* BİANET, 26 Ekim Çarşamba
İncirlik Üssü Kapatılsın Kampanyası Başladı
Küresel BAK, Irak işgalinin yıldönümünde Türkiye çapında protestoya hazırlanıyor. İncirlik kapatılsın imza kampanyası başladı. Gizli kararname için bilgi edinme dilekçesi yeniden Başbakanlığa gönderiliyor; kararnamenin iptali için hukuki süreç başlıyor.
BİA (İstanbul) – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) , “Irak’ta İşgale Son, İncirlik Kapatılsın, ABD Evine Dön” kampanyasını başlattığını, dün (25 Ekim) İstanbul’da düzenlediği bir basın toplantısıyla açıkladı.Örgüt, ABD önderliğindeki Irak işgalinin üçüncü yıldönümü olan 18 Mart’ta Türkiye çapında protesto gösterilerine hazırlanıyor.
Küresel BAK, İncirlik Üssü’nü işgal güçlerinin kullanımına açmak üzere çıkarılan “Gizli Kararname”nin iptali ve yürütmenin durdurulması için hukuksal süreci işleteceklerini duyurdu; kampanya boyunca İncirlik Üssü’nün kapatılmasını talep eden bir metni de imzaya açtı. Metin ve toplanan imzalar Başbakanlığa gönderilecek.
Bilgi edinme hakkı çerçevesinde, İncirlik Üssü’nün ABD’ye kullandırılma koşulları hakkında bilgi isteyen dilekçe, bir kez daha Başbakanlığa sunulacak. Basın toplantısında söz alan KESK’in eski başkanı Sami Evren, 11 Mayıs 2005’te İncirlik Üssü’nün ABD’ye kullandırılma koşulları hakkında bilgi istemek için Başbakanlığa bir dilekçe verdiklerini, fakat bu dilekçelerine yanıt alamadıklarını söyledi. Evren, “Kampanya sürecinde Türkiye’nin her tarafında yapacağımız toplantılarla İncirlik Üssü hakkındaki gerçekleri ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz” dedi.
Göyçe: Irak’a götürecek asker bulmakta zorlanıyorlar
Küresel BAK adına basın açıklamasını okuyan KESK Kadın Seketeri Sevgi Göyçe, “Başta ABD’li savaş ve işgal karşıtları olmak üzere, 18 Mart’ta sokaklara çıkan yüz binlerce insan bir kez daha Bush ve çetesinin savaşını lanetleyecek” dedi.
“Çünkü Irak’ta işgal bütün insanlık dışı uygulamalarıyla devam ediyor. Kentler bombalanıyor, provokasyonlar düzenleniyor, Irak halkı birbirine düşürülüyor, Irak bölünüyor.”
Göyçe, savaş karşıtlarını çabasının boşuna olmadığını, ABD’de Irak işgaline desteğin düştüğünü söyledi:
“ABD’de Bush’a kamuoyu desteği en alt seviyeye inerek yüzde 40’ların altına indi. Irak’a götürecek asker bulmakta zorlanıyorlar. Oğulları askere alınıp Irak’a gönderilen asker anneleri her gün Beyaz Saray’ın önüne gidip ‘Oğullarımızı geri getirin’ diye haykırıyor. Asker alma bürolarının önünde ‘Savaş Karşıtı Nineler Örgütü’ gösterisini bile şiddet kullanarak bastırıyorlar.”
Basın açıklamasının ardından, toplantıya katılan kurum temsilcileri ve bireyler, bilgi edinme hakkı çerçevesinde İncirlik Üssü hakkındaki gerçekleri öğrenmek için, yeniden Başbakanlığa verilmek üzere, dilekçeleri doldurdular.
Basın toplantısına 78’liler Vakfı, Diş Hekimleri Odası, Mazlum-Der, Şoförler Derneği, İstanbul Tabip Odası, Veteriner Hekimler Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, TMMOB, KESK, Barış Girişimi temsilcileri katıldı. (TK)
* İncirlik Üssü’nün kullanımı ile ilgili Gizli Kararname’nin açıklanması için Başbakanlığa verilen dilekçe için tıklayın.
* İncirlik Kapatılsın imza metni için tıklayın.
* CUMHURİYET, 26 Ekim Çarşamba
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu
İşgale karşı kampanya
İstanbul Haber Servisi – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) tarafından düzenlenen ve çok sayıda sivil toplum örgütünün desteklediği, ”Irak’ta işgale son, İncirlik kapatılsın, ABD evine dön” kampanyası başlatıldı.
KESK, Barış Derneği, 78’liler Vakfı, TMMOB, SODEV’in de aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum örgütünün desteklediği işgal karşıtı kampanya, İstanbul Tabip Odası’nda düzenlenen toplantı ile başlatıldı. Toplantıda konuşan KESK Kadın Sekreteri Sevgi Göyçe , Irak’taki işgalin bütün insanlık dışı uygulamaları ile devam ettiğini, kentlerin bombalandığını, Irak halkının birbirine düşürüldüğünü kaydetti. Kampanya kapsamında 18 Mart’a kadar çok sayıda işgal karşıytı etkinlik düzenleneceğini kaydeden Küresel BAK sözcülerinden Yıldız Önen, ”Küresel BAK olarak bizler bu kampanyayı, İncirlik Üssü’nün, işgal güçlerinin kullanımına açılması için çıkarılan ‘gizli kararname’ nin iptali ve yürütmenin durdurulması için hukuksal süreci işleterek başlatmayı düşünüyoruz” diye konuştu. Önen AKP ve ”Bushseverlere” seslenerek, ”Siz ne yaparsanız yapın, biz bu işin peşini bırakmayacağız” dedi.
* SESONLİNE.NET, 26 Ekim Çarşamba
Küresel BAK’tan ‘İncirlik Üssü Kapatılsın’ kampanyası
[Sesonline] Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, ”Irak’ta İşgale Son, İncirlik Üssü Kapatılsın, ABD Evine Dön” sloganlı kampanya başlattı. Kampanyanın tanıtım toplantısı İstanbul Tabip Odası’nda yapıldı.
İstanbul Tabip Odası’nda düzenlenen basın toplantısında, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nca hazırlanan açıklama KESK Kadın Sekreteri Sevgi Göyçe tarafından okundu.
”Irak’ta İşgale Son, İncirlik Üssü Kapatılsın, ABD Evine Dön” kampanyasının bugün başladığı belirtilen açıklamada, alınan karar uyarınca dünyada ve Türkiye’de ABD’nin Irak işgalinin 3. yıldönümü olan 18 Mart 2006’da savaş ve işgalin protesto edileceği bildirildi.
Irak’taki işgalin insanlık dışı uygulamalarla devam ettiği söylenen açıklamada, ABD Devlet Başkanı George W. Bush’a kamuoyu desteğinin yüzde 40’ların altına indiği vurgulandı.
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
”ABD, Irak’a götürecek asker bulmakta zorlanıyor. Oğulları askere alınıp Irak’a gönderilen anneler, her gün Beyaz Saray’ın önüne gidip ‘oğullarımızı geri getirin’ diye haykırıyor.
İncirlik’e inip kalkan uçaklar, her gün Irak’a daha fazla ölüm taşıyor. Buna izin vermeyeceğiz.
Barışsever halkımıza sesleniyoruz; Barış ve adalet için bütün dünyanın sokaklarında kurulan dev koalisyona katılalım. Savaşı, işgali, Bush’u ve Blair’i lanetleyelim.”
İncirlik Üssü’nün kapatılması istemiyle hazırladıkları imza kampanyasının da bugün başladığı ifade edilen açıklamada, koalisyonun hedefinin ise ”yaşanabilir bir Ortadoğu yaratmak” olduğu bildirildi.
Toplantıya, İstanbul Tabip Odası, Veteriner Hekimler Odası, Barış Girişimi, İstanbul Dişhekimleri Odası, Şoförler Derneği, İstanbul Eczacı Odası, Eğitim-Sen, TMMOB, Mazlum-Der, SES, Tüketiciler Birliği, 78’liler Girişimi ve Sosyal Demokrasi Vakfı temsilcileri de katıldı.
Ayrıca bu akşam (25.10.2005) kampanya ile ilgili bir panel düzenlenecek. Panelin konuşmacısı Hakan Tahmaz. Panel saat: 19.30’da Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinde gerçekleşecek.
* YENİ ŞAFAK, 26 Ekim Çarşamba 2005
‘Devlet İncirlik’te ne olduğunu bilmiyor’
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, KESK, DİSK, TMOBB gibi pek çok sivil toplum kuruluşu ve sendika temsilcisi, başlattıkları kampanya çerçevesinde bu isteklerini yenileyecek. Kampanyanın kamuoyuna duyurulması için İstanbul Tabip Odası’nda basın açıklaması düzenleyen savaş karşıtları, taleplerine cevap alamadıkları takdirde bu kez adli mercilere başvuracaklarını belirtti. Temsilciler; “Eğer böyle bir karaname düzenlendiyse ülkemizin komşu ülkelerle ilişkisinin ciddi bir tehlike altına sokulduğundan endişe ediyoruz. Bu konunun derhal aydınlatılmasını istiyoruz” dedi. Mazlum-Der Yönetim Kurulu Üyesi Elif Uzunpınar, “Korkarım yetkililerin cevap vermemesinin nedeni orada ne olup bittiğinden haberdar olmamaları” dedi.
• GÜLDEN TÜMER / İSTANBUL
* KUZEY EGE GAZETESİ – 26 Ekim 2005
İncirlik Üssü Kapatılsın Kampanyası Başladı
Küresel BAK, Irak işgalinin yıldönümünde Türkiye çapında protestoya hazırlanıyor. İncirlik kapatılsın imza kampanyası başladı. Gizli kararname için bilgi edinme dilekçesi yeniden Başbakanlığa gönderiliyor; kararnamenin iptali için hukuki süreç başlıyor.
BİA (İstanbul) – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) , “Irak’ta İşgale Son, İncirlik Kapatılsın, ABD Evine Dön” kampanyasını başlattığını, dün (25 Ekim) İstanbul’da düzenlediği bir basın toplantısıyla açıkladı.
Örgüt, ABD önderliğindeki Irak işgalinin üçüncü yıldönümü olan 18 Mart’ta Türkiye çapında protesto gösterilerine hazırlanıyor.
Küresel BAK, İncirlik Üssü’nü işgal güçlerinin kullanımına açmak üzere çıkarılan “Gizli Kararname”nin iptali ve yürütmenin durdurulması için hukuksal süreci işleteceklerini duyurdu; kampanya boyunca İncirlik Üssü’nün kapatılmasını talep eden bir metni de imzaya açtı. Metin ve toplanan imzalar Başbakanlığa gönderilecek.
Bilgi edinme hakkı çerçevesinde, İncirlik Üssü’nün ABD’ye kullandırılma koşulları hakkında bilgi isteyen dilekçe, bir kez daha Başbakanlığa sunulacak. Basın toplantısında söz alan KESK’in eski başkanı Sami Evren, 11 Mayıs 2005’te İncirlik Üssü’nün ABD’ye kullandırılma koşulları hakkında bilgi istemek için Başbakanlığa bir dilekçe verdiklerini, fakat bu dilekçelerine yanıt alamadıklarını söyledi. Evren, “Kampanya sürecinde Türkiye’nin her tarafında yapacağımız toplantılarla İncirlik Üssü hakkındaki gerçekleri ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz” dedi.
Göyçe: Irak’a götürecek asker bulmakta zorlanıyorlar
Küresel BAK adına basın açıklamasını okuyan KESK Kadın Seketeri Sevgi Göyçe, “Başta ABD’li savaş ve işgal karşıtları olmak üzere, 18 Mart’ta sokaklara çıkan yüz binlerce insan bir kez daha Bush ve çetesinin savaşını lanetleyecek” dedi.
“Çünkü Irak’ta işgal bütün insanlık dışı uygulamalarıyla devam ediyor. Kentler bombalanıyor, provokasyonlar düzenleniyor, Irak halkı birbirine düşürülüyor, Irak bölünüyor.”
Göyçe, savaş karşıtlarını çabasının boşuna olmadığını, ABD’de Irak işgaline desteğin düştüğünü söyledi:
“ABD’de Bush’a kamuoyu desteği en alt seviyeye inerek yüzde 40’ların altına indi. Irak’a götürecek asker bulmakta zorlanıyorlar. Oğulları askere alınıp Irak’a gönderilen asker anneleri her gün Beyaz Saray’ın önüne gidip ‘Oğullarımızı geri getirin’ diye haykırıyor. Asker alma bürolarının önünde ‘Savaş Karşıtı Nineler Örgütü’ gösterisini bile şiddet kullanarak bastırıyorlar.”
Basın açıklamasının ardından, toplantıya katılan kurum temsilcileri ve bireyler, bilgi edinme hakkı çerçevesinde İncirlik Üssü hakkındaki gerçekleri öğrenmek için, yeniden Başbakanlığa verilmek üzere, dilekçeleri doldurdular.
Basın toplantısına 78’liler Vakfı, Diş Hekimleri Odası, Mazlum-Der, Şoförler Derneği, İstanbul Tabip Odası, Veteriner Hekimler Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, TMMOB, KESK, Barış Girişimi temsilcileri katıldı.
* RADİKAL İKİ – 30 Ekim 2005
Murat Çelikkan
Kampanya
İncirlik kapatılsın!
11Mayıs 2005 tarihinde çeşitli kurum temsilcilerinden oluşan 25 kişi, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde Başbakanlığa dilekçe verdi. Dilekçede şöyle deniyordu: “Hükümetin ABD’ye İncirlik’te lojistik destek verdiği konusunda gizli bir kararname düzenlediğini 7 Mayıs 2005 tarihli Cumhuriyet gazetesinden okumuş bulunmaktayım. Aynı haberde bu iznin ABD’nin Irak’a göndereceği askeri malzeme, personel nakli de dâhil lojistik desteği kapsadığı anlaşılmaktadır. Bu haber doğru ise, ülkemizin komşu ülkelerle ilişkisinin ciddi bir tehlike altına sokulduğu endişesini taşıyorum… Anayasanın 92. maddesine göre, herhangi bir silahlı kuvvetin Türkiye’de bulunması TBMM iznine tabidir…Haberin doğru olup olmadığının, değilse gerçek durumun ne olduğunun yasada belirtilen sürede tarafıma bildirilmesini diliyorum”.
Cevabın verilmesi gereken yasal süre üzerinden aylar geçtiği halde bu dilekçeye bir cevap alınamadı. Şimdi 25 kurum temsilcisi bu dilekçeye cevap alamadıklarını belirterek tekrar dilekçe veriyor, cevap alamadıkları takdirde hukuki süreci başlatmaya hazırlanıyor. Barış ve Adalet Koalisyonu, 25 Ekim tarihinde yaptığı bir basın toplantısıyla ‘İncirlik kapatılsın!’ kampanyasını başlattı. Kampanya süresince, Türkiye sathında toplantılar yapılacak
BİANET, 1 ARALIK 2005
Küresel BAK: CIA Türkiye’de Ne Yaptı?
Galatasaray Postanesi önünde bir basın açıklaması yapan Küresel BAK, CIA’nin ölüm ve işkence uçuşlarıyla ilgili hükümetten, “CIA uçakları Türkiye’de nerelere ve neden inerek günlerce kaldı?” sorularına bir an önce yanıt vermesini istedi.
BİA (İstanbul) – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Galatasaray Postanesi önünde bugün (30 Kasım Çarşamba), bir basın açıklaması yaparak ABD Haber alma Teşkilatı CIA’in ölüm ve işkence uçuşlarına ve bu uçuşlar için Türkiye’deki hava sahasını ve havaalanlarını kullanmaya son vermesini istedi.
Geçen hafta CIA’in, başka ülkelerde gizli operasyonlarla ele geçirdiği kişileri, işkence ve sorgu odalarına dönüştürülmüş uçaklarla yine başka ülkelerde kurduğu gizli hapishanelere taşıdığına dair haberler yer alması üzerine harekete geçen Küresel BAK, yetkililerden Türkiye ile ilgili iddialara yanıt vermelerini talep etti.
Küresel BAK sözcüsü Nuri Ödemiş’in okuduğu basın açıklamasında, “Biz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak bilmek istiyoruz! CIA uçakları Türkiye’de nerelere ve neden inerek günlerce kalmıştır? AKP iktidarı bu soruların yanıtını bir an önce vermelidir” dedi.
78’liler Vakfı, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 6 No’lu Şube, İnsan Hakları Derneği (İHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der), Tüketiciler Birliği, Türkiye Sakatlar Derneği, Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Veteriner Hekimler Odası temsilcileri ile aydın ve sanatçıların katıldığı basın açıklamasında, “İncirlik askeri üssünün CIA’ nın bu türden eylemlerinde kullanılmış olabileceği şüphesi ile ilgili soruşturma başlatılmalıdır” denildi.
“Uçak niçin havaalanında 27 saat kaldı?”
Açıklamada, “2005 Mart ayında İstanbul’dan kalkan böyle bir uçağın Kanada’ya gittiği, Kanada gazetelerinde yer aldı. Bakü’den kalkan ve CIA’in paravan şirketi adına kayıtlı olan bir uçağın 15 Kasım 2005 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına inerek 27 saat kaldıktan sonra Amsterdam’a uçtuğu bizzat Ulaştırma Bakanı tarafından doğrulandı. Bakanın açıkladığı gibi, yakıt ikmali için 27 saat çok fazla bir süre olduğuna göre CIA uçağının neden bu kadar süre kaldığı ve bu süre içinde neler yaptığı sorusu yanıtlanmamış olarak kalmaktadır” tespitine de yer verildi.
“ABD Evine Dön”, “İncirlik Üssü Kapatılsın”, “Irak’ta İşgale Son”, “Ölüm ve İşkence Uçuşları Durdurulsun”, “Bush ve Blair Çetesi Yargılansın” yazan dövizlerin taşındığı basın açıklamasında, “İncirlik kapatılsın, çocuk parkı yapılsın”, “ABD Ortadoğu’dan Defol” sloganları atıldı. (EÖ)
SESONLİNE
2005-11-30 – 13:02:00
‘Ölüm ve işkence uçuşları durdurulsun!’
[Sesonline] İSTANBUL- Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) CIA’nın paravan şirketi adına kayıtlı uçağın 15 Kasım’da İstanbul’a inmesini ve CIA’nin icraatlerini protesto etti. Küresel BAK eylemcileri, ‘Türkiye’nin bu uluslararası haydutluk eylemine ve suça karışıp karışmadığını; CIA uçaklarının Türkiye’de nerelere ve neden inerek günlerce kaldığını AKP iktidarının açıklamasını istiyoruz’ dedi.
Küresel BAK adına konuşan Nuri Ödemiş açıklamasında şunları söyledi:
“ABD yönetiminin insanlığın başına ne türden bir bela olduğunu her gün gazetelere yansıyan yeni bir insanlık suçu haberiyle, giderek daha iyi öğreniyoruz. Bush ve Blair’in uluslararası haydutluk çetesi Irak işgaliyle başlattıkları insanlığa karşı saldırganlık eylemini, insan kaçırma, işkence ve temel insan haklarını hiçe sayan uygulamalarıyla devam ettiriyorlar.
Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın (CIA) ABD yönetiminin onay ve izni ile ‘adam kaçırma, işkencenin geçerli olduğu üçüncü ülkelere sorgu için temsil etme, ülkeler arası transferini gizli kayıtlar altında yapma, aylarca hatta yıllarca yargılamadan gizlice hapis tutma’ suçlarını işlediği artık günlük gazete haberleri arasında yer alıyor.
CIA, başka ülkelerde yaptığı gizli operasyonlarla ele geçirdiği kişileri, işkence ve sorgu odalarına dönüştürülmüş uçaklarla yine başka ülkelerde kurduğu gizli hapishanelere taşıyor. Gizlice, yasadışı yollardan yakalanmış ve suçlu olduklarına dair herhangi bir kanıt bulunmayan kişilerin işkence edildiği ve sorgulandığı işkence odaları bulunan uçaklar aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerin hava alanlarını ve kimi zaman askeri üslerini kullanıyorlar.
Uluslararası Af Örgütü tarafından 8 Kasım 2005 tarihinde yayınlanan bir rapora göre Yemenli Muhammed El Esad, CIA tarafından 26 Aralık 2003 tarihinde eşinin ülkesi Tanzanya’da kaçırıldı. Aynı tarihlerde yine Yemenli Nasır Salim Ali ve Muhammed Faraj Ahmed Bismillah, aynı yöntemlerle kaçırıldı. Kaçırıldıktan sonra CIA tarafından sorgu odasına ve işkence merkezine çevrilmiş bulunan uçaklardan biriyle tahminen Mısır, Ürdün, Fas, Pakistan, Katar, Suriye yada Suudi Arabistan’a götürdüler. İki yıl boyunca uğradıklarını bildikleri tek yer olan Ürdün’den 3-4 saatlik bir uçuşla başka bir yere götürüldüler. Uluslararası Af Örgütünün raporuna göre yeni gittikleri ve 6 ay tutuldukları bu ülke Sudan ya da Türkiye olabilir. Bu kişiler 5 Mayıs 2005’te Yemen’in başkentinde yetkililere teslim edildiler. Rapora göre, Yemen Güvenlik Komitesi Başkanı Galip El Katmış ‘ABD isteseydi bırakırdık’ dedi. Yine Mısır’lı bir şüpheli Makedonya’da kaçırıldıktan sonra Almanya üzerinden taşınarak CIA’nın gizli sorgu merkezlerinden birine götürüldü. ‘Polonya ve Romanya’da CIA tarafından kullanılan gizli hapishaneler olduğuna ilişkin kesin kanıtların bulunduğu İsveçli parlamenter Dick Marty tarafından açıklandı. ABD başkanı Bush ve çetesinin bu insanlık dışı suçlarının ayyuka çıkması karşısında daha fazla sessiz kalamayan Avrupa Konseyi soruşturma başlatmaya karar verdi.
“AKP iktidarı gerçekleri açıklasın”
2005 Mart ayında İstanbul’dan kalkan böyle bir uçağın Kanada’ya gittiği, Kanada gazetelerinde yer aldı. Bakü’ den kalkan ve CIA’ nın paravan şirketi adına kayıtlı olan bir uçağın 15 Kasım 2005 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına inerek 27 saat kaldıktan sonra Amsterdam’ a uçtuğu bizzat Ulaştırma Bakanı tarafından doğrulandı. 27 saat bakanın açıkladığı gibi yakıt ikmali için çok fazla bir süre olduğuna göre CIA uçağının neden bu kadar süre kaldığı ve bu süre içinde neler yaptığı sorusu yanıtlanmamış olarak kalmaktadır.”
Ödemiş, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak, ‘Türkiye’nin bu uluslar arası haydutluk eylemine ve suça karışıp karışmadığını; CIA uçaklarının Türkiye’de nerelere ve neden inerek günlerce kaldığını AKP iktidarının açıklamasını istiyoruz’ açıklamasında bulundu.
Açıklamanın ardından, “Bush ve Blair çetesi yargılansın”, “Irak’ta işgale son”, “Ölüm ve işkence uçuşları durdurulsun” “İncirlik kapatılsın, ABD evine dön” şeklinde sloganlar atıldı.
Cihat Demirtaş
SESONLINE
AKŞAM, 01 ARALIK 2005
CIA uçağına tepki sokağa indi
SHP’nİn ardından CHP de ABD istihbarat örgütü CIA uçağının İstanbul’a inmesini Meclis gündemine getirirken, tepkiler sokağa taştı. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu üyesi bir grup, CIA uçağının Sabiha Gökçen Havalimanı’na inmesini protesto ederek, bu uçuşların durdurulmasını istedi. Galatasaray Postanesi önünde toplanan grup adına yapılan açıklamada, hükümetten konuya açıklık getirmesi talep edildi.
CHP, SORGUYU SORDU
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, CIA uçağında bulunan görevlilerin, Türkiye’de sorgulama yapıp yapmadıklarını sordu. Ersin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istediği önergesinde, “Bu uçak, hangi ülkeden geldi? Yolcuları ve rotası hakkında bilgi verildi mi?” diye sordu.
KUZEY EGE GAZETESİ – 22 Aralık 2005
Küresel-BAK Gizli İncirlik İçin Yine Başvurdu
Küresel-BAK, Bilgi Edinme Yasası kapsamında, İncirlik Üssü’nün kullanım süresini uzatan gizli kararnamenin içeriğinin açıklanması için yeniden Başbakanlık’a başvurdu. KESK Başkanı Tombul, “Bu kez de yanıt alamazsak konuyu yargıya taşıyacağız” dedi.
BİA (Ankara) – Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel-BAK), Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) İncirlik Üssü’nü kullanım süresini uzatan gizli Bakanlar Kurulu kararnamesinin kamuoyuna açıklanması için Başbakanlık’a dilekçe verdi.
Küresel-BAK’ın da aralarından bulunduğu sendikalar, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve aktivistler, 11 Mayıs 2005’te Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde Başbakanlık’a gizli kararnamenin açıklanması için başvurmuştu.
Aralarında Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, oyuncu Mehmet Ali Alabora ‘nın da aralarında bulunduğu Küresel-BAK üyeleri dün (20 Aralık Salı) Başbakanlık Evrak Servisi’ne dilekçe verdiler.
Tombul: Yanıt alamazsak yargıya taşıyacağız
Dilekçeyi vermeden önce konuşan Alabora, hükümetin, İncirlik Üssü’nün lojistik destek sağlamak için kullanma yetkisini tek başına kullanma yetkisi bulunmadığını, bunun için meclis kararı gerektiğini ifade etti.
KESK Başkanı Tombul da, 11 Mayıs’ta yaptıkları başvuruya hiçbir yanıt alamadıklarını belirterek, bu kez de yanıt alamazlarsa konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi.
Tombul, “İncirlik Üssü’nden Irak’ı işgal eden ABD askerlerine lojistik destek sağlamak işgale ortak olmak anlamına geliyor” dedi.
SESONLİNE – 18 Ocak 2006
Küresel BAK Raporu: ‘Şimdi değilse ne zaman, biz değilsek kim?’
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) 2006 yılına yönelik durum değerlendirmesi yapan bir rapor yayınladı. Raporun tümününü belge olarak yayınlıyoruz…
Sanki hiçbir şey olmamış gibi, Afganistan’da binlerce, Irak’ta on binlerce insan Bush’un yalanlarının ürünü olarak yaşamını yitirmemiş gibi ABD yönetimi hedef tahtasına İran’ı yatırdı. Tıpkı Irak işgal edilmeden önce olduğu gibi, ana haber bültenlerinde İran konuşuluyor, İran’ın ne kadar büyük bir tehdit haline geldiği “deliller”iyle açıklanıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İran’ı masaya yatırmaya hazırlanıyor. ABD’den, sık sık, İran’a karşı askeri bir seçeneğin gündemde olduğu açıklamaları geliyor.
Gelişmeler, Irak’ı anımsatıyor. ABD uzun bir süre Irak’ın ne kadar büyük bir tehdit haline geldiğini, engellenmezse dünya için büyük bir tehlike olduğunu anlatmış ve tam bir yalan bombardımanıyla Irak’ın işgalinin insanlık ve demokrasi adına başlatılacak en önemli girişim olduğuna tüm dünya kamuyounu ikna etmeye çalışmıştı.
İRAN KONUSU
İran konusu da aylardır masada… Bugünlerde konu biraz daha ısıtılıyor o kadar.
Irak işgalinin dünyayı içine soktuğu çılgınlık hallerini hatırladığımızda, yeni bir işgalin, İran’ın ABD tarafından bombalanmasının yaratacağı küresel gerginliği tahmin etmek güç değil. İran’da binlerce insan öldürülecek, ardından Bush, misyonlarının ne kadar önemli olduğunu anlatacak. Ortadoğu ve dünyada istikrarsızlık daha da derinleşecek. Beklenmedik tepkiler, intihar eylemleri, patlayan bombalar ve akan kan daha yoğun bir biçimde küresel bir gündem haline gelecek. Ve hiç unutmamamız gerekiyor ki İran’da masum insanlar ölecek, toplu mezarlar, kimyasal silahlar, tecavüz, alta yapıdaki, eğitim, sağlık alanlarındaki görülmemiş yıkım İran’ın günlük yaşamını alt üst edecek.
ABD’nin insanlığın önüne koymaya hazırlandığı bu seçeneğe karşı çıkmalıyız.
Bu seçenek, Irak gibi İran’la da sınır komşusu olan Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Yeni bir işgal hazırlığı, Türkiye’nin yeniden işgalcilerin bir parçası olması olasılığını gündeme getirecek. Askeri üsler istenip, bu üslerden kitlesel ölümlere neden olan harekatlar yapılmaya çalışılacak.
Bush’un böyle bir cüret göstermesini engellemeliyiz. Daha Irak işgalinde işlenen savaş suçlarının hesabını vermeden, yeni suçlar işlemesine izin vermemeliyiz.
Bu açıdan, hiçbir zaman olmadığı kadar avantajlı bir durumdayız. Bush yönetimi her geçen gün daha da yıpranıyor. Bush’un partisindeki skandallar, neocon eliti zayıflatıyor. Bush’un partisinin ABD meclislerindeki sözcüleri, Tom Delay ve Bill Frist, yolsuzluk suçlamasıyla yasal soruşturma altındalar. Aynı gün içinde neredeyse iki skandal yaşıyor ABD’li şahinler. Bir CIA ajanının adının Beyaz Saray’dan basına sızdırılması hakkında yürütülen soruşturmada ABD Başkan Yardımcısı Cheney’nin başdanışmanı Libby, savcı tarafından resmen suçlanınca istifa etti. Şimdi Bush’un, Watergate skandalı sonrası azledilen eski ABD Başkan Nixon gibi yolun sonuna geldiği söylenmeye başladı. CIA uçaklarının ve küresel işkencehanelerin açığa çıkması, ABD yönetiminin düşük itibarını daha da düşüren yeni skandallar oldu.
GERÇEK VE VAATLER
Bush’un ABD halkına verdiği vaatlerle gerçek arasında derin bir uçurum var. Ve gerçek ABD halkı için, Irak’ta ölen (şimdilik) 2 bin ABD’li asker. Ve gerçek Katrina felaketi. ABD’liler, tüm bu savaş çılgınlığının altında, Bush’un iddiasına göre, halkın güvenliğinin yattığını, ABD’lilerin güvenliği için Afganistan ve Irak’ta on binlerce masum insanın katledildiğini hatırlıyorlar. Ve bu yalanı hatırlayanlar, Katrina felaketinin öldürdüğü on binlerce ABD vatandaşını sormadan edemiyorlar. Felakete maruz kalan New Orleans halkına yardım ulaşmadı, yiyecek ulaşmadı. Övünülen ABD uygarlığı, dünyaya demokrasi taşıma misyonuyla dolu ABD demokrasisi çöktü. Bush’un yapabildiği tek şey, bir ABD kentini asker ve polisle kuşatmak oldu. Binlerce insan öldü. Bush’un güvenilirliği iyice dibe vurdu.
Son seçimlerin ardından bir kral gibi yemin töreni düzenleyen Bush, günün sonuna geldiğinde, vaatlerinin her birinin yalan olduğunu gördü. Bush zaten yalan söylediğini biliyordu da, ABD’de emekçiler, savaş karşıtları, hatta Bush’un üzerinde yükseldiği siyasi ve toplumsal zemini oluşturan kesimler bile ters giden bir şeyler olduğunu yüksek sesle dile getirmeye başladılar.
“George W. Bush gibi bir liderin ABD’nin başında bulunmasının sakıncaları giderek daha çok kimse tarafından anlaşılırken” gibi başlayan cümleler artık daha fazla yazar ve siyaset analizcisi tarafından kullanılmaya başlandı. Bütün bu belalar yetmezmiş gibi Bush’un başında bir de anket belası var. Gün geçmiyor ki bir gün bir anket yayınlanmasın. Bu anketler, Bush’a oy vermiş olan Amerikalılar’ın bir bölümünün de gerçekleri görmeye başlayarak Bush’tan desteğini çektiğini ortaya koyuyor. Washington Post gazetesiyle ABC News’un birlikte yaptırdıkları son kamuoyu yoklamasına göre Amerikalı seçmenlerin:
– Yüzde 65’i Bush’un ekonomideki performansını başarısız buluyor.
– Yüzde 60’ı Irak Savaşı’nı sürdürmenin gereksiz olduğunu düşünüyor.
– Yüzde 58’inin Bush’un dürüstlüğü konusunda kuşkuları var.
ABD’nin işinin ne kadar zor olduğunu gösteren başka veriler de var. ABD ekonomisinin dev bir borç batağına dönüşmüş hali. Dünyadaki toplam cari açığın yüzde 70’i, dünya GSMH içindeki payı yüzde 21 olan ABD’ye ait. Ekonomistlere göre ABD ekonomisinin büyümesinin finanse edilebilmesi için dünyanın geri kalanından ABD’ye günde 3 milyar dolar kaynak aktarılması gerekiyor. Bu miktar geçen sene günde 2 milyar dolardı. Irak işgalinin toplam maliyetinin yüz milyarlarca doları aştığı biliniyor.
ABD yönetimi Irak’ta, artık Cumhuriyetçi Parti temsilcilerinin bile itiraf etmek zorunda kaldığı gibi, batağa saplandı. Irak’ta işler, Bush’un planladığı gibi olmadı. Irak direniş hareketi sadece ABD ordusunun Irak’ta elini kolunu sallayarak gezmesini engellemekle kalmadı, aynı zamanda dünya kamuoyunun ilgisinin sürekli bir biçimde Irak üzerinde odaklanmasını sağladı. Dünya kamuoyu ise Irak’a baktığında yalan, ikiyüzlülük, işkence, cinayetler, yolsuzluklar, kiralık katiller ve petrol baronlarının çıkarları için paramparça edilen bir tarihsel-kültürel miras görüyorlar.
TONY BLAİR’İN DURUMU
Bush’un sağ kolu İngiltere Başbakanı Tony Blair, her zaman olduğu gibi önce döküldü ve Irak’la ilgili olarak, “Bu kadar yaygın ve sert bir direnişle karşılaşacaklarını tahmin etmediğini” söyledi. ABD’nin Irak savaşı ile ilgili çok sayıda görüş üretilmeye başlandı. Bu görüşlerin bazılarının önemi, çok farklı bir yerden üretiliyor olması.
Öncelikle, hiç kimse Irak’a kitle imha silahına sahip olduğu için saldırılmasına rağmen tek bir kitle imha silahı dahi bulunamamış olmasını unutmuyor. Afganistan ve Irak’a saldırının en önemli ikinci gerekçesi, “terörizmi” yok etmek olmasına rağmen, Irak işgaliyle terör saldırılarında büyük bir artış yaşanmaya, bu saldırılar Avrupa’nın göbeğinde gerçekleşemeye başladı. Bunu herkes görüyor. İspanya, Londra, İngiltere gibi ülkelerde yüzlerce insan Bush’un “terörle savaş”ının kurbanı oldu. Üstelik Usame Bin Laden hala yakalanamadı!
Irak için sunulan bir başka önemli gerekçe ise demokratik ve istikrarlı bir Irak’ın yaratılmasıydı. ABD yönetimi bu konuda da duvara tosladı. Anayasa referandumundan önce, Irak güçlerinin komutanı General Casey, ”sürecin yanlış bir yönde ilerlediğini’, ‘genel algıların, anayasanın, umulanın aksine, bir ulusal mutabakat belgesi olamayacağı” doğrultusunda olduğunu söylüyordu. Bir yandan direniş tüm hızıyla sürerken bir yandan da ABD’nin süper ordusu direnişle son darbeyi vuramıyor. Felluce, Necef ve Ramadi’de yaptığı gibi sivilleri, çocukları ve kadınları öldürüyor. Bu haberler dünya kamuoyu tarafından izlendikçe ABD politikaları insanlığın ortak kızgınlık öznesi haline geliyor. Bu yüzden Arjantin’de ünlü futbolcu Maradona’nın, Arjantinli sanatçılar ve sinema yönetmeni Emir Kustirica’nın da aralarında olduğu on binlerce insan Bush’u protesto ediyor. İnsanlara Ramadi’de su içmek için evinden elinde beyaz bayrakla çıkan bir çocuğun Hollywood filmlerinden çıkma keskin nişancılar tarafından vücudunun delik deşik edildiği haberleri ulaştıkça savaşa karşı milyonları harekete geçiren öfke hiç azalmıyor. Bu haberler Guantanamo ve Ebu Garib cezaevlerinde yaşanan işkencelerin boyutlarını akla getiriyor ve Bush ve kabinesinin güvenirliği biraz daha dibe vuruyor. Oğlu Irak’ta ölen asker annesi Cindy Sheehan gibi yüz binlerce savaş karşıtı, Bush’a karşı bileyleniyor. Güney Kore’de binlerce çiftçi, Bush’a karşı protestolar düzenliyor. Dünya savaş karşıtları Bush’a rahat yüzü göstermiyor. İşlerin, ABD egemen sınıfının ve yönetici “yeni muhafazakârların” istediği gibi gitmemesi, Bush ve kabinesinin hemen geri adım atacağı anlamına gelmemeli. İran’a karşı askeri bir müdahalenin bu kadar sık konuşulması, Bush’un durmaya niyeti olmadığını gösteriyor. Bush durmayacak. Temsil ettiği güçten daha büyük bir güç tarafından durdurulmadıkça savaş ve işgal politikalarına devam edecek. ABD emperyalizminin dünya hegemonyası için verdiği küresel politik mücadelenin, yani “yeni Amerikan Yüzyılı Projesinin” uygulanması için bir araçtan başka bir şey olmadığından, savaş ve işgal politikaları devam edecek.
Bush’u ya Irak direnişi, küresel savaş karşıtı hareket ve ABD ve İngiltere’deki savaş karşıtı hareketlerin birleşik gücü durduracak ya da Bush “oyuna” devam edecek.
Bu kanlı bir oyun. Dünyanın geleceğini karartan bir oyun. Ölümün her an, her yerde kol gezmesine neden olan bir oyun.
Biz, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu aktivistleri, çok uzun bir süredir bu oyunu oynamayacağımızı, Bush’un kanlı savaş politikalarına bir son verilmesi gerektiğini haykırıyoruz. Irak’ta on binlerce insan öldürüldü. Belki tanışamamıştık onlarla, el sıkışamamıştık ama onlar bizim kardeşimizdi. Bizim bir parçamızdı. Süper askeri güce sahip oldukları için, dev petrol ve silah şirketlerinin başını çektiği küresel sermayenin ve sözcüleri Bush’un hırslarının ve iki yüzlülüklerinin sonucunda öldürüldüler. Irak’ta her gün patlayan bombalar Bush’un yalanlarını da suratına patlatırken, bu adam hiçbir şey olmamış gibi İran’a saldırmaktan söz edebiliyor. Artık buna bir son vermeliyiz. Bu çılgınlığı, bu haksızlığı durdurmalıyız.
Bu yüzden tüm kamuyonu, tüm savaş karşıtlarını, 18 Mart’ta savaşa karşı düzenlenecek küresel eylem gününde birlikte olmaya ve 18 Mart’a kadar sürdüreceğimiz savaş ve işgal karşıtı kampanyayı, “İncirlik kapansın, ABD evine dön” kampanyasını birlikte örgütlemeye davet ediyoruz.
Şimdi değilse ne zaman, biz değilsek kim?
Küresel BAK
BİANET – 31 OCAK 2006
Küresel BAK ve Mazlum Der’den Barış Buluşması
Küresel BAK ile MAZLUM-DER, 4 Şubat’ta “Uluslarası Barış Buluşması”nı düzenliyor. Toplantıya İngiltere ve Irak’taki barış hareketinin iki önemli ismi Yvonne Ridley ve Muhammed Mutlak katılıyor. Mater, “Buluşmaya aydınları da davet ediyoruz” dedi.
BİA (İstanbul) – Irak’ta devam eden işgalin sonuçlarının ve dünyadaki savaş karşıtı hareketin, işgale ve George Bush’un tehditlerine nasıl yanıt vereceğinin tartışılması amacıyla, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) ve İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum Der) “Uluslararası Barış Buluşması”nı düzenleniyor.
Katılımcılar: Ridley ve Mutlak
Sempozyuma İngiltere’den “Savaşı Durdurun Koalisyonu” (Stop the War Coalition) ve “Saygı” (Respect) örgütünden, 2001 yılında Afganistan’da gazeteci olarak görev yaptığı sırada Taliban tarafından rehin alınan Yvonne Ridley, ve Irak’tan, Irak Öğretim Görevlileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve sözcüsü Dr. Muhammed Mutlak katılıyor.
Cumartesi günü Türkiyeli savaş karşıtları ile buluşacak olan Ridley, “Bush’un politikalarına dünyada en fazla tepki duyan bir ülke olan Türkiye’ye gelecek olmaktan büyük heyecan duymaktayım. Irak’taki bu haksız işgali durdurmak küresel etkili bir savaş karşıtı hareket ile mümkün olacaktır” dedi.
Ridley, 2001 yılında Taliban’ın elinde 11 gün esir olarak kaldıktan sonra 2003 yılında Müslümanlığı kabul etmesi ile tanındı. İngiltere’ye döndükten sonra kendisini insan hakları ve barış çalışmalarına adayan Ridley, boş zamanlarında bütün İngiltere’yi ve dünyayı dolaşarak barış mesajları veriyor.
Ridley, “Savaş Karşıtı Harekete Nasıl Katıldım?” başlıklı bir makalesinde şöyle diyor:
“Savaş karşıtı harekete 7 Ekim 2001’de, aşağı yukarı saat 19.30’da katıldım, çünkü bu an, Amerika ve İngiltere’nin Afganistan’a saldırdığı andı. Taliban tarafından yakalandığım akşam, Afganistan’ın başkentine 50 adet füze atıldı. Kaçacak, saklanacak hiçbir yer yoktu.
Kendi ülkem tarafından atılan bombalar yüzünden öleceğimi düşündüm. Bir anda bombaların, asker, sivil, kadın, erkek ayrımı yapmadıklarını fark ettim. Savaş yararsız bir şey ve masum sivillerin terörize edilmesinden başka hiçbir şeye yaramıyor.”
Dr. Muhammed Mutlak’ın üyesi olduğu, Irak Öğretim Görevlileri Birliği yaptığı çalışmalar ile, son zamanlarda Irak’ta öldürülen ve kaybedilen Iraklı akademisyenlere dikkat çekmeye ve bu konuda uluslar arası bir kampanya başlatmaya çalışıyor.
Çeşitli insan hakları örgütleri tarafından verilen rakamlara göre, bugüne kadar Irak’ta 250’den fazla bilim adamı öldürüldü ve yüzlercesinin de nerede olduğu bilinmiyor.
Küresel BAK adına konuşan Tayfun Mater, “Türkiye’deki aydınları, savaş karşıtlarını böylesine önemli konukları ağırladığımız bu uluslar arası buluşmaya davet ediyoruz” dedi.
Toplantı 4 Şubat Cumartesi günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde saat 14.00’de başlayacak. (EZÖ/EÖ)
SESONLINE – 26 OCAK 2006
‘Uluslararası Barış Buluşması’
İSTANBUL – Bush’un, İran’ı tehdit ederek savaş politikalarına devam edeceğini gösterdiği bugünlerde, Irak’ta devam eden işgalin sonuçlarının ve dünyadaki savaş karşıtı hareketin, işgale ve Bush’un tehditlerine nasıl yanıt vereceğinin tartışılması amacıyla, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ve Mazlum Der tarafından 4 Şubat’ta “Uluslararası Barış Buluşması” adlı bir toplantı düzenleniyor.
İngiltere ve Irak’tan konuşmacıların katılacağı buluşma, 4 Şubat 2006 Cumartesi günü, saat 14.00’de, Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
İngiltere’den ‘Savaşı Durdurun Koalisyonu’ (Stop the War Coalition) ve ‘Respect’ (Saygı) örgütünden, 2001 yılında Afganistan’da gazeteci olarak görev yaptığı sırada Taliban tarafından rehin alınan Yvonne Ridley ve Irak’tan, Irak Öğretim Görevlileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve sözcüsü Dr. Muhammed Mutlak’ın katılacağı sempozyuma Türkiye’de çok sayıda aydın ve sanatçı destek veriyor.
Sempozyumun en dikkat çeken isimi olan Yvonne Ridley, 2001 yılında Taliban’ın elinde 11 gün esir olarak kaldıktan sonra 2003 yılında müslümanlığı kabul etmesi ile tanındı. İngiltere’ye döndükten sonra kendisini insan hakları ve barış çalışmalarına adayan Ridley, boş zamanlarında bütün İngiltere’yi ve dünyayı dolaşarak barış mesajları veriyor.
SAVAŞ KARŞITI HAREKETE NASIL KATILDIM?
Rey, ‘Savaş Karşıtı Harekete Nasıl Katıldım?’ başlıklı bir makalesinde, “Savaş karşıtı harekete 7 Ekim 2001’de, aşağı yukarı saat 19.30’da katıldım, çünkü bu an, Amerika ve İngiltere’nin Afganistan’a saldırdığı andı. Taliban tarafından yakalandığım akşam, Afganistan’ın başkentine 50 adet füze atıldı. Kaçacak, saklanacak hiçbir yer yoktu. Kendi ülkem tarafından atılan bombalar yüzünden öleceğimi düşündüm. Bir anda bombaların, asker, sivil, kadın, erkek ayrımı yapmadıklarını farkettim. Savaş yararsız bir şey ve masum sivillerin terörize edilmesinden başka hiçbir şeye yaramıyor” diye yazdı.
4 Şubat Cumartesi günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde Türkiyeli savaş karşıtları ile buluşacak olan Ridley, “Bush’un politikalarına dünya’da en fazla tepki duyan bir ülke olan Türkiye’ye gelecek olmaktan büyük heyecan duymaktayım. Irak’taki bu haksız işgali durdurmak küresel etkili bir savaş karşıtı hareket ile mümkün olacaktır” dedi.
Küresel BAK adına konuşan Tayfun Mater,
“Türkiye’deki aydınları, savaş karşıtlarını böylesine önemli konukları ağırladığımız bu uluslararası buluşmaya davet ediyoruz’’ dedi.
04 Şubat Cumartesi günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde (Ali Sami Yen stadı yanındaki kat otoparkın üstü) yapılacak Sempozyum, saat 14.00’de başlayacak ve akşam 17:00’de sona erecek.
SESONLINE
SAVASKARSİTLARİ.ORG – 26 OCAK 2006
Savaş Karşıtları
Uluslararası Barış Buluşması
Moderatör:
Mustafa Ercan (Mazlum Der İstanbul Şube Başkanı
Konuşmacılar:
Yvonne Ridley
(İngiltere, Savaşı Durdurun Koalisyonu, Respect)
Dr. Muhammed Mutlak
(Irak Öğretim Görevlileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Sözcüsü)
Tarih: 4 Şubat 2006, Cumartesi
Saat: 14.00 – 17.00
Yer: Mecidiyeköy Kültür Merkezi
(Ali Sami Yen stadı yanındaki kat otoparkının üstü)
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ve Mazlum Der tarafından düzenlenen Uluslarası Barış Buluşması’na İngiltere ve Irak’taki barış hareketinin
iki önemli ismi katılıyor.
Bush’un, İran’ı tehdit ederek savaş politikalarına devam edeceğini gösterdiği bugünlerde, Irak’ta devam eden işgalin sonuçlarının ve dünyadaki savaş karşıtı hareketin, işgale ve Bush’un tehditlerine nasıl yanıt vereceğinin tartışılması amacıyla, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu ve Mazlum Der tarafından Uluslar arası Barış Buluşması adlı bir toplantı düzenleniyor. İngiltere ve Irak’tan konuşmacıların katılacağı buluşma, 4 Şubat 2006 Cumartesi günü, saat 14.00’de, Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek
İngiltere’den ‘Savaşı Durdurun Koalisyonu’ (Stop the War Coalition) ve ‘Respect’ (Saygı) örgütünden, 2001 yılında Afganistan’da gazeteci olarak görev yaptığı sırada Taliban tarafından rehin alınan Yvonne Ridley, ve Irak’tan, Irak Öğretim Görevlileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve sözcüsü Dr. Muhammed Mutlak’ın katılacağı sempozyuma Türkiye’de çok sayıda aydın ve sanatçı destek veriyor.
Sempozyumun en dikkat çeken isimi olan Yvonne Ridley, 2001 yılında Taliban’ın elinde 11 gün esir olarak kaldıktan sonra 2003 yılında müslümanlığı kabul etmesi ile tanındı. İngiltere’ye döndükten sonra kendisini insan hakları ve barış çalışmalarına adayan Ridley, boş zamanlarında bütün İngiltere’yi ve dünyayı dolaşarak barış mesajları veriyor.
Ridley, ‘Savaş Karşıtı Harekete Nasıl Katıldım?’ başlıklı bir makalesinde, “Savaş karşıtı harekete 7 Ekim 2001’de, aşağı yukarı saat 19.30’da katıldım, çünkü bu an, Amerika ve İngiltere’nin Afganistan’a saldırdığı andı. Taliban tarafından yakalandığım akşam, Afganistan’ın başkentine 50 adet füze atıldı. Kaçacak, saklanacak hiçbir yer yoktu. Kendi ülkem tarafından atılan bombalar yüzünden öleceğimi düşündüm. Bir anda bombaların, asker, sivil, kadın, erkek ayrımı yapmadıklarını farkettim. Savaş yararsız bir şey ve masum sivillerin terörize edilmesinden başka hiçbir şeye yaramıyor” diye yazdı.
4 Şubat Cumartesi günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde Türkiyeli savaş karşıtları ile buluşacak olan Ridley “Bush’un politikalarına dünya’da en fazla tepki duyan bir ülke olan Türkiye’ye gelecek olmaktan büyük heyecan duymaktayım. Irak’taki bu haksız işgali durdurmak küresel etkili bir savaş karşıtı hareket ile mümkün olacaktır” dedi.
Küresel BAK adına konuşan Tayfun Mater, “Türkiye’deki aydınları, savaş karşıtlarını böylesine önemli konukları ağırladığımız bu uluslar arası buluşmaya davet ediyoruz’’ dedi.
04 Şubat Cumartesi günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde (Ali Sami Yen stadı yanındaki kat otoparkının üstü) yapılacak Sempozyum, saat 14.00’de başlayacak ve akşam 17:00’de sona erecek.
Ayrıntılı bilgi için:
Küresel BAK Ofis:
(212) 243 89 57
www.kureselbarisveadalet.orgRidley ve El Zubai Barış Mesajları Verdi
BİANET – 6 ŞUBAT 2006
Küresel BAK ve MAZLUM DER tarafından düzenlenen “Uluslararası Barış Buluşması”na İngiltere ve Irak barış hareketinden El Zubai ve Ridley katıldı. Ridley, “ABD Haçlı Seferlerine başlayacak” dedi. El Zubai, “ABD Irak’a demokrasiyi değil ölümü getirdi” dedi.
BİA (İstanbul) – Irak Öğretim Birliği’nden Haris Süleyman El Zubai ve İngiltere “Savaşı Durdurun” Koalisyonu’ndan ve “Saygı” Örgütü’nden Yvonne Ridley geçtiğimiz cumartesi günü (4 Şubat 2006) “Uluslararası Barış Buluşması”na katılmak için İstanbul’daydı.
Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde gerçekleşen buluşmayı Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) ve İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) düzenledi.
Ridley, “Dünyada iki süper güç var. Biri ABD diğeri de savaş karşıtları” derken, El Zubai, “ABD Irak’a barış ve demokrasiyi değil, kan ve ölümü getirdi” dedi.
El Zubai: İşgal yönetimi, sadece bedenleri ve binaları yıkmadı
Toplantı Irak’ta savaşın yarattığı tahribat görüntüleriyle başladı. Görüntülerden sonra sözü alan El Zubai, “Yaşananlar anlatacaklarımızdan çok daha fazla” dedi ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uluslararası kamuoyuna hiç bir şey sunmadan, Irak’ı işgal etmesine değindi.
“ABD’nin yola çıkış amacı Irak’ı nükleer silahlardan arındırmaktı, sonra Irak’a demokrasi ve barışı getirme amacında olduğunu ortaya attı. Ama sonuçlar ortada: kan ve ölüm.”
El Zubai, ABD için “İşgal yönetimi, sadece bedenleri ve binaları yıkmadı. Bu yıkım ‘tarihin, canlı halkın, medeniyetin, toplumsal barışın, dini mezhebi ırksal bütünlüğün’ yıkımıydı. Bütün Irak Halkı çok acı çekti” dedi.
Keyfi ateşle ölen siviller
El Zubai 100 bin kişi öldüğüne dair verileri olduğunu, işgal yönetiminin ölen kişi sayısını 30 bin olarak verdiğini söyledi ve “Öyle bile olsa bu insanlar işgal yönetiminin direk ateşine maruz kalarak öldü. İşkence, keyfi ateş ve direnişlerin dışında sivil halkın öldürülmesiyse saklanan gerçekler” dedi.
“Irak halkı gelecek adına umutsuz”
Yağmaya göz yumulduğunu ve sağlık alanında çabalar olmasına rağmen durumun içler acısı olduğunu belirten El Zubai, 15 Aralık 2005’teki seçimlerin hala ortaya hükümet çıkaramadığına dikkat çekti ve “Hükümet hala ortada yok. Uzun süre de olmayacak gibi. İşgal yönetimi henüz istediği gibi bir hükümet oluşturamadığı için yok” dedi.
“İşgalden önce hayat Irak’ta zordu. Ama şimdi hayat çok daha zor, çok daha acı. Tam da işgal devletlerinin istediği gibi Irak halkı gelecek adına umutsuz”
Ridley: ABD petrole değil kana bağımlı
“Barıştan söz etmeye geldik. Fakat George W. Bush’a göre barış elde edebilmenin tek yolu ABD’nin savaş yapmasına izin vermek” diyerek konuşmasına başlayan Ridley, Bush’un ‘ABD petrole bağımlı’ ifadesi üzerine “ABD aslında kana bağımlı” dedi.
ABD’nin kendini dünyanın en özgür ülkesi olarak ilan etmesini Ridley, “ABD neden son 50 yıldır savaşıyor o zaman? Ve neden aralarında Çin, Kore, Endonezya, Libya, Panama, Guantamalo ve Peru’nun da bulunduğu 20 ülkeye saldırıyor? Barış için mi?” diyerek yorumladı.
Hiroşima’da Nükleer silahların, savaşı çabuk durdurmak adı altında halk üzerinde denendiği örneğini veren Ridley “Japonya sonradan öğrendiğimize göre bombalamadan önce teslim olacak duruma gelmişti” dedi.
” Vatan haini ilan edildim”
Ridley, ABD’nin kendinden sonra gelen 27 ülkenin toplam silah gücünden daha fazla silah gücüne sahip olduğunu ve bu durumun uygarlıkla örtüşmediğini belirtti.
İngiliz gazeteci, ülkesinin kendisini çalışmalarından dolayı vatan haini ilan ettiğini söyledi.
“Haçlı seferleri yakında”
“Eskiden ABD’nin düşmanı komünistlerdi. Şimdi 11 Eylül’den sonra Müslümanlar. Yakında Haçlı seferlerine başlayacaklar” diyen Ridley bir çok olayın tesadüf olmadığını şöyle açıkladı:
“Ekim 2003’te Endonezya’da bombalama oldu. Kasım 2003’te İstanbul’da yaklaşık 50 insan öldü. Mart 2004’te İspanya’da trenler bombalandı. Temmuz 2005’te İngiltere’de metro patlamasında 50 civarında ölüm yaşandı.”
Irak’tan uçaklarla kaçırılan ve işkence edilen insanların durumununsa tam bir skandal olarak değerlendiren Ridley “Bu yaşanlarla hepimizin, tüm insanlığın haklarına ve özgürlüklerine saldırılıyor” dedi.
2001 Eylül ayında Talabani rejimi tarafından tutuklanmasıyla ilgili olarak “ABD tarafından tutuklanmadığıma şükrediyorum” diyen Ridley, Mücadelesini sadece Müslümanlar için değil, diktatörlükler altında tüm ezilenler için sürdüğünü aktardı.
Yeni düşman Müslümanlar
11 Eylül konusunda Bush’un çok uyarıldığını ama bilerek duymazdan geldiğini öne süren Ridley, “Şu.an onun sayesinde El-Kaide örgütüne katılmak isteyenler arttı. Hepimizi korkutmak istiyor. Yeni sömürgeciliğe şahit oluyoruz” dedi.
“Müslümanlar yalnız değil. Tüm savaş karşıtları Müslümanların yanında. Dünya’da iki süper güç var. Biri ABD diğeri de savaş karşıtları”
“18 Mart’ta sokaklara”
Toplantının sonunda Küresel BAK’tan aktivistler yaptıkları kısa konuşmalarda tüm savaş karşıtlarını 18 Mart’ta gerçekleştirecekleri “Irak’ta işgale son, ABD evine dön” kampanyası için yürüyüşe davet ettiler. (EZÖ)
Ridley kim?
Ridley İngiltere’de Savaşı Durdurun Koalisyonu (Stop the War Coalition) ve Saygı (Respect) Örgütü’nde çalışmalarını sürdürüyor. Ridley 2001 yılında Afganistan’da gazeteci olarak görev yaparken Taliban rejimi tarafından tutuklanmıştı.
11 gün esirlikten sonra İngiltere’ye dönen Ridley Müslümanlığı kabul etmesiyle tanındı. İngiltere’ye döndükten sonra kendisini insan hakları ve barış çalışmalarına adayan Ridley, boş zamanlarında dünyayı dolaşarak barış mesajları veriyor.
Sempozyuma katılan konuşmacılarla yapılan röportajlar
* SABAH – 6 Şubat 2006
‘Camiler sadece erkeklere ait değil’
Yvonne Ridley, ABD’nin 11 Eylül sonrası Afganistan’a müdahalesi başladığında Sunday Expres adlı gazetenin muhabiri olarak Afganistan’a girmeye çalışıyordu. Afgan kadınları gibi burka giyerek iki rehberiyle Pakistan sınırından Afganistan’a giriş yapan Ridley, Daur Baba adlı bölgede Taliban tarafından gözaltına alınmıştı. Ridley, bırakıldıktan iki yıl sonra İslamiyeti seçtiğini söyleyerek herkesi şaşırtmıştı. Ridley Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu adlı savaş karşıtı örgüt ile Mazlum-Der’in düzenlediği bir toplantı için Türkiye’deyken SABAH’a konuştu.
‘BATILILAR İSLAMI BİLMİYOR’
Yvonne Ridley batılıların İslamiyet konusunda bilgisiz olduklarını savunuyor. İslamiyet’le daha özgür olduğunu söyleyen Ridley bazı uygulamaları ise İslamiyet’ten kaynaklanan sorunlar olarak görmüyor. Türkiye’de bazı kadınların camide yer olmadığı gerekçesi ile cami dışında namaz kıldıklarını aktardığımız Ridley bu duruma oldukça büyük bir tepki gösteriyor. Ridley sadece erkeklerin gittiği camiler olduğunu belirterek, erkeklerin İslamı yanlış yorumladığını söylüyor. Ridley “bu sorun İngiltere’de de var. Erkekler İslam sadece onlara aitmiş gibi davranıyor” diyor. Bu camilerin yapılması için erkekler kadar kadınların da cabası ve emeği olduğunu söyleyen Ridley, Müslüman kadınları bu uygulamalara karşı eyleme çağırıyor. Yvone Ridley Danimarka’da bazı gazetelerin Hz. Muhammed karikatürleri yayınlamaları ile başlayan olayların sorumlusu olarak da gazetecileri sorumlu tutuyor. Bu tartışmaların düşünce özgürlüğü ile bir ilgisinin olmadığını söyleyen Ridley “İslamiyet ile ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Hıristiyanlar kendi dinlerinin alay konusu yapılmasına izin veriyorlar diye aynı şey Müslümanlar için olmak zorunda değil.. Kabul edilmez bir çizgiyi aştılar. Ben televizyon yayını sırasında asla küfür etmem. Bu inanç meselesi değil edep meselesidir” diyor.
Sadık GÜLEÇ HABER MERKEZİ
* BİANET – 6 Şubat 2006
Ridley ve El Zubai Barış Mesajları Verdi
Küresel BAK ve MAZLUM DER tarafından düzenlenen “Uluslararası Barış Buluşması”na İngiltere ve Irak barış hareketinden El Zubai ve Ridley katıldı. Ridley, “ABD Haçlı Seferlerine başlayacak” dedi. El Zubai, “ABD Irak’a demokrasiyi değil ölümü getirdi” dedi.
Emine ÖZCAN
BİA (İstanbul) – Irak Öğretim Birliği’nden Haris Süleyman El Zubai ve İngiltere “Savaşı Durdurun” Koalisyonu’ndan ve “Saygı” Örgütü’nden Yvonne Ridley geçtiğimiz cumartesi günü (4 Şubat 2006) “Uluslararası Barış Buluşması”na katılmak için İstanbul’daydı.
Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde gerçekleşen buluşmayı Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) ve İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) düzenledi.