Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu, Boran başkanlığında kurulan “Türk Barışseverler Cemiyeti”nin Kore savaşına karşı yayımladığı bildiriyi 60 yıl sonra aynı yerde, Galata Köprüsü’nde, aynı gün halka dağıttı. Gruptan Atalay “Barışseverler bugün de ‘savaşa hayır’ diyor, İnegöl ve Dörtyol Barışa herzamankinden daha çokihtiyacımız olduğunu gösteriyor” dedi.
Bildiri dağıtımına ilişkin haberler aşağıdadır.
Behice Boranların Barış Çağrısı 60 Yıl Sonra Aynı Yerde Dağıtıldı
BİA Haber Merkezi – 28.07.2010
Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu, Boran başkanlığında kurulan “Türk Barışseverler Cemiyeti”nin Kore savaşına karşı yayımladığı bildiriyi 60 yıl sonra aynı yerde, Galata Köprüsü’nde, aynı gün halka dağıttı. Gruptan Atalay “Barışseverler bugün de ‘savaşa hayır’ diyor” diye konuştu.
İstanbul – BİA Haber Merkezi
28 Temmuz 2010, Çarşamba
Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu, savaşa karşı çıkan 60 yıllık bildiriyi, aynı gün, aynı saatte, Galata Köprüsü’nde yeniden dağıttı.
Türkiye sosyalist hareketinin önderlerinden, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı, Urfa milletvekili, sosyolog Doç. Dr. Behice Boran’ın başkanlığında 14 Temmuz 1950’de kurulan Türk Barışseverler Cemiyeti, Kore’ye asker gönderilmesine karşı çıkan bir bildiri hazırlamıştı. Cemiyetin ilk eylemi olarak tarihe geçen bu bildiri halka dağıtılmıştı.
60 yıl sonra aynı gün aynı yerde
“60 Yıl Önce Bugün de Savaşa Hayır Denildi/ Barış Öldürmez Birleştirir, Savaş Öldürür Böler” yazılı afiş açan Barışseverler adına açıklamayı grup sözcüsü Mustafa Atalay okudu.
“60 yıl önce bir başbakan, Kore’ye asker gönderme kararını eleştiren Barışseverleri ‘kökü dışarıda sözde barışseverler’ diye hedef gösteriyordu. Bugün yine bu ülkede bir başbakan barış isteyen ve bu yüzden hükümeti eleştirenlerin ‘teröristlerden farkı olmadığını’ iddia ediyor.
“Başbakanlar ne derse desin Türkiye’de ve dünyanın her yerinde barışseverler ‘savaşa hayır’ diyor, yarın da ‘savaşa hayır’ diyecek. Ta ki savaşsız, sömürüsüz, barış içinde bir başka dünyayı el birliğiyle kurana dek…”
Eyleme katılanlar arasında DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ali Cancı, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, SODEV Genel Başkanı Erol Kızılelma, Neşe Erdilek, Hakan Tahmaz, Abdurrahman Atalay, Faruk Sevim, Yıldız Önen, Hüseyin Eroğlu, Tayfun Mater, Günseli Atalay, Can Atalay da vardı.
Behice Boran’ın 100. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikler yıl boyunca sürecek.
Türk Barışseverler Cemiyeti’nin ilk eylemi
Genel sekreterliğini Adnan Cemgil’in üstlendiği cemiyetin yönetim kurulu üyeleri Vahdettin Barut, Osman Fuat Toprakoğlu, Reşat Sevinçsoy, Nevzat Kemal Özmeriç ve Muvakkar Güran’dı.
Cemiyet, Meclis onayı alınmadan 25 Temmuz 1950’de Adnan Menderes başbakanlığındaki Demokrat Parti (DP) hükümetinin kararına karşı yayınladığı bildiride ABD liderliğindeki Birleşmiş Milletler (BM) güçleri arasında çarpışmak üzere Kore’ye asker gönderme kararına karşı çıkıyordu.
4 bin 500 asker gönderildi
Cemiyet, Kore’ye 4 bin 500 asker gönderilmesinin yasadışı olduğunu söyleyen dilekçeyi meclise göndermişti. Bildiriyi 28 Temmuz 1950’de Galata Köprüsü’nde Boran, Beyoğl’nda Cemgil, Samatya’da Özmeriç , Eyüp’te Sevinçsoy Eyüp’te, Beşiktaş’ta cemiyet sempatizanı Naci Ormanlar’ca dağıtılmıştı.
Boran ve arkadaşları tutuklandı
Ertesi gün Boran, Cemiyet yöneticileri ve bildiriyi basan matbaacı Cemal Anıl, “hükümet kararını tenkit etmek, milli mukavemeti kırıcı ve askeri isyana teşvik edici beyanname neşretmek” suçundan tutuklandı.
Barışseverler, 3 yıl 9 ay hapse mahkum oldular; askeri temyiz mahkemesinin kararı bozmasıyla 15 aya hüküm giydiler.
Kore Savaşı’nın bilançosu
Barışseverlerin karşı çıktığı Kore Savaşı’nda resmi rakamlara göre 1,5 milyon, gayriresmi açıklamalara göreyse 3 milyon insan yaşamını yitirdi. 721 Türkiye askeri öldü, 2 bin 147’si yaralandı, 234’ü esir düştü, 175’i kayboldu.
Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu Sözcüsü Mustafa Atalay, “Başta başbakan olmak üzere, bu çatışmanın, bu gerilimin taraflarına sesleniyoruz. İnegöl ve Dörtyol’da yaşananların ülkemizin başka yerlerine de sıçramasından korkuyoruz. Bu çatışma ortamı barışı getirmez. Hükümet, bir an önce gerilimi ortadan kaldıracak barışçıl önlemleri almalıdır. Sorunu savaşarak değil ancak barışarak çözebiliriz” dedi.
Türk Barışseverler Cemiyeti’nin ve Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Genel Başkanı Behice Boran’ın 100. doğum yıldönümünde, TİP’liler ve barışseverler, Boran’ın 60 yıl önce 28 Temmuz 1950’de, Türkiye’nin Kore Savaşı’na asker göndermesine karşı çıkan bildiri dağıttığı yerde, Eminönü’nde, bir kez daha savaşa karşı çıktılar. Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu tarafından düzenlenen eylemde, Behice Boran’ın 60 yıl önce dağıttığı bildirinin orijinali de dağıtıldı.
60 yıl sonra yine barış çağrısı
Sabah – 29.07.2010
TÜRKİYE İşçi Partisi’nin efsane Genel Başkanı Behice Boran önderliğinde 1950’de kurulan Türk Barışseverler Cemiyeti, bundan tam 60 yıl önce Kore Savaşı’na asker gönderilmesine karşı çıkmıştı. Cemiyet, Galata Köprüsü’nde bildiri dağıtıp “savaşa hayır” kampanyası başlatmıştı. Boran’ın doğumunun 100’üncü yılında oluşturulan “Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu”, 60 yıl sonra aynı gün aynı yerde bildiri dağıtıp, sağduyu çağrısı yaptı.
İNEGÖL VE DÖRTYOL, BARIŞA HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYACIMIZ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR
DİHA – 28.07.2010
BASIN BÜLTENİDİR.
BARIŞ ÖLDÜRMEZ BİRLEŞTİRİR
Bundan tam 60 yıl önce bugün, Türk Barışseverler Cemiyeti, Türkiye’nin Kore Savaşı’na asker göndermesini protesto etmek amacıyla İstanbul’da bir bildiri dağıtmıştı.
Türk Barışseverler Cemiyeti, Menderes Hükümeti’nin Kore’ye asker gönderme tartışmaları sırasında, 14 Temmuz 1950’de kuruldu. Cemiyetin kurucu başkanı Behice Boran’dı. Genel sekreterliği Adnan Cemgil üstlenmişti. Yönetim kurulu üyeleri ise Vahdettin Barut, Osman Fuat Toprakoğlu, Reşat Sevinçsoy, Nevzat Kemal Özmeriç ve Muvakkar Güran’dı.
Cemiyet kurulduktan henüz 11 gün sonra, 25 Temmuz 1950’de, bu tarihten iki ay önce genel seçimleri kazanmış olan Demokrat Parti’nin Adnan Menderes başbakanlığındaki hükümeti, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) liderliğindeki Birleşmiş Milletler (BM) güçleri arasında çarpışmak üzere Kore’ye asker gönderme kararı aldı. BM Güvenlik Konseyi savaş kararını, ABD’nin bastırması ile Sovyetler Birliği’nin katılmadığı bir toplantıda almıştı.
Barışseverlerin ilk eylemi tutuklanmayla sonuçlandı…
Barışseverler Cemiyeti’nin ilk eylemi bu karara karşı oldu. TBMM’ye bir dilekçe gönderip, Menderes hükümetinin Kore’ye -üstelik Meclis kararı olmaksızın- 4.500 asker göndermesinin yasa dışı olduğunu hatırlattılar. Ve hem de İstanbul’da bir bildiri dağıtarak halkı bu yasa dışı girişimden haberdar ettiler, Kore’ye asker gönderilmemesi taleplerini yükselttiler.
28 Temmuz 1950’de, Behice Boran Eminönü’nde, Adnan Cemgil Beyoğlu’nda, Nevzat Kemal Özmeriç Samatya’da, Reşat Sevinçsoy Eyüp ve Fener’de, Cemiyet sempatizanı Naci Ormanlar ise Beşiktaş ve Ortaköy’de dağıttı bildiriyi. İzleyen günlerde Behice Boran ve Barışseverler Cemiyeti yöneticileri ile bildiriyi basan matbaacı Kemal Anıl, polis tarafından gözaltına alınarak Ankara’ya gönderildi.
Barışseverlerin suçu (!), “hükümetin aldığı kararı tenkit etmek, milli mukavemeti kırıcı ve askeri isyana teşvik edici beyanname neşretmek”ti. Askeri mahkemede yargılanan Barışseverler, 3 yıl 9 ay hapse mahkum oldular; ancak askeri temyiz mahkemesinin kararı bozması ile 15 aya hüküm giydiler.
4.500 asker gönderildi, 1.000’e yakın ölü ve kayıp, 2.147 yaralı, 234 esir verdik…
Barışseverlerin karşı çıktığı Kore Savaşı’nda resmi açıklamalara göre 1,5 milyon, gayriresmi açıklamalara göre ise 3 milyon insan hayatını kaybetti. Bizim ise 721 askerimiz öldü, 2.147 askerimiz yaralandı, 234 askerimiz esir düştü, 175 askerimiz kayboldu. Haziran 1950’de başlayan Kore Savaşı Temmuz 1953’te sona erdi ama savaş, Kore’nin bölünmüşlüğünü sona erdiremedi. Her savaşın sonunda öyle ya da böyle bir “barış anlaşması” mutlaka imzalanır. Kore’de de öyle oldu. Ama anlaşma ne ölenleri geri getirdi ne de barışı.
Barışseverler Cemiyeti, Kore Savaşı’na karşı çıkmakta elbette haklıydı. Çünkü, savaşa karşı barış istemek, ölüme karşı hayatı savunmak insanlığın en temel erdemi, insanın en haklı eylemiydi.
60 yıl önce aynıydı, 60 yıldır hep aynı, 60 yıl sonra da değişen bir şey yok!
60 yıl önce bu ülkede bir başbakan, Kore’ye asker gönderme kararını eleştiren Barışseverler’i “kökü dışarıda, sözde barışseverler” diye hedef gösteriyordu. Bu durum, 60 yıldır bütün başbakanlarda böyle devam etti. Bugün, yine bu ülkede bir başka başbakan, muhtemel bir iç savaşın yaşanmaması için barış isteyen ve bu nedenle hükümet kararlarını eleştirenlerin “teröristlerden farkı olmadığını” iddia ediyor.
Başbakanlar ne derse desin, 60 yıl önce olduğu gibi bugün de Türkiye’de ve Dünya’nın dört bir yanında Barışseverler “savaşa hayır” diyor, yarın da “savaşa hayır” diyecek. Taa ki savaşsız, sömürüsüz, barış içinde bir başka dünyayı el birliğiyle kurana dek…
Biz barışseverler, bugün de Boran’ın bildiri dağıttığı yerdeyiz!
Doğumunun 100. yılında Türk Barışseverler Cemiyeti Başkanı Behice Boran’ı, barışsever arkadaşlarını ve onların eylemini, Boran’ın bildiri dağıttığı yerde saygıyla anıyoruz.
BEHİCE BORAN 100 YAŞINDA ÇALIŞMA GRUBU
SAVAŞ ÖLDÜRÜR BÖLER
TÜRK BARIŞSEVERLER CEMİYETİ’NİN 28 TEMMUZ 1950’DE İSTANBUL’DA YAYINLADIĞI, BEHİCE BORAN’IN GALATA KÖPRÜSÜ’NDE DAĞITTIĞI BİLDİRİ
Aziz Türk Halkına;
Adnan Menderes Hükümeti, Kore’de harp etsin diye 4500 Türk çocuğunu General Mac Arthur’un emrine veriyor.
Adanan Menderes Hükümetinin bu kararı Türk Milletine nasıl gösterilirse gösterilsin Amerikan menfaatleri uğuruna harbe katılmamız demektir. Hükümet bu kararını Amerika’nın zoru ile vermiştir. Çünkü:
15 Temmuz’da Birleşmiş Milletlerden gelen telgrafla hükümet, Birleşmiş Milletler Anayasasının bu gibi işlerde üyelere tanıdığı haklara dayanarak doğrudan asker gönderemeyeceğini ima yollu bir karşılık vermişti. Zaten Birleşmiş Milletlerin bu müracaatını 52 üye devletten en az 12’si cevaplandırmış ve onlar da bir tek kara askeri göndermemişlerdir.
Dahası var: Kore’de harp etmek için gönüllü toplamaya kalkıştığı zaman Dış İşleri Bakanı Fuat Köprülü bir Fransız gazetecisine mülakat vererek bazı komşularımıza karşı bir tahrik olur diye gönüllü göndermeye hükmüne razı olamayacağını söyledi. Demek oluyor ki Adnan Menderes Hükümeti kara askeri göndermeyi ilk önceleri doğru bulmuyor, kendisini buna mecbur saymıyordu.
Derken, Amerikan senatörü Cain 23 Temmuz’da Ankara’ya geldi. Dış İşleri Bakanı Fuat Köprülü, Milli Savunma Bakanı Refik İnce ve Genel Kurmay Başkanı Nuri Yamut ile konuştu. Bu konuşmalardan sonra memleketin muhtelif yerlerinde bulunan Bakanlar alelacele Ankara’da toplanarak Kore’ye 4500 Türk çocuğunu göndermeye karar verdiler. Ardından da senatör Cain gazetecilere verdiği bir mülakatta (Bu harpte piyade kuvvetlerinin rolü büyüktür. Diğer milletlerden kara kuvveti istememizin tek sebebi Amerika’nın yıpranmamasının teminidir) diyerek işi içyüzünü meydana koydu, yani bu işin Amerika’nın zoru ile yapıldığını açıkladı.
Kore’deki savaşa, Türk Milletinin katılmasında istikbalimiz ve güvenliğimiz bakımından hiçbir fayda yoktur. “Biz şimdi Kore’ye asker göndermezsek, bizim başımız dertte kaldığı zaman Amerika da bize yardım etmez” diyenlere yakın zamana kadar Dışişleri Bakanlığı yapmış ve milletler arası işleri içinden takip etmiş olan Necmeddin Sadak cevap veriyor : “Bu işler bir menfaat işidir, hissi sebepler rol oynamaz, eğer o gün Amerika’nın çıkarı varsa bize yardım eder, yoksa etmez” diyor.
Kaldı ki, bugün karşılaştığımız hadise de gösteriyor ki, mesele bize
Amerika’nın “yardım” edip etmemesi değil, fakat bir üçüncü cihan harbine yol açacak maceralara sürüklemek istemesidir. Bundan da anlaşılıyor ki, Kore’ye asker göndermekte Türk Milletinin herhangi bir menfaati yoktur. Türk Milletinin istiklali ve güvenliği dünya barışına sıkı sıkıya bağlıdır. Kore’ye asker göndermek ise Türk Milletinin nasıl bildirilirse bildirilsin, herhalde barışçı bir hareket değildir.
Bütün dünya milletleri ve bu arada Türk milleti de barışseverdir. Türk halkının menfaati dünya barışının bozulmamasındadır. Bu barışın bozulmaması için de Kore’de ki iç savaşın barışçı yollar bulunarak hemen sona erdirilmesi gerekir. Türk Milletine yaraşan ve gerçek menfaatlerine uygun düşen Şeymasala Hindistan Başbakanı Nehru’nun yaptığı gibi barışçı teklifler yapmaktır.
Biz Türk Barışseverler Cemiyeti, bunları tüm halk efkârına bildirirken onun en samimi düşüncelerini belirttiğimizi her Türk vatanseverinin bizimle aynı fikirde olduğuna inanıyoruz. Adı söylenmeden, bir harp ilanı demeye gelen Adnan Menderes hükümetinin bu kararını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin rededeceğini umuyoruz. Çünkü anayasamıza göre, gerekince harp ilan etmek yetkisi sadece Büyük Millet Meclisine aittir.
Milli menfaatlerimize ve dünya barışının korunmasına tamamen aykırı olan bu kararı şiddetle protesto ederiz.
Türk Barışseverler Cemiyeti
İnegöl ve Dörtyol, barışa her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu gösteriyor
www.mersinyasam.com – 28.07.2010
Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu Sözcüsü Mustafa Atalay, Behice Boran’ın genel başkanlığındaki Türk Barışseverler Cemiyeti’nin 60 yıl önce Menderes Hükümeti’nin Kore Savaşı’na asker göndermesine karşı çıktığını hatırlatarak, “Kore Savaşı’na karşı çıkmak, Barışseverler Cemiyeti’nin ilk eylemiydi. Behice Boran Eminönü’nde, Galata Köprüsü’nün başında, cemiyetin genel sekreteri Adnan Cemgil Beyoğlu’nda, yönetim kurulu üyelerinden Nevzat Kemal Özmeriç Samatya’da, Reşat Sevinçsoy Eyüp ve Fener’de, cemiyet sempatizanı Naci Ormanlar ise Beşiktaş ve Ortaköy’de bildiri dağıtmıştı. Ama polis ertesi gün, bildiriyi basan matbaacı Kemal Anıl ile birlikte hepsini gözaltına aldı” dedi.
Barışseverlerin, “hükümetin aldığı kararı tenkit etmek, milli mukavemeti kırıcı ve askeri isyana teşvik edici beyanname neşretmek” suçlaması ile Ankara’da askeri mahkemede yargılanıp 15’er ay hapis cezasına çarptırıldıklarını belirten Atalay şöyle devam etti:
Kore’de 1.000’e yakın ölü ve kayıp verdik
“Barışseverlerin karşı çıktığı Kore Savaşı’nda resmi açıklamalara göre 1,5 milyon, gayriresmi açıklamalara göre ise 3 milyon insan hayatını kaybetti. Bizim ise 721 askerimiz öldü, 2.147 askerimiz yaralandı, 234 askerimiz esir düştü, 175 askerimiz kayboldu. Haziran 1950’de başlayan Kore Savaşı Temmuz 1953’te sona erdi ama savaş, Kore’nin bölünmüşlüğünü sona erdiremedi. Her savaşın sonunda öyle ya da böyle bir “barış anlaşması” mutlaka imzalanır. Kore’de de öyle oldu. Ama anlaşma ne ölenleri geri getirdi ne de barışı. Barışseverler Cemiyeti, Kore Savaşı’na karşı çıkmakta elbette haklıydı. Çünkü, savaşa karşı barış istemek, ölüme karşı hayatı savunmak insanlığın en temel erdemi, insanın en haklı eylemiydi.”
60 yıl geçti, değişen bir şey yok
Geçen 60 yılda barış talebine gösterilen tepki açısından değişen hiçbir şey olmadığını ifade eden Behice Boran 100 Yaşında Çalışma Grubu Sözcüsü Mustafa Atalay, “60 yıl önce bu ülkede bir başbakan, Kore’ye asker gönderme kararını eleştiren Barışseverler’i ‘kökü dışarıda, sözde barışseverler’ diye hedef gösteriyordu. Bugün, yine bu ülkede bir başka başbakan, muhtemel bir iç savaşın yaşanmaması için barış isteyen ve bu nedenle hükümet kararlarını eleştirenlerin ‘teröristlerden farkı olmadığını’ iddia ediyor” diye konuştu..
Barış talebine karşı çıkanlar İnegöl ile Dörtyol’a baksınlar
Barışseverlerin, Behice Boran’ın yoldaşı sosyalistlerin, Başbakanlar ne derse desin, 60 yıl önce olduğu gibi bugün de Türkiye’de ve Dünya’nın dört bir yanında “savaşa hayır” diyeceğini belirten Mustafa Atalay, barışın bugün Türkiye için ne kadar gerekli olduğunu, son İnegöl ve Hatay-Dörtyol olaylarının bir kez daha gösterdiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Buradan, Behice Boran’ın 60 yıl önce savaşa karşı çıktığı yerden, bir kez daha, başta başbakan olmak üzere, bu çatışmanın, bu gerilimin taraflarına sesleniyoruz. İnegöl ve Dörtyol’da yaşananların ülkemizin başka yerlerine de sıçramasından korkuyoruz. Bu çatışma ortamı barışı getirmez. Hükümet, bir an önce gerilimi ortadan kaldıracak barışçıl önlemleri almalıdır. Sorunu savaşarak değil ancak barışarak çözebiliriz.”