Irak’ta işgal bugün başlamıştı, altı yıldır sürüyor…
Bush, Irak’ın işgal edilmesi emrini altı sene önce bugün vermişti. Irak, altı sene önce bugün, hava saldırısıyla bombalanmaya başlandı. Binlerce ton bomba yağdırıldı insanların, çevrenin, kültürün ve tarihin üzerine…
ABD’nin “yeni muhafazakarlar” olarak adlandırılan yöneticileri, terörü önlemek, El Kaide’yi yok etmek ve kitle imha silahlarını ele geçirmek için Irak’a saldırmak zorunda olduklarını iddia ediyorlardı. Ama bunların hepsi yalandı. Tüm dünya biliyordu ki, Irak’ın 11 Eylül’de İkiz Kulelere düzenlenen saldırıyla bir ilgisi yoktu. El Kaide ile Saddam Hüseyin’in her hangi bir bağlantısı yoktu. Irak’ın kitle imha silahları yoktu.
Bush ve emperyalistler en büyük insanlık yalanlarından birisini, işgallerine, saldırganlıklarına dünyayı ikna etmek, ABD halkının savaşa karşı çıkmasını engellemek için, TV ekranlarından, gazetelerden gözümüzün içine baka baka söylediler.
20 Mart 2003’de başlayan Irak işgali, yüz binlerce Iraklının ölümüne, bir okadarının da sakat kalmasına neden oldu. Yüzbinlerce Iraklı çocuk, kadın ve yaşlı, işkenceyle, tecavüzle, toplu kıyımlarla katledildiler. Irak işgalinin kısa tarihi, Bush ve ABD emperyalizminin işlediği savaş ve insanlık suçlarının tarihidir.
Bazı isimler ABD’nin Irak’ta işlediği insanlık suçlarını kanıtlayan kodlara dönüştü.
Guantanamo: ABD’nin işkenceci yüzünün kanıtı oldu.
Ebu Garip cezaevi: Tüm insanlığı öfkelendiren kibirli emperyalistlerin işkence suçlarının, insanlık suçlarının kanıtı oldu.
Felluce: ABD’nin soykırım düzeyinde, kimyasal silah kullanarak koca bir şehrin üçte birini, içinde yaşayan insanlarıyla birlikte öldürmesinin simgesi oldu.
ABD’nin işgal politikaları dünyayı daha güvenli bir yer haline getirmedi…
Irak, son altı yıldır, yalanlara dayatılarak başlatılan işgalin ikiyüzlülüğünü teşhir eden bir ülke durumunda. Irak’ın alt yapısı yok edildi, eğitim ve sağlık gibi en temel hizmetler görülemiyor. İşsizlik, yoksulluk ve eşitsizlik işgal öncesinden çok daha geri bir noktada.
Bush’tan sonra Başkan olan Obama, Irak’tan geri çekilmeyi taahhüt etmiş olsa da ABD’nin 130 bin askeri hala Irak’ta işgal gücü olarak bulunuyor. ABD’nin işgal politikaları terörü önlemek için değil, sistemli bir emperyal terörün, bir devlet ‘terörünün süper şovunu’ gerçekleştirmek için başlatıldı. Afganistan’da ve Irak’ta bu ‘terör şovu’ hala devam ediyor.
ABD’nin saldırganlığı, savaş ve yayılmacılığa dayalı politikaları, keyfi terör tanımı, bölgesel hegemonya kurma peşinde koşan bir dizi ülkenin saldırganlık dozunu da yükseltti. İsrail, Filistin’in yanı sıra Lübnan’a da saldırdı. Geçtiğimiz aylarda Gazze’ye saldırarak 1300 Filistinliyi öldürdü. Hindistan ve Pakistan arasında çelişkiler arttı. Türkiye, Kürt hareketini bahane ederek havadan ve karadan sınır ötesi harekâtlar düzenlemeye devam ediyor.
Rusya, Gürcistan, Osetya arasında geçen yılın sonunda yaşanan ve ABD’nin hızla müdahil olduğu kısa süreli savaş, işgal politikalarının büyük devletleri de içine alarak hızla derinleşebileceğini kanıtladı.
Son 6 yıl, savaşa, işgale karşı direnişin de tarihidir…
ABD 1950-90’lar arasındaki, askeri liderliğini garanti altına almanın, sürekli silahlanmaya dayalı bir sanayileşme girdabına girmenin bedelini, Almanya ve Japonya gibi ekonomik büyümesini askeri alanlar dışındaki sanayilere de yaslanarak güçlendiren ülkelerle eşitlenmeye başlayarak ödedi. Bu ülkelerin NATO şemsiyesi altında ABD hegemonyasını kabul etmek için gerekçeleri kalmadı.
“Önleyici savaş doktrini” gibi eğilimler, Bush’tan önce sözü edilmeye başlayan, ABD’nin, nispi ekonomik zayıflığını telafi etmek için rakipsiz askeri üstünlüğünü öne süren dönemin politik argümanı olarak öne çıktı. İslam düşmanlığı, terör tarifinin ABD çıkarları lehine kullanılabilir şekilde yeniden yapılması, kitle imha silahları paranoyası, savaşı meşrulaştırmaya yarayan argümanlar oldu.
Son altı yıl, sadece bir işgaller tarihi değil. Aynı zamanda savaşa, işgale karşı direnişin de tarihidir. Ne Afganistan ne de Irak halkı ABD’ye teslim olmadı.küresel savaş karşıtı hareket örgütleyerek mücadele ettik. Filistin ve Lübnan İsrail’e teslim olmadı. Bizler, ABD’den Japonya’ya, Türkiye’den İngiltere, İtalya ve İspanya’ya kadar, işgal yalanlarına karşı büyük bir 15 Şubat 2003 günü, gelmiş geçmiş en büyük eş zamanlı ve milyonlarca insanın katıldığı küresel savaş karşıtı eylem günü oldu. 1 Mart 2003’te, dünya savaş karşıtı hareketten aldığımız güçle, TBMM’nin ABD’nin Türkiye üzerinden Irak’a saldırmasına izin veren tezkereyi engelledik.
Küresel savaş karşıtı dayanışma, her gün, “Irak halkı yalnız değildir” demeye devam etti. “ABD Afganistan’dan defol” sloganından asla vaz geçmedik. Bu işgallerin unutulmasına, ABD ve müttefiklerinin kibirli saldırganlığının, bir taşeron ve bir suç örgütü olan NATO’nun cinayetlerinin unutulmasına asla izin vermedik. Şimdi, yine, işgale karşı mücadeleye devam ediyoruz.
– ABD Irak’tan derhal çekilmelidir.
– Bütün savaş suçlarının hesabı verilmelidir. Bush ve şürekası yargılanmalıdır.
– ABD ve NATO ve NATO kapsamında Afganistan’da “görev yapan” Türkiye Afganistan’dan çekilmelidir.
– Tüm halkları kendi kaderlerini kendileri belirlemelidir.
IRAK’TA İŞGALE SON!
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu