Basın Açıklaması
Bu yıl 1 Eylül dünya barış gününü, barış ve çözüm istemlerinin neredeyse yasak olduğu bir ortamda karşılıyoruz. Ölümler, yasaklar, tutuklamalar, çatışmalar, operasyonlar, OHAL ve KHK’ler toplumsal yaşamın adeta olağan birer parçası oldu. Ülkenin her geçen gün daha kötüye gittiğini düşünen, bundan kaygılanan ve endişelenen insan sayısı çoğalıyor.
En son Büyükada’da yaptıkları toplantı sırasında insan hakları kurumlarının temsilcilerinin eğitim toplantısı sırasında gözaltına alınmaları, beşinin tutuklanmasıyla insanlarda her an başıma bir şey gelebilir duygusu hâkim oldu. İçerde ve dışarda problemlere, sıkıntılara her gün bir yenisi ekleniyor. Korkular, göz göre göre içinden çıkılmaz bölgesel çatışmaya, savaşa sürükleniyor.
Yer yüzünde savaş ile, çatışma ile abat olan toplum, ülke örneği yok. İnsanlar, topluluklar arasındaki sorunların kalıcı çözümünün biricik yolu barış gerçeğine sırtımızı dönmemiz bizi felakete sürükler. Birçok ülkenin ve toplumun başardığını biz de başarabiliriz. Barış içinde insanca birarada yaşamayı gerçekleştirebiliriz.
Daha iki hafta önce Kolombiya, barış sürecinin ilk aşamasını tamamladı. FARC silahlarını Birleşmiş Milletler temsilcilerine teslim etti. Sıra FARC gerillalarının siyasal, toplumsal yaşama katılımını, adaptasyonunu sağlamaya, toprak reformunu gerçekleştirmeye ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleye geldi. Kolombiya, eski darbeci savunma bakanından bir barış lideri yarattı. Halk oyuna sunulan barış anlaşması ilk oylamada halkın yeterli desteğini alamadı. Kısa süre sonra yapılan ikinci referandumda ciddi bir farkla kazanmasını sağlayan: güçlü siyasal ve toplumsal barış iradesi ile müzakerenin kurum, kural ve araçlarının oluşturulmuş olması ve net bir barış programına sahip olmalarıdır. Siyasi kurumların ve sivil toplum kurumlarının görevinin topluma yol ve yöntem göstermek ve yurttaşların evrensel haklarının kullanılması noktasında toplumsal güveni tesis etmek olduğu, Kolombiya örneğinde de çok açık görüldü. Kolombiya örneği bile tek başına barış için fazlasıyla öğretici.
Alabileceğimiz çok ders var.
Türkiye’de de barış için zaman geçmiş değil. Ortadoğu’nun bitmek bilmeyen sorunlar yumağının büyümemesinin ve bölgeyi insanca yaşanabilir kılmanın biricik yolu barış, diyalog ve müzakeredir. Bu yangını söndürmek bu ülkede yaşayan her kesin insanlık görevi. Kürt sorununun barışçıl çözümü, bizlerin tercihi ile olabilecek bir şeydir. İstersek, ölümleri, çatışmayı, yıkımı, kötüye gidişi durdurur, bu topraklarda barışı yeşertiriz. Yeter ki bunun farkında olalım. Daha fazla geç olmadan.
Bu vesileyle, barışın yolunu açması dileğiyle inanan bütün yurttaşlarımızın Kurban Bayramını kutlarız.
Barış Vakfı Yönetim Kurulu
31 Ağustos 2017