23 Eylül Cumartesi, Tünel Meydanı- İstinye Konsolosluk Önü, Basın Açıklaması-Bisiklet Turu-Stand
Tünel Meydanında açılan stand, Behiç Ak’ın karikatürleri, savaş ve eylem fotoğrafları, barış bayrakları ve pankartlarla son derece renkli oldu. Açılış Semaver Kumpanya tiyatro grubunun ritim atölyesiyle yapıldı, bu da standın fazlasıyla dikkat çekmesini sağladı.
Semaver Kumpanya’nın ardından sanatçı ve savaş karşıtı aktivist Zeynep Tanbay, basın açıklamasını okudu. Zeynep Tanbay, Bush’un, Blair’in ve ABD’nin neo-conlarının politikalarının iflas ettiğini ve savaş karşıtlarının savaş politikalarını uygulayanların peşini bırakmadığını, bizlerin ve işgale maruz kalan halkların direnişinin devam edeceğini söyledi. Basın Açıklaması “İran Irak Olmayacak” sloganları ile bitirildi.Basın açıklamasından sonra, Barışapedalcılar Tünel Meydanı’ndan yola çıktı. Bisikletlerle, Beşiktaş’ta bekleyen Gökkuşağı Vosvosları’yla buluştular. 13 bisiklet, 10 vosvos, bir motor ve arabalarla, Boğaz’da, sahil yolundan ABD Konsolosluğu’na doğru yola çıktılar. Barış bayrakları ve barış balonlarıyla süslenen yaklaşık 200 metrelik “araç” konvoyu yol boyunca halktan büyük bir destek aldı. Bisikletliler sloganlarıyla, vosvoslar kornalarıyla ABD Konsolosluğu’na kadar gittiler. Çok uzun bir güzergahı coşkulu bir şekilde tamamladıktan sonra, konsolosluğun önünde bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını yapan Ufuk Uras, ABD halkıyla hiç bir problemimizin olmadığını, savaşa karşı birlikte mücadele ettiğimizi, ama konsolosluk çalışanlarının mağdur olduğunu, ABD’nin işgal politikalarının konsolosluğun böyle kale gibi, gizli bir binaya saklanmak zorunda kaldığını, insan içine çıkamadığını söyledi. Ufuk Uras, işgal politikalarının yenildiğini, işgale ortak olan İspanya’da hükümetin devrildiğini, İtalya’da Berlusconi’nin gittiğini söyledikten sonra Türkiye’de de savaş karşıtlarının halka rağmen Lübnan’a asker yollayan AKP hükümetinin peşini bırakmayacağını söyledi. Basın açıklamasının ardından sloganlar atıldı ve yağmurla birlikte eylem de bitti.
Bu arada Tünel’deki standa çok sayıda imza toplandı ve 5 bin bildiri dağıtıldı.
23 Eylül Cumartesi, Ankara, Basın Açıklaması – Panel
Haftaya Basın açıklaması ve panelle başlanıldı. TMMOB’ de yapılan panele Mor ve Ötesi grubundan Kerem Kabadayı ve Harun Tekin, İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Erhan Keleş oğlu katıldı. Türkiye’de Savaş Karşıtı Hareket’in ve Asker gönderme tezkeresi’nin konuşulduğu toplantıda TSF’ ye de çağrı yapıldı.
Panel sonrası basın açıklamasını Küresel BAK adına Mor ve Ötesi grubundan Kerem Kabadayı yaptı. Açıklamada Bush ve çetesini savaş çığırtkanlığına devam ettiklerini; ancak artık yeniliyor olduklarını, askeri kayıpların hızla artarken, kamuoyu desteğininse düştüğünü söyledi. Kendi içlerinde bile hata yaptıklarını kabul edenlerin sayısının arttığını belirtip, herkesi 30 Eylül’de TSF’ ye katılmaya çağırdı.
27 Eylül Çarşamba, İzmir, Bisiklet Turu
Saat: 17.00’da Cumhuriyet Meydanı’nda toplanıldı. Şehir Planlamacıları Odası’ndan Tuncay Saraçoğlu’ nün basın açıklamasını okumasının ardından, Konak’a yüründü. Bisikletli aktivistlerse şehir turu attılar.
28 Eylül Perşembe, Kadıköy Gençlik Merkezi, Savaş Karşıtı Gece
23 Eylül Perşembe gündüzü Kadıköy’de stand açıldı, standta bildiri ve BAK bültenleri dağıtıldı.
Akşam, KGM’ de yapılan toplantıya 50 kişi katıldı. Konuşmacılardan Ragıp Duran, Lübnan’a asker göndermenin yanlış olduğunu, Türk askerini isteseler bile bunun İsrail çıkarları için atılan bir adım olduğunu anlattı. Emperyalist kibrin ABD dış politikasında belirleyici olduğunu; ama Bush dönemi savaş politikalarının iflas ettiğini, Arapları insan olarak görmeyen neo-conlarakarşı, Arapların çok insani bir direnişle cevap verdiklerinden bahsetti.
Kerem Kabadayı ise, ABD’nin küresel savaş politikalarını, küresel hegemonyası için yürüttüğünden ve bu hegemonya mücadelesinde İran’a saldırma hazırlığı içinde olduğundan bahsetti. Bu savaş politikalarına karşı küresel savaş karşıtı hareketin önemini anlattı. Savaş karşıtı hareketlerin, yerel bir baskı grubu olarak, kendi hükümetleri üstünde yarattıkları baskının, küresel savaş politikaları üstünde güçlü bir baskı kurmanın ilk adımı olduğunu vurguladı.
30 Eylül Cumartesi, Sultan Ahmet, TSF Basın Açıklaması
Saat 12.30’da başlayan savaş karşıtı basın açıklamasına iki bin kişi katıldı. TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı Türkiye’deki savaş karşıtı harekete vurgu yaparken, Tarık Ali’de emperyalizme ve savaşa karşı mücadelenin önemini vurguladı.
30 Eylül Cumartesi, Darphane-i Amire, TSF Tarık Ali Söyleşisi
17.30 ‘da ki Tarık Ali’nin toplantısına yaklaşık 750 kişi katıldı ve çeviri için getirilen kulaklıklar bittiği için kapıdan dönenler oldu. Tarık Ali konuşmasında Irak, Afganistan, İran, Latin Amerika gibi pek çok konuya değindi.
12 Ekim Perşembe, Taksim Gezi Parkı, Basın Açıklaması
Taksim gezi parkında 70 kişinin katılımıyla asker gönderilmesine karşı basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını BAK adına sanatçı Mehmet Ali Alabora yaptı. Lübnan’da barışı sağlamak istiyorlarsa, asker yerine sivil hizmet gönderilmesi gerektiğini, eğer asker gönderilmesi söz konusuysa Lübnan’a değil İsrail tarafına asker göndermek gerektiğini, çünkü saldırgan tarafın İsrail tarafı olduğunu, ateşkesten sonra bile saldırılarının devam ettiğini söyledi.
Basın açıklamasında Lübnan’a gitme, işgale ortak olma pankartı açıldı ve asker gönderilmesine karşı sloganlar atıldı.
12 Ekim Perşembe, Karakedi Kültür Merkezi, Söyleşi
12 Ekim Perşembe Akşamı, Karakedi Kültür Merkezi’nde Mete Çubukçu, Nuray Mert ve Hakan Tahmaz’ ın katılımıyla “Ortadoğu’da ABD işgal politikaları” konulu bir söyleşi yapıldı. Söyleşiyi yaklaşık 100 kişi dinledi.
Mete Çubukçu, Afganistan, Irak ve Filistin’deki son durumu anlatıp ABD’ Nil Dünyadaki hegemonya mücadelesinden bahsetti.
Nuray Mert, ABD’ nin Ortadoğu’yu nasıl şekillendirmek istediğinden ve bizim kafamızda oluşturmaya çalıştığı Ortadoğu şablonundan, ancak tarihsel olarak oradaki halkların ilişkilerinin nasıl olduğundan bahsetti.
Küresel BAK’ tan Hakan Tahmaz ise dünyadaki savaş karşıtı hareketi ve bu hareketin dünyamızın geleceği alternatiflerinin şekillenmesinde nasıl bir güç olduğunu anlattı.
12 Ekim Perşembe, Ankara, Basın Açıklaması
Lübnan’a ilk Türk askeri birliğinin hareket ettiği 12 Ekim 2006 günü, Ankaralı Savaş Karşıtları “ABD ve İsrail Askeri Olma!” ortak pankartı arkasında bir protesto gösterisi düzenlendi.
Yüksel Caddesi’nde toplanan yaklaşık 500 kişilik grup, slogan ve alkışlarla ABD Büyükelçiliği’ne kadar yürüdü. Burada, ABD Büyükelçiliği’nin karşısında Kenedy Caddesi’nde Ankara Tabip Odası, DİSK Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB İKK, Küresel BAK, PSAKD, 78’liler Derneği, EMEP, ÖDP, SDP’nin ortak basın açıklaması KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özgür Bozdoğan tarafından okundu.
Basın açıklaması sonrası TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nın da aralarında bulunduğu örgüt temsilcileri ABD Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bıraktılar.
12 Ekim Perşembe, İzmir, Yürüyüş-Basın Açıklaması
12 Ekim’de saat 17.30’da Kıbrıs Şehitleri caddesinde buluşan 100 kadar aktivistle basın açıklaması yapıldı.
12 Ekim Perşembe, Orhan Pamuk’a Nobel Edebiyat Ödülü Kutlaması
Orhan Pamuk’a destek için Küresel BAK olarak bir kutlama mesajı yayınlandı ve web sitesine koyuldu,
Orhan Pamuk’u kutluyoruz
Küresel BAK’ın da kurucuları ve ilk imzacıları arasında bulunan yazar Orhan Pamuk, 2006 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi oldu. Orhan Pamuk’un bu ödülü olmasından bütün edebiyatseverler ve Küresel BAK camiası olarak büyük bir gurur duyuyoruz.
Orhan Pamuk’un başarılarının devamını diliyoruz.
14 Ekim Cumartesi, Ankara, TMMOB Mitingi, Türkiye BAK Toplantısı
Ankara’da TMMOB mitingine katılmak için Cuma gecesi istanbul’dan 1 vagon dolusu BAK aktivisti yola çıktı. Soğuk ve kapalı bir havada başlayan yürüyüş ve miting, şiddetli ve bereketli bir yağmur altında devam etti. Küresel BAK da TMMOB kortejinde “Lübnan’a gitme – İşgale Ortak olma” ve “Savaşa hayır” pankartı ve savaş ve işgal karşıtı sloganlarıyla yer aldı.
Olumsuz hava koşullarına rağmen, binlerce TMMOB üyesi ve destek verenlerinkatıldığı miting, iyi örgütlenmiş, düzenli ve başarılı bir gösteri oldu.
Küresel BAK olarak, miting sonrası EMO Toplantı Salonunda bir değerlendirme toplantısı yaptık. BAK yürütmesinden arkadaşların verdiği bilgilerden sonra, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Aksaray’dan gelenler kendi illerindeki faaliyetleri değerlendirdiler ve önerilerini sundular. 50 kadar aktivistin katıldığı toplantı verimli ve önümüzdeki dönem çalışmaları açısından da yararlı oldu.
19 Ekim Perşembe, Edirne, Söyleşi
Roni Margulies’in konuşmacı olarak katıldığı Edirne’deki BAK toplantısına yaklaşık 40 kişi katıldı. Roni toplantıda Irak işgali ile başlayan süreci anlattı. Son bir ay içerisinde bir araya gelen Edirne’deki BAK aktivistleri “İran Irak Olmasın” kampanyası etrafında neler yapacaklarını tartıştılar.
28 Ekim Cumartesi, Üsküdar, Söyleşi
Ragıp Duran ve Kerem Kabadayı’nın konuşmacı olduğu panelde Ragıp Duran medya ve savaş ilişkisi üzerinde durdu. Medya’nın Afganistan ve Irak’taki işgAli’de steklediğini, Afganistan’da Taliban ve Irak’taki Saddam rejimlerinin demokratik olmadığını; bu yüzden de güçle yıkılmasını gerektiğini düşündükleri için bu işgalleri desteklediklerini anlattı. Savaşın ekonomik boyutuna da değinen Duran, General Elektrik ve NBC televizyonu arasındaki ilişkiyi açıkladı. Duran asıl olarak savaş uçağı üreten General Elektrik’in NBC TV ile ekonomik ilişkisi olduğu için savaş yanlısı açıklamalar yaptığının altını çizdi. Bir kitle iletişim aracı olarak TV’nin sakıncalarını da anlatan Duran insan beyninin ele geçirilmesinde TV’nin etkisini çok büyük olduğu söyledi, bu iletişim aracından korunma yöntemlerini anlattı. Kerem Kabadayı ise Türkiye’de basının özellikle ülkenin emperyalist damarını kaşıdığını belirtti. BAK’ın üç yıllık savaş karşıtı kampanya deneyimlerini aktardı. BAK’ın bileşenlerinin hangi nedenle olursa olsun Savaş karşıtlarından oluştuğunu, bunun da kampanyaların canlı ve sürekli olmasının en önemli nedenini oluşturduğunun altını çizdi. Hangi nedenle olursa olsun savaş karşıtlığının canlı tutulmasının hareketi etkili kılacağını söyledi.
Son üç günlük çalışmaya rağmen 80 kişinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda salondan oldukça canlı ve verimli konuşmalar yapıldı. Sadece Irak’ta bugüne kadar 650.000 kişinin öldüğünü, bunun insanlara izahının çok zor olduğu vurgulandı; ancak 7 Kasım’da yapılacak ABD kongre seçimlerinde büyük bir olasılıkla Bush’un yenik çıkacağı, ABD’deki Bush oylarının %30’lara düştüğü, bunda savaş karşıtı hareketin etkisinin büyük olduğu belirtildi. ABD’deki savaş karşıtlarının çağrısıyla yapılacak olan 17 Mart 2007 Küresel Savaş Karşıtı eylemlerin bütün dünyada yapılacağı, bu eylemlerin ABD’yi evine göndermede etkili olacağı, şimdiden bu miting için çalışmalar yapmamız gerektiği vurgulandı. ABD’nin Afganistan’da yenildiği, NATO Ordusu’nun çaresiz kaldığı, yeni destekler istediği ama kimsenin tınmadığı, Irak’ta direnişin sürdüğü, batağa battıkları, Lübnan’da bozguna uğradıkları; kısaca ABD’nin yenildiği açıklandı. ABD’nin yenilmesine rağmen Tıpkı Vietnam’dan çekilirken Kamboçya ve Laos’a saldırdıkları gibi İran ve Suriye’ye saldırmalarının büyük bir olasılık olduğu vurgulandı. Bunun için de ara vermeden kampanyaya devam etmemiz gerektiği söylendi.
Katılanlardan bir anne çocukları askerlik çağına gelen tüm annelere seslenen “askere göndermiyorum” kampanyası yapılmasını önerdi. Bu öneri salondan da desteklendi.
Bayram ertesine planlanması ve çok kısa bir zamanda çalışması yapılmasına rağmen katılımın canlılığı ve çeşitliği toplantının başarılı geçmesini sağladı. Bunun nedeni; Kerem Kabadayı’nın da söylediği gibi toplantının bileşenlerini hangi sebeple olursa olsun savaşa karşı olanların oluşturmasıydı. Toplantıya katılanlar çıkışta memnuniyetlerini ve bundan sonra da Üsküdar’daki BAK faaliyetlerini destekleyeceklerini ifade ettiler.
28 Ekim – 5 Kasım, TÜYAP Kitap Fuarı, Stand
TÜYAP’ta stand açtık. Onlarca aktivist formları dolduruldu, binlerce bildiri ve bülten dağıtıldı. Yeni ilişkiler kuruldu.
30 Ekim Pazartesi, İsam El Rawi’nin Öldürülmesi ile ilgili Basın Duyurusu
Öğretim Üyeleri Birliği Başkanı, Isam El-Rawi’nin öldürülmesi üstüne Küresel Bak bir Basın Duyurusu yayınladı.
9 Kasım Perşembe, Kadıköy, Yemek
Kadıköy bak 9 Kasım’da Bush’un aldığı seçim yenilgisini ve Rumsfeld’in gidişini kutladı. Kadıköy BAK yemeğinde bir araya gelen BAK aktivistleri hem BAK etkinliklerini konuştular hem de Amerikan seçimlerinde Amerikan savaş karşıtlarının zaferini kutladılar. Bülent Aydın konuşmasında Bush’a karşı oy veren herkese teşekkür etti, bizim de bu çorbada tüm savaş karşıtlarıyla birlikte bir tuzumuz olduğunu söyledi.
Nilüfer Uğur Dalay ise 5 kişilik toplantılardan bu günkü başarılara geldiğimiz için çok mutlu olduğunu anlattı. Mor ve Ötesinden Kerem kabadayı Küresel BAK içinde tüm Türkiye’de savaş karşıtı hareketi inşa etmekten dolayı sevinçli olduğunu vurguladı. En küçük aktivistimiz Meltem ise Mart ayında tanıştığı Küresel BAK’ın tüm faaliyetlerinin bir sonucunun olduğunun kanıtlandığını söyledi.
9 Kasım Perşembe, ODTÜ, Söyleşi
ODTÜ BAK ilk etkinliğini gerçekleştirdi. Mezunlar Derneği’nin de desteği ile Nuray Mert ve Şenol Karakaş’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Ortadoğu’da İşgal ve Beyrut İzlenimleri’ isimli bir toplantı yaptık. Yaklaşık 70 kişi katıldı toplantıya ve bunlar arasında öğretim görevlilerinin de varlığı dikkat çekiyordu
Toplantının ardından önümüzdeki 17 Mart dönemini konuştuk ve genel bazı planlar yaptık.
10 Kasım Cuma, Saddam Hüseyin’ nin İdam Kararı ile ilgili Basın Duyurusu
Sadam Hüseyin’e idam cezası verilmesi üstüne Küresel BAK “ İnsanlık suçları işleyenler İnsanlık Suçlusunu yargılıyamaz” başlıklı bir basın açıklaması düzenledi.
10 Kasım Cuma, ABD Senato Seçimleri ile ilgili Basın Açıklaması
Bush’un senato seçimlerini kaybetmesi üzerine Küresel BAK, “İşgalci Kendi Evinde Kaybetti,
Amerikan Halkı İşgale Dur Dedi” başlıklı bir Basın Duyurusu yayınladı.
14 Kasım Salı, Karakedi Kültür Merkezi, Söyleşi
14 Kasım Salı akşamı yapılan “Beyrut izlenimleri” toplantısına 60 kişi katıldı.
İsrail saldırılarında, İsrail askerlerinin de amacını bilmedikleri bir oranda şiddet kullandıklarından, İsrail’in teknoloji denediğini, bombalamalar sonrasında sokakların sanki dev bir ordu geçmişçesine hasar gördüğünü anlattı.
Lübnan’ın çeşitli bölgelerine gitigini ve İsrail saldırılarının siviller veya etnik gruplar arasında bir ayrım yapmaksızın tüm Lübnan’ı hedef alındığını, Hizbullah’ın da etnik bir grubun temsilcisi olma özelliğinden sıyrılıp tüm Lübnan için Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin simgesi haline geldiğini söyledi. Bunu yaptığı yardımlar ve mücadelesiyle sağladığını anlattı.
Söyleşide bir slayt gösterisi de yapıldı. Fotoğrafların ve çekimlerin öykülerini anlatarak bize savaşın insanlar üstündeki etkilerini de gösterdi.
Saldırılar sonrasında reklamların savaşı da malzeme olarak kullanmaya başladığından bahsetti, ve savaş sonrası çekilmiş reklamlar da seyredildi.
16-19 Kasım, Beyrut, Uluslararası Direnişle Dayanışma Konferansı
14 Kasım Salı akşamı yapılan “Beyrut izlenimleri” toplantısına 60 kişi katıldı.16 – 19 Kasım tarihleri arasında Lübnan, Beyrut’ta, Hizbullah, Lübnan Komünist Partisi ve Ulusal Birlik Tribunal’ın çağrısı ile düzenlenen uluslar arası savaş karşıtları konferansına onlarca ülkeden, organizasyon, kampanya ve sivil toplum kuruluşundan toplam 300 kişi katıldı. Konferansta Senegal’den, Avustralya, Kongo’dan Amerika’ya kadar dünyanın çok çeşitli ülkelerinden katılımın olması dikkat çekiciydi.
Konferans programı Perşembe akşamı yapılan ve 600 kişinin katıldığı açılış toplantısı ile başladı. Açılışta 7 kıtadan birer temsilci konuşmalar yaptı.
Cuma günü atölye toplantıları yapıldı. Bunların başlıkları, savaş karşıtı harekette strateji ve taktikler, medya ve adalet (savaşın hukuki boyutu) idi. Cumartesi günü ise Arap ağı atölyesi yapıldı.
Savaş karşıtı hareketin strateji ve taktikleri toplantısına yaklaşık 200 kişi katıldı ve konuşan herkes söze İsrail’i yenilgiye uğratan Lübnan direnişini selamlayarak, bu direnişin zaferinin bütün savaş karşıtlarının zaferi olduğunu ve herkese umut verdiğini söyleyerek başladı. Divanda Ali Fayad (Hizbullah), Omeyya Naoufel Seddik (Fransa’da yaşayan Lübnan toplumundan), Waliol Charara (Hizbullah) ve Moufid Quatish (Lübnan Komünist Partisi) vardı.
Bu atölyede şunlar konuşuldu:
Bugün ABD emperyalizminin, ABD’nin işgal politikası ve stratejisinin yenilgisine tanık oluyoruz. ABD ve İsrail, ne Afganistan’da, ne Irak’ta, ne Filistin’de ne de Lübnan’da istediği başarıya ulaşamadı. Ancak Amerika bütün bu ülkeleri iç savaşa sürükleyerek, tek tek ülkelerdeki direnişler üzerinde hegemonya kurmaya çalışıyor. Örneğin Lübnan’da, savaştan önce iç savaş çıkarmaya çalıştılar, ancak başarılı olamadılar. Bu politika İsrail’i, bölgede daha saldırgan bir tutum izlemesi için cesaretlendiriyor. İsrail’in Lübnan’a karşı başlattığı savaş, tüm Lübnan halkına ve direnişe karşı başlatılmıştı. Bu savaşın amacı, Filistin ve Lübnan halkına yönelik etnik temizlik uygulamak ve Filistin ve Lübnan’daki direnişi yok etmekti. Ancak İsrail bu amacını gerçekleştiremedi ve dolayısıyla aslında Amerika yenildi. Ancak bu Amerika’nın duracağı anlamına gelmiyor. İran ve Suriye’ye yönelik tehditleri, ABD’nin yeni savaşlara hazırlandığını gösteriyor.
Bizim önümüzde ABD’nin Vietnam’da yenildiği dönem karşı karşıya olduğumuz fırsatların aynısı duruyor. O zaman da Amerika’daki hareket, Vietnam’daki direniş ve dünyadaki hareketin bir araya gelmesi Vietnam savaşının sona ermesine, ABD’nin Vietnam’dan çekilmek zorunda kalmasına yol açmıştı. Eğer bunların sadece bir tanesi olsaydı, Vietnam savaşı bu şekilde bitmezdi. Bugün de aynı şey geçerli. Bu üç unsurun bir araya gelmesi hükümetlerin devrilmesine yol açabiliyor. Aznar gitti, Berlusconi gitti, Bush seçimlerde yenildi ve bunun sonucunda Rumsfeld istifa etmek zorunda kaldı. Blair ise bir yıl içinde istifa edeceğini açıkladı. Bu da bize, bu uluslar arası kitle hareketinin hükümetleri devirme yeteneğine sahip olduğunu gösteriyor. Üstelik bu hareketler kendilerini sadece anti-emperyalist olmakla sınırlamıyorlar. Savaş karşı olmak gibi çok kapsayıcı ve geniş bir noktadan hareket ediyorlar. Ancak önümüzde daha yapılacak çok şey var. Bizler dünyadaki savaş karşıtları olarak Lübnan halkını kendi kaderini belirlemesi hakkını sonuna kadar savunmalıyız, bütün dünyada Müslümanlara ve yurttaşlık haklarımıza yönelik saldırılara karşı çıkmalıyız. ABD’nin İran’a yönelik tehdidine karşı uluslar arası savaş karşıtı hareketi inşa etmeye devam etmeliyiz.
Savaş karşıtı hareketin kazanıp Amerika’yı tam ve kesin bir yenilgiye uğratabilmesi için a) Kendi ülkelerimizde kendi hükümetlerimize karşı mücadele etmeye devam etmeliyiz. Bu, özellikle Lübnan’a BM barış gücü çerçevesinde asker göndermiş ülkelerdeki savaş karşıtları için çok önemli bir görev. Bu barış gücüne kesinlikle karşı çıkmalıyız b)Hareketin uluslar arası birliğini sağlamalı, güçlerimizi birleştirmeliyiz c) ABD ve İsrail saldırısı ve tehdidi altındaki ülkelerdeki direnişlere destek ve onlarla dayanışma içinde olmalıyız.
Cumartesi öğleden sonra Güney Beyrut’taki Dahiye bölgesine gidildi. Dahiye, İsrail saldırısı sırasında en çok bombalamaya maruz kalan bölgelerden bir tanesi. Geçen Ağustos ayında, ateşkesten hemen sonra gelenler, bina yıkıntılarının çoğunun kaldırıldığını söylüyorlar. Gerçekten de bölgeye geldiğinizde yıkıntı yığınlarından çok, kocaman boşluklar görüyorsunuz. En çarpıcı olan ise, bombalamalar sırasında evini kaybetmiş ama kalacak yeri olmayan insanların, kurşunlardan dolayı delik deşik olmuş evlerine geri dönmüş olmaları. Dahiye’ye iner inmez, kenti gezmeden önce görevliler bize yıkımın boyutları hakkında bazı bilgiler verdiler. 25 bin kişinin yaşadığı Dahiye’de bombalama sonucunda, 300’den fazla büyük bina tamamen yıkılmış, toplam 5500 apartman zarar görmüş, 20 okul yıkılmış, 1 tıp merkezi tamamen yok olmuş, 1200 kişi ölmüş, 4500 kişi yaralanmış, 20 bin kişi işsiz kalmış, 2.2 milyar dolarlık zarar meydana gelmiş. Burası aynı zamanda Hizbullah’ın araştırma merkezinin bulunduğu yer. Bu araştırma merkezi şu anda tamamen yıkılmış durumda. Verilen bilgiye göre, bombardıman yüzünden, bu araştırma merkezinde bulunan, 42 bin kitap, çeşitli bilimsel çalışmalar hakkında 2 milyon makale ve 1000 harita tamamen yok olmuş durumda.
Cumartesi akşamı ise, bir önceki gün ayrı ayrı toplanan atölyeler büyük toplantıda bir araya gelerek, toplantıların sonuçları hakkında rapor verdiler. Medya ağında, bölgede gerçekten neler olduğunu bütün dünyaya anlatmak için bir medya ağı oluşturulması gerektiği; hukuk ağında, ABD ve İsrail’in işlediği savaş suçlarının peşinin bırakılmaması gerektiği, BM barış gücünün Lübnan’dan çıkarılması için uluslar arası hukuk kuralarının araştırılması, İsrail’in uluslar arası hukuku çiğnemesinin üzerinde durulması gerektiği belirtildi. Strateji toplantısında ise, ABD’nin her yerde yenilmekte olduğu, bu nedenle savaş karşıtı hareketi hem tek tek ülkelerde, hem de bir bütün olarak dünya çapında büyütmemiz ve genişletmemiz, uluslar arası birliği sağlamamız gerektiği konuşuldu.
Pazar günü yapılan sonuç toplantısında ise, bölgedeki bütün direnişleri destekleyen ve bu direnişlerle dayanışma çağrısı yapan, insanların direnme haklarının olduğunu vurgulayan, direnişi ve uluslar arası hareketi birleştirmenin önemine değinen bir sonuç bildirgesi çıktı.
Daha sonra asıl bombalamaların olduğu Güney Lübnan’a gidildi. Yolda yoğun bir trafik vardı, çünkü İsrail’in bombardımanı asıl anayolu tamamen yıkmıştı. Bütün köprüler bombardıman sırasında özellikle vurulmuştu ve şimdi yeniden yapılıyordu. Özellikle, katliamın olduğu Kana ve çevresi, savaşın nasıl bir şey olduğunu göstermesi açısından çok etkileyiciydi. İsrail bu bölgede gerçekten bir katliam gerçekleştirmiş. Yıkıntılar toplanmış olmasına rağmen, her savaşın fiziksel ve psikolojik kalıntıları ile dolu. Gidecek başka yeri olmayan insanlar kurşun delikleri ile dolu evlerde oturmak zorundalar. Kentin yakınlarına çadırlar kurulmuş ama bazı insanlar evlerine dönmek istemişler. Savaş ve yoksulluğun ne kadar bağlantılı olduğunu görmek ise gerçekten çok çarpıcıydı.
Bu üç günlük konferans, hem dünyadaki onlarca savaş karşıtını, savaşı yaşamış bir ülkede yeniden bir araya getirmesi, hem de bizlere hep konuştuğumuz savaşın aslında nasıl bir şey olduğunu göstermesi açısından çok anlamlıydı.
17 Kasım Cuma ,İstanbul, Jawied Aslam’ın derhal serbest bırakılması için Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu ile görüşme
Yunanistan’daki Pakistan toplumunun başkanı olan Jawied Aslam’ın tutuklanarak, sınır dışı edilmek istenmesi üzerine Küresel BAK’tan Tayfun Mater, Sevgi Göğçe, Ayşe İrem Demiriz ve Faruk Sevim 17 Kasım 2006’da Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğuna giderek, Konsolos Marios Lyberopoulos ile görüştüler.
Küresel Bak temsilcileri. Pakistan’nın dikta rejiminin Javied Alsam hakkındaki isteminin Yunanistan Hükümeti tarafından ciddiye alınmasından dolayı doğan üzüntüyü aktarıp, Aslam’ın derhal serbest bırakılmasını ve sınır dışı işlemi yapılmamasını talep ettiler.
Konsolos Lyberopoulos, bu sistemin acil olarak, Atina’ya Dışişleri Bakanlığına ileteceğini belirtti.
20 Kasım Pazartesi, Ankara, Söyleşi
Lise ve Dershane öğrencilerinin oluşturduğu Genç Düş “Dersimiz Savaşsa katılmıyoruz! Savaş Karşıtı Hareket ve Küresel BAK” başlığı ile örgütlediği ve konuşmacı olarak Küresel BAK Yürütme Kurulu üyesi Kerem Kabadayının söyleşi 20 Kasım Pazartesi saat:14.00’de TAKSAV konferans Salonunda 90 Lise ve Dershane öğrencisinin katılımı ile yapıldı.
Liseli bir öğrencinin yaptığı açılış konuşmasının ardından Kerem Kabadayı, SavaşKarşıtı Hareketin oluşması, Türkiye’deki seyri ve Küresel BAK hakkında detaylı bilgi aktardı. Bu aktarımdan sonra karşılıklı sohbet kısmına geçildi. Söyleşi sonunda Lise ve Dershane öğrencileri 17 Mart 2007 için plan ve program yaparak bu etkinliğe en geniş şekilde katılacaklarını belirttiler.