Edebiyatta Savaş ve Barış Atölyesi’nin IX. Dönemine davet
Hukukun siyasetin gölgesinde kaldığı dönemlerde ‘kral çıplak’ diye ilk bağıran genellikle edebiyatçılar olur.
Arthur Miller, ‘Cadı Kazanı’ oyununda, 1692 yılında Salem’de insanla şeytanın işbirliği yaptıkları için cadı olarak görülüp avlanmalarını, yönetim karşıtı politika izleyenlere, aydınlara karşı yürütülen sistemli sindirme, korkutma politikalarıyla yaratılan ağır toplumsal panoramanın yaşandığı 1950’li yılların McCarthy dönemi Amerika’sını, anlatmak için, maske gibi kullanırken, belki de yaşanan baskı dönemlerini en iyi yansıtan, akıllardan en çıkmayacak belge olarak tarihin tutanaklarına geçirdi.
Cadılıkla (ya da başka şeytanilikle !) suçlanan insanlar üzerinden tüm topluma korku salınması ve sindirme çabasında bulunulması, iktidarların her zaman gerçekleştirebilecekleri yöntemlerden biridir. Bu korku ve yıldırma, şekilsel olarak biçim değiştirse de içerik açısından aynı mantığın ürünüdür. Dolayısıyla Arthur Miller tüm baskı dönemlerine gönderme yapar.
Baskıcı yönetim mutlaka kendince bir şeytan yaratır, toplumu bu söylem aracılığıyla cenderede tutar, gerçeklere kulak tıkatır, ihbar değer kazanır. George Orwell ‘1984’ kitabında, ‘Büyük Birader’in yerini tüm bir halkın almasını, sürekli gözetim altında bulunan bireyin, özgür davranışlarının hesabını vermek zorunda bırakılmasını anlatır.
İnsanların suçsuz yere göz altında tutulduğu, yargılandığı, çeşitli yalanlarla susturulduğu ağır toplumsal koşullar altında, suçlananların insanlık onurunu koruyabilmek için açlığı, ölümü bile göze alarak direnmeleri de görülmedik şeyler değil. Böyle bir toplum düzeninde önce iyiler, onurlular, direnenler ölür.
Victor Hugo ‘İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır,’ der.
Emile Zola ‘Bir kişiye yapılmış haksızlık, tüm insanlığa yapılmış haksızlık demektir,’ der.
İnsanlığa olan büyük inançla, hangi çağda olursa olsun, gerçeğin her zaman insanlık adına kazanılacağını bize edebiyat anlatır, ışık yakar, yol gösterir.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak, barışı ve adaleti vicdani bir sorumluluk olarak görenleri, Edebiyatta Savaş ve Barış Atölyesi’nin IX. Dönemine davet ediyoruz. Bu yılın teması ‘Edebiyatta adalet arayışları’. Tema böyle konulsa da tartışacağımız eserlerin yalnızca edebiyatla sınırlı olamayacağını da biliyoruz.
Atölye’ye 1 Kasım 2017’da Kadiköy Mim Sanat Merkezinde başlayıp 02.05.2017’de bitirmek üzere, 14 buluşma/eserle devam edeceğiz.
Programı şöyle belirledik:
Ceza Sömürgesi ve Hukuk Öyküleri Franz Kafka
Devlet İbni Haldun
Murtaza Orhan Kemal
Yeniden çarmıha gerilen İsa Nikos Kazancakis
Morgue Sokağı cinayeti Edgar Allan Poe
Ankara mahpusu Suat Derviş
Bülbülü öldürmek Harper Lee
Michael Kohlhaas Heinrich Von Kleist
Mülksüzler Ursula K. Le Guin
Mrs.Dalloway Virginia Woolf
Bunlar da mı insan Primo Levi
Surname Aziz Nesin
Boyalı peçe W.Somerset Maugham
Venedik taciri W.Shakespeare
Eğer siz de, gerçeği konuşmanın ayıp sayıldığı, yasak edildiği zaman diliminde yaşadığımızı düşünüyorsanız, ‘insanlığın en önemli iki buluşunun tekerlek ve kitap’ olduğuna, kitabın dünya içinde bir dünya ve o dünyayı güzelleştiren şey olduğuna, zor zamanlarda edebiyatın gücüne inanıyorsanız, okuduktan sonra neye dönüşeceğinizi merak ediyorsanız, ‘yeni bir dünya’ yaratma hayalinizi koruyorsanız, ‘dayan dünya diren edebiyat’ diyorsanız ve de dünyanın kaç bucak olduğunu birlikte öğrenmeye varsanız, bizimle bu yolculuğa katılabilirsiniz çünkü barış ve adalet yolculuğundan ‘dönen dönsün biz dönmezük’.
Atölye’ye 1 Kasım 2017’da Kadiköy Mim Sanat Merkezinde başlayıp 02.05.2017’de bitirmek üzere, 14 buluşma/eserle devam edeceğiz.
Başvurularınızı atolyebak@gmail.com adresine mail atarak veya 0536 2196341 telefonu arayarak yapabilirsiniz.
Barışla kalın.
AtölyeBAK