Son bir haftada hem başbakan hem de bir dizi hükümet yetkilisi, İmralı’da görüşmelerin sürdüğünü açıkladı. Anlaşılan o ki, hükümet, Kürt sorununda yeni bir barış siyasetini tartışmaya başlıyor. Barış talebi, halkların barış içinde yaşamasını isteyenlerin talebidir. Demokratik ve özgür bir toplum için barışa ihtiyaç vardır.
Kürt sorununun barışçı ve demokratik çözümü uzun yıllardır Türkiye’de barış mücadelesi verenlerin asli taleplerinden biridir. Kürt ve Türk halkları da ezici bir çoğunluğu ile barış ve demokratik çözüm istemektedir.
Kürt halkının barış talebi, Roboski katliamının sorumlularının hala bulunamamasına, KCK davalarında binlerce BDP’li üye, yönetici ve seçilmiş belediye başkanının tutukluluk durumlarının yıllardır devam etmesine, BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmak istenmesine ve Anadilde savunma ve eğitim hakkının tanınmamış olmasına rağmen hala devam ediyor.
videosu: http://www.marksist.org/haberler/9431-video-baris-icin-sokaktan-ilk-ses-yukseldi
2013 yılının barışın kazanacağı bir yıl olması için, “Şimdi barış zamanı” diyenlerin hızla harekete geçmesi, sokakta yüz binlerce insanın barıştan vazgeçmeyeceğini göstermesi gerekir.
Türk halkı da zaman zaman halkları birbirine düşürmek, çatıştırmak isteyen ırkçı faşist kışkırtmalara rağmen barış, kardeşlik ve dayanışma duygularını her fırsatta gösteriyor. Batıda barış isteyen insanlar toplumun çoğunluğunu oluşturuyor.
Ancak bu ülkenin yurttaşlarının yeni bir açılım fiyaskosuna, yeni bir oyalama sürecine artık tahammülü yok. Türkiye’de hiçbir şey değişmesin, ama PKK silah bıraksın demek gerçekçi değil. Bu nedenle somut adımların atılması gerekir. Bu somut adımların bazıları;
- Savaşan tarafların gerçek bir ateşkes sağlaması, operasyonların durması,
- Hükümetin söz verdiği anadilde savunma hakkının biran önce tanınması.
- KCK davasından tutuklu bulunan BDP’lilerin serbest bırakılması.
- BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması girişimlerine son verilmesi,
- Müzakerelerin bir daha kesintiye uğramaması için Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarının düzeltilmesi olabilir.
Bu acil taleplerin yerine getirilmesinden sonra sağlanacak barış ortamında Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik adımlar da atılmaya başlanabilir. Örneğin;
- Demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapılması,
- Yeni anayasada kimlik tanımının ‘anayasal vatandaşlık’ üzerine olması,
- Eğitimde çokdilli sisteme geçilmesi,
- Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, vb.
Müzakere sürecinin açık, şeffaf ve bu ülkede yaşayan halklar bilgilendirilerek yürütülmesi son derece önemlidir.
Umutlar yitirilmemeli; çünkü Türkiye’de Kürt sorununun sonsuza kadar çözümsüz kalmayacağı kesin. Karamsarlığa kapılmamalı; çünkü Kürt sorunu kaynaklı kazananı olmayan bu savaş ebediyen sürmeyecek.
2013 yılının barışın kazanacağı bir yıl olması için, “Şimdi barış zamanı” diyenlerin hızla harekete geçmesi, sokakta yüz binlerce insanın barıştan vazgeçmeyeceğini göstermesi gerekir.
Barış İnisiyatifleri adına Meltem Oral