Pandemi günleri, içinde yaşadığımız bu küresel sömürü sisteminin tüm kötülüklerini keskin bir şekilde gösterdi. Özellikle, salgını bahane eden ırkçılar, her toplumda “öteki olmanın” sıkıntısını yaşayan göçmenler üzerinde terör estirmeye devam etti.
Popülist liderler, otoriter yönetimler ve bu siyaset anlayışının cesaretlendirdiği faşistler hemen her ülkede, sadece göçmenlere değil “azınlık” görünen her toplumsal kesime saldırmanın bir bahanesini buldular. ABD’de ırkçılık karşıtı hareketin yenilgisinde belirleyici olduğu Trump’ın yarattığı enkazla uğraşılıyor hâlâ! Biden göreve gelir gelmez Trump yönetiminin bazı Müslüman ülkelere uyguladığı seyahat kısıtlamalarının kaldırılmasına yönelik kararnameyi imzaladı. Aynı şekilde, Trump’ın bütünüyle göçmen düşmanı olan Meksika sınırına duvar inşa etme kararını da askıya aldı.
ABD, Yunanistan, Türkiye, İngiltere ve dünyanın birçok ülkesinde ırkçılık, aşırı sağın bir örgütlenme zemini olarak ele aldığı milliyetçilik, hem devletin uyguladığı şiddetin derecesini artırıyor hem de lümpenler arasında örgütlenen reaksiyoner çetelerin linç girişimleri olarak karşımıza çıkıyor. ABD’de siyahlara, Çin’de Uygurlara, Fransa ve İngiltere’de Müslümanlara, Türkiye’de Suriyelilere ve Kürtlere yönelik ırkçı pratikler, görmezden gelinebilecek, başımızı diğer tarafa çevirerek geçiştirebileceğimiz olaylar değil. Irkçılık, görüldüğü yerde ve zamanda, hemen teşhir edilmeli. Irkçılık geçiştirilmemeli. Geçiştirilen, “idare edilen” her ırkçı söz, açıklama ve yorum, ırkçı bir pratiğin meşrulaştırıcı işlevini görüyor.
Kuşkusuz ırkçılığa karşı teorik düzeyde, propaganda alanında verilecek mücadele çok önemli. Ama ırkçılara en esaslı yanıt, sokakta verilen yanıttır. Irkçıların propagandasının temelini dünyanın kendi önyargılarından ibaret olduğu oluşturur. Bu yüzden, dünyanın, ırkçıların önyargılarının bilinçli çarpıtmalardan oluştuğunu gösterecek ırkçılık karşıtı kitlesel mücadele çok önemlidir.
Bu açıdan son yıllarda 20 Martlarda küresel bir mücadele çağrısı yapan “Irkçılığa Karşı Dünya Platformu’nun” bu yılki çağrısı çok önemli. Yunanistan’da Altın Şafak adlı Nazi örgütlenmesinin, ABD’de faşistlere kol kanat geren Trump’ın arka arkaya yenilgileri ırkçılık karşıtları açısından çok önemli kazanımlar. Şimdi, bu kazanımlara, 20 Mart küresel eylem gününde ırkçılık karşıtı dayanışmanın gücünü de eklemeliyiz. 20 Mart 2021 Cumartesi günü Birleşmiş Milletler’in kabul ettiği ırkçılık karşıtı gün. “Irkçılığa Karşı Dünya Platformu” bu yılki çağrısında şu vurguları yapıyor: “20 Mart’ta dünya çapında protestolar için bir araya geleceğiz. Birçok ülkede #WorldAgainstRacism hashtagiyle etkinlikler yapılacak. Etkinlikler, göçmenleri ve azınlıkları günah keçisi ilan eden ırkçılığa karşı ve #Siyahlarınhayatıönemlidir hareketiyle dayanışma halinde örgütlenecek. Irkçılık karşıtları bölünmeye karşı birliğin öneminin altını çizecekler ve ırkçı popülizm, aşırı sağ ve faşizme karşı bir arada durmamızın önemini vurgulayacaklar.
Hükümetlerin kendi halklarını korumakta yetersiz kalması ve büyük bir ekonomik çöküşün ortaya çıkmak üzere olan etkisiyle beraber Covid-19 salgını, en tiksindirici ırkçılık şekillerinin gelişme alanı bulabileceği bir durum ortaya çıkarttı. Virüsün Siyah, Asyalı, Azınlık, Etnik halklar üzerindeki orantısız etkisi ki bu ölüm oranlarının bu gruplarda belirgin bir şekilde artmasıyla açığa çıkmıştır, salgın döneminin en önemli özelliği oldu. Covid’in yayılımı nedeniyle mülteci kampları birer ölüm tuzağı haline geldi.”
Türkiye’den “Hepimiz Göçmeniz-Irkçılığa Hayır” kampanyasının çağrıcısı olduğu eylemler, şimdiden Tekirdağ, İstanbul ve İzmir’de örgütleniyor.
(Marksist org)