ran Irak Olmasın Kampanyası Faaliyet Raporu |
13 Nisan Perşembe, Taksim Hill Toplantısı
13 Nisan Perşembe akşamı Taksim Hill Otel toplantı salonunda yapılan BAK buluşmasının gündemleri: – Son kampanyanın değerlendirilmesi – Mevcut durum ve önümüzdeki kampanya için öneriler Yapılan sunuşta, ’ABD evine dön İncirlik Kapatılsın’ kampanyasında 38 yerel toplantı ve 2 uluslar arası toplantı yapıldığı ve DSF’ nin küresel eylem günü çağrısına burada 5 şehirde çeşitli eylemlerle katınıldığı , kampanyanın önemli etkinliklerinden birisinin de, Kadıköy Belediyesinden de destek aldığımız “Barış Panayırı” olduğu, Panayır’a 7 gün boyunca, yaklaşık 15 bin kişinin uğradığı 20 bin kadar bildirinin dağıtıldığı, 600 küsur imzanın toplandığı, 7 politik toplantının yapıldığı anlatıldı. Bu kampanyada eylem kararlarımızda ortaklaşma çabasının, kampanyanın önüne geçmemiş olması ve kendi kendimize hareket edebiliyor olmamızın bizi yeni bir hatta soktuğundan bahsedildi. İran Irak olmasın kampanyasını yaparken de Irak’ın gündemden düşürmememiz gerektiği, bunun Irak’taki işgalin kalıcı olmasını sağlayabileceği belirtildi. ABD’nin İran’a saldırmaya hazırlanırken de, daha önce Afganistan’a ve Irak’a saldırırken yaptığını gibi rejimi öne çıkardığını. Oysa bizim tek noktada: ABD’ nin İran’a saldırısını önleme noktasında birleşmemiz gerektiği ,ABD ` nin Afganistan ve Irak’ta da aynı taktiği uyguladığını ve mevcut durumun bugün bu ülkelerde çok daha kötü olduğunu teşhir etmemiz gerektiğinden bahsedildi. kampanyaya dair yapılan öneriler: • 23 – 24 Eylül de Tarık Ali’nin İstanbul’a geleceğini ve büyük bir toplantı yapmak • Altında BAK’ın imzası ve adresi olan 10’ar 20′ şer saniyelik spot teşir filmleri yapıp yerel TV kanallarına dağıtmak ve toplantılarda kullanmak, ( yerel bağlantıları oluşturmak için de filmlerin önümüzü açacağı) • Gizli İncirlik kararnamesi Mayıs ayında gündeme geldiğinde, baskı için her ilin kendi milletvekillerine yönelik kampanya yapması. • 6 Mayıs eylemini Saraçhane’de yapmak.. • Dünya savaş karşıtı hareketle sürekli bağlantıda olmak, onların deneyimlerinden faydalanmak. • TV kanallarındaki tartışma programlarına BAK olarak katılmak ve Barış filmleri festivali yapmak • Daha çok Barış Panayırı yapmak. • Irak’ta neler olduğunu teşir eden İran’da neler olacağını anlatan bir broşür yapılması
19 Nisan Çarşamba, MMO İstanbul Şubesi,ASF Gidiş Toplantısı
19 Nisan Çarşamba akşamı İstanbul BAK ASF’ye gidiş toplantısını yaptık. 25 kişinin katıldığı toplantının gündemleri. • ASF 2006’da neler olacak • Program • Vize ve otobüs • Atina’da yürüyüş ASF 2006’da neler olacak: 2002’de Floransa’da başlayan Avrupa Sosyal Forumu sosyal hareketlerin deneyimlerini paylaştıkları, ortak kampanyalar örgütledikleri yerler. Bu sene Fransa’daki eylemler, AB referandumlarındaki “Hayır” oyları, Almanya, İtalya ve Latin Amerika seçimlerindeki solun kazandığı başarı ve daha onlarca deneyim aktarılacak. İran’a yönelik tehditlere ilişkin öneriler tartışılacak. Yeni kampanyalar planlanacak. Program: Ekte Küresel Bak’ın örgütlediği toplantıların listesi var. Bir toplantımız listede eksik, daha tarihi ve konuşmacıları netleşmediği için. ASF’nin programı gelecek hafta kesinleşecek. Burada Türkçeye çevirip en azından gideceklere yetecek kadar basmayı düşünüyoruz. Yaklaşık 210 seminer ve 50 atölyenin olacağı ASF’de Türkiye’den kurumların katıldığı yaklaşık 50 toplantı var gözüküyor. Programın en azından 50-60 toplantıda Türkçe çeviri var gibi. Toplantılar Perşembe – Cuma 10.00-13.00 / 14.00-17.00 / 17.00-20.00 olarak üç toplantı saatinde gerçekleşecek. Cumartesi 10.00-13.00 gene toplantılar olacak. Pazar günü 10.00-13.00 saatlerinde Vize ve otobüs: Grup halinde vize alma işlemi biraz uzun sürüyor. Henüz vizelerimizi alamadık. Ama gelecek hafta sonuna kadar almayı hayal ediyoruz diyebilirim. Grup vizesi alanlar otobüsle birlikte seyahat etmek zorundalar. Vizeler alındıktan sonra 70 ytl çıkış harcının bankalarda ödenip, dekontun yanında taşınması gerekmektedir. İki otobüs kaldırabilmek için herkesten 50’şer milyon toplamaya çalışıyoruz. Herkes parayı verdiği gün ikinci otobüsümüzde hazır olacak. Otobüsler 3 Mayıs Çarşamba sabahı saat: 08.00’de eski Tüyap önünden (Tarlabaşı) kalkacak. Herhangi bir terslik olmadığı takdirde 7 Mayıs Pazar günü saat:12.00’de Atina’dan çıkılıp, 8 Mayıs Pazartesi sabahı 08.00’de Tuyap’ta olmayı hedefliyoruz. Orada parasız konaklama Hangarın içinde uyku tulumlarıyla kalma şeklinde sağlandı. Buralarda kalmak isteyenlerin uyku tulumlarını varsa matlarını yanlarına almaları gerekiyor. Atina’daki yürüyüş: Cumartesi günü Atina merkezinde saat:15.00’de başlayacak bir yürüyüş olacak. Yürüyüşte Küresel BAK olarak pankart açacağız. Toplantıdan hatırladığım notlar bunlar. En önemli şey pasaportunuzu unutmayın.
22 Nisan Cumartesi, Ümraniye Söyleşi
22 Nisan Cumartesi günü Ümraniye, Yeni Çamlıca Mahallesinde bir BAK toplantısı yaptık. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı toplantıda Yıldız Önen ve Mustafa Ercan konuşmacıydı. Açılışı yapan Yeni Çamlıca Derneğinin başkanı savaş karşıtı hareketin önemini vurguladı. Ardından Erkan Kara’nın hazırladığı 2 yılda BAK film gösterimi izlendi. Yıldız Önen 1 Mart’tan bu yana savaş karşıtı hareketin neler yaptıklarını anlattıktan sonra günümüzde İran’a yönelik saldırıya karşı mücadeleyi örgütlemeye çalıştığımızı anlattı. 6 Mayıs’ta dünyada yapılacak “İran’a dokunma” basın açıklamaları ile bu sürecin dünyada başlamış olacağını söyledi. Mustafa Ercan bu hareketin daha önce bir araya gelemeyen insanları bir araya getirdiğini, insanların birbirlerine bu sayede güvenmeye başladıklarını, bunun da hareketi güçlendirdiğini anlattı. Irak işgalinin Irak’taki sonuçlarını vurgulayan Mustafa Ercan İran konusunda çalışmaya başlamak gerektiğini söyledi. Toplantı salonundan soru ve katkılarla devam eden toplantının ardından bir müzik dinletisi oldu. 10 kişinin BAK aktivist formu doldurdu.
29 Nisan Cumartesi, Milas Söyleşisi
29 Nisan Cumartesi günü, Milas Eğitim-Sen’in örgütlediği “Küresel kapitalizme karşı dünya sosyal forumu” isimli panel yapıldı. Konuşmacılar Çiftçi sendikaları sözcüsü Abdullah Aysu, Gazeteci Tan Morgül ve Küresel BAK aktivisti Yıldız Önen’di. Abdullah Aysu, kapitalizmin dünyayı yoksullaştırdığını, tarımda özelleştirme ile tarımın ticaret alanı haline getirilmeye çalıştırıldığını, insanlara sağlığa zararlı ürünler sunulduğunu anlattı. Son beş yılda çiftçilerin uluslararası örgütlendiğini, bu sayede pek çok olumlu gelişmenin olduğunu bahsetti. Tan Morgül, dünya sosyal forumunun bir örgüt olmadığını, herkesin kendi sorununa çözüm bulmak için mücadele ettiğini sosyal forumların bunları paylaşmak için alan açtığını söyledi. Latin Amerika üzerine yıllardır çalışın Tan buralarda olanların öğrenilmesinin sosyal hareketlere katkısı olacağını söyledi. Yıldız Önen, sosyal forumların dünya savaş karşıtı hareketini geliştirdiğini, birleştirdiğini anlattı. 15 Şubat 2003 gösterilerinin başarısının ardından 1 Mart’ta Türkiye savaş karşıtlarının zaferini vurguladı. Daha sonra “İran Irak olmasın” kampanyasının önemini anlattı. Bir kez daha ABD ve Türkiye hükümetlerine savaş istemediğimizi anlatalım dedi.
29 Nisan Cumartesi, Barış Manço Kültür Merkezi
29 Nisan Cumartesi günü Kadıköy BAK, Barış Manço Kültür Merkezi’nde yeni aktivistlerle buluşma örgütledi. Yer kargaşasından dolayı bazı arkadaşlarımız geri dönse da kalanlar açısından gayet güzel bir buluşma oldu. BAK yürütme kurulu üyesi Bülent Aydın’ın Küresel BAK tanıtımından sonra hep beraber “İran Irak Olmasın” kampanyasını nasıl büyütebileceğimizi konuştuk.
06 Mayıs Cumartesi, Saraçhane Basın Açıklaması
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu olarak, Saraçhane parkı’nda, Atina’da düzenlenen 4. Avrupa Sosyal Forumu’nda yapılan yürüyüşle aynı günde “İran’a Dokunma” başlıklı basın açıklaması yaparak kampanyanın başladığını duyurduk. 100 kişi yaptığımız basın açıklamasını sanatçı Mustafa Alabora okudu. Basın açıklamasında, ABD’ nin dün Irak’a saldırırken kullandığı savaş senaryosunun bugün İran için gündeme geldiğini ,Irak’ta da kitle imha silahları, nükleer başlıklar bulacaklarını iddia ettiklerini, Irak’a da demokrasi getireceklerini söylediklerini, ancak bugün Irak’ta 110 binden fazla Iraklının ABD askerlerince öldürüldüğünü ve savaş karşıtı hareketin tüm dünyada daha güçlü bir şekilde birleşerek İran’ın Irak olmasına izin vermeyeceğini söyledik. AKP hükümetine 1 Mart’ı hatırlatıp, hükümeti halkın %94 ‘leri Irak’taki işgale karşıyken bu kanlı senoryaya ortak olmamaları konusunda uyardık. İRAN IRAK OLMAYACAK sloganıyla dağıldık. 6 mayıs’ta Saraçhane Parkı’nda “İran Irak olmayacak” pankartıyla yaptığımız basın açıklamasına, İHH( insan hakları ve hürriyetleri)’nden Ayhan Küçük, AKV( araştırma kültür vakfı)’ndan Şemsettin Özdemir, AKDA vakfı’ndan Fikret Işık, Akabe Vakfı’ndan Hasan Büyür, Özgür Der’den Kenan Alpay, Tüketiciler Birliğinden Bülent Deniz, Mazlum Der’den Mustafa Ercan, gazeteci Etyen Mahçupyan, DSİP ve ÖDP de katıldı.
04-07 Mayıs, Atina Avrupa Sosyal Forumu
Dördüncü Avrupa Sosyal Forumu – Atina, 4-7 Mayıs 06 Dördüncü Avrupa Sosyal Forumu (ASF) Atina’da 4-7 Mayıs 2006 tarihlerinde yapıldı. Kayıt yapan sayısı 30.000 olan ASF’de en kalabalık yurtdışı delegasyonu Türkiye Sosyal Forumuydu (TSF). 18 otobüs artı uçak, tren ve feribotla yaklaşık 1.000 kişi katıldığımız ASF oldukça başarılı geçti. 200’den fazla seminer, atölye, buluşma gerçekleşen ASF’de 50’den fazla toplantıda Türkiye’den konuşmacı vardı. Biz, İstanbul’dan iki otobüs kaldırdık. Diğer otobüslerdeki BAKtivistleri de kattığımızda yaklaşık 150 BAKtivist ASF’ye katıldık. 5 seminerde konuşma yaptık. Cumartesi yapılan “savaşa, işgale ve neoliberalizme karşı” gösteride Avrupa Savaş Karşıtları kortejinde yürüdük. “Barış” bayrakları, “İran Irak Olmasın” lolipopları ile savaş karşıtlarını renklendirdik. Pazar günü yapılan Sosyal Hareketler Buluşmasında “İran’a yönelik tehditlere karşı kampanya yapma” önerimiz ASF olarak kabul edildi. 4. ASF, 3 Mayıs Çarşamba günü öğleden sonra eski havalananındaki forum yerinde (Atina’ya 15 km uzaklıktaki) sosyal hareketler, kadın ve diğer buluşmaların örgütlenme toplantıları ve sendikalar buluşması ile başladı. Akşam saatlerinde Atina merkezde verilen konserde Avrupa’nın değişik yerlerinden konuşmacılar ve müzik grupları sahneyi paylaştılar. Yüzlerce sosyal forumcu saatlerce konuşmaları ve müzikleri dinlediler, sloganlar attılar. 4 Mayıs Perşembe sabahı Türkiye delegasyonunun sabah otobüslerle alana gelmeleri ve kayıt kartlarını almaya çalışmaları ile geçti diyebiliriz. Kartı olmayanları içeri sokmayan görevliler hayatı bize zorlaştırdılarsa da sonunda 900 kartın çoğunu sahibine teslim edebildik.
İlk BAK toplantımız olan “Natoyu Avrupa’dan kovalım” toplantısına BAK adına Nermin Kaplan katıldı. Toplantıda BAK’ın Haziran 2004’teki Nato zirvesine karşı örgütlediği kampanya anlatıldı. Sadece Avrupa’dan değil dünya üzerinden Nato’nun kaldırılması gerektiği vurgulandı. Toplantının diğer konuşmacıları İngiltere’den Kate Hudson, Almanya’dan Hans Lammerant ve Türkiye’den Naze Avras da Nato’nun neden kovulması gerektiğini anlattılar. Öğleden sonra yapılan ikinci BAK semineri “hareketin geleceği” oldukça kalabalık bir katılımla gerçekleşti. Yaklaşık 700 kişinin katıldığı toplantıda BAK adına, Hayri Kozanoğlu bir konuşma yaptı. Hayri Kozanoğlu küreselleşme karşıtı hareketin önemini ve Türkiye ayağını anlattı. Toplantının diğer konuşmacıları İtalya’dan Haidi Giulliani, İngiltere’den Alex Callinicos, Filipinlerden Walden Bello, Yunanistan’dan Maria Styllou oldu. Akşam 21.00’ de toplantılar bittikten sonra herkes dinlenmeye otellere ve hangara doğru yola çıktı. 24 saati aşan yolculuk üzerine toplantılar eklenince herkes bir an önce uyumak istiyordu. 5 Mayıs Cuma sabahı BAK toplantısı yoktu ama herkes istediği bir toplantı buldu ve dağıldı. Öğleden sonraki “Ortadoğu ve demokrasi” toplantısına BAK adına Tayfun Mater katıldı. İngiltere’den Tarık Ali, Mısır’dan Samir Amin, Yunanistan’dan Petros Konstantinou’ nun yer aldığı toplantıya yaklaşık 500 kişi katıldı. Toplantıda Türkiye savaş karşıtı hareketini anlatan Tayfun Mater İran konusunda şimdiden kampanyaya başlamamız gerektiğini söyledi. Aynı saatlerde “Askeri üslere karşı mücadele” toplantısı oldu. BAK adına Nilüfer Dalay’ ın katıldığı toplantıda Avrupa’daki üslere karşı mücadelenin ortaklaştırılması konuşuldu. Yunanistan’dan Bihakis Fotis, İtalya’dan Vincenzo Millucci, İngiltere ve Almanya dan birer konuşmacı olan toplantıda ortak eylem kararı çıkarılmaya çalışıldı. Akşam “Irak savaşı ve savaş karşıtı mücadele” toplantısı hem konuşmacılar hem dinleyiciler açısından en kalabalık toplantılardan biri oldu. 14 Konuşmacı ve yaklaşık 1.000 dinleyici olan toplantıda BAK adına Yıldız Önen konuştu. Diğer konuşmacılar ABD Barış ve Adalet koalisyonundan George Martin, ABD gaziler örgütünden Geoffrey Millard, İngiltere’den Kate Hudson, Chris Nineham, Mısır’dan Samir Amin, Irak Kerkük’ten Seih Al Zarkani, Yunanistan’dan Maria Stylou, Filipinlerden Walden Bello ve diğerleri. Toplantıda Irak savaşına karşı verilen mücadelenin önemi ve İran’a yönelik tehdite karşı kampanyanın başlatılması gerektiği söylendi. BAKtivistler “İran Irak olmasın” pankartı ve “Barış” bayraklarıyla salonda sloganlar attılar. 6 Mayıs Cumartesi sabahı BAK’ın çağrısını ve Yıldız Önen’ in kolaylaştırıcılığını yaptığı “Savaş karşıtı buluşma” gerçekleşti. Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, Mısır, Irak, Yunanistan, Filistin, İtalya, Türkiye ve diğer ülkelerden savaş karşıtı koalisyon ve örgütlerin katıldığı buluşmada yeni tehdide karşı nelerin yapılabileceği tartışıldı. İran için “İran’a saldırma” veya “İran’dan ellerini çek” gibi basit herkesi kapsayacak bir sloganın benimsenmesi önerildi. Her ülkenin kendine ait diğer sloganları bunu altına ekleyebileceği söylendi. 23-30 Eylül arasının bu kampanyanın haftası ilan edilmesi önerildi. Bu hafta boyunca herkes kendi ülkesinde ne yapabilecek ise onu örgütleyecek. Basın açıklaması, miting, konferans, üslere karşı yürüyüş vb tüm eylem biçimlerine açık olduğumuzu vurguladık. Bu arada Irak savaşının yıldönümünde gene tüm dünyada mitingler yapılması kararlaştırıldı. Öğleden sonra yapılacak olan yürüyüşte de savaş karşıtları beraber yürüsün önerisi kabul edildi. Öğleden sonra Atina merkezinde saat:15.00 ’te başlayan yürüyüşe yaklaşık 20 bin kişi katıldı. Biz önde ABD ve İngiltere savaş karşıtları olan kortejde yürüdük. Yaklaşık 500 kişilik olan savaş karşıtları en renkli kortejlerden biri oldu. Yunanca, Türkçe, İngilizce sloganları hep beraber atarak bir kez daha birlikte mücadele etmenin keyfine vardık. ABD büyükelçiliği önünden geçerken dakikalarca “BUSH, Terorista” sloganları attık. Ve tabi ki çökerek koşma numaramızı Yunan halkına da öğrettik. Gece herkes neredeydi diye sormadık ama Atina’yı görme şansını yakalamış yüzlerce insan tavernaları doldurduk diyebiliriz. 7 Mayıs Pazar günü sabah yaklaşık 2 bin kişi Sosyal Hareketler Buluşması için bir araya geldi. 15 Şubat 2003 eyleminin kararını almış olan bu buluşma, bu senede pek çok eylem ve kampanya kararı aldı. Türkiye adına konuşan Yıldız Önen Yunanlılara ASF’ yi başarı ile örgütledikleri için teşekkür etti. Irak için yapılan savaş karşıtı mücadelenin başarılarını anlatırken tabii ki 1 Mart 2003 zaferinden bahsetti. İran kampanyasının Türkiye açısından önemini vurguladı. Saat:08.00’de başlayan otobüs gidişleri 13.00’de bitmişti. Geride kalan tek tük Türkiyeli sosyal forumcu da şehrin yolunu tuttuk.
27 Mayıs Cumartesi, Saraçhane- Beşiktaş Bisiklet Turu
Barış için bisiklet turuna Saraçhane parkında bisikletlerimizi İran Irak olmasın lolipopları, barış bayrakları ve balonlarla süsleyerek başladık. Saraçhane, Karaköy, Dolmabahçe ve Beşiktaş güzergahında süren bisiklet turumuz süresince savaş karşıtı olup daha eylemlerimize katılmamış olanlar, arabalarının kornalarını çalarak, ıslık çalarak ve alkışlayarak destek oldular. İran Irak Olmayacak, katil bUSh hesap ver bugün kaç çocuk öldürdün, ABD ortadoğudan defol sloganlarını attığımız bisiklet turunu Beşiktaş motor iskelesinin karşısında açılan stantta Ufuk Uras’ ın okuduğu basın açıklamasıyla bitirdik. Açıklamaya Atıf Yılmaz’ı anarak başlayan Ufuk Uras, Amerika’nın İran’ı nükleer programını mazeret ederek tehdit ederken, kendisinin kullanılmaya hazır beş binden fazla başlığının bulunduğunu,BUSh ve çetesinin Ortadoğu’yu cehenneme çevirdiğini söyledi.
4 Haziran Pazar, Kadıköy- PİKNİK
“Tanışmak, eğlenmek, dinlenmek için pikniğe gidiyoruz” dedik, “arkadaşını, yemeğini, müziğini al da gel ” dedik ve Fethi Paşa Koru’sunda dün pikniğe gittik. Dediğimizi yaptık, bize inanmayıp gelmeyenler/gelemeyenler çok şey kaçırdılar. “Barış Panayır’ı nasıl düzenlenir?” sorusunun yanıtını uygulamada göstermiştik şimdi de piknik nasıl düzenleniri uygulamada gösterdik. İki hafta önceden öncü kuvvetlerimiz Koru’ya giderek nerede konuşlanacağımızı belirlemişlerdi. Dün aynı öncü kuvvet sabah erken saatte konuşlanacağımız yerde üslendi. İncirlik Üssü’ne karşı yürüttüğümüz kampanyadan edinilen deneyimle ve Süleyman’ın güneşin yönünü ve hızını belirleme becerisi ile yaygılar serildi. Gazeteler, gelecek piknikçiler beklenirken hatmedildi, yorumlar yapıldı. Mahmur gözlü BAK’çılar yavaş yavaş piknik alanına gelmeye başladılar. Çocuklar, bebekler, yeni katılımcı 3 arkadaş, Barış Manço Kafe’deki yeni aktivist buluşmamızda bize katılan İffet ve Mutlu ile büyük ve mutlu bir gurup olduk. Koruya gelip de konuşlandığımız yeri bulamayan arkadaşlara Süleyman telefonla ve stratejik noktalara vurgu yaparak yön gösterdi. Saat bire doğru sofralar kurulmaya başlandı. Adeta kuş sütü eksikti.El becerileri ve damak tadları ile hazırlanmış yemekler, tüm BAK’çıların damak tadlarına yeni estetik değerler katmak için sofrada yerlerini aldılar. Yemekler ve onların hazırlanışları konusunda polemik yaşanmadı ama korunup saklanmaları ya da gözden kaçırılmaları konusunda az da olsa sıkıntılar yaşandı. Karınlar doyduktan sonra iş çaya geldi. Şenol Dilruba Kahveyi örgütleyip termosları çaylarla doldururken Süleyman hemen yanı başımızdaki komşu piknikçi gurubu örgütledi. Gurubun piknik tüpünü, çaydanlığını ele geçirmekle kalmadı onları bir de güneşi bahane ederek yanımızdan uzaklaştırarak ücra köşelere püskürttü. Karnı doyan, çaylarını içen BAK’çılar ne yapar? Dinlenmeye çekilirler, guruplaşıp sohbet ederler diye düşünüyorsanız yanılırsınız. İki guruba ayrılarak “sessiz film” oynamaya başladık. Guruplardan birinin kimi üyeleri işgalçi amerikin askerleri gibi davranmış olsa da işi kıvamında bıraktık ve yeniden yaygı üzeri koyu sohbetlere koyulduk. Harekete alışmış kimi BAK’çılar elbetteki uzun süreli oturmalara açık olmadıklarından, çocukların toplarını ele geçirerek voleybol, yakartop, istop gibi fiziksel faaliyetlere giriştiler. Oturan BAK’çılar, hareket halindeki BAK’çıları dışarıdan destekleyerek yüreklendirdiler. Sonra herkez bir kez daha yaygılara oturarak “ünlüyü bul” oyunu oynamaya başladılar. Dünya’da ve Türkiye’de yaşayan ve yaşamayan bir çok politikacı, felsefeci, iktisatçı, edebiyatçılar, sanatçı eserleri ve söyledikleri ile birlikte anıldı. Sorduğumuz sorularla ismi tutanda saklı kişileri bulmaya çalıştık. Övünçle söyleyebiliriz ki BAK’çıların gözünden, zihninden hiç bir tarihe mal olmuş kişi kaçmadı. Bütün coğrafyaları dolaştık, BAK’ı oluşturan kişilerin zihinsel olgunluğunu sağlamakta katkısı olan tüm kişiler iyi ya da kötü hatırlandı. Saat 5 e geldiğinde elimizde kalanlarla ve pikniğe sonradan katılanların getirdikleri ile yeniden sofralar kuruldu, açlıklar giderildi. Çocuklar uykularından uyandı ve pikniği bitirme saati geldiğinde Şenol yürütmekte olan kampanyamızı ve önümüzdeki günlerde yapacaklarımızı hatırlatan kısa bir konuşma yaptı. TRT eylemi için kalan buroşürler dağıtıldı, rozet ve stikırlar yeni katılımcı arkadaşlara dağıtıldı ve en kısa sürede, ki bu çarşamba günü İstanbul Radyosu’nun önündeki basın açıklaması oluyor, dağılmaya başladık. Bu uzun günden dağarcığımızda ne kaldı derseniz: ikincisini düzenlediğimiz için artık gelenekselleşti diyebileceğimiz bu pikniğimiz oldu. Piknik bize büyük ve mutlu bir aile olduğumuzu gösterdi. Arada sırada tartışsak, çatışsak, birbirimize kızsak ve üzsek de aynı yöne bakan, aynı hedefe giden, benzer ilke ve yaşam felsefesine sahip gittikçe büyüyen bir aile olduğumuzu anladık. Kendi mutlu ve neşeli günümüzde, hemen sınırlarımızın ötesinde Irak’lı kardeşlerimizin bu sıcak ve susuz günlerde yaşadıklarını düşünerek daha fazla fedakarlık yapmamız, onları daha fazla ve yürekten savunmamız gerektiğini düşünecek kadar da gönüllerimizin engin olduğunu farkettik. Hepimiz savaşa karşı, barıştan yanaydık. Yaşamı tüm yönleri ile savunmamızın gerektiğini bir kez daha anladık. İyi, güzel, doğru ve insana ait ne varsa bizlerde de onlardan parçaların olduğunu gördük. Zaman zaman yakın çevremizde bizi izlemekte olan insanların yüzlerine baktığımızda, bize gülümsemekte olduklar ını, bizi onayladıklarını gördük ve kampanyalarımızı bu gülerek bizi destekleyenleri de içimize alacak biçimde genişletmemiz gerektiğini düşündük. Sevinçlerimizi çoğaltmak için daha sık böyle birlikteliklerde bir araya gelmemiz gerektiğini anladık. Gelmeyen/gelemeyen arkadaşlar neleri kaçırdınız farkında mısınız? En kısa sürede bir başka BAK etkinliğinde görüşmek üzere…
7 Haziran Çarşamba, TRT önü basın açıklaması
BARIŞIN SESİNİ KISTIRMADIK! Bizim de bam tellerimiz var. Bizim de hassas noktalarımız, yumuşak karınlarımız, zülf-ü yârimiz var. Bizim de dokunulmazlarımız var. Her fırsatta “milletin hassasiyetleri” diye karşımıza çıkanlar, epeydir içimizde tuttuğumuz nefesin gücüne mahzar oldular. O nefesin rüzgârı, birkaç gündür kimilerini üşütüyor, kimilerinin ateşini körüklüyor. Bizim ise içimizi serinletiyor. “Barışın Sesi Kısılamaz” eyleminden söz ediyorum. Ya da basında en çok kullanılan ifadeyle, “TRT emekçilerinin sansüre ve baskıya isyanından”. -I- Savaş, lüzumsuz derecede zahmetli bir iştir. Savaşmak için çok şeye ihtiyacınız vardır. Tanklar, toplar, tüfekler, gece görüş dürbünleri, nükleer başlıklar, kimyasal silahlar, kişiliksiz politikacılar, şuursuz kurmaylar, haysiyetsiz gazeteciler, saçma sapan gerekçeler, yalanlar, yalanlar, yalanlar ve bu yalanlara inanacak, sizin yalanlarınız için ölecek yoksul insanlar, vs. Barış ise zahmetsizdir. Barış için hiçbir şeye ihtiyacınız yoktur. Demin saydıklarımızı yok ettiğinizde, geriye barış kalır. Hiçbir şey yapmadığınız zaman barış olur. Ama buna rağmen birileri barış için mücadele eder. Çünkü başka birileri “barışla” mücadele etmeyi iş edinmiştir. Savaşçılar silahlarını, kalemlerini kuşanırken, barışçılar da renklerini, seslerini, yüreklerini, vicdanlarını kuşanır, çıkar sokağa. İşte Küresel BAK, bizi, hepimizi, coğrafyamızı ve dünyayı “insanlığın en büyük, en ışıklı, en yüce idealine, barışa” bir adım daha yaklaştırmak için mücadele eder. Birileri de Küresel BAK ile… -II- 11-17 Mart 2006 tarihleri arasında Kadıköy’de düzenlenen Barış Panayırı, “başka bir dünyanın” ilk provalarından biriydi bizim için. Panayırın kendine has cıvıltısından, coşkusundan ötürü değil sadece; panayır denen şey barışın ta kendisi olduğu için de böyleydi. Çünkü savaşta panayır olmazdı. Panayır, barışın huzurlu coğrafyasına kurulabilirdi ancak. O nedenle bu panayıra kendince bir çivi çakan, bir tuğla koyan herkesin içinde şu özlem vardı: “Bir gün bu panayırı Bağdat’ta yapacağız. İşte o zaman istediğimiz barışa kavuşmuş olacağız. O gün Irak’a kapıdan gireceğiz, ayaklarımızı paspasa sileceğiz. Çay, kahve içip, muhabbet edeceğiz, güzelleşeceğiz.” Saldırının ve işgalin başlamasının yıldönümü nedeniyle bütün dünyanın barışçıları sokaklarda, alanlarda olacaktı 18 Mart’ta. Tabii Küresel BAK da. Bu barış eylemi öncesinde, Barış Panayırı sürerken… Bir TRT yapımcısı, bu duygulara herkesi ortak etmek istedi programında. Barış, TRT radyolarının mikrofonlarında dile gelecekti. Hepimiz sevindik. Ancak, TRT’nin muhterem yöneticileri, barış konusunun (memleket ve dünya için değilse bile, kendileri için) sakıncalı olduğuna karar verdiler. Programı engellemek istediler. Yapımcı, “barışın nesi sakıncalı” diye sordu. Makul ve mantıklı bir cevap alamadı. Alamayacağını bile bile yine sordu. Yine alamadı. İkna olmadığı için de programını yaptı. Yaptı ve soruşturmaya uğradı. Cezaya çarptırıldı. Bizim muhterem TRT yöneticileri, barış programı yaptığı için bu yapımcıyı “kınamaya” karar vermişlerdi. -III- TRT’de yıllar yılı en keyfî, en pervasız baskılar, sansürler uygulana gelmiştir. Ancak bu muhterem yöneticilerimiz biraz şanssızdı. Çünkü TRT’de çalışanların artık, adına KESK/Haber-Sen derler, bir de örgütü vardı. İşte bu örgüt, içinde tuttuğu nefesi, başka örgütlerle birleştirdi, Küresel BAK eylemcilerinin içlerinde tuttukları nefese kattı ve hep bir olup yaradana sığınıp şöyle bir üfledik. Dedik ki, “Savaşta, iki TARAF vardır: SAVAŞTAN yana olanlar… BARIŞTAN yana olanlar! Ve biliyoruz ki… Barışın sesini kısanlar, savaşa hizmet ederler!” Dünyanın sokaklarını, meydanlarını dolduran biz SAVAŞ KARŞITLARI, biz BARIŞ YANLILARI, her fırsatta, her renkte, her dilde YAŞAMI savunmaya devam ediyoruz. Her seferinde daha büyüyen, güçlenen sesimizle diyoruz ki, “Biz susarsak, ölüm konuşur!” O nedenle hiç susmayacağız. BARIŞIN SESİ KISILAMAZ! Duvarlara “SAVAŞA HAYIR” yazdığı için yargılananları gördük bu ülkede… Aynı sözü okulda sırasına yazdığı için okuldan atılan öğrencileri… Ama bunlar ÇOK SESLİ, ÇOK RENKLİ BARIŞ KOROSUNU susturmaya yetmedi! Her seferinde daha güçlü çıkartacağız bu sesi! Ve her seferinde bir kez daha hatırlatacağız, barışın sesini kısmak isteyenlere, Brecht’in o dizesini: “ ‘Savaş istiyoruz!’ En önce vuruldu bunu yazan” -IV- 7 Haziran 2006 Çarşamba günü, öyle bir rüzgâr esti ki, hâlâ o rüzgâr konuşuluyor. Ellerinde “BARIŞIN SESİ KISILAMAZ” pankartıyla, rengârenk BARIŞ bayraklarıyla TRT İstanbul Radyosu önünde toplanan Küresel BAK eylemcileri, hiç slogan atmadan, marakas çalmadan, düdük öttürmeden, Türkiye’nin en güçlü, en yüksek sesini çıkardılar. Bu sesi duyan herkes anladı ki, BARIŞIN SESİ KISILAMAZ! İlk kim söylemişti, bilmiyorum: “Mücadele güçlendirir, eylem özgürleştirir.” Biz bir kat daha güçlendik, bir kat daha özgürleştik. Mutluyuz, gururluyuz. Hani ağaçlar her yıl gövdelerine eklenen taze bir halkayla büyürler, yaşını anlamak için ağacın gövdesindeki halkaları sayarız ya… Küresel BAK da, her eyleminde yeni halkalar ekleyerek kendi gövdesine, büyüyor. Bu eylemle biz bir yaşımıza daha girdik, bir halka daha ekledik gövdemize. Yeni eylemlerimizde, yeni halkalarımızda daha da görkemli olacağız. “Yükselecek, yükselecek yapı, yükselecek, kan ter içinde!”
8 Haziran Perşembe, Nükleer başlıklar basın bülteni
Basında çıkan Türkiye’deki nükleer başlıklar ve savaş esirlerinin yolculuğunda üs ve havaalanlarının kullanımı haberleri üzerine Küresel BAK bir basın bülteni yayınladı. Bu bültende “İncirlik kapatılmalı, nükleer silahlar ülke dışına çıkarılmalıdır. ABD ile her türden askeri anlaşmalar iptal edilmelidir. AKP iktidarı, İncirlik’te bulunan nükleer bombaların hesabını vermelidir” talepleri ifade edildi.
9 Haziran Cuma, Trabzon toplantısı
Trabzon’da “İran Irak Olmasın” toplantısı yapıldı. 9 Haziran Cuma akşamı Trabzon’da yapılan toplantıya Mazlumder temsilcisi Ayhan Bilgen ve Küresel Bak temsilcisi Nuri Ödemiş katıldılar. Toplantıda İran, Irak ve savaş karşıtı mücadele konuşuldu.
17 Haziran Cumartesi, Kadıköy- Mete Çubukçu söyleşisi
17 Haziran’da Kadıköy ve Beyoğlu’ndan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu aktivistlerinin ortak etkinliğiyle Mete Çubukçu’nun yeni çıkan kitabı “Orta Doğu’nun Yeniden İşgali”yle ilgili bir imza ve söyleşi günü düzenlendi. Kadıköy Mephisto Kitabevinde yapılan imza gününde Mete Çubukçu Irak işgali ve direniş, Filistin’deki gelişmeler ev ABD’nin İran’a yönelik tehditleriyle ilgili görüşlerini açıkladı. İşgalin ürünü olan ekonomik ve maddi yıkımın Irak halkı açısından katlanılması imkansız bir durum yaratması, direnişin mutlaka devam edeceği gibi politik vurgular, işgale karşı küresel bir kampanya yapmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
20 Haziran Salı, MMO İstanbul Şubesi- İran’ı Konuşuyoruz
20 Haziran’da düzenlediğimiz “İran’ı konuşuyoruz” toplantısı çok büyük bir ilgi gördü. Ece Temelkuran’ın rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı toplantıya gazeteciler İpek çalışlar ve Nuray Mert, yazar Cihan Aktaş konuşmacı olarak katıldılar. İpek çalışlar, Sınır Tanımayan gazeteciler örgütünün 2005 yılı raporundan çarpıcı veriler aktararak İran’ın Türkiye’de algılanışının yanlışlığına dikkat çekti. Nuray Mert ise emperyalizmin Irak’tan sonra İran’a da bir dizi kasti propaganda malzemesi kullanarak tehdit yönelttiğini ve bu argümanlara karşı güçlü politikalar üretmek gerektiğini söyledi. Savaş karşıtlarının ne Irak rejimini ne de İran rejimini savunmadığını ama rejim tartışmasının ürünü olarak ABD’nin saldırısına maruz kalan halklarla dayanışmanın emperyalizmin propagandası karşısında yenik düşmek anlamına geleceğini anlattı. Cihan Ataş ise uzun bir konuşmayla Şah döneminden günümüze İran toplumunun geçirdiği değişimleri anlattı. Salondan özelikle İran’da kadın sorunu üzerine tartışmalar ve sorular yöneltildi. Toplantıya katılan Şanar Yurdatapan Abdurrahman Dilipak’la birlikte yaptıkları İran gezisinin gözlemlerini aktardı ve sivil toplum örgütlerinin dayanışmasının önemini vurguladı. Yine salondan konuşan Yıldız Önen ABD’nin nükleer silahları bahane ederek İran2a yönelik bir saldırı hazırlığında olduğunu, buna karşı bir dizi argüman üretmenin savaş karşıtı hareket açısından çok önemli olduğunu anlattı. Yine salondan konuşan Tayfun Mater, İran’ın nükleer program geliştirmesi ihtimalinin emperyalizmin saldırganlığına neden olmasının çok garip olduğunu, çünkü geçtiğimi hafta açıklandığı gibi Ortadoğu’da çok sayıda nükleer başlığın zaten Türkiye’de ve özellikle İncirlik Üssü’nde tutulduğunun ortaya çıktığını söyledi. Tayfun Mater, uzun süredir yapılan kampanyaların bir sonucu olarak İncirlik Üssü’ndeki ve Türkiye2deki nükleer başlıkların mevcudiyetinin açıklanmasının önemli olduğunu ama İncirlik Üssü’nün ABD’ye kullandırılmasına karşı, ABD’nin Irak’taki işgaline karşı mücadele etmenin İran2a yönelik saldırı senaryolarına da karşı mücadele etmek anlamına geleceğini söyledi. “İran’ı konuşuyoruz toplantısı konuşmacıların sorulara verdiği yanıtlar ve yaptıkları katılarla sona erdi Toplantıya yüzden fazla insan katıldı. Elli kişi BAK aktivist föyü doldurdu. Bu açıdan da toplantı çok başarılıydı.
21 Haziran Çarşamba, Adana Paneli
21 Haziran Çarşamba günü Adana’da TMMOB Adana IKK tarafından örgütlenen “Irak İşgali Sonrası Ortadoğu ve Türkiye” isimli panel yapıldı. Panel’e Çetin Remzi Yüregir (Yeni Adana Gazetesi Başyazarı), Prof. Dr. Adnan Gümüş (ÇÜ Eğitim Fak.), Tayfun Mater (Küresel BAK), Melih pekdemir (Gazeteci) konuşmacı olarak katıldı. Paneli TMMOB başkanı Mehmet Soğancı yönetti. Panele yaklaşık 200 kişi katıldı. Panelde Tayfun Mater küresel bak tanıtımı yaptı. Küresel BAK’ın İncirlik kampanyasını anlatan Mater daha sonra İran’a yönelik tehditlere değindi. İncirlik Üssü’nün önemini vurgulayan Mater, üssün Türkiye için sonuçlarına dikkat çekti. Çetin Remzi Yüregir, soğuk savaşı sırasında ABD’nin haddinden fazla Türkiye’ye baskı uyguladığını anlattı. Türkiye ABD’nin uzak karakolu rolüne büründürüldüğünü söyleyen Yüregir Türkiye’nin bağımsız olarak Ortadoğu üzerinde rolünün azaltıldığını söyledi. Melih Pekdemir, 1983’de ABD kurulan CentCom ile enerji kontrolünü ele geçirmeye çalıştığını söyledi. 1997’de ise neoconlar Yeni Amerikan Yüzyılı projesini ABD’de egemen kıldıklarını söyleyen Pekdemir Büyük Ortadoğu Projesinin ana hatlarını çizdi. Adnan Gümüş ise 1 Mart zaferinden dolayı Türkiye’nin savaş girmediğini, bundan dolayı ABD’nin savaş yenik başladığını anlattı. Adana’da yapılan anketlerde halkın çoğunluğunun savaş ve ABD karşıtı olduğunu söyleyen Gümüş, halkın %85’inin direnişe destek verdiğini anlattı.
25 Haziran Pazar, Türkiye BAK toplantısı
Toplantıya, İstanbul, İzmir, Ankara, Trabzon, Adana ve Aydın’dan arkadaşlar katıldı. Küresel BAK yürütme kurulundan Tayfun Mater, Nuri Ödemiş ve Mehmet Demir İran Irak Olmasın kampanyası hakkında bilgi verdiler. Kampanya çerçevesinde İstanbul’da yapılacak olan etkinliklerden söz ettiler. Ankara’dan arkadaşlar;4 Temmuz Amerikan bağımsızlık gününde Dünyadaki ABD temsilicilikleri önünde yapılacak etkinlikler çerçevesinde aBD elçiliği önünde basın açıklaması yapma konusunu değerlendireceklerini;Ankara BAK’ın olarak bülten çıkardıklarını ve 4. sayıya ulaştıklarını söyledi. Sürkeli bir açık stand bulundurduklarını; kampanya çerçevesinde önümüzdeki dönemde Konur sokakta bir akşam şenliği yapmayı düşündüklerini belirttiler. Barışarock’a geleceklerini bildirdiler. Türkiye sosyal formuna ve Eylül sonu etkinliğine katılmak içinde çalıştıklarını belirttiler. İzmir’den arkadaş, Haziran’da planladıkları toplantıyı yapamadıklarını ancak, Fuar zamanı böyle bir toplantıyı örgütlemeyi konuştuklarını söyledi. Yürütmenin son toplantılarına katılamadığını bu nedenle son kararlaştırılan işlerden haber veremeyeceğini belirtti. Adana’dan arkadaş, 6 Ağustos’ta incirlikte nükleer silahlara karşı bir açıklama yapacaklarını, 4 Temmuz’da ABD konsolosluğu önünde bir açıklama yapabileceklerini söylediler. Aydın’dan arkadaşlar; Yayınları dağıttıklarını, geçen yıl Didim Şenliğine katıldıklarını belirttiler. Bu yıl aynı biçimde bir çalışma için görüşeceklerini söylediler. Trabzon’dan arkadaşlar, BAK’ı destekleyen kurumlarle merkezi olarak yapılan temaslarda, yerellerde de kurumsal destek verilmesi için görüşülmesini ve bu temasların bilgisinin BAK yerellerine iletilmesini talep ettiler. Arkadaşlara kendi yerellerinde, Barış Panayırı gibi etkinlikleri düzenlemeyi düşünmelerini önerdik. Bu konunun daha geniş ve doğrudan eylemlere katılmayan insanlarla ilişki ve iletişim için nasıl yararları olduğuna değindik. Kadıköy’lü arkadaşlarımız, düzenlenen Panayır deneyimini anlattılar. Toplantı bilgi ortaklaştırma ve deneyim aktarma bakımından ve ortak etkinlikler düşünme açısından yararlı oldu.