriyoruz. Türkiye’de de iç barışın olduğu söylenemez.
“Kürt açılımı projesinin içi boş çıktı. Gerekli adımların atılmaması, Kürt kurumlarına ve seçilmiş Kürt temsilcilerine yönelik saldırı ve operasyonlar, söylenenlerin aksine artırıldı.
“PKK’nin eylemsizlik kararı tarihi bir fırsattır. Bu karar, devlet ve AKP tarafından operasyonların sona erdirilmesi, eylemsizliğin kalıcı bir ateşkese ve barışa evrilmesi olarak cevaplandırılmalıdır. Devlete ve AKP hükümetine çağrımız açıktır: Operasyonları durdurun. Ölümleri durdurun.”
Eyleme katılanlar arasında BDP İstanbul İl Başkanı Mustafa Avcı, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Abdülbaki Boğa, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’ndan (Küresel BAK) Yıldız Önen, 78’liler Girişiminden Nimet Tanrıkulu ve Celalettin Canile Jülide Kural, Yusuf Çetin, Nur Sürer gibi sanatçılar da vardı.
Eyleme katılan örgütler şöyle:
İHD, 78’liler Girişimi, Barış için Vicdani Ret Girişimi, Türkiye Barış Meclisi, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, Adalı Kültür Merkezi, Barış Anneleri İnisiyatifi, Barış için Sanat Girişimi, Genç Siviller, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De, LAMBDA İstanbul, MKM, BDP, DBH, ESP, DSİP, EDP, EHP, SDP, SP DÖH, Yeşiller Partisi, TÖP, SES Şişli Şubesi, KESK Şubeler Platformu.
İstanbul’da barışın sesi yükseltildi
Marksist.org – 01.09.2010
1 Eylül’de barış yanlısı bir çok örgüt, kampanya ve partinin çağrısıyla İstanbul’da yapılan “Operasyonlar durdurulsun, barış olsun” eylemine yüzlerce savaş karşıtı katıldı. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü talebiyle Galatasaray’dan Taksim’e uzanan insan zincirinde anti-militarist sloganlar öne çıktı.
İstanbul’da 1 Eylül akşamı saat 19.00’da Galatasaray Meydanı’nda barış şenliği vardı. Davullar ve ritmler eşliğinde atılan “Savaşa hayır, barış hemen şimdi!” sloganıyla başlayan eylemde dev bir gökkuşağı bayrağı taşındı. Beyaz tişörtlerin üzerine yapşıtırılan dev çıkartmalarda “Operasyonları durdurun” sloganı yazıyordu. Savaşa ve işgale karşı ses çıkartan savaş karşıtları İstiklal Caddesi boyunca el ele tutuşarak sonu Taksim’e ulaşan barış zincirini ördü.
Beyoğlu yüzlerce savaş karşıtı tarafından atılan ve çevredekiler tarafından alkışlarla desteklenen “Sustur sustur savaşın sesini sustur, yüksekl yükselt barışını sesini yükselt”, “Dengi bi de deng gen bi de aşitiye”, “Yaşasın hakların kardeşliği”, “Biji bıratiya gelan”, “Öz-öz-özgürlük Kürt halkına özgürlük” sloganlarını attı. Davullar eşliğinde “Barışalım yeter” şarkısını söyleyen topluluk “Askere gitme kardeş kanı dökme”, “Öldürmiycez ölmiycez kimsenin askeri olmıycaz” ve “Hiç kimse asker doğmaz” sloganlarını yumrukları havada zıplayarak attı.
Araların DSİP Genel Başkanı Doğan Tarkan, KESK Genel Başkanı Sami Evren ve BDP İstanbul İl Başkanı Mustafa Avcı’nın bulunduğu çok sayıda örgüt, kampanya ve parti temsilcisi de Taksim’e yürüdü. Yürüyüş boyunca en önde imzasız “Operasyonları durdurun” yazılı beyaz pankart taşındı.
İstanbul’da 3 bin kişilik barış zinciri
Etkin Haber Ajansı – 01.09.2010
İnsan hakları savunucuları, savaş karşıtları, barış anneleri, vicdani retçiler, siyasi parti üyeleri, 1 Eylül Dünya Barış gününde İstanbul Taksim’de buluştu. Barış zinciri oluşturan binlerce kişi, operasyonların durmasını ve bütün halkları kucaklayan demokratik bir anayasa istedi.
Operasyonlar durdurulsun, barış olsun 24
Taksim, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde binlerce “barış” sesine sahne oldu. 3 bin kişinin katıldığı yürüyüşte savaşa isyan ve barış için mücadele kararlığı vardı.
Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen İHD, ESP, KESK, Barış için Vicdani Ret Platformu, Barış Anneleri İnisiyatifi, SDP, TÖP’ün de aralarında olduğu yaklaşık 30 kurum, “Operasyonlar durdurulsun, barış olsun” yazılı pankart açtı. “İşgal etme, barış olsun”, “Sarıl kardeşine barış olsun”, “Askere gitme barış olsun” yazılı önlükler giyen 3 bini aşkın kişi, ellerinde dünya halklarını temsil eden büyük bir gökkuşağı ile beyaz bez taşıdı.
Tek sıra halinde el ele tutuşarak barış zinciri oluşturan binlerce kişi, “Savaşa hayır barış hemen şimdi”, “Askere gitme kardeş kanı dökme”, “Ölmek öldürmek istemiyoruz”, “Öz Öz Özgürlük, Kürt halkına özgürlük” sloganları eşliğinde, davul ve düdüklerle İstiklal Caddesi boyunca barışın sesini yükseltti.
‘BU ANAYASA HALKINA SAVAŞ AÇMIŞTIR’
Taksim Meydanı’nda ilk sözü alan KESK Genel Başkanı Sami Evren, savaşın açlık, yoksulluk ve ölüm olduğunu söyledi. Evren, şöyle konuştu: “Dünya halkları yıllardır bu acıyı hep hissettiler. Emperyalist güçler dünya barışını her zaman bozdular. Tabii ki Türkiye savaştan en çok etkilenen milletler arasındadır. Son 30 yıldır ülkemizde iç çatışmalar nedeniyle 30 binden fazla insanımızı kaybettik. Ve artık biz bu ülkede insanlarımız ölmesin diyoruz. Artık bu ülkede barış olsun diyoruz.”
Savaş kışkırtıcıları ve barış düşmanlarının silahlarını ellerinden bırakmadıklarını ifade eden Evren, PKK’nin 20 Eylül’e kadar ilan ettiği çatışmasızlık kararının doğru değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. KESK Başkanı, “Artık çatışmaların olmaması; askerlerin, Kürk gençlerinin ölmemesi için Türkiye halkları barış istiyor. Artık anayasa tamamen değişmelidir. Mevcut anayasa kendi halkıyla barışık değildir. Kürtleri yok sayan, Alevileri yok sayan bir anayasa halkına savaş açmış demektir. Bu nedenle yapılması gereken açık ve nettir. Silahların susması için gerçek barışın inşası için eşit yurttaşlık temelinde iyi bir anaya yapılmalıdır” diye konuştu.
‘İNSANLAR ÖLMEYE-ÖLDÜRMEYE ZORLANIYOR’
Taksim’de kurumlar adına ortak açıklamayı okuyan İHD İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi Sultan Seçik, “Coşkuyla kutlanması gereken bu günü yine buruk bir acı ve endişe içerisinde geçiriyoruz” dedi. Seçik, 1 Eylül’ün Dünya Barış Günü ilan edilmesinden bu yana ne dünya da ne de Türkiye’de adalete dayanan kalıcı bir barışın sağlanamadığını söyledi.
Savaşın, ölümlerin yanı sıra, sakatlıklar, göç, kadın ve çocukların tecavüze uğramasını getirdiğini belirten Seçik, insanların egemenler eliyle savaşmaya, öldürmeye ve ölmeye zorlandığını kaydetti.
Sultan Seçik, “Türkiye’de de iç barışın olduğu söylenemez” dedi ve çatışma ortamının yarattığı sonuçlara dikkat çekti: “30 binden fazla insanın yaşamını yitirmesine, 4 binden fazla yerleşim yerinin boşaltılmasına ve ormanlık alanların tahrip edilmesine, yaklaşık 3 milyon insanın kendi ülkesinde mülteci konumuna düşmesine yol açmıştır. 1990-2008 arasında, 2038 kişi yargısız olarak infaz edilmiş, 709 kişi gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde öldürülmüştür.”
2009 yılı 1 Eylül’üne ‘Kürt açılımı’ ile girildiğini hatırlatan Seçik, “Ancak projenin içi boş çıkmıştır. Demokratik ve adil bir sürecin ezilen halklar nezdinde işletilmemesi, gerekli adımların atılmaması, Kürt kurumlarına ve seçilmiş Kürt temsilcilerine yönelik saldırı ve operasyonlar, söylenenlerin aksine artırılmıştır” dedi.
İHD yöneticisi, PKK’nin aldığı eylemsizlik kararının tarihi bir fırsat olduğunu vurguladı, “2010 1 Eylül’ünün Türkiye’de barışın yıl dönümü olmasına her zamankinden daha yakınız. Bu karar, devlet ve AKP tarafından operasyonların sona erdirilmesi, eylemsizliğin kalıcı bir ateşkese ve barışa evrilmesi olarak cevaplandırılmalıdır. Devlete ve AKP hükümetine çağrımız açıktır: Operasyonları durdurun. Ölümleri durdurun” dedi.
Seçik, bugün Türkiye’de barışı talep etmenin, Türkiye’nin çocuklarına bir gelecek talep etmek, kadınların acılarının, ağıtlarının son bulmasını talep etmek, insanlar için ekmek istemek, insanca bir yaşam istemek anlamına geleceğini kaydetti.
‘DEMOKRATİK BİR ANAYASA İLE KALICI BARIŞ İSTİYORUZ’
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da burada yaşanan coşkunun insanların barışa ne kadar ihtiyacı olduğunu gösterdiğini söyledi. “Şuan dünyanın içinde bulunduğu sistem barıştan uzak bir sistem” diyen Türkdoğan, BM’nin barışı getirmek için kurulduğunu ancak bu sistemin işlemediğini söyledi.
Öztürk Türkdoğan, şöyle konuştu: “Barış adalet kadar, eşitlik kadar, özgürlük kadar gereklidir. Adalet isteyenler niçin barış istemiyorsunuz? Özgürlük isteyenler niçin barış istemiyorsunuz? Bu dördü yan yana olursa bir anlam ifade edebilir. Nitekim biz onurlu insanlar barışı isteyeceğiz. Ve kalıcı hale gelmesini sağlayacağız. Artık yeni ölümler istemiyoruz. Yeni ihlaller istemiyoruz. Coğrafyamızın tahrip edilmesini istemiyoruz. Yakılan, yıkılan köyler istemiyoruz. Biz kalıcı bir çatışmasızlık ortamında yeni demokratik bir anayasa ile kalıcı barış istiyoruz.”