6 Mayıs 2017 – Küresel BAK Paneli: Türkiye’de Barışın İmkânları, Savaşa Hayır Barışa Evet

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Küresel BAK Paneli: Türkiye’de Barışın İmkânları, Savaşa Hayır Barışa Evet

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından düzenlenen “Türkiye’de Barışın İmkânları” paneli, 6 Mayıs 2017 Cumartesi günü Cezayir toplantı salonunda gerçekleşti. Alt başlığı “Savaşa Hayır, Barışa Evet” olan etkinliğin moderatörlüğünü Küresel BAK’tan Nilüfer Uğur Dalay yaptı. Mazlumder’in kapatılan Diyarbakır şube eski yöneticisi Reha Ruhavioğlu, OHAL KHK’sı ile Mardin Artuklu Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen ve yazar Cuma Çiçek ile Küresel BAK aktivisti Şenol Karakaş’ın sunumlarının ardından izleyicilere de söz verildi.
Nilüfer Uğur Dalay: “Barış umudu güçlendi”
Toplantıyı açarken, 6 Mayıs’ın, Deniz Dezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarının yıl dönümü olduğunu vurgulayan Dalay, idam sehpasına giderken “Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği” diyenlerin 45 yıl önce verdikleri mesajın bugün çok daha anlamlı olduğunu söyledi.
Küresel BAK tarafından 28 Mayıs 2016’da düzenlenen “Çatışmadan Müzakereye Geçiş; Barışın Olanakları” konulu sempozyumda yine bu salonda Kürt sorununda barış ve çözüm önerilerinin tartışıldığını belirten Dalay, “O günden bu yana barış ve çözüm konusunda somut bir adım atılamadı, aksine savaş yayıldı, çok ağır bedeller ödendi. 15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen olağanüstü hal ortamında barış mücadelesi başta olmak üzere toplumsal muhalefet engellendi. TSK Suriye’ye girdi. Sınır ötesi operasyonlarda 80’e yakın asker öldü. Böyle bir ortamda yapılan referandum, biçimi ve sonuçlarıyla siyasi krizi derinleştirdi. Savaşın ve çatışmaların yükseldiği böylesi dönemlerde, barış yanlılarının sesinin daha çok çıkması gerekir. Bu nedenle bizler barışı konuşmaya devam ediyoruz” dedi.
Cuma Çiçek: “30 yıldır çözüm ve barışı konuşuyoruz”
Kürt sorununda barışçı çözüm arayışlarının 1989’da başladığını, 30 yıllık kesintili bir sürecin söz konusu olduğunu belirten Cuma Çiçek, konuşmasında çözüm için atılan adımları ve sonuca ulaşılamamasının nedenlerini özetledi.
2013 – 2015 çözüm sürecinin tüm eksiklerine rağmen, kamusal açıklık açısından öncekilerden farklı gerçekleştiğini belirten Çiçek, sürecin çökmesinin nedenlerini sıralarken “üçüncü tarafın kamusal denetimi ve halkın sürece etkin katılımının sağlanamaması” ile “ Batıda süreci destekleyecek güçlü bir barış hareketin oluşturulamamasının” altını çizdi.
Süreç boyunca görüşen tarafların gündemlerinin çakışmadığını belirten Cuma Çiçek “Kürt hareketinin gündemi çoğulcu kimlik politikası, iktidarın paylaşımı ve devletin yerelleşmesiydi. AKP’nin gündemi ise bireysel ve kültürel hakların verilmesi ve idari anlamda yerelleşmeyle sınırlıydı” dedi.
AKP iktidarının domine ettiği çözüm sürecinin ideolojik arka planına da değinen Çiçek, İslamcılık ile milliyetçilik arasındaki sınırları muğlak olan Türk sağının geleneksel olarak tekçi, dışlayıcı kimlik politikasına ve iktidarın tekelleşmesi, merkezin güçlenmesi anlayışına sahip olduğunu belirterek, “AKP’nin çözüm perspektifi, Türk sağının ideolojik sınırlarında kaldı” dedi.
Kürt siyasal hareketinin de süreci iyi yönetemediğini vurgulayan Cuma Çiçek, bunun en önemli nedeninin çok aktörlü bir durumun sergilenmesi olduğunu belirtti.
Reha Ruhavioğlu: “Kürtler reorganizasyon sürecinden dışlandı”
Mazlumder Diyarbakır şubesi eski yöneticisi Reha Ruhavioğlu, konuşmasında başta Diyarbakır ve Cizre olmak üzere, çatışma sürecinde bölgede yaşananlara ilişkin gözlemlerini aktardı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası bölgede sivil alanın tamamen yok olduğunu belirten Ruhavioğlu, “basın açıklaması yapmak bile yasaklandı. Hukuksuzluk çok yaygın, referandum sonrası gelmekte olan yeni düzen ise tam bir yasasızlık dönemi olacak. Önümüzdeki sürecin en kritik sorunu hukuksuzluk. Kimse düşüncesini rahatça açıklayamayacak, çünkü geçmişte çözüm sürecinde yapılan konuşmalar, yazılan yazılar, atılan imzalar şimdi yargılama nedeni oluyor” dedi.
Devletin yeni bir reorganizasyon sürecine girildiğini, Kürtlerin bu süreçten dışlandığını belirten Reha Ruhavioğlu şöyle dedi: “Yeni bir reorganizasyon gerekli ama şimdilik buna uzağız. Sivil siyaset merkezileşme karşısında son derece zayıfladı. Kürt bölgesinde bu daha vahim. Halk bunu kesinlikle onaylamıyor. Bölgede AKP’ye oy veren Kürtler de ana dilde eğitimden, Kürtlerin kendisini yönetmesinden yanalar. Yani aslında devlet Kürt bölgesini tümden kaybetmiş durumda. Sadece AKP’ye oy verenler daha İslami bir yönetimden yanalar.
Yeni bir çözüm sürecine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Reha Ruhavioğlu, “sosyal ve kültürel haklar müzakere konusu olmamalı. Anadilde eğitim, kültürel haklar, hasta tutukluların durumu müzakere konusu yapılmadan hemen verilmeli. Yeni süreçte aktörler mutlaka çoğaltılmalı, her iki taraftaki aktörler çoğulculaşmalıdır. Üçüncü bir aktör olmadan artık çözüm süreci başlamaz. çünkü taraflar birbirlerine güvenmiyorlar” dedi.
Şenol Karakaş: “Güçlü bir barış hareketine ihtiyaç var”
Çözüm sürecinin bozulacağının en önemli göstergesinin Suriye politikasının ve devletin beka stratejisinin değişmesi olduğunu dile getiren Şenol Karakaş, “Savaş, ırkçılık, militarizm ve kutuplaşmanın bu düzeyde yoğunlaşması devletin yeni beka stratejisiyle ilişkilidir” dedi.
Karakaş’ın konuşmasından bazı bölümler şöyle:
“Dünyanın en büyük savaş gücü ABD’nin başına Trump’ın geçmesiyle küresel olarak da eksen sağa kaydı. Trump’ın kabinesi geçmişteki neoconları dahi aratacak derecede savaş yanlıları, ırkçılar ve islamofobiklerle dolu. Böylesi bir dünyada acilen güçlü bir Barış Hareketine ihtiyacımız var.”
“Geçmişte ve bugün “Türkiye’de demokrasi olmadan barış olmaz” diyenler hatalı davranmıştır. Kürtlere akıl vermek yerine ‘Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz’ diyen bir kampanyaya ihtiyacımız var.”
“Irkçılık, milliyetçilik ve kutuplaşma diyebileceğiniz ciddi karşı akıntılar mevcut, bu tutumlar referandum kampanyasında da vardı. Barış hareketinin bunu aşması lazım. Savaş karşıtı hareket farklı kesimleri bir araya getirmeli. Emek hareketinde dağınıklık var. 2003’teki savaş karşıtı hareket Türk-iş, DİSK, Hak-iş ve KESK’i bir araya getirmişti, şimdi ise ayrı yerlerdeler. 10 Ekim sendromu hepimizde var, bunu aşmalıyız.”
Referandumdan sonra başka bir siyasi iklime girildiğini özellikle vurgulayan Şenol Karakaş, “Toplumun yüzde 49’u otoriter bir sistem kurulmasına karşı çıktı. Barış isteyenlerin acilen biraraya gelmesi gerekir. Büyük bir barış hareketi oluşturabiliriz. Hayır’ın içinde önemli bir özgürlükçü demokratik kesim var. Ama evetçileri de dışlamamalıyız” dedi.
Küresel BAK broşürü yayınladı.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından hazırlanan “Barışın İmkanları – Savaşa Hayır, Barışa Evet” broşürü salonda katılımcılara dağıtıldı. Broşürde Şenol Karakaş’ın “Barışa İhtiyacımız Var”, Nilüfer Uğur Dalay’ın “Savaşın İnsani ve Ekonomik Maliyeti”, Serdar Kordu’nun “Öncesi ve Sonrası ile Dolmabahçe Süreci” ve Faruk Sevim’in Barış Hareketlerinin 2016 Yılı Etkinlikleri” başlıklı makaleleri yer alıyor.
Broşür içeriğine Küresel BAK sitesinden ulaşabilirsiniz.

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.