5–11 Ekim 2010 – Küresel Bak Bülteni

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Küresel BAK’tan Haberler
“Rasmussen’i Reddedin; Afganistan’dan Çekilin” / BİA Haber Merkezi – 08 Ekim 2010

Küresel BAK, hükümetten Türkiye’yi ziyaret eden NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in “savaş” taleplerini reddetmesini ve Afganistan’daki 1.800 Türkiyeli askerin geri çekilmesini istedi. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Türkiye’yi ziyaret eden NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’ın taleplerinin reddedilmesini ve NATO’ya bağlı Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’nün (ISAF) Kabil Merkez Bölge Komutanlığı’nda görevli bin 800 Türkiyeli askerin geri çekilmesini istedi.

Küresel BAK adına Nilüfer Uğur Dalay’ın, Rasmussen’in ziyareti nedeniyle yaptığı basın açıklamasında, “NATO temsilcilerinin her ziyareti, Türkiye’den yeni talepler demektir. Türkiye ABD ve NATO’nun işgal ettiği Afganistan’a 1.800 asker göndermiştir. Çoğu sivil, on binlerce yoksul Afgan’ı öldüren işgale böylece Türkiye de hükümet eliyle ortak edilmiştir” dendi.

Rasmussen’in ziyaretinde Türkiye’den hangi taleplerde bulunduğunun kamuoyuna açıklanmasını isteyen Dalay, şöyle devam etti:

“NATO’nun ve ABD’nin hiçbir isteğinin karşılanmamasını, hükümetin Afganistan’daki askerleri derhal geri çağırarak Afganistan işgalinin daha uzun bir süre ortağı olmaya son vermesini talep ediyoruz.”

Dalay önümüzdeki ay Lizbon’da yapılacak NATO zirvesi sırasında Küresel BAK aktivistlerinin, Avrupa’daki savaş karşıtları ile birlikte  “NATO dağıtılsın!” talebinin dile getirileceği eylemlere katılacağını belirtti.

Erdoğan NATO’ya destek sözü verdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Rasmussen’i kabulünde, Türkiye’nin bir müttefik olarak NATO’ya her türlü desteği vereceğini söyledi.

Afganistan’daki gelişmeleri çok önemsediklerini belirten Erdoğan, “NATO’da devam eden yeni stratejik çalışlalar ve reformlar konusunu önemsiyoruz” dedi.

Rasmussen ise Türkiye’nin özellikle Afganistan’daki eğitim çalışmalarına büyük yarar sağladığını ve bunun devam etmesi gerektiğini belirtti.

NATO genel sekreteri Rasmussen Ankara’da

Yeşil Gazete – 07.10.2010

NATO genel sekreteri Rasmussen’in Ankara ziyareti üzerine bir açıklama yapan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (BAK) bu ziyaretten önce, Türkiye’nin, Afganistan’da NATO’ya bağlı Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’nün (ISAF) Kabil Merkez Bölge Komutanlığı 1 yıl daha uzatıldığını hatırlattı. Her NATO ziyaretinin yeni talepler anlamına geldiği ifade edilen açıklamada “Türkiye ABD ve NATO’nun işgal ettiği Afganistan’a 1800 asker göndermiştir. Çoğu sivil, on binlerce yoksul Afgan’ı öldüren işgale böylece Türkiye de hükümet eliyle ortak edilmiştir. Bu yüzden yapılması gereken NATO sekreteriyle yeni görüşmeler değil ABD, NATO ve Türkiye askerlerinin derhal Afganistan’dan geri çekilmesini talep etmektir.” dendi.

Rasmussen boşuna gelme

Marksist.org – 07.10.2010

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen Türkiye’yi ziyaret ediyor. Ziyaret NATO’nun Türkiye’den bir dizi talebi daha olduğunu gösteriyor. Yeni taleplerin karşılanmaması gerektiği gibi Türkiye, Afganistan’da NATO ve ABD işgalinin ortağı olmaya son vermelidir.

NATO genel sekreterinin hangi taleplerde bulunacağını bilemiyoruz. Ama Türkiye’den NATO adına Afganistan’a giden 1800 askerlik Türk Silahlı Kuvvetleri gücü derhal geri çekilmelidir.

NATO, tehlikeli bir örgüttür. Rasmussen bu tehlikeli örgütün sekreteridir. NATO işgalci bir örgüttür. NATO Genel Sekreteri bu işgalci güç adına Türkiye’den yeni taleplerde bulunacaktır.

Hükümet, zaten Afganistan’a asker göndererek ABD işgalinin ortağı olmuştur. Afganistan’daki uluslararası savaş gücünün komutası daimi olarak Türkiye’ye devredildi. Hükümet ABD’nin ve NATO’nun bir parçası olmaya, savaş politikalarının ortaklığını yapmaya hemen son vermelidir.

Küresel BAK aktivistleri, NATO Genel Sekreteri’nin ziyaretini bugün Ankara’da saat 19.00’da Yüksel Caddesi’nde protesto edecek.

Rasmussen’e tepki: ‘NATO savaş örgütüdür’

Turnusol – 07.10.2010

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in Türkiye ziyaretini tümüyle gereksiz ve tehlikeli bulduklarını söyleyen savaş karşıtları, ‘küresel savaş örgütü NATO’nun Türkiye’den hangi taleplerde bulunduğunun kamuoyuna açıklanmasını ve Afganistan’daki askerlerin geri çağrılmasını istedi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) tarafından yapılan açıklamada, NATO ve ABD’nin Afganistan’da sürdürdüğü savaş ve işgale vurgu yapılarak, Türkiye’nin de hükümet eliyle bu savaşa ortak edildiğine dikkat çekiliyor.

Geçen hafta, NATO’ya bağlı Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’nün (ISAF) Kabil Merkez Bölge Komutanlığı 1 yıl daha uzatılan Türkiye’nin halen Afganistan’da 1800 askeri var.

18 – 21 Kasım’da Lizbon’da yapılacak zirvede NATO’nun yeni konsepti ilan edilecek. Aynı tarihlerde Lizbon’da toplanacak savaş karşıtları da NATO karşıtı toplantı ve gösteriler gerçekleştirecek.

Dünyadan Haberler

Nobel ödüllü barış eylemcisine sınırdışı

Cumhuriyet – 05.10.2010

Nobel ödüllü barış eylemcisi, İrlandalı Mairead Maguire (66), İsrail’den sınırdışı edildi. İsrail İçişleri Bakanlığı sınırdışını doğrulayarak, Maguire’in bu sabah bir uçakla İngiltere’ye gönderildiğini duyurdu.

Maguire, geçen hafta, kadınlardan oluşan bir heyetin ziyareti kapsamında İsrail’e gelmiş ancak Tel Aviv’deki Ben Gurion havalimanından ülkeye girişine izin verilmemişti.

Gazze’ye yardım götüren gemilerden Rachel Corrie’de yer alan Mairead Maguire, İsrail ordusunun 31 Mayıs’ta Mavi Marmara’ya düzenlediği ve 9 Türk’ün öldüğü operasyonu sonrasında ülkeden sınırdışı edilmiş ve İsrail’e yeniden girişi yasaklanmıştı.

Maguire, uygulanan yasağa karşı İsrail Yüksek Mahkemesi’ne itirazda bulunmuş ancak dün akşam Maguire’nin İsrail’den sınırdışı edilmesine itirazını görüşen Yüksek Mahkeme, talebi reddetmişti.

Yüksek Mahkeme yargıçları, dünkü duruşmada, İrlandalı eylemcinin, hakkındaki yasağı bilmediğini söyleyen sözlerine de inanmadıklarını belirtmişlerdi.

Maguire’ın İsrail’e girişinin 10 yıl süreyle yasaklandığı da belirtiliyor.

Ben Gurion havaalanına 28 Eylül’de ulaşan Mairead Maguire, o günden bu yana havalimanındaki bir gözaltı merkezinde gözetim altında tutuluyordu.

Asya’dan Filistin’e konvoy

Timetürk – 05.10.2010

Avrupa ve Kuzey Afrika ülkelerinden sonra Asya ülkeleri de, Filistin halkı üzerindeki İsrail ambargosunu sona erdirmek için harekete geçti.

17 Asya ülkesinde 500 aktivist, İsrail ambargosunu bitirmek için yeni bir konvoy hareketi başlatıyor.

Konvoy 2 Aralık 2010 tarihinde Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de yola çıkacak. Konvoy Gazze savaşının yıl dönümü olan 27 Aralık’ta bölgeye ulaşmayı hedefliyor.

Asya Konvoyu; güzergah olarak Hindistan, Pakistan, İran, Türkiye, Suriye, Lübnan ve Ürdün’den geçerek Gazze’ye ulaşacak.

Konvoy Suriye’ye kadar kara yoluyla gelecek. Suriye’de araçlar gemilere bindirilecek. Deniz yoluyla Gazze’ye gidilecek. Böylelikle İsrail’in deniz ambargosu kırılmaya çalışılacak.

Konvoyda 17 Asya ülkesinden aktivistler olacak. Bu ülkeler şu şekilde: Hindistan, Pakistan, Endonezya, Japonya, Malezya, Afganistan, Bangladeş, Nepal, Srilanka, İran, Irak, Türkiye, Suriye, Mısır, Filistin, Ürdün ve Lübnan.

Konvoya geçtiği her ülkeden katılım olacak. Konvoy “Asya halkları Filistin halkının yanında” sloganıyla yola çıkacak.

Gidilen her ülkede büyük halk toplantıları organize edilecek. Konvoyun içerisinde yardım taşıyan kamyonlar ve okul arabaları olacak.

Konvoya Türkiye’den İHH İnsani Yardım Vakfı ev sahipliği yapacak. İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Filistin üzerindeki ambargoyu delmeye yönelik bütün sivil hareketlere destek olmaya devam edeceklerini söyledi.

İsrail Mavi Marmara’nın hesabını Lahey’de verecek

Star – 10 Ekim 2010

Mavi Marmara baskınında hayatını kaybedenlerin yakınları, İsrail’in gemide işlediği suçlardan yargılanması için Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurmaya hazırlanıyor

İsrail  donanmasının Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine kanlı müdahalesi sırasında hayatını kaybeden 9 Türkün yakınları, olayı Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşımaya hazırlanıyor. Mağdurları temsil eden avukatlar, UCM Savcısı Luis Moreno Ocampo’ya gönderdikleri mektupta, kanlı baskında işlenen savaş suçlarıyla ilgili soruşturma açılması için yeterli kanıt bulunduğunu belirttiler. Mektupta, “Baskının hemen ardından toplanan kanıtlar ve uluslararası ceza hukuku uzmanlarındana alınan görüşler, İsrail’in Gazze filosuna saldırısının, tartışılmaz bir şekilde mahkemenin yetki alanına giren suçları ihtiva ettiğini göstermektedir” denildi. Uzmanlar, UCM’nin soruşturma açmasının, olayın hukuki seyrini bütünüyle değiştirecek önemde bir gelişme olacağını belirttiler.

CEZA MAHMEKESİ TEK YETKİLİ

Türk aileleri temsil eden avukatlardan Ramazan Arıtürk, İsrail’in Mavi Marmara baskınıyla uluslararası hukuku birçok bakımdan ihlal ettiğini savunarak, “İsrail Ordusu’nun işlediği suçlar, bu alanda en yetkili kurum olan UCM tarafından yargılanmalıdır” dedi. Avukatların konuyu UCM’ye taşıdığı haberi İsrail basınında geniş yankı uyandırırken, İsrail hükümet sözücü, baskının İsrail ve BM Genel Sekreteri’nin talimatıyla oluşturulan komiteler tarafından soruştulmakta olduğunu belirterek, “İlave tahkikatlar gereksizdir ve esasında dost olması gereken ülkeler arasındaki yabanacılaşmayı da arttıracaktır” dedi.

YARGILAMA İÇİN HUKUKİ ZEMİN VAR

İsrail ile Filistin yönetimi, UCM’nin kuruluşuna zemin hazırlayan Roma Anlaşması’na taraf olmadığı için iki ülkeyi ilgilendiren soruşturmalar, BM Güvenlik Konseyi’nin talimatıyla açılabiliyor. Ancak Mavi Marmara mağdurlarını temsil eden avukatlar, olaya, Roma Anlaşması’nı imzalayan Türk tarafının müdahil olması ve Mavi Marmara’nın, yine taraf ülkelerden Comoros bayrağı ile sefere çıkmasının, Mahkeme için yeterli hukuki gerekçeleri oluşturduğunu belirtti.

Randevu alındı, sıra kararda

Mavi Marmara mağdurları avukatı Ramazan Arıtürk, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden başvuru için randevu aldıklarını, 14 Ekim’de resmen başvuracaklarını açıkladı. ‘Mahkemenin kararından umutluyuz” diyen Arıtürk şunları söyledi: “İsrail, saldırıyla bir çok uluslararası anlaşmayı ihlal etti. BM raporu saldırların hukuksuzluğunu ispatlıyor. Bunun bir savaş suçu olduğuna, İsrail askerlerinin taammüden insanları öldürdüğüne ilişkin raporlar yayınlandı. Ben bu başvurunun kabul edileceğine eminim. Aksi halde bize randevu vermezlerdi. Eğer başvurumuz kabul edilir ve Mahkeme ‘Evet, işlenen bir savaş suçudur’ derse, o zaman bütün bunlara sebep olan İsrail Başbakanı, Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın yargılanmasını isteyeceğiz. Mahkeme’nin Miloşeviç’i savaş suçu sanığı ilan ettiyse, bu kişiler de Lahey’de sanık sandalyesine oturacaktır.”

Netanyahu: İnşaatları durdurabiliriz

Cumhuriyet – 11 Ekim 2010

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Filistinlilerin “Yahudi devleti”ni tanıması durumunda yerleşimlerin inşaatında yeni bir moratoryuma gidilebileceğini söyledi.

Netanyahu, Filistinlilerin bazı koşullara uyması durumunda Batı Şeria’daki yerleşim inşaatlarına uygulanan moratoryumu uzatabileceklerini belirtti.

Bu koşulların başında İsrail’in “Yahudi bir ulus devlet” olarak tanınması olduğunu söyleyen İsrail Başbakanı barış görüşmelerini sürdürebilmek için ABD’nin güvenlik dahil çeşitli konularda gündeme getirdiği teklifleri değerlendirdiklerini söyledi.

Netanyahu bir süredir moratoryumun uzatılması yönünde uluslararası kamuoyunun baskısı altındaydı. İsrail Parlamentosu Knesset’te konuşan Başbakan, inşaatlar üzerindeki kısıtlamaları yenilemeye hazır olduğunu ancak Filistinlilerin İsrail’i Yahudilerin vatanı olarak tanıması gerektiğini belirtti. Filistin tarafı bu fikre şiddetle karşı çıkıyor.

Batı Şeria’daki yerleşim inşaatları barış görüşmelerinin geleceği açısından çok önemli. 30 Eylül tarihinde moratoryumun sona ermesinin ardından Filistin tarafı eğer inşaatlar yeniden başlarsa müzakere masasından kalkacağını kesin bir dille ortaya koymuştu.

İsrail’in ortaya koyduğu bu şartlı teklifin Eylül başında başlayan ve bir ay sonra yeniden kesilen görüşmelerde yaşanan çıkmaza bir çözüm bulması olası görünmüyor.

Obama’dan Kongreye mektup

Cumhuriyet – 05.10.2010

ABD Başkanı Barack Obama, Kongre’ye gönderdiği mektupta, yönetiminin Afganistan ve Pakistan için belirlediği stratejide şimdilik değişiklik yapmaya ihtiyaç olmadığını söyledi.

Amerikan birliklerinin El Kaide terör örgütüne operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde Kongre’ye mektup yazan Obama, ”Aralık 2009’da belirlendiği şekliyle stratejiyi uygulamaya devam edeceğiz ve bu aşamada değişikliklerin gerekli olduğuna inanmıyoruz” ifadesini kullandı.

Obama, ayrıca ”Kongre’nin Afganistan’daki operasyonların devamı hakkında tartışmaları sürdürürken bu stratejinin başarıyla icra edilmesinin çıkarımıza olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim” dedi.

Bölgedeki Amerikan stratejisinin baştan sona incelenmesini takiben Obama, 30 bin takviye asker gönderme kararı almıştı. Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmeye 2011 yazında başlaması bekleniyor.

Terör saldırı risklerinin bitmesi arzusu içindeyiz

Star – 11 Ekim 2010

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, ”NATO müttefikleri olarak, Türkiye’nin terör saldırıları riskini sona erdirme arzusunu paylaştıklarını” söyledi.

NATO dışişleri ve savunma bakanlarının 14 Ekimdeki ortak toplantısı öncesinde basına açıklamalarda bulunan Rasmussen, terör örgütü PKK ile ilgili bir soru üzerine, “Bence bir müttefik olarak (bu konuda) Türkiye ile angajmana girmek NATO’nun işi değil. Türkiye’nin iç siyasi ve güvenlik sorunlarını NATO’nun müdahalesi olmadan uygun şekilde çözebileceğine güvenim tam. NATO müttefikleri olarak Türkiye’nin, çok müessif bir durum yaratan terör saldırıları riskini sona erdirme arzusunu paylaşıyoruz. Umarım kısa sürede terör saldırılarının sona erdiğini görürüz” dedi.

Genel Sekreter Rasmussen, NATO’nun sadece bir askeri örgüt olmaktan daha fazla anlam taşıdığını ve NATO üyelerinin insan haklarına saygı dahil ortak değerleri paylaştığını dile getirdi.

NATO devlet ve hükümet başkanlarının 19-20 Kasımdaki Lizbon zirvesine hazırlık için NATO dışişleri ve savunma bakanlarının ittifak tarihinde ilk kez 14 Ekimde düzenlenecek ortak toplantıda bir araya geleceğini anlatan Rasmussen, ana gündem maddesinin onaylanmak üzere NATO zirvesine sunulacak yeni stratejik konsept olduğunu belirtti.

NATO’nun gelecek onyıllarını şekillendirecek stratejik konsept taslak belgesiyle ilgili bugüne dek üye ülkelerden çok olumlu tepkiler aldıklarını aktaran Rasmussen, yeni stratejik konseptte, NATO’nun ana görevi olan üye ülkelerin toprak bütünlüğünü savunma sorumluluğunun nasıl yerine getirileceğini çağın şartlarına uygun şekilde yeniden belirlenirken, siber savunma ve füze kalkanı gibi unsurları da dikkate alacağını kaydetti.

BM: Afganistan’daki insan hakları ihlalleri biliniyordu

Zaman – 05.10.2010

ABD’in New York kentindeki BM yetkilileri, Afganistan’da nisan 1978 ile aralık 2001 arasında yapılan insan hakları ihlallerini bildiren raporun içeriğinin sır olmadığını bildirdi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin sözcüsü Rupert Colville, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Raporun içerdiği bilgiler kamuoyu tarafından bilinen şeylerdi” dedi.

Yayımlanma düşüncesiyle raporun hazırlanmadığını belirten Colville, dönemin BM İnsan Hakları Yüksek komiseri Louise Arbour’un, bu raporu kendi eliyle Afgan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai’ye teslim ettiğini kaydetti.

Raporu teslim töreninin, medya ve Afganistan İnsan Hakları Komisyonunun gözleri önünde yapıldığını söyleyen Colville, “Raporu oluşturma amacı, Afganistan’da adaleti sağlamaktı ve Karzai raporu kabul ederek bu amacı desteklediğini gösterdi” diye konuştu.

İsviçre’nin “Le Temps” gazetesinde yayımlanan bir haberde BM, Afganistan’da nisan 1978 ile aralık 2001 arasında işlenen insan hakları suçlarını bildiren raporu “hasıraltı etmekle” suçlanmıştı.

Raporun bir kopyasını ele geçiren gazete, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği için hazırlanan 300 sayfalık raporun, “siyasi nedenlerle” BM yetkililerinin “hasıraltı ettiğini” yazmıştı.

Gazeteye konuşan ve raporu kaleme alan üç kişiden biri olan Amerikalı Barnett Rubin, raporun, “Cumhurbaşkanı Hamid Karzai’nin isteği üzerine yayımlanmadığını” iddia etmişti. Rubin’e göre raporun yayımlanmama nedeni, suçlanan kişilerin bazılarının mevcut Afgan hükümetinde halen yer alması.

Rapor, Afganistan’da 1978-2001 yılları arasında Sovyet askerlerinin, Afgan komünist liderlerinin, mücahit grupların, aşırı dinci silahlı grupların ve Amerikan askerlerinin işkence, yağma, toplu tecavüz, keyfi tutuklama ve infaz, çocukları askere alma gibi “kitlesel insan hakları ihlali” kategorisine giren suçlar işlediklerini ortaya koyuyor.

Çek Cumhuriyeti, Afganistan’daki asker sayısını artırıyor

Zaman – 06 Ekim 2010

Çek hükümeti, Savunma Bakanlığı’nın Afganistan’daki asker sayısının artırılması önerisini uygun buldu.

Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Necas, Afganistan’a gelecek yıl 720, bir sonraki yıl da 640 kadar asker konuşlandırabileceklerini belirtti.

Savunma Bakanlığı, Afganistan’da kötüleşen güvenlik koşulları nedeniyle bu yönde bir girişimde bulunduğunu açıklamıştı.

Afganistan’a takviye asker gönderme kararının parlamentonun da onayını alması gerekiyor.

Çek parlamentosu daha önce, NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) bünyesinde görev yapmak üzere 535 askerin Afganistan’a konuşlandırılmasını onaylamıştı.

Bu arada Necas, Kosova’daki mevcut 500 Çek askerinin büyük çoğunluğunun gelecek yıl çekilmesini de onayladıklarını kaydetti.

Necas, Kosova’da 90 asker bırakacaklarını belirtti.

Afganistan savaşı 10 yaşına girdi

Hürriyet – 7 Ekim 2010

Amerikan B1 ve B52 bombardıman uçaklarının 7 Ekim 2001’de başkent Kabil’e bombaları bırakmasıyla başlayan Afganistan Savaşı bugün 10 yaşına girdi.

Çokuluslu gücün bir çıkış stratejisi arayışında olduğu, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai hükümetinin ise Taliban ile müzakereler yürüttüğü bir dönemde 10. yaşına giren savaşın ikinci ayında Taliban rejimi düşmüştü. Ancak 9 yıl geçtikten sonra, 11 Eylül saldırısını düzenleyenlerin izini sürmekten başka birşey olmaması beklenen savaş içinden çıkılmaz siyasi-askeri bir soruna dönüşmüş durumda.

Geçen 9 yılda uluslararası kuvvet askerlerinin sayısı 10 katına çıkarken, Afganlar başkan ve milletvekillerini seçmek için 4 kez sandığa gitti, ülkeye milyarlarca dolar uluslararası yardım yağdı, ancak son 3 yılda direniş yayıldı ve yoğunluk kazandı. Ayrıca hem uluslararası güç bünyesindeki askerlerin hem de sivillerin ölümleri rekor düzeye ulaştı.

Bu arada, “direnişçilerle müzakere çatışmaya son vermek için tek yol” fikri, hiç bugünkü kadar benimsenmemiş, hatta Amerikan ve uluslararası kuvvetlerin komutanı David Petraeus, eylül sonunda Taliban’ın hükümete “yaklaşmaya” başladığını ve yabancı savaşçıların da silah bırakabileceğini söylemiş ve “Bazıları hükümete bazıları da bize geliyor” demişti.

Washington Post gazetesi de ilk kez Taliban lideri Molla Muhammed Ömer’in izin verdiği temsilcilerin hükümet ile gizli görüşmeler yürüttüğünü yazmıştı. Guardian’daki haberde de, Afgan ve Amerikan hükümetlerinin Taliban’a yakın Hakkani grubuyla temasta bulunduğu belirtilmişti.

Karzai de, iş ve para karşılığında silah bırakan Taliban militanlarına yönelik planını uygulamaya koymuş bulunuyor ve savaşın 10 yaşına girdiği bugün resmen Yüksek Barış Konseyi’ni açarken de, Afgan topraklarına barış getirmek için her vilayet, her kasaba ve her köyden çaba beklediğini söylüyor.

İtalya 2011’de Afganistan’dan çekiliyor

Milliyet – 09 Ekim 2010

İTALYA Afganistan’da 4 askerini daha kaybetti. Son 6 yılda işgal altındaki ülkede toplam 34 asker kaybeden ülkede, karşıt sesleri daha fazla susturamayan hükümet kararını verdi. Savunma Bakanı İgnazio La Russa, İtalya’nın 2011 yılında Afganistan’dan çekileceğini açıkladı.

Afganistan’dan gelen 4 askerin ölüm haberinin ardından açıklamada bulunan Bakan La Russa, muhalefet kanadından gelen “Hemen Afganistan’dan çekilelim” açıklamalarına atıfta bulunarak, “Hemen yarın çekilmek gerektiğini söyleyenler sadece çakallık yapıyor” diyerek, “Afganistan’dan 2011’de tamamen çekilebilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız” diye konuştu.

İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini ise, “Kasım ayında yapılacak NATO toplantısından itibaren, Afganistan halkının topraklarının yönetimini alması için yapılanları hızlandırmakla yükümlüyüz. İtalyan ordusuna karşı yapılan saldırı, ulusal güvenliğimiz için ödemek zorunda bırakıldığımız insanlık bedeline başka bir örnektir” dedi.

İtalya Savunma Bakanlığı tarafından sabah saatlerinde, Afganistan’da görev İtalyan askerinden dördünün öldüğü, birinin de ağır yaralandığı açıklandı.

Askeri bir araç içinde seyir halinde olan İtalyan askerlerin Afganistan’ın güney batısındaki Farah eyaletinde bulunan Gulistan Vadisi’nde bombalı saldırıya uğradığı öğrenildi. Saldırıda 32 yaşındaki Gianmarco Manca, 23 yaşındaki Marco Pedone, 27 yaşındaki Sebastiano Ville ve 26 yaşındaki Francesco Vannozzi hayatını kaybetti, 28 yaşındaki Luca Connacchia ise ağır yaralı olarak Delaram Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. 2004 yılından itibaren Afganistan’da asker bulunduran İtalya bugüne kadar toplam 34 askerini kaybetti. Hala bölgede 3 bin 400 italyan askeri görev yapıyor.

Kurtarayım derken yanlışlıkla öldürdüler

REUTERS/AA – 10 Ekim 2010

Afganistan’da geçen ay kaçırılan Britanyalı kadın yardım görevlisi, kurtarma girişimi sırasında hayatını kaybetti.

Britanya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, 36 yaşındaki Linda Norgrove’un, ABD’li özel timin kurtarma operasyonu sırasında kendisini kaçıranlar tarafından öldürüldüğü doğrulandı. ABD merkezli bir yardım kuruluşunda görevli olduğu belirtilen Norgrove, 26 eylülde Afganistan’ın doğusundaki Kunar bölgesinde üç Afgan meslektaşıyla birlikte silahlı kişilerce kaçırılmıştı. Norgrove’un kaçırılmasının, “pazarlık malzemesi” yapılmaması için medyaya bu konuyla ilgili kısıtlama konduğu belirtiliyor.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu Bülteni, 11 Ekim 2010

İletişim: www.kureselbak.org, kureselbak@gmail.com; 00905362196341

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.