26 Ekim – 1 Kasım 2010 – Küresel BAK Bülteni

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Dünyadan Haberler

KCK Saldırıyı Üstlenmedi; Eylemsizliği Uzattı / BİA Haber Merkezi – 01 Kasım 2010

KCK, Taksim Meydanı’nda dün 32 kişinin yaralanmasına neden olan bombalı saldırıyla bir ilgilerinin olmadığını bildirdi. Örgüt, 31 Ekim’de sonra eren eylemsizlik sürecini 2011 genel seçimlerine kadar uzattıklarını açıkladı.

Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Başkanlığı, İstanbul Taksim Meydanı’nda dün (31 Ekim) 32 kişinin yaralanmasına neden olan bombalı saldırıyla ilgili “bir ilgilerinin olmadığını” bildirdi.

Fırat Haber Ajansı ANF’ye göre KCK, “Hareketimizin eylemsizlik sürecini uzatma kararını aldığı, barış ve demokratik çözüm için tarihi bir adıma hazırlandığı günde bizim böyle bir eylemi düzenlememizin mümkünatı yoktur” açıklaması yaptı.

“..Ne Hareketimizin yönetimi ne de bize bağlı herhangi bir birimin böyle bir eylem ve planlaması asla söz konusu değildir. Bu gerçeğe rağmen ima yoluyla da olsa bazı kesimlerin Hareketimizi işaret etmesi gerçekleri yansıtmamaktadır ve doğru değildir. Bu eylemle hiçbir biçimde herhangi bir ilgimiz yoktur. Kaldı ki, sivil insanların zarar görebileceği böylesi eylem biçimleri Hareketimizin tarzı olamaz. Kamuoyuna ve demokratik kesimlere duyurulur.”

Eylemsizlik, genel seçimlere kadar uzadı

KCK, diğer bir açıklamayla, 31 Ekim’de sonra eren eylemsizlik sürecini 2011 genel seçimlerine kadar uzattıklarını açıkladı ve ekledi: “Sürecin kesin bir ateşkese dönüşmesi için Türk devletinin de ateşkese her bakımdan uyması bir zorunluluktur.”

KCK Yürütme Konseyi, eylemsizliğe ilişkin çok beklenen açıklamasını yaptı. KCK 13 Ağustos’ta başlayan ve 30 Eylül’de bir ay süreyle uzatılan eylemsizliği, yeniden uzatma kararı aldı. KCK açıklamasında eylemsizliğin kalıcı barışa evrilmesi için beş adım sıraladı.

KCK kalıcı barış için beş adım sıraladı

KCK, askeri ve siyasi alanlara dönük operasyonların durdurulması, haksız yere tutuklanana Kürt siyasetçilerinin serbest bırakılması, Önder Apo’nun (Abdullah Öcalan) sürece aktif olarak katılmasının önünün açılması ve yürütülen diyalogun müzakere düzeyine çıkarılması, sürecin ilerlemesi için anayasa ve hakikatleri araştırma komisyonlarının kurulması ve dünyanın hiçbir yerinde olmayan yüzde 10 seçim barajının kaldırılmasını adımlar olarak saydı.

Irak’ta Eski Dışişleri Bakanı Tarık Aziz İçin Ölüm Cezası

BİA Haber Merkezi -26 Ekim 2010

Irak’ta Yüksek Mahkeme, Saddam Hüseyin döneminin Dışişleri Bakanı Aziz için ölüm cezası kararı verdi. Televizyondan duyurulan kararın gerekçesi “Aziz’in dini partileri ortadan kaldırılmasındaki rolü”. Aziz’in temyiz hakkı var.

Irak Yüksek Mahkemesi, Saddam Hüseyin döneminin Dışişleri Bakanı Tarık Aziz hakkında ölüm cezası verdi. Aziz dini partilere baskı ve zulüm uygulamak iddialarından suçlu bulundu.

74 yaşındaki, sağlık durumunun iyi olmadığı bildirilen Aziz’in kararı temyiz hakkı bulunuyor.

Irak televizyonunda duyurulan Yüksek Mahkeme açıklamasında ”Aziz hakkında dini partileri ortadan kaldırılmasındaki rolü nedeniyle idam cezasına hükmedildiği” bildirildi.

BBC’nin haberine göre, yetkililer, eski İçişleri Bakanı Sadun Şakir ve Saddam Hüseyin’in eski özel sekreteri Abid Hamud’un da idam cezasına çarptırıldıklarını söylüyor.

Saddam Hüseyin, 1980 ve 1990’larda kendisine rakip siyasi grupların ortaya çıkmasını engellemek için sert önlemler almıştı. ABD önderliğindeki İşgalle devrilen liderin özellikle şimdiki Başbakan Nuri el Maliki’nin lideri olduğu Dava’nın da aralarında bulunduğu Şii partileri hedef aldığı kaydediliyor.

Cezanın infaz edilmesi için ayrıca Cumhurbaşkanlığı tarafından da onaylanması gerekiyor.

Kararı değerlendiren Tarık Aziz’in oğlu, Ziyad Aziz, ”Beklenen bir karar. Eski hükümette görev yapan herkesi öldürmeye çalışıyorlar. 1981’de kendisini öldürmeye çalışan Dava partisinin mağduru olduğunu herkes biliyor. Ellerine kan bulaşmış değil. Medyayla ilgileniyordu, güvenlik konusu kendi dışındaydı” dedi.

Ziyad Aziz, kararın Wikileaks belgeleri nedeniyle baskı altında olan Irak hükümetinin gündem değiştirme çabası olduğunu da savundu.

UAÖ’den Irak’a: İdamları Kaldırın

BİA Haber Merkezi – 28 Ekim 2010

Uluslararası Af Örgütü Irak’ta Saddam yönetiminin Dışişleri Bakanı Aziz, İç İşleri Bakanı Şakir ve Saddam’ın eski özel sekreteri Hamud Irak’a verilen ölüm cezasının infaz edilmemesini istedi.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Irak yetkililerine, Bağdat mahkemesi tarafından ölüm cezasına mahkum edilen eski Dışişleri Bakanı Tarik Aziz, İçişleri Bakanı Sadun Şakir ve Saddam Hüseyin’in eski özel sekreteri Abed Hamud Irak’ın infaz etmemesi için çağrıda bulundu.

Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktörü Malcolm Smart, mahkemenin verdiği ölüm cezasıyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Saddam Hüseyin yönetimi, infazlar, işkencelerle ve başka birçok ciddi insan hakları ihlalleriyle eş anlamlıydı. Suç işleyenlerin adalet önüne çıkarılması doğrudur. Bununla birlikte, en büyük insan hakkı ihlali olan ölüm cezasının, suçun büyüklüğü ne olursa olsun uygulanmamasının gerekliliği konusu çok önemlidir.

“Artık Irak hükümetinin eski zalim dönemlerinin sayfalarını çevirmesinin vaktidir ve bu, ölüm cezasının kaldırılması ve sayılarının birkaç yüz olduğuna inanılan infaz sırasında bekleyen her mahkûmun cezasının hafifletilmesi için bir adımdır.”

“Mahkemenin bağımsızlığı şüpheli”

Smart, bağımsızlığı şüphe uyandıran Irak Yüksek Ceza Mahkemesi’nde (SICT) görülen davalarla ilgili endişelerini de dile getirdi:

“Uluslararası alanda tanımlanan adil yargılama standartları önemlidir ve siyasi baskılarla, özellikle ölüm cezasıyla sonuçlanabilecek şekilde herhangi bir suç ile ilgili davalara etki edilmesine izin verilmemelidir.”

Amerika’nın 2003’te Irak’ı işgalinden bir süre sonra tutuklanan Tarık Aziz ile Saddam Hüseyin yönetiminde İç İşleri Bakanı olan Sadun Şakir ve Saddam Hüseyin’in eski özel sekreteri Abed Hamud Irak, Yüksek Ceza Mahkemesi (SICT) tarafından muhalif eylemcileri öldürmekten suçlu bulunmuştu.

Haklarında verilen ölüm cezası kararı Temyiz Mahkemesi tarafından da onaylanırsa, 30 gün içinde infaz edilecek.

KÜRTLER DEVLET BAŞKANLIĞINDA ISRARLI

DHA – 31.10.2010

Bütün liderlerin katıldığı toplantı da siyasi gelişmeler ve hükümet kurma çalışmaları ele alındı.

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetiminin Başkanı Mesut Barzani, bir araya gelerek Irak’taki hükümet krizi ve ülkedeki güncel konuları görüştü. Barzani “Bazı kesimlerim tutumları bizim Irak Devlet Başkanlığını alma konusunda daha ısrarlı olmamıza neden olmuştur” dedi. Toplantıda, Kuzey Irak’ta 3’üncü önemli güç olarak Goran Hareketi’nin tekrar Kürdistani Cephe’ye alınması için komisyon kurulması kararlaştırıldı.

Bölgedeki Kürt kanallarının haberine göre Erbil’deki Başbakanlık konutunda yapılan ve bölgedeki bütün Kürt parti liderlerinin katıldığı toplantıda, Irak’ta ki siyasi gelişmeler ve hükümet kurma çalışmaları ele alındı. Toplantıda konuşan Barzani, çeşitli kesimlerle taraflarla yaptığı görüşmelere değinirken önerileri üzerinde ciddi siyasi çalışma yürütüldüğünü, ayrıca oluşturulan komisyonunun Müzakereler Komitesi Başkanı’na tarafları birine yakınlaştırmak için yürüttüğü çabadan dolayı teşekkür etti. Barzani, bölgede önemli Kürt grubu haline gelen Goran Hareketi’nin çekilme kararını değerlendiren Başkan Barzani ” ani bir kararla bu toplantılara katılmamalarını esefle karşılıyorum. Öyle bir dönem ki hepimizin birlik ve beraberliğe ihtiyacı var” dedi. Barzani “Bir önceki toplantıda onlara (Goran Hareketi temsilcileri) karşılaştıkları sorun ne ise ben o sorunları çözmeye hazır olduğumu ve onların fikirlerini dinlemeye hazır olduğumu iletmiştim” açıklaması ile aslında öne sürülen ayrılma nedenlerinin çözüleceği sözünün kendilerine önceden verdiğini ortaya çıkardığını bildirdi.

Barzani, kurulacak olan yeni Irak hükümetinde Arap ve Şiiler’in yanı sıra Kürtler’in de tarafında yer alması gerektiğini ve sonuna kadar, bunu sağlamak için çaba göstereceklerini belirtti.

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, iki dönemde de Başkan Barzani tarafından aday gösterildiğini hatırlatırken, “Herkes şahittir ki bir Iraklı olarak hareket ettim. Kürtler’in Devlet Başkanlığındaki ısrarı, Başkan Barzani’n de dile getirdiği gibi bazı tarafların, Devlet Başkanlığı Kürtlere verilmemeli yönünde ki açıklamalarından kaynaklanmaktadır.Onların anlayışında Kürtler ikinci sınıf vatandaş durumunda ve o makamı almaya hakları bulunmuyor. Kürtler de diğer ıraklı kesimler gibi o makamı alma hakkına sahiptirler” dedi.

Bush 11 Eylül sırlarını anlattı

Star – 30 Ekim 2010

ABD eski Başkanı George W. Bush’un Kasım ayında piyasaya çıkacak ‘Decision Points’ (Karar Noktaları) adlı kitabınının bazı bölümleri basına sızdı.

Kitabında 11 Eylül saldırıları sırasında yaşananlara ilişkin ayrıntılı bilgiler veren Bush, ‘bütün uçakların düşürülmesi talimatı verdiğini, kaçırılan uçaklar arasında yer alan ve Pennsylvania’da düştüğü açıklanan uçağın da, başlangıçta kendi talimatıyla düşürüldüğünü zannettiğini belirtti.

Filistin’de çözüm belli: Diplomatik direniş

Radikal – 18 Ekim 2010 / Mustafa BARGUTİ

1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti için müzakereye ne gerek var? Bağımsızlık ilan edelim ve samimiyeti sınayalım.

Hiçbir müzakere eşit taraflar arasında yapılmadıkça başarılı olmaz. Başarılı müzakerelerde tarafların, güç dengeleri, müzakere şartları ve amaçlar açısından eşit olması gerekir. Ayrıca tarafların kendi çözümlerini dayatmayı sürdürmeyeceğine önceden onay vermesi de gerekir.

Bu kriterlere göre, İsrail-Filistin müzakerelerinde bütün göstergeler başarısızlığa işaret ediyor. Bu müzakereler eşit olmayan taraflar arasında, eşit olmayan esaslara dayanarak yapılıyor. Bir taraf diğerinin toprağını işgal ediyor, yaşam kaynaklarına ve hareket özgürlüğüne hükmediyor, uluslararası hukuku ihlal etmesine rağmen de uluslararası destek alıyor. Bu müzakereler, ‘ön şart dayatılmamasında’ ısrar eden İsrail’in şartlarına göre ve yerleşimlerin genişlemesinin gölgesinde başladı.

Mısır, Britanya’ya mı sordu?

Diplomatik çalışma, direnişin parçası olarak da ortaya konabilir. Direniş, halkların özgürlük hakkının yanı sıra hukuka ve işgalin meşru olmadığını teyit eden birçok uluslararası karara dayanır. Bu kararlar, Filistinlilerin bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkını teyit etmişti.

Hiç kimse Filistin halkını bu kararları kullanmaktan alıkoyma hakkına sahip değil. Bu bağlamda Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) ve bütün Filistinli güçlerin iki devletli çözümü kurtarmak için kalan son yöntemi şu: 1967’de işgal edilen bütün toprakların üzerinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin bağımsızlığını ilan edip, bütün ülkelerden bu devleti tanımalarını talep etmek; bu devletin tanınmasını ve İsrail’den işgale son vermesinin istenmesi için BM’ye yönelmek.

Mısır ve Hindistan’ı anımsayalım. Bağımsızlık kararı aldıklarında, Britanya’ya sınırlar üzerine müzakere etme hakkını tanımadılar. Uluslararası toplum, özellikle de ABD ve Avrupa, Filistin devleti vaadinin doğruluğunu kanıtlama fırsatına sahip. Bu vaat samimiyse, bağımsız devleti tanımaları gerekiyor.

Beş adımda yol haritası

Bu ‘direnişçi diplomatik girişim’in etkili olması için, Filistinliler ve Araplar şu önlemleri almalı: Öncelikle, Filistin Yönetimi İsrail’le güvenlik koordinasyonunu durdurmalı, ‘işgal altındakiler işgalciye güvenlik sağlamalı’ temelli felsefeyi reddetmeli. İkincisi, Arap ülkeleri İsrail’i boykot etmeli, İsrail’in tutumlarını sürdürmesi durumunda başlatılacak bir yaptırım kampanyasına katılmaya hazır olduklarını ilan etmeli.

Üçüncü olarak, Filistin ulusal birliğinin yeniden sağlanması gerekiyor; Batı Şeria ve Gazze’yi birleştirecek ulusal birlik hükümeti kurulmalı. Dördüncüsü, diğer devletleri başkenti Doğu Kudüs olan ve 67 toprakları üzerine kurulan bağımsız Filistin devletini tanımaya ikna etmek için diplomatik bir kampanya başlatılmalı. Beşincisi, Filistin Yönetimi’nin toprak takasına soğuk bakmayan resmi söylemini tamamen bırakması gerekiyor. Bu düşünce, yerleşimcilerin yasadışı varlığını haklı çıkarmak için kullanılıyor.

Topraklarımız her gün yutuluyor

Bu önerilerin hepsi gerçekçi olduğu gibi, bütün dünyanın kabul ettiği barışçıl direnişin çerçevesine giriyor. Dünya şunu anlamalı: İki devletli barışı kurtarmayı amaçlayan bu son girişime sırt çevrilmesi, buldozerlerin her gün toprakları yutmasına tanıklık eden Filistin halkına, iki devletli çözümün gerçekçi olmadığına dair bir mesaj verecektir.

Böyle bir durumda, Filistin halkının bağımsız devletten vazgeçip apartheid’a karşı direnişe katılmaktan başka seçeneği kalmayacaktır. İsrail uğursuz Oslo Anlaşmaları’ndan bu yana bizleri ‘bantustan’larda yaşattı; bizi, kendisinin güvenlik yardımcısı olarak çalışan yetersiz bir özerk yönetimle veya işgalle karşı karşıya bırakmaya çalıştı.

Biz de İsrail’i, 1967’de işgal edilen topraklarda egemen ve bağımsız bir devletle ya da herkesin eşit olduğu tek bir demokratik devlet seçeneğiyle karşı karşıya bırakmalıyız.

Londra’da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, Filistin Ulusal Girişimi Genel Sekreteri, 14 Ekim 2010.

Vahşetin failleri yüzlerini gizledi

Star – 27 Ekim 2010

Gazze baskınına katılan birliği ziyaret eden Netanyahu, yüzleri gizlenen askerlere övgüler yağdırdı

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, 9 Türk’ün öldüğü Mavi Marmara gemisine baskını düzenleyen “Şayetet 13” komandolarının üssüne ziyaret ederek baskında yer alan subay ve askerlerle görüştü. Netanyahu, “Komandolar bir taraftan kararlı, diğer taraftan da itidallı ve etik davrandılar. Bu operasyon zorunlu, yasaldı, ayrıca çok önemliydi” ifadesini kullanan İsrail Başbakanı, “Teröre destek veren bıçaklar, coplar, elektrikli testereler ve silahlarla donanmış böyle bir gruba karşı zor koşullar altında mücadele verdiniz. Dünyada başka hiçbir deniz gücü, sizin yaptığınızdan daha iyi bir şekilde davranamazdı. Bu nedenle sizin arkanızdayım” sözlerini kullandı. Netanyahu, bazı Türk aktivistlerin İslami Cihad militanlarıyla görüşerek fotoğraf çektirdiği iddiasıyla ilgili olarak da, bunun “İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) gerçek yüzünü ortaya koyan bir örnek” olduğunu söyledi. Bu arada basına dağıtılan resimlerde, İsrailli askerlerin yüzlerinin görülmemesine özen gösterildiği dikkat çekti.

Filistin 2011’de bağımsız olacak

Star – 29 Ekim 2010

Filistin Yönetimi Başbakanı Selam Feyyad, 2011’de bağımsızlıklarını ilan edeceklerini açıkladı.

Corriere Della Sera gazetesine zeytin toplarken röportaj veren Feyyad, “2011’de biz BM’nin 66. yılını, BM de bizim devletimizin doğuşunu kutlayacak” dedi. Batı Şeria’da Yahudi yerleşimcilerin sık sık zarar verdiği zeytin ağaçlarının, bölgede Filistin varlığının sembolü olduğunu söyleyen Feyyad, “Topraklarımızdaki en genç zeytin ağacının bile kökleri en büyük İsrail yerleşiminden daha derindedir” diye konuştu.

Rusya 21 yıl sonra Afganistan’a dönüyor

Star – 28 Ekim 2010

NATO’nun yardım talebine olumlu karşılık veren Rusya, 21 yıl önce terk ettiği Afganistan’a geri dönüyor.

Independent gazetesi, Moskova’nın Afgan ordusunun eğitimiyle ilgileneceğini belirterek, NATO’ya Afganistan’da kullanılmak üzere helikopter temin edeceğini yazdı. NATO’nun Ruslar ile helikopter tedariki, pilotların eğitimi, Taliban’ın saldırısına maruz kalan Pakistan üzerindeki yola alternatif olarak silah ve mühimmatın Rus topraklarından geçirilmesi gibi konuları görüştüğünü belirten gazete, ABD çekildiğinde güney sınırında kaos istemeyen Moskova’nın bu talepleri kabul ettiğini kaydetti. NATO ise karşılık olarak, ‘Gürcistan’a destek konusunda sessiz kalacak ve Doğu Avrupa’ya yayılma arzusunu dizginleyecek.’

Azeri-Ermeni savaş esirleri takas edilecek

Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’in davetiyle Astrahan’da bir araya gelen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan savaş esirlerinin takası ve çatışmalarda ölen Azeri ve Ermenilerin cesetlerinin değişimi konusunda anlaştı.

ABD’NİN YENİ HEDEFİ YEMEN!

Vatan – 01.11.2010

ABD, ülkenin güneyine harekat düzenlemek için Yemen’den yetki istedi, insansız uçaklar devrede!

Irak ve Afganistan’dan sonra Yemen’i üs edinen El Kaide’nin bu bölgeden gönderdiği bombalı kargolarla saldırı girişiminde bulunmasının ardından ABD, ülkenin güneyine

harekat düzenlemek için Yemen’den yetki istedi. İnsansız uçaklarla operasyonlar başladı.

El Kaide bağlantılı 20 yaşındaki tıp öğrencisi Yemenli bir genç kız tarafından ABD’nin Chicago kentindeki iki sinagoga gönderildiği tespit edilen printer süsü verilmiş bombalar, örgütün üs edindiği Yemen’i bir kez daha dünya kamuoyunun gündemine taşıdı. El Kaide’nin Arap bölgesindeki tüm güçlerini Yemen merkezli olarak birleştirmesinin ardından Usame Bin Ladin dışındaki örgütün üst düzey liderlerinden birçoğunun Yemen’in güneyinde El Kaide’nin kontrolündeki bölgede üslendiği biliniyor. ABD vatandaşı olan ve Amerikan güvenlik güçlerinin hakkında “ölü ya da diri ele geçirilmeli” kararı çıkardığı radikal imam Enver el Avlaki ile printerlerın içine gizlenmiş olan PETN isimli kimyasalla bomba yapımı konusunda uzman olan İbrahim Hasan el Asiri’nin de bulunduğu konusunda Amerikan ordusu güçlü istihbarat bilgilerine sahip. Özellikle saldırının planlanmasında rol oynadığına inanılan “Yeni bin Ladin” lakaplı Avlaki’nin öldürülmesi için bir askeri operasyon düzenlenmesi gündemde.

Aynı 11 Eylül’den sadece günler sonra Afganistan’da Taliban üzerine büyük bir Amerikan operasyonu düzenlenip ülkenin işgal edilmesi gibi, printer bombalarının ardından da ABD yönetimi Yemen’in güneyine özel birlikleriyle girerek El Kaide’ye darbe indirmek istiyor. Ancak Obama yönetimi bu konuda Yemen Devlet Başkanı Abdullah Ali Salih’ten gerekli izni alabilmiş değil. Suudi Arabistan’ın da ABD’nin bu baskısına destek çıktığı belirtiliyor. Başkan Salih ise El Kaide karşısında çaresiz. Başkent Sana dışında Yemen hükümetinin ülkede hiçbir kontrolü yok.

Yemen lideri Ali Abdullah Salih 1978’den beri demir yumrukla ülkeyi yönetmeye çalışsa da otorite sağlayamıyor. Amerikalılar’ın baskısıyla defalarca El Kaide liderleriyle ülkeyi terk edip gitmeleri karşılığında hapisteki tüm militanların serbest bırakılması yönünde yaptığı pazarlıklar da sonuca ulaşabilmiş değil. Salih şimdi El Kaide’nin 1 numaralı hedefi.

Ladin kökeni Yemen

CIA’nın insansız ölüm makineleri Predator’ler ise Yemen hava sahasında kol geziyor. Tek hedefleri var: El Kaideliler’i bulmak ve öldürmek… El Kaide lideri Suudi terörist Usame Bin Ladin için Yemen’in önemi büyük. Suudi teröristin babası Yemen’de doğduğu için bu ülkeye bir bağlılık duyuyor.

Bombayı yolcu uçakları taşımış!

ABD’ye gönderilmek istenen, ancak Dubai’de ele geçirilen printer içine gizlenmiş bombalı kargonun iki ayrı yolcu uçağıyla taşındığı ortaya çıktı. Katar Havayolları dün paketin aktarmalı iki farklı yolcu uçağında Dubai’ye getirildiğini ve burada kargo uçağına yüklendiğini söyledi. Birleşik Arap Emirlikleri de bombalı paketin Katar’ın başkenti Doha aktarmasıyla Yemen’den geldiğini belirtti.

FÜZE YAĞDIRIYORLAR

ABD, Kızıldeniz’e konuşlandırdığı savaş gemileri ile denizaltılardan Yemen’in güneyindeki El Kaide kamplarını Tomahawk füzeleriyle vuruyor. İnsansız uçaklardan da bölgeye füze yağdırılıyor.

New York Times Yemen tehlikesini kapak yaptı

Amerikan New York Times gazetesi geçtiğimiz Temmuz ayında “Yeni Afganistan mı?” başlığıyla Yemen’i pazar ekine kapak yapmıştı. Ülkede uzun zamandır devam eden iktidar boşluğu, yolsuzluk ve iç çatışmalar nedeniyle ülkenin patlamaya hazır hale geldiğini kaydeden NYT, halkın büyük çoğunluğunun günde 2 doların altında yaşadığı Yemen’in, dünyada temiz su kaynaklarının ilk tükeneceği ülke olarak gösterildiğini, tüm bu koşulların yerel halka okul ve gıda yardımı yapan El Kaide’yi ülkede hakim güç haline getirdiğini belirtti. El Kaide’nin 11 Eylül’den önceki ilk büyük eylemi de bu ülkede gerçekleşmişti. Teröristler 2000’de bu ülkede demirlemiş USS Cole savaş gemisine intihar saldırısı düzenlemiş ve 17 Amerikan askeri hayatını kaybetmişti.

‘Yemen’e asker yollamanın acelesi yok’

Radikal – 01 Kasım 2010

İngiltere Genelkurmay Başkanı General David Richards, artan terör tehdidine rağmen Yemen’e asker yollamanın acelesi olmadığını söyledi.

Göreve geçen hafta gelen General Richards BBC radyosuna yaptığı açıklamada, El Kaide ile bağlantılı örgütlerle mücadeleye ilişkin olarak Yemen hükümetine yardım konusunda istihbarat kurumlarının başı çektiğini belirtti.

İngiliz Generali, tehdidi savuşturmak için askeri müdahalenin gerekli olup olmayacağına ilişkin bir soruya, “Olabilir, ancak şu anda düşünülmüyor” cevabını vererek, ordunun Afganistan ve Pakistan’a yoğunlaşmaya devam edeceğini kaydetti.

BOMBALI PAKETİ EL KAİDE MİLİTANI ÜSTLENDİ

Yemenli güvenlik yetkilileri, Yemen’den gönderilen bombalı paketlerle ilgili ihbarı Suudi yetkililere teslim olan bir El Kaide militanının yaptığını belirtti.

Yetkililer, Suudi yetkililere önceki ay teslim olan Cabir El Feyfi’nin, Arap Yarımadası El Kaidesi’nin planıyla ilgili açıklamalarda bulunduğunu söyledi.

Amerikalı yetkililer, İngiltere ve Dubai’deki uçaklarda ele geçirilen bombalı paketlerle ilgili uyarının Suudi Arabistan’dan geldiğini bildirmişti.

En genç mahkûma itiraf indirimi

Taraf – 1 Kasım 2010

ABD savaş suçları mahkemesi, bir Amerikan askerini öldürmek başta olmak üzere birçok suçtan sekiz yıldır Guantanamo cezaevinde bulunan Kanada vatandaşı Ömer Kadir’i 40 yıl hapse mahkûm etti.

ABD savaş suçları mahkemesi, bir Amerikan askerini öldürmek başta olmak üzere birçok suçtan sekiz yıldır Guantanamo cezaevinde bulunan Kanada vatandaşı Ömer Kadir’i 40 yıl hapse mahkûm etti. Ancak Guantanamo’nun en genç tutuklusu 23 yaşındaki Kadir’in cezası, suçlarını itiraf ederek ceza indiriminden yararlanmak için yaptığı anlaşma uyarınca, 16 yıla indirildi. Kadir, mahkemede bir özel kuvvetler doktorunun ölümüne neden olan el bombasını kendisinin attığını itiraf etmişti. Afganistan’da 2002’de 15 yaşındayken tutuklanan Kadir, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana “çocuk suçlu” olarak hakkında savaş suçları mahkemesinde soruşturma açılan ilk kişi. Kadir sekiz yıldır tutuklu olduğu için sekiz yıl daha hapis yatacak. Anlaşma, Kadir’in Guantanamo’da bir yıl daha kaldıktan sonra Kanada’ya gönderilmesini öngörüyor.

‘Doktor olmak istiyorum’

Cezaevinde kaldığı sürede “hayatın güzelliğini” anladığını da söyleyen Kadir, daha sonra doktor olup başkalarının acılarını dindirmek istediğini de belirtmişti. Gözaltına alınırken ağır yaralanan ve tek gözünü kaybeden Kadir, “Acının ne olduğunu biliyorum” demişti. Ömer Kadir’in El Kaide’nin mali destekçilerinden olduğu öne sürülen babası Mısır asıllı Kanada vatandaşı Ahmed Said Kadir de, Pakistan’da bir çatışmada öldürülmüştü.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Bülteni, 1 Kasım 2010

İletişim: www.kureselbak.org, kureselbak@gmail.com; 00905362196341

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.