22 Nisan 2011 – Barış için yurttaşlık bildirgesi – Türkiye Barış Meclisi – İstanbul

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Türkiye Barış Meclisi 22 Nisan’da hazırladıkları “Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesini” Kadıköy, Cafer Ağa salonunda düzenlediği bir konser ile açıkladı. “Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesini” Türkçe, sanatçı Yeşim Buber, Kürtçe, Kürt Enstitüsü Başkan Sami Tan okudu. Bildirgenin okunmasında sonra Gencay Gürsoy ve Nuray Mert kısa birer konuşma yaptılar. Ardından Sema, Bandista, Ayfer Düztaş şarkılarıyla Barış meclisine destek verdiler.

Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesi

Oyumuz, seçim barajının düşürülmesi için, Oyumuz, daha fazla demokrasi ve özgürlük için, Oyumuz, hakikatlerin araştırılması için, Oyumuz,  kamusal alanın yeniden düzenlenmesi için, Oyumuz, anadilde eğitim anayasal güvenceye kavuşturulsun, Oyumuz, ırkçı, ayrımcı ve cinsiyetçi olmayan anayasa için, Oyumuz,  sosyal adaletsizliğin giderilmelisi için, Oyumuz, inanç ve vicdan özgürlüğü için, Oyumuz, barış, eşitlik, özgürlük için…

Önümüzdeki genel seçimlerde, sadece bir dönem Türkiye’yi yönetecek parlamento seçilmeyecek, aynı zamanda “yeni anayasa” yapabilecek bir meclis belirlenecek. Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere, gerçek bir demokratikleşme için temel şartları hazırlayacak adımlar atılmadan, 12 Eylül darbesinin getirdiği yasal kısıtlamalar bile aşılmadan seçimlerin yapılması ciddi bir acizliktir.

Yeni anayasa tartışmaları, toplumun seçim sürecinde tartışacağı en önemli başlık olmalıdır. Bugün geniş kesimler arasında yeni demokratik bir anayasaya ihtiyaç olduğu konusunda görüş birliği vardır. Ancak anayasanın hangi süreçlerden geçilerek ve hangi toplumsal koşullarda hazırlanacağı da çok önemlidir,  içerik açısından belirleyici olacaktır.

Toplumda varolan demokratik ve eşit yurttaşlık temelinde yeni bir anayasa beklentisini  karşılayabilmenin yolunun öncelikle barıştan geçtiği ve bu sürecin demokratik biçimde yürütülmesinin barışın sağlanmasına yönelik adımların atılmasına bağlı  olduğu  unutulmamalıdır.

Demokratik yeni anayasanın, barış koşullarının sağlandığı, toplumun bütün kesimlerinin parti, sendika, meslek ve diğer sivil toplum örgütleri aracılığıyla özgür biçimde hazırlık sürecine katıldığı bir ortamın yaratılmasıyla gerçekleşebileceğine, inanıyoruz ve bunun için önce barış diyoruz.

Oyumuz, seçim barajının düşürülmesi için Yüzde 10 seçim barajı, siyasi hakları kısıtlayan önemli bir unsurdur. Yüzde 10 seçim barajı hemen düşürülmelidir. Aynı şekilde, siyasi partilerin parasal kaynakları arasındaki eşitsizlik ve bu kaynakların şeffaf olmaması demokrasinin işleyişinde önemli sorunlar yaratmaktadır. Tüm bu sorunlar, özellikle yeni anayasanın hazırlanmasında rol oynayacak olan yeni dönem parlamentonun meşruiyetini sorgulanır kılacak niteliktedir.

Oyumuz, daha fazla demokrasi ve özgürlük için

Bu toprakların hasret kaldığı barışın sağlanması Kürt sorununun çözümüyle mümkündür. Kürt sorununun çözümü, sadece belli bir etnik grubun sorunlarının çözümü değil, Türkiye halklarının, demokrasisinin, özgürlük sorunlarının çözümü için gerekli koşuldur.

Bu yüzden barış yönünde atılacak adımlar aynı zamanda demokratik siyasetin işlerliğini sağlamaya yönelik adımlar olmak durumundadır. Bu adımların başında örgütlenme, basın ve düşünce özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması; son yıllarda antidemokratik yapısı net bir biçimde açığa çıkmış olan ve askeri vesayet ürünü DGM’lerin yerine kurulan özel yetkili mahkeme ve savcıların varlığına son verilmesi gelmektedir.

Oyumuz, hakikatlerin araştırılması için

Geçmişimizle yüzleşmemizi sağlayacak hakikatleri araştırma komisyonu artık hayata geçirilmelidir.  Acılarımızın izini sürerek birbirimizle barışabilmeliyiz. Yüzyıllık gerçeklerle hakikatler komisyonu aracılığıyla yüzleşebiliriz. Meclis daha fazla zaman geçirmeden böyle bir komisyon kurmalıdır.

Bu kapsamda siyasi genel af gündeme alınmalı; Kürt siyasetçileri bir an önce serbest bırakılmalıdır.

Oyumuz,  kamusal alanın yeniden düzenlenmesi için

Yeni anayasa, yerel yönetimlerin özerkliğini sağlayan ve demokratik cumhuriyetin temellerini oluşturacak biçimde hazırlanmalıdır. Askeri ve idari vesayete karşı özgürlükleri genişleten, demokratik özerkliği koruyan bir anlayış egemen olmalıdır. Anayasa, çoğulcu karakteriyle farklı toplumsal kimliklere sahip olanların varlığını ve kendilerini koruyup geliştirme olanaklarını güvence altına almalıdır. Toplumsal eşitliği sağlayacak siyasal, sosyal ve kültürel haklara dayalı bir ortak yaşamın zemini anayasal olarak tanımlanmalıdır.

Oyumuz, anadilde eğitimin anayasal güvenceye kavuşturulması için

Eşit yurttaşlık için anadilde eğitim hakkı vazgeçilmez hakların başında gelmektedir. Bu hakkın hayata geçmesi, eğitim sisteminde ve kamu alanında farklı dillerin kullanılmasıyla ilgili düzenlemelerin yapılmasını gerektirir. Bunun önündeki engeller kaldırılmalı ve gerçekleşmesi için gerekli kaynak ve altyapı sağlanmalıdır.

Unutmamak gerekir ki, bazı temel hakların gerçekleşebilmesi ancak kolektif kullanım haklarıyla mümkün olabilir.   Anadilinde konuşmak, dilini ve kültürünü geliştirmek hakkı, bireylerin tek başlarına kullanabilecekleri bir hak değildir. Aynı şekilde, insanların içinde yaşadıkları doğal ve sosyal çevrenin niteliği konusunda söz sahibi olmaları, bireysel düzlemde hayata geçebilecek bir hak değildir. Dolayısıyla, yerel yönetimlerin özerkliğiyle ilgili taleplerin anayasal ilkelere yansıması ve kamusal alanın yeniden tanımlanması gerekmektedir.

Oyumuz, ırkçı, ayrımcı ve cinsiyetçi olmayan anayasa için

Demokratik anayasa sadece çoğunluğun iradesini yansıtan bir belge olamaz. Dolayısıyla, yeni anayasa hiç kimsenin ırkı, etnik kimliği, cinsiyeti/cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri, yaşı, bedensel özellikleri, düşünceleri, inançları, siyasi tavır alışları ya da yaşam tarzı nedeniyle ayrımcılığa uğramayacağını ve toplumsal dışlanma tehdidiyle karşı karşıya kalmayacağını garanti altına almalıdır.

Ayrımcılığa ve dışlanmaya karşı düzenlemeler,  negatif ve pozitif önlemleri ve yaptırımları zorunlu kılar. Ayrımcılığı engelleyen yasal düzenlemeler, topluma eşit katılımı engelleyen koşulların ortadan kalkmasının gerekli koşuludur ama yeterli değildir. Etnik köken ve cinsiyet temelli eşitsizliklerden kaynaklanan mağduriyetlerin ortadan kalkması için alınması gereken önlemler, pozitif önlemler olmak durumundadır.

Kadınların sosyal yaşamdan dışlanması ve eve hapsedilmek istenmesi geleceğimizi ciddi bir biçimde tehdit ediyor. Kadınların siyasal, sosyal ve toplumsal yaşamda yer almalarının önündeki engellerin kaldırılması ve pozitif ayrımcılığın hayat geçirilmesi, kadın cinayetlerinin arttığı, şiddetin yaygınlaştığı şu günlerde toplumsal geleceğimiz için hayati bir önem taşımaktadır.

Oyumuz,  sosyal adaletsizliğin giderilmelisi için

Yoksulluğun, topluma eşit katılımı engelleyen bir sosyal dışlanma sorunu olduğunu görmek, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik ve konut politikalarının ve dolayısıyla kamu kaynaklarının kullanımını biçimlendiren bir sosyal haklar anlayışının hayata geçmesini gerektirir. Topluma eşit katılım, eşitsiz konumdakilere eşit davranarak sağlanamaz. Anayasa, bu yönde sosyal hakları içermek ve korumak zorundadır.

Oyumuz, inanç ve vicdan özgürlüğü için

Farklı inanç sahiplerine veya inançsızlara çoğunluğun dinini empoze etmeye yönelik uygulamaların ortadan kalkması, inanç ve vicdan özgürlüğünü sağlayıp korumanın gerekli koşuludur. Bu bağlamda, ibadet koşullarını sağlamakta kamu kaynaklarının ayrımcı biçimde  kullanılması şeklindeki eşitsiz uygulamalara son verilmelidir.

Anayasa, herkesin,  en küçük azınlığa mensup bir insanın bile, toplumun eşit ve özgür bir ferdi olarak yaşamasına ve kendi inanç ve amaçları doğrultusunda siyasi hayatta yer almasının zeminini sağlamalıdır.

Oyumuz, barış, eşitlik, özgürlük için

Türkiye seçimlere bu koşullarda gidiyor. Bütün seçmeleri ve adayları, böylesi bir siyasal ortamda yapılacak Haziran seçimleri ve yeni anayasa tartışmaları konusunda duyarlı olmaya ve sorunların aşılması yönündeki talepleri güçlü bir biçimde ortaya koymaya ve sahiplenmeye davet ediyoruz.

12 Haziran’da, seçmen ve seçilen iradesinin bu perspektif doğrultusunda oluşmasını sağlamak için demokrasiden yana tüm yurttaşlarımızı birlikte, omuz omuza çaba göstermeye çağırıyoruz.

Artık, seçmenler olarak herhangi bir nedenle “emanet oy verme” ve “bir de bunu deneyelim” tutumuna son vermeliyiz.

Oylarımızı barış, demokrasi ve özgürlük isteyenlere ve bunun için mücadele edecek olanlara vermeliyiz. Ayrımcılığa, eşitsizliğe, cinsiyetçiliğe, militarizme hizmet edenlere oy vermeyelim!

Seçime katılan bütün adayları toplumdan yükselen bu sesse kulak vermeye çağırıyoruz!

Bu gün yaşadığımız sorunlar üzerine düşünerek geleceğimize sahip çıkalım!

Ji Bo Aştiyê Danezana Hemwelatîbûna Wekhev

•           Dengên me, ji bo daxistina benda hilbijartinê

•           Dengên me, ji bo lêkolîna rastiyan

•           Dengên me, ji bo ji nû ve verastkirina qada giştî

•           Dengên me, ji bo ewlehiya destûra bingehîn a perwerdehiya bi zimanê zikmakî

•           Dengên me, ji bo destûreke bingehîn a ne nîjadperest, cihêkar û zayendparêz

•           Dengên me,  ji bo jiholêrakirina newekheviyên civakî

•           Dengên me, ji bo azadiya wijdan û baweriyê

•           Dengên me, ji bo aştî, azadî û wekheviyê

MECLÎSA AŞTIYÊ YA TIRKIYEYÊ

22 Avrêl 2011

Di hilbijartinên li pêşiya me de, tenê dê parlementoyeke ku ji bo demekê Tirkiyeyê bi rê ve neyê hilbijartin di heman demê de parlementoyeke ku dê “destûreke bingehîn a nuh” amade bike dê bê hilbijartin. Di serî de çareserkirina pirsgirêka kurdan, ji bo demokratîkbûneke rastîn, beyî ku gavên dê mercên bingehîn amade bikin bên avêtin, beyî ku astengiyên ku derbeya 12’ê Îlonê danîne bên rakirin, pêkanîna hilbijartina acîziyeke cidî ye.

Mijarên herî girîng ên ku divê di pêvajoya hilbijartinê de bên nîqaşkirin mijarên der barê destûra bingehîn a nû de ne. Îro gelek derdor dipejirînin ku pêdivî bi destûreke bingehîn a demokratîk heye. Lê wê destûra bingehîn di encama kîjan pêvajoyan de û di mercên çawan de pêk bê girîng e. Dê ji aliyê naverokê ve diyarker be.

Hêviya civakê ew e ku destûreke bingehîn a demokratîk û li ser bingeha hemwelatîbûna azad bê amadekirin. Ji bo bicihanîna vê daxwazê rêya yekemîn pêkanîna aştiyê ye. Ji bo ku ev pêvajo bi awayekî demokratîk pêk bê divêgavên pêkanîna aştiyê bên avêtin. Divê ev neyê jibîrkirin.

Bi baweriya me ji bo ku destûreke bingehîn a nûh û demokratîk bê amadekirin, divê mercên aştiyê bên amadekirin, divê tevahiya beşên civakê yên wek partî, sendîka, rêxistinên pîşeyî û yên civakî yên wekî din bi awayekî azad beşdarî pêvajoya amadehiyê bibin. Em ji vê bawer dikin û ji bo vê pêşiyê dibêjin aştî

Dengên me, ji bo daxistina benda hilbijartinê

Benda ji sedî deh, li pêşiya mafên siyasî  astengiyeke girîn e. Benda hilbijartinê ya ji sedî deh divê tavilê bê daxistin.  Bi heman awayî, newekheviyên darayî yên di navbera derfetên partiyên siyasî de û nezelalbûna van derfetan, ji bo pêkhatina demokrasiyê pirsgirêkên girîng derdixe holê. Ev pirsgirêk bi taybetî dê rewabûna parlementoya ku dê destûreke bingehîn a nuh amade bike dixe xetereyê.

Dengên me, ji bo demokrasî û azadiya zêdetir

Ji bo pêkhatina ku hesreta vê axê ye pêk bê, divê pirsgirêka kurdan çareser bibe. Çareserkirina pirsgirêka kurdan bi tenê ne çareserkirina pirsgirêka komeke etnîk, pêdiviya çareserkirina pirsgirêkên gelên Tirkiyeyê yên wek azadî û demokrasiyê ye.

Ji ber vê yekê gavên ku ji bo pêkhatina aştiyê bên avêtin, di heman demê de divê ji bo pêkhatina siyaseta demokratîk bin. Pêşiyê divê gavên ji bo rakirina astengiyên li hemberî azadiya rêxistinbûn, çapemenî û ramanê bên avêtin. Dadgeh û dozgerên xwediyê rayeya taybet ên ku di şûna DGM’yên ku berhemên serdestiya leşkerî bûn de hatine damezirandin û avaniya wan a dijdemoratîk bi awayekî zelal derketiye holê divê bên rakirin.

Dengên me, ji bo lêkolîna rastiyan

Lijneya rastiyan a ku dê me bi rabirdûya me re rû bir û bike, divê êdî bê avakirin.  Divê em bidin dû şopa êşen xwe û li hev bên. Em rastiyên sedsalekê bi riya lijneya rastiyan dikarin hîn bibin. Bêyî ku dem derbas bibe divê meclîs lijneyeke bi vî awayî damezirîne. Di vê çarçoveyê de divê efûyeke siyasî ya giştî bê rojevê. Siyasetmedarên kurd divê bi awayekî lezgîn serbest bên berdan.

Dengên me, ji bo ji nû ve verastkirina qada giştî

Destûra bingehîn a nuh, bi awayê ku dê xweseriya rêveberiyên herêmî pêk bîne û bibe bingeha komara demokratîk divê bê amadekirin. Li dijî serdestiya leşkerî û kargerî divê qada azadiyan berfireh bike, divê têgihîştina parastina xweseriya demokratîkdemokratik serdest be. Divê destûra bingehîn xwediyê rengekî pirparêziyê be, derfeta ku kesên xwediyê nasnameyên civakî yên cuda bikaribin hebûna xwe biparêzin û pêşve bibin, bixe bin ewlehiyê.  Divê derfeta jiyaneke bi hev re ya li ser bingeha mafên siyasî, civakî û çandî ya ku dê wekheviyeke civakî pêk bîne divê di destûra bingehîn de bê pênasekirin.

Dengên me, ji bo ewlehiya destûra bingehîn a perwerdehiya bi zimanê zikmakî

Ji bo hemwelatiyeke wekhev, mafê perwerdehiya bi zimanê zikmakî yek ji mafên jêneger e. Ji bo pêkhatina vî mafî, di pergala perwerdehiyê û ji bo ku qada giştî de zimanên cuda bên bikaranîn, divê sererastkirin pêk bên. Astengên li pêşiya vê yekê divê bên rakirin û ji bo pêkhatinê divê derfet bên veqetandin û binesazî bê amadekirin.

Divê neyê jibîrkirin ku, pêkhatina hinek mafan bi bikaranîna kolektîf pêkan e. Mafê bi zimanê zikmakî axaftinê û pêşvebirina çanda xwe, ne mafekî ku kes bi serê xwe bi kar bînin e. Di heman awayî ji bo ku mirov der barê derdora xwezayî û civakî ya ku lê dijîn de xwedî gotin bin, nikarin vî mafî bi serê xwe bi kar bînin. Ji ber vê yekê divê daxwazên ji bo xweseriya demokratîk di destûra bingehîn de cih bigirin û qada giştî ji nû ve bê pênasekirin.

Dengên me, ji bo destûreke bingehîn a ne nîjadperest, cihêkar û zayendparêz

Destûra bingehîn ne ew belge ye ku bi tenê vîna piraniyê dinimîne. Ji ber vê yekê divê destûra bingehîn wisa be ku tu kes ji ber nîjad, nasnameya netewî, zayend/nasnameya zayendî û helwestên xwe yên zayendî, temen, taybetiyên bedenî, raman, bawerî, helwestên siyasî rastî cihêkariyê neyê, bi xetereya derekirina ji civakê re rû bi rû nemîne û vê yekê bixe bin ewlehiyê.

Verastkirinên li dijî cihêkarî û vederkirinê, bergirtinên erênî û neyî û danekirinan ferz dike. Verastkirinên zagonî yên ku pêşiya cihêkariyê digirin, ji holê rakirina mercên ku li pêşiya beşdariya civakî asteng in, tiştên pêwîst in lê têr nakin. Mexdûriyetên ku ji ber newekheviya  rengê netewî û zayendî pêk tên, ji bo ku ji holê rabin, bergirtinên ku divê pêk bên divê bergirtinên erênî bin.

Vederkirina jinan a ji jiyana civakî û daxwaza di malê de hepskirinê dahatûya me bi awayekî cidî dixe xetereyê. Astengiyên ku nahêlin jin beşdarî jiyana civakî û siyasî bibin divê bên rakirin û cihêkariya erênî pêk bê. Ev yek di van rojên ku kuştinên jinan zêde dibin û tundî berbelav dibe de ji bo dahatûya me pir girîng e.

Dengên me,  ji bo jiholêrakirina newekheviyên civakî

Divê bê dîtin ku xizanî pirsgirêkeke vederkirina civakî ya ku ji bo wekheviya beşdariya civakî asten e. Divê nêzikahiyeke mafên civakî ya ku teşeyê bide polîtîkayên tenduristî, perwerdehî, ewlehiya civakî û starbûnê û bikaranîna derfetên giştî serdest be. Beşdariya civakî ya wekhev, bi nêzikahiya wekhev a kesên ne wekhev pêk nayê. Teqez divê ev maf di destûra bingehîn de hebin û destûra bingehîn wan biparêze.

Jiholêrakirina sepanên ku li kesên xwediyê baweriyên cuda û bê bawerî, baweriya piraniyê ferz dikin, mercê pêwîst ê pêkanîn û parastina azadiya wijdan û baweriyê ye. Bi vê ve girêdayî divê sepanên ji bo pêkanîna perestinê bi awayekî cihêkar bikaranîna derfetên giştî ji holê rabin.

Destûra bingehîn divê mercên ku her kes, kesekî ji kêmariya herî biçûk jî, bikaribe wek endamekî civakê yê azad û wekhev bijî û li gor bawerî û armancên xwe beşdarî siyasetê bibe, pêk bîne.

Dengên me, ji bo aştî, azadî û wekheviyê

Tirkiye di van mercan de hilbijartinê pêk tîne. Em ji tevahiya hilbijêr û berendaman dixwazin ku ji bo hilbijartina ku dê di pûşperê de pêk bê û nîqaşên destûra bingehîn a nuh bi hestiyarî tevbigerin û daxwazên çareseriya pirsgirêkan bi awayekî xurt deynin holê û lê xwedî derkevin.

Ji bo ku di12’ê Pûşperê de vîna hijbijêr û hilbijartiyan di vê çarçoveyê de derkeve holê, em ji tevahiya hemwelatiyên xwe yên ku alîgirê demokrasiyê ne dixwazin ku mil bidin hev û bi hev re bixebitin.

Êdî, wek hilbijêr ji ber kîjan sedemê dibe bila bibe, divê em helwestên wek “dengdayîna bi deyn” û “ka em sihêtiya viya jî bikin” nîşan nedin.

Divê em dengê xwe bidin yên ku aştî, demokrasî û azadiyê dixwazin û ji bo wan têdikoşin. Divê em rayên xwe nedin ên ku xizmeta cihêkarî, newekhevî, zayendparêzî û milîtarîzmê dikin!

Em bangî tevahiya berendamanên ku beşdarî hilbijartinan dibin dikin da ku guh bidin vî dengê ku ji civakê bilind dibe!

Em li pirsgirêkên xwe yên ku em îro dijîn, bifikirin û xwedî li dahatûya xwe derkevin!

İletişim: web:www.turkiyebarismeclisi.org / email:turkiyebarismeclisi@gmail.com

Basında çıkan haberlerden seçmeler:

Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesi açıklandı

CnnTürk – 22.04.2011

Bağımsız Milletvekili Adayı Sabahat Tuncel, ilişkin, “Burada ifade edilecek talepler, Türkiye toplumunun özlem duyduğu ve gerçekten eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temelinde bir toplumsal yapının inşası açısından önemli olacak” dedi.

Türkiye Barış Meclisi’nce hazırlanan bildirgenin açıklanması dolayısıyla Kadıköy Caferağa Spor Salonu’nda düzenlenen toplantıda konuşan Tuncel, bildirgenin açıklanmasının, Türkiye’de son dönemde yaşananların hemen sonrasına denk gelmesinin önemine işaret etti.

Tuncel, “Türkiye’de tam da Kürt sorununun çözümü açısından, savaşın bitmesi, barışın artık inşa edilmesi açısından önemli bir bildirgedir” dedi.

Özellikle siyasi iktidarın Barış Meclisinin sesini duymasının, gelecek dönemde buna göre bir planlama yapmasının önem arz ettiğini vurgulayan Tuncel, şunları söyledi: “Burada ifade edilecek talepler, Türkiye toplumunun özlem duyduğu ve gerçekten eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temelinde bir toplumsal yapının inşası açısından önemli olacak. Kürt sorununun başlıca çözümü açısından da önemli bir nokta olacak. Dolayısıyla Türkiye’de demokratikleşme, insan hakları ve özgürlükler konusunda çok çalışan insanlar var. Ama barış olmadan ne yazık ki insan hakları da olmuyor, adalet de olmuyor. Barış için herkesin sesinin yükselmesi gerekir. Biz de onun için buradayız.”

Erdoğan’ın sözleri

Bir gazetecinin, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bugün Bayburt’ta BDP’lilerin şiddete yol açtıklarını belirtti. Bunun için ne diyeceksiniz?” şeklindeki sorusu üzerine Tuncel, Başbakan Erdoğan’ın son dönemlerde kendi sorumluluklarını görmek yerine BDP’ye yönelik saldırılar gerçekleştirdiğini öne sürdü.

Tuncel, bunun ciddi anlamda bir kurnazlık olduğunu savunarak, şöyle devam etti: “Keşke bugün Başbakan, Diyarbakır’da ölen Halil İbrahim için üzgün olduğunu ifade etseydi. Yani bütün bunlara değmezdi. ‘Biz Türkiye demokrasisini inşa edeceğiz, gerçekten bu ülkede Kürt, Türk, Laz, Çerkez tüm halkların eşit özgür yurttaşlık temelinde bir arada yaşaması için demokratik Anayasayı hemen gerçekleştireceğiz’ deseydi. Şiddetin şiddet doğurduğu, dolayısıyla barıştan yana olunması gerektiği çağrısını yapsaydı belki daha anlamlı olurdu. Ama ne yazık ki Başbakan yine saldırgan üslubuyla BDP’yi sorumlu tutarak, kendi sorumluluğunu ötelemeye çalışıyor. Ancak kaçış yok bu işten.”

Bağımsız Milletvekili Adayı Sırrı Süreyya Önder de mazlumların, emekçilerin, Kürtlerin iradesinin Meclise yansımasının önüne her gün bir engel çıktığını savunarak, artık bunların sürpriz olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi.

Önder, artık insanların bir sorun aşıldığında ‘arkasından hangi sorun çıkacak’ diye beklediğini ifade ederek, “Bu konuda emek, özgürlük ve demokrasi ittifakı olarak daha net bir duruşa davet ediyoruz tüm insanları. Bildirgenin içeriği de muhtemelen bu olacak” dedi.

Toplantıda daha sonra Türkçe ve Kürtçe olarak “Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesi” okundu.

Bildirgede, seçim barajının düşürülmesi, daha fazla demokrasi ve özgürlük sağlanması, ana dilde eğitimin anayasal güvenceye kavuşturulması, ırkçı, ayrımcı ve cinsiyetçi olmayan bir anayasa hazırlanması gibi talepler yer aldı.

Oylarımız Barış, Demokrasi Ve Özgürlük İçin”

BİA Haber Merkezi – 25.04.2011

Türkiye Barış Meclisi, Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesini duyurdu, tüm seçmenleri ve adayları “yeni anayasa tartışmaları konusunda duyarlı olmaya ve sorunların aşılması yönündeki talepleri güçlü bir biçimde ortaya koymaya ve sahiplenmeye” davet etti.

Türkiye Barış Meclisi, 22 Nisan Cuma günü Kadıköy Çaferağa Spor Salonunda düzenlenilen bir etkinlikle Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesi’ni kamuoyuna duyurdu.

Türkiye Barış Meclisi, “oylarımızı barış, demokrasi ve özgürlük isteyenlere ve bunun için mücadele edecek olanlara vermeliyiz. Ayrımcılığa, eşitsizliğe, cinsiyetçiliğe, militarizme hizmet edenlere oy vermeyelim” çağrısı yaptı.

Oylar demokrasi, özgürlük, eşitlik ve barış için

“Seçimlerde, sadece bir dönem Türkiye’yi yönetecek bir parlementonun değil, aynı zamanda yeni bir anayasa yapabilecek bir meclisin belirleneceğinin ve seçimlerin Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere, gerçek bir demokratikleşme için temel şartları hazırlayacak adımlar atılmadan, 12 Eylül darbesinin getirdiği yasal kısıtlamalar bile aşılmadan” yapılacağının belirtildiği Barış İçin Yurttaşlık Bildirgesi’nde şu ifadelere yer verildi:

* Yeni anayasa tartışmaları, toplumun seçim sürecinde tartışacağı en önemli başlık olmalıdır.

* Toplumda varolan demokratik ve eşit yurttaşlık temelinde yeni bir anayasa beklentisini  karşılayabilmenin yolu barıştan ve bu sürecin demokratik biçimde yürütülmesinden geçmektedir.

* “Oyumuz, seçim barajının düşürülmesi için”: Yüzde 10 seçim barajı, siyasi hakları kısıtlayan önemli bir unsurdur. Aynı şekilde, siyasi partilerin parasal kaynakları arasındaki eşitsizlik ve bu kaynakların şeffaf olmaması demokrasinin işleyişinde önemli sorunlar yaratmaktadır.

* “Oyumuz, daha fazla demokrasi ve özgürlük için”: Barışa giden adımların başında örgütlenme, basın ve düşünce özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması; son yıllarda antidemokratik yapısı net bir biçimde açığa çıkmış olan ve askeri vesayet ürünü DGM’lerin yerine kurulan özel yetkili mahkeme ve savcıların varlığına son verilmesi gelmektedir.

* “Oyumuz, hakikatlerin araştırılması için”: Geçmişimizle yüzleşmemizi sağlayacak hakikatleri araştırma komisyonu artık hayata geçirilmelidir. Bu kapsamda siyasi genel af gündeme alınmalı; Kürt siyasetçileri bir an önce serbest bırakılmalıdır.

* “Oyumuz,  kamusal alanın yeniden düzenlenmesi için”: Yeni anayasa, askeri ve idari vesayete karşı özgürlükleri genişleten, demokratik özerkliği koruyan bir anlayış egemen olmalı, toplumsal eşitliği sağlayacak siyasal, sosyal ve kültürel haklara dayalı bir ortak yaşamın zemini anayasal olarak tanımlanmalıdır.

* “Oyumuz, anadilde eğitimin anayasal güvenceye kavuşturulması için”: Eşit yurttaşlık için anadilde eğitim hakkının önündeki engeller kaldırılmalı ve gerçekleşmesi için gerekli kaynak ve altyapı sağlanmalıdır.

* “Oyumuz, ırkçı, ayrımcı ve cinsiyetçi olmayan anayasa için”: Yeni anayasa hiç kimsenin ırkı, etnik kimliği, cinsiyeti/cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimleri, yaşı, bedensel özellikleri, düşünceleri, inançları, siyasi tavır alışları ya da yaşam tarzı nedeniyle ayrımcılığa uğramayacağını ve toplumsal dışlanma tehdidiyle karşı karşıya kalmayacağını garanti altına almalı, pozitif ayrımcılık hayata geçirilmelidir.

* “Oyumuz,  sosyal adaletsizliğin giderilmelisi için”: Topluma eşit katılım, eşitsiz konumdakilere eşit davranarak sağlanamaz. Anayasa, bu yönde sosyal hakları içermek ve korumak zorundadır.

* “Oyumuz, inanç ve vicdan özgürlüğü için”: Farklı inanç sahiplerine veya inançsızlara çoğunluğun dinini empoze etmeye yönelik uygulamaların ortadan kalkması, inanç ve vicdan özgürlüğünü sağlayıp korumanın gerekli koşuludur. Bu bağlamda, ibadet koşullarını sağlamakta kamu kaynaklarının ayrımcı biçimde  kullanılması şeklindeki eşitsiz uygulamalara son verilmelidir.

* “Oyumuz, barış, eşitlik, özgürlük için”: Tüm seçmenleri ve adayları “yeni anayasa tartışmaları konusunda duyarlı olmaya ve sorunların aşılması yönündeki talepleri güçlü bir biçimde ortaya koymaya ve sahiplenmeye davet ediyoruz.

Bildiri Türkçe ve Kürtçe okundu.

Gecede Prof. Gencay Gürsoy, Prof. Ayşe Buğra, Prof. Tahsin Yeşildere, Prof. Ayşen Candaş, Prof Meryem Koray,  öğretim üyeleri Sezai Temelli, Barış Çoban, Yüksel Taşkın, Maya Arakon, gazeteci ve yazarlar Murat Çelikkan, Necmiye Alpay, Seyfi Öngider, Erdoğan  Aydın, Nadire Mater, Osman Kavala, Tayfun Mater ile Tatyos Bebek katkılarıyla hazırlanna bildirgenin Türkçe metnini sanatçı Yeşim Buber, Kürtçe metni ise Kürt Enstitüsü Başkan Sami Tan okudu.

Bildirgenin okunmasında sonra Gencay Gürsoy ve Nuray Mert kısa birer konuşma yaptılar.

‘Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesi’

Etkin Haber Ajansı – 23.04.2011

Türkiye Barış Meclisi, “Seçim barajının düşürülmesi, daha fazla demokrasi ve özgürlük sağlanması, anadilde eğitimin anayasal güvenceye kavuşturulması, ırkçı, ayrımcı ve cinsiyetçi olmayan bir anayasa hazırlanması” gibi taleplerin yer aldığı “Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesi”ni açıkladı.

Barış Meclisi tarafından Kadıköy Caferağa Spor Salonu’nda düzenlediği etkinlikte “Barış İçin Eşit Yurttaşlık Bildirgesi”ni açıkladı. Bildirgede, seçim barajının düşürülmesi, daha fazla demokrasi ve özgürlük sağlanması, anadilde eğitimin anayasal güvenceye kavuşturulması, ırkçı, ayrımcı ve cinsiyetçi olmayan bir anayasa hazırlanması gibi taleplerin yer aldı. Etkinliğe Türkiye Barış Meclisi bileşenlerinin yanı sıra Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu İstanbul Bağımsız Milletvekili adayları Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel, Mustafa Avcı, Sosyalist Parti Genel Başkanı Sevim Belli, Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Kürt Ensititüsü Başkanı Sami Tan, sanatçılar Yusuf Çetin, Yeşim Büber, gazeteci Nuray Mert, Necmiye Alpay ve Porf. Dr. Gencay Gürsoy gibi isimlerde katıldı.

BARIŞ İÇİN EŞİT YURTTAŞLIK BİLDİRGESİ

Kürtçe ve Türkçe olarak açıklanan bildirgeyi ise Kürt Enstitüsü Başkanı Sami Tan ve sanatçı Yeşim Büber sundu.

Bildirgede yüzde 10 seçim barajının siyasi hakları kısıtlayan önemli bir unsur olduğu ve seçim barajıyla gidilecek olan yeni anayasanın hazırlanmasında rol oynayacak yeni parlamentonun meşruiyetini sorgular nitelikte olacağı belirtildi. Barışın sağlanmasının tek koşulunun Kürt sorununun çözümüyle mümkün olduğunun belirtilen bildirgede, bu yüzden barış yönünde atılacak adımların aynı zamanda demokratik siyasetin işlerliğini sağlamaya yönelik adımlar olmak durumunda olduğunun altı çizildi.

Bildirgede ayrıca geçmişle yüzleşmenin aracı olan Hakikatleri Araştırma Komisyonu’nun hayata geçirilmesi gerekliliği vurgulandı.

Eşit yurttaşlık için anadilde eğitim hakkının vazgeçilmez hakların başında geldiği ifade edilen bildirgede, anadilde eğitim önündeki engellerin kaldırılması ve gerçekleşmesi için kaynak va alt yapının sağlanması talebinde bulunuldu.

Yeni anayasa konusunun da işlendiği bildirgede, demokratik bir anayasanın sadece çoğunluğun iradesini yansıtan bir belege olamayacağı bu yüzden ayrımcılığa ve dışlanmaya karşı düzenlemeler, negatif ve pozitif önlemlerin ve yaptırımların zorunluluğuna dikkat çekildi.

Sosyal adaletsizliğin giderilmesi, inanç ve vicdan özgürlüğüne de vurgular yapılan bildirgede, yaklaşan seçimler öncesi öne çıkan başlıklar ise şu şekilde ifade edildi: “Oyumuz seçim barajının düşürülmesi için, oyumuz daha fazla demokrasi ve özgürlük için, oyumuz hakikatlerin araştırılması için, oyumuz kamusal alanın yeniden düzenlenmesi için. Oyumuz anadilde eğitimin anayasal güvenceye kavuşturulması için. Oyumuz ırkçı, ayrımcı ve cinsiyetçi olmayan anaysa için, oyumuz sosyal adaletsizliğin giderilmesi için, oyumuz inanç ve vicdan özgürlüğü için, oyumuz barış eşitlik ve özgürlük için.”

‘HALK İRADESİ DEMOKRASİ ADINA UMUT VERİCİ’

Bildirgenin açıklanmasının ardından konuşma yapan gazeteci Nuray Mert, Kürt siyasetinin Türkiye demokrasisi için önemli bir role sahip olduğunu söyleyerek, “Türkiye’de tek nefes alabileceğimiz yerin Kürt siyaseti olduğunu biliyorum” dedi.

Prof. Dr. Gencay Gürsoy ise Türkiye’de barış ve demokrasi için Kürt siyasi hareketinden çok şey öğrenileceğini söyledi. YSK’nın bağımsız adaylara verdiği veto kararının geri çekilmesinde etkin olan halk hareketine dikkat çeken Gürsoy, “Bu halk iradesi demokrasi adına umut veriyor. Barışın inşaasında da eksik olan iradeyi halk ortaya koyacaktır” dedi.

‘BARIŞ İÇİN HERKESİNİ SESİNİN YÜKSELMELİ’

İstanbul 1. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Sebahat Tuncel, bildirgenin açıklanmasının, Türkiye’de son dönemde yaşananların hemen sonrasına denk gelmesinin önemine işaret etti.

Tuncel, “Türkiye’de tam da Kürt sorununun çözümü açısından, savaşın bitmesi, barışın artık inşa edilmesi açısından önemli bir bildirgedir” dedi.

Özellikle siyasi iktidarın Barış Meclisinin sesini duymasının, gelecek dönemde buna göre bir planlama yapmasının önem arz ettiğini vurgulayan Tuncel, şunları söyledi: “Burada ifade edilecek talepler, Türkiye toplumunun özlem duyduğu ve gerçekten eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temelinde bir toplumsal yapının inşası açısından önemli olacak. Kürt sorununun başlıca çözümü açısından da önemli bir nokta olacak. Dolayısıyla Türkiye’de demokratikleşme, insan hakları ve özgürlükler konusunda çok çalışan insanlar var. Ama barış olmadan ne yazık ki insan hakları da olmuyor, adalet de olmuyor. Barış için herkesin sesinin yükselmesi gerekir. Biz de onun için buradayız.”

‘KENDİ SORUMLULUKLARINI GÖRMEK YERİNE BDP’YE SALDIRIYORLAR’

Sebahat Tuncel, Başbakan Erdoğan’ın son dönemlerde BDP’ye ilişkin sözlerine karşılık olarak ise, “Kendi sorumluluklarını görmek yerine BDP’le yönelik saldırılar gerçekleştiriyorlar” dedi.

Tuncel, bunun ciddi anlamda bir kurnazlık olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Keşke bugün Başbakan, Diyarbakır’da ölen Halil İbrahim için üzgün olduğunu ifade etseydi. Yani bütün bunlara değmezdi. ‘Biz Türkiye demokrasisini inşa edeceğiz, gerçekten bu ülkede Kürt, Türk, Laz, Çerkez tüm halkların eşit özgür yurttaşlık temelinde bir arada yaşaması için demokratik Anayasayı hemen gerçekleştireceğiz’ deseydi. Şiddetin şiddet doğurduğu, dolayısıyla barıştan yana olunması gerektiği çağrısını yapsaydı belki daha anlamlı olurdu. Ama ne yazık ki Başbakan yine saldırgan üslubuyla BDP’yi sorumlu tutarak, kendi sorumluluğunu ötelemeye çalışıyor. Ancak kaçış yok bu işten.”

‘ARKASINDAN HANGİ SORUN ÇIKACAK DİYE BEKLİYORUZ’

İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sırrı Süreyya Önder de mazlumların, emekçilerin, Kürtlerin iradesinin Meclise yansımasının önüne her gün bir engel çıkarıldığına işaret ederek, artık bunların “sürpriz” olarak değerlendirilemeyeceğini söyledi.

Önder, artık insanların bir sorun aşıldığında “arkasından hangi sorun çıkacak” diye beklediğini ifade etti.

Etkinlik sanatçılar Sema, Ayfer Düztaş ve Bandista’nın verdiği müzik dinletileri ile sona erdi.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.