Uludere’de gerçekleşen katliamın üzerinden tam 120 gün geçti. Kış aylarının en soğuk günlerinde devlet, göz göre göre halkını bombaladı. Aralarında çok sayıda gencin olduğu 34 kişi, korkunç bir katliamla aramızdan çekilip alındı. Bedenleri parça parça edildi.
Hiç kimse, hiçbir kurum, hiçbir hükümet, bu vahim katliamın sonunda, hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. Ama katliamın sorumluları, bombalama emrini verenler, hükümet, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyor.
Tam 120 gün oldu.
Bu 120 günde sadece birkaç komutana görevden el çektirildi.
Ne bir özür dilendi ne de gerçekten bir hesap soruldu.
Tam tersine, hesap sorulması bir yana, sorumlular pişkin bir şekilde katliamın üzerinin örtülmesi için çabalıyor. 23 Nisan resepsiyonunda, Genelkurmay Başkanı yargının aldığı gizlilik kararına yaslanarak, Uludere’de yaşananların sessizce karşılanması gerektiğini açıkladı.
Neden 17’si çocuk 34 kişinin devlet tarafından bombalanması hakkında konuşmayacak mışız?
Uludere’yi unutacaksak, insanlığımızdan geriye ne kalacak? Uludere’yi konuşmayacağız da neyi konuşacağız?
Devletin halkı bombaladığı olayda iki sorumlu var: Birisi Genelkurmay, diğeri ise AKP hükümeti!
Olayda sorumluluğu bulunan askeri yetkililerin tamamı derhal görevden el çektirilmelidir.
Uludere’de yaşananların bir diğer sorumlusu da AKP hükümetidir. MHP ve CHP’nin desteğiyle TBMM’den sınır ötesi operasyon yetkisi alan AKP, Kürt sorununda barışçıl ve müzakereci bir yol yerine, sorunu güvenlik meselesi olarak gören askeri yöntemleri tercih etmiştir. Bu tercih, Uludere katliamının gerçekleşeceği siyasi iklimi yaratmıştır.
Ama biz biliyoruz ki Uludere katliamının bir başka sorumlusu daha var. O da içişleri Bakanı İdris Naim Şahin’dir. Türkiye’de Türk olmayan her kesimden nefret eden; sanatsal, kültürel her türlü etkinliğe, gazeteciliğe, akademik faaliyetlere “terör” etiketi yapıştırmaktan gocunmayan; Kürt sorununu tükürerek halletmek gerektiğini açıklayan, Hocalı mitinginde hiç çekinmeden kürsüye çıkarak savaşçı-milliyetçi açıklamalar yapan İdris Naim Şahin de katliamın gerçekleştiği iklimin baş sorumlularındandır.
Bu yüzden derhal istifa etmelidir!
Uludere’de yaşananlardan dolayı, Kürt halkından özür dilenmelidir.
Sorumlular derhal görevden alınmalıdır.
Hesap sorulmalıdır!
Uludereler tekrar etmesin diye, hükümet Kürt sorununun çözümünde barışçıl adımları devreye sokmalıdır.
KCK tutuklularını ve tutuklu milletvekillerini derhal serbest bırakmalıdır.
Biz Uludere’yi unutmayacağımızı söylemiştik.
Unutmayacağız.
Kardeşlerimizi unutturmamaya devam edeceğiz. Uludere’de ölenleri unutmamak, barışı unutmamak anlamına gelecek.
Kürt halkı sizden kan parası değil, bir özür bir de sorumlulardan hesap sorulmasını bekliyor.
Kürt halkı sizden bomba, katliam, tutuklama, bayram yasaklama değil; dilinizden düşürmediğiniz “kardeşlik” terimine yakışır barışçı adımlar bekliyor.
Kürt halkı yaşadığı tüm bu acılara rağmen, hala inatla barıştan yana duruyor, barış için uğraşıyor, barışı bekliyor.
Bizler, barış için mücadele edenler; barış konuşuyor, barış haykırıyoruz.
Bizler biliyoruz ki Uludere’nin hesabının sorulması önce insan olmanın gereği, sonra barış konuşmaya başlamanın zorunlu adımıdır.
Feryal Öney
Barış İnisiyatfileri adına