Dün yaptığımız toplantıda Ekim ayından beri yürüttüğümüz “Nato’ya Hayır” kampanyasını değerlendirdik. Önümüzdeki süreçte nasıl bir kampanya yapabileceğimizi konuştuk.
4 Nisan kampanyası ve mitingi, Küresel BAK olarak başarılı geçti. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’da çeşitli toplantılar yaptık. Liselilerle, Üniversitelerle konuştuk, tartıştık. Kadıköy’de yaptığımız panayır oldukça etkileyici oldu. 4 Nisan’da da mitingin en renkli kortejlerinden birini oluşturduk. 6 Nisan’da Obama ziyaretenin perde arkasındaki Afganistan ve Nato’ya asker gönderme planlarını teşhir ettik.
Dünyada, G 20 zirvesine karşı başlayan protestolarla başlayan, NATO zirvesinin protesto edilmesiyle süren 28 Mart-5 Nisan haftası savaş karşıtı hareketin önemini bir kez daha gösterdi. “Savaşa, Krize, Yoksuluğa, İşgale ve Adeletsizliğe” karşı binlerce insan sokaklara çıktı. Küreselleşme karşıtı hareket kendisini bir kez daha ispat etti.
Önümüzdeki dönemde hem Türkiye hem Dünya savaş karşıtları olarak bizi nelerin beklediği bölümünde de şu başlıkları tartışmaya başladık. Gelecek haftalarda bunları tartışmaya devam edip, yeni kampanyamızı oluşturmaya çalışacağız.
1. Hem NATO zirvesinde çıkan eğilimler, hem de Obama’nın Türkiye’de yaptığı görüşme ve konuşmalar Afganistan’ın önümüzdeki dönemde kilit bir role sahip olacağını gösteriyor. Türkiye’nin de Afganistan’daki askeri gücünün savaşçı bir güç olarak rol değiştirmesi ve Afganistan’a yeni asker gönderilmesi ihtimali, savaş karşıtı hareket açısındad da Afganistan’ı kilit bir noktaya taşıyor.
2. Obama’nın NATO zirvesinden önce açıkladığı yeni Afganistan stratejisi, ek ABD askerinin Afganistan’a gönderileceğinin açıklanması, Afganistan ordusunun asker sayısının kat be kat artırılması kararı, NATO zirvesinin Afganistan’a kilit bir önem vermesi, NATO’nun askeri potansiyelini geliştirme kararı alması hegemonya mücadelesinin devam ettiğinin kanıtları. Aynı şekilde G 20 zirvesinden de krizin çözümü yönünde hiçbir sonuç çıkmaması ve krizin ağırlığının devam etmesi, çelişkili bir dönemin bizi beklediği ve savaş karşıtı hareketin sıcaklığının korunması gerektiği yönünde vurgular yapılmasına neden oldu.
3. Irak işgalinin Türkiye’den Irak’a giden Obama tarafından bir kez daha vurgulandığı gibi sonlarına gelinmiş olması, Afganistan’ın en başta Türkiye’de ama tüm dünyada da unutulan bir işgal olması, bir Obama rüzgarının dünya kamuoyunu barışçıl beklentilere sürüklemesi ve Obama’nın kamuoyundan aldığı destek, savaş karşıtı hareketin içinde tartışmalar yaratabilir. Yine de Obama’nın Afganistan’a diş gösterip durması, Kore’yi sert bir dille kınaması, savaşa karşı kampanyanın sürekliliği açısından çok önemli. Obama’nın ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye yapması ve Obama’dan Cumhurbaşkanı Gül’ün Afganistan ve Pakistan liderlerini toplaması, Irak ziyareti, İran’la ilişkilerin yoğunlaşması gibi gelişmeler, Türkiye’nin G 20 arasına girmiş olması, NATO üyesi ülkeler arasında en büyük ikinci orduya sahip olması gibi olgularla birleştiğinde, Obama’nın Türkiye-ABD arasında model-ortaklık gibi önerileri Türkiye’nin “bölgede” ABD ile birlikte daha aktif bir rol oynayacağının işaretleri olarak okunabilir. Bu da Türkiye’deki savaş karşıtı hareketin önemini gösteriyor.
Bu tartışmaların ışığında yeni bir kampanya için önerilerinizi bekliyoruz.
Gelecek hafta 17 Nisan Cuma günü, saat:19,00’da Makine Mühendisler Odası İstanbul Şubesinde “Starzburg’dan Küresel BAK aktivistlerinin izlenimleri” toplantısı yapacağız. Nilüfer Uğur Dalay “AB’de askeri üslere karşı konferans”; Semiha Kaya “Nato’ya Hayır, Savaşa Hayır” miting ve forum; Kerem Kabadayı “Eylem sonrası Starzburg” izlenimlerini bizimle paylaşacak