İsrail’i Durdurun Kampanyası Basın Açıklamaları

0
Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

4 Temmuz 2006 – Basın Açıklaması – Adana

Nükleer Silahlar Dışarı

İncirlik Kapatılsın!

Değerli basın mensupları, sevgili yurttaşlar..

ABD ’nin Ortadoğu halklarına yönelik askeri tehdit ve saldırganlık merkezi İncirlik üssünün artık nükleer bir tehditte olduğunu biliyoruz.

Amerikan Ulusal Kaynaklar Savunma Konseyi’nin yayınladığı raporuna göre, İncirlik Üssünde tam 90 adet Nükleer bomba, uçaklara yüklenecek biçimde hazır bekletilmektedir.Yıllardır İncirlik’te bulundurulan nükleer bombalar, ABD’nin bölgede veya dünyada herhangi bir ülkeye karşı nükleer silah kullanmaya karar vermesi durumunda 50 si ABD uçakları, 40’ı ise Türkiye ‘ye ait askeri uçaklar tarafından kullanılmak üzere hazır durumda tutuluyor.

İncirlik’te bulundurulan nükleer bombaların kullanılması hiçte uzak bir olasılık değildir.

Geçtiğimiz aylarda ABD Savunma bakanlığı tarafından İran’a saldırı için hazırlanan askeri planların arasında nükleer silah kullanımının da bir seçenek olarak bulunduğu kamuoyuna yansıdı. ABD hükümeti tarafından yalanlanmayan bu haber nükleer tehdit ve tehlikenin ne kadar yakınımızda olduğunu göstermektedir.

Irak’ta işgali sürdüren ABD’nin İncirlik’te konumlandırdığı nükleer silahları kullanmayacağının, ve bu nükleer silahların tehdidi altında bölgemizde başka ülkelerin işgaline yönelmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur. ABD’nin İran’ a yönelttiği tehdit ve saldırganlık bunun delilidir.

İncirlik üssü artık ABD’nin askeri olarak konumlandığı, bölge ülkelerine ve halklarına karşı bir askeri tehdit ve saldırı merkezi olmanın yanında, bir nükleer bomba merkezidir de. Bu ise İncirlik’in bir nükleer saldırı üssü olmasının yanında, aynı zamanda kendisinin de bir askeri ve nükleer saldırının hedefi haline gelmesi demektir.

Değerli yurttaşlar,

Nükleer silah tehdidi, her birimizin hayatını yakından tehdit edecek biçimde yanı başımızda ve yakınımızdadır. İncirlik bir askeri üs olarak topraklarımızda bulunduğu sürece, zaten güvende olmayan yaşamımız; şimdi nükleer bombaların yıkıcılığı altında bin kat daha tehlike altındadır.

İncirlik askeri ve nükleer bombaların varlığıyla bölge halklarının ve Türkiye’de yaşayan herkesin hayatını tehdit etmektedir.

Türkiye hükümeti, İncirlik’te ABD’nin nükleer bomba bulundurmasını yıllardır bizlerden gizlemiş, ABD’nin nükleer suçlarına ortaklık etmiştir. Nükleer ölümün yanı başımızda olduğunu her defasında dile getiren savaş ve işgal karşıtlarının, İncirlik ’ te bulunan nükleer bombaların imha edilmesi ve İncirlik’in askeri üs olarak kapatılması talepleri ise görmezden gelinmiştir.

Ancak, artık gerçek tüm çıplaklığı ile ortadadır. İncirlik bir nükleer bomba merkezidir. Ve bu nedenle de Türkiye ve bölge hakları için tehdittir. Nükleer ölüm artık hayatımızın ortasındadır.

Bizler, Türkiye’nin savaş ve işgal karşıtları; Türkiye’de e bölge ülkelerinde yaşayan insanların hayatlarının nükleer ölümle tehdit edilmesini istemiyoruz.

İncirlik’in Irak’ın işgal edilmesinde askeri olarak oynadığı rolün bölgenin bir başka ülkesine karşı oynanmasını istemiyoruz. AKP hükümetinin İncirlik’in Irak’ta işgalin sürdürülmesinde kullanılmasına izin veren gizli kararnamesinin iptal edilmesini istiyoruz.

Ülkemizde, bölgemizde ve yeryüzünde nükleer silah istemiyoruz.

Türkiye’nin topraklarında ABD’nin askeri saldırganlık üslerinin bir an önce kapatılmasını istiyoruz.

Nükleer silahlar İncirlik’ten gönderilmelidir.

Türkiye Nükleer silahları topraklarında bulundurmayacağını açıklamalıdır.

İncirlik askeri üssü kapatılmalıdır.

Irak’ta işgale son..

küresel BAK Adana sözcüsü

Ali Dinigüzel

25 Temmuz 2006 – Basın Açıklaması –

Şimdi değilse ne zaman

Biz değilsek kim?

Emperyalizm, Ortadoğu’yu bir ölüm tarlasına çevirmeyi aklına koymuş görünüyor. İsrail, önce Gazze’de bir plajı bombaladı ve sivilleri öldürdü.

Bombardıman günlerce devam etti…

Filistin’de ölü sayısı 100’ü geçmişti ki, aynı İsrail bu kez de iki askerinin kaçırıldığı bahanesiyle Lübnan’a bomba yağdırmaya başladı.

Lübnan’da bir haftada 300’den fazla insan öldürüldü. Lübnan yakılıp yıkılıyor. On binlerce insan Beyrut’u terk ediyor. Beyrut bir hayalet şehre dönüşüyor. Lübnan’ın 10 yıl geriye gittiği söyleniyor. Ekonomik açıdan belki böyle ama ya insan kayıpları? Ya ölen yaşlı, çocuk, kadın yüzlerce masum insan.

Ya göç etmek zorunda kalan yüz binlerce insan, nereye gidecekler?

Bush, baskılara aldırmadı ve Lübnan hükümetinin talep ettiği “ateşkes” çağrısını desteklemediğini ilan etti. ABD yönetimine göre olan bitenin adı, İsrail’in kendisini savunmasından başka bir şey değil.

Ortadoğu’da insanlar ölürken, dünyada iki yüzlülükten geçilmiyor.

Ortadoğu’da çocuklar ölürken, kendilerini dünyanın efendisi sanan G8 ülkelerinin toplantısından, İsrail’i kınama kararı dahi çıkamıyor.

Zaten, kimin kimi kınamasını bekliyoruz ki?

İsrail, Filistin’i, Lübnan’ı tehdit etme ve bombalama cesaretini nereden alıyor?

Filistin halkı kelimenin tam anlamıyla paramparça olmuş durumda.

4.5 milyon Filistinli Avrupa, Avustralya, Kuzey Amerika ve Arap ülkelerinde mülteci olarak yaşamakta ve dönüş hakları yok. Dönseler de ‘sığabilecekleri’ bir ülkeleri yok. İsrail sınırları içinde bir milyon (nüfusun %20’si) Filistinli yaşıyor. Gazze ve Batı Şeria’da 3.3 milyon insan balık istifi halinde yoksul köylerde ve beldelerde, her türlü haktan yoksun yaşıyorlar.

Filistinlilerin %60’ı işsiz, %50’si sefalet içinde. Halkın yarısı günde 2 dolardan az gelire sahip. Yaşlı ve hastalar dahil herkes kontrol noktalarında uzun kuyruklarda aşağılanarak bekletiliyor.

İsrail’deki bir milyon Filistinli bütçenin yalnızca %1’inden yararlanıyor. Üstelik sanki farklı bir türlermiş gibi, bu insanlara Filistinli bile değil, ‘İsrailli Arap’ deniliyor.

Bu manzara Filistin’in on yıllardır ABD desteğiyle süren İsrail işgalinin bir ürünü. İsrail devleti Ortadoğu’da ABD’nin uç karakolu gibi çalışıyor.

Bu yüzden Bush, İsrail’in dünyanın gözünün içine baka baka işlediği cinayetleri “kendini savunma hakkı” olarak adlandırıyor.

Çünkü ABD de Irak’ta 100 binden fazla insanı, “kendini savunma” adına öldürdü.

ABD’nin 11 Eylül’den sonra önce Afganistan’da ve ardından Irak’ta uyguladığı işgal politikaları, İsrail gibi ülkelerin elini güçlendiriyor.

ABD’nin Irak’ı silahsızlandırma bahanesiyle başlattığı işgal, İsrail’in Hizbullah’ı silahsızlandırma bahanesiyle Lübnan’ı yerle bir etmesini kolaylaştırıyor.

Irak işgali dünyayı bir barut fıçısına çevirirken, Ortadoğu’da bu barut patlamak üzere.

Filistin’de acı hiç dinmedi, Afganistan işgal altında, Irak yıllar süren ambargo ve savaşlardan sonra son üç yıldır ABD işgali altında yakılıp yıkıldı. Şimdi sıra Lübnan’da.

…ve biz biliyoruz ki İran da hedef tahtasında.

İki yüzlü hükümetlere karşı, işgal yalanlarına karşı, Bush’a ve İsrail yönetimine karşı sesimizi yükseltmek için kaybedeceğimiz tek bir dakikamız yok.

Sesimizi yükseltelim: İsrail Filistin ve Lübnan’dan derhal geri çekilmelidir!

Dünyada savaş politikalarının mimarı, yalancı ABD yönetimi askerleri Irak’tan geri çekmelidir.

AKP hükümeti timsah göz yaşları dökmeye bir son vermeli ve Filistin ve Lübnan halkıyla gerçekten dayanışmak istiyorsa, İsrail’le her türden askeri ve siyasi işbirliğine son vermelidir!

ABD’ye askeri üsleri, en başta da İncirlik Üssü’nü kapatmalıdır.

Ortadoğu haklarının sesini duyalım, sesimizi onların sesiyle birleştirelim:

Şimdi değilse ne zaman, biz değilsek kim?

Küresel Barış ve Adalet koalisyonu adına

Genco Erkal

3 Ağustos 2006 – Basın Açıklaması – İstanbul

Değerli basın emekçileri, değerli dostlar,

Bugün buraya sesimizi duyurmaya geldik.

Sesimizi duyuracağız. Gören ama görmezden gelenlere, duyan ama duymazdan gelenlere, bizlerin, savaş karşıtlarının, Filistin ve Lübnan’da yaşanan vahşeti gördüğümüzü ve duyduğumuzu haykıracağız.

Arkadaşlar, buradan Bush’a, Blair’e ve Olmert’e sesleniyoruz: SİZLERİN ADI, İNSANLIĞIN VİCDANINDA, SAVAŞ KARŞITLARININ YÜREĞİNDE, ÇOK UZUN BİR ZAMANDIR “SAVAŞ SUÇLUSU”dur”! “İŞGALCİ”dir!

Savaş suçluları, elinizi Filistin halkından, Lübnan halkından, Irak halkından çekin!

Bush ve Blair beyler, Lüban’a barış gücü gönderilmesini istiyorlar. Türkiye’nin de bu gücün içinde yer almasını istiyorlar.

Artık, kavramları daha fazla kirletmeyin! Lübnan’da barış gücü Lübnan halkıdır, bu kirli işgale tüm güçleriyle direnenlerdir. Irak işgalinden beri, ABD’nin karşısında sus pus kesilme kurumu haline gelen Birleşmiş Milletler de NATO da barış gücü olarak adlandırılamaz.

Değerli arkadaşlar, buradan, Lübnanlı kardeşlerimizle birlikte, bir de AKP hükümetine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmek istiyoruz. Halkın Lübnan’da yaşanan vahşete duyduğu öfkeyle oynamayın. İster ateşkes olsun ister olmasın, Türkiye’nin Lübnan’a göndermesi gereken tek şey, halkın barış duygularıdır, ekmektir, sağlık yardımıdır, çadırdır, insanlıktır!

Türkiye Lübnan’a asker yollayamaz.

Gerçekten barışı istiyorsanız, İsrail’le tüm askeri ve siyasi anlaşmaları iptal edersiniz!

Gerçekten barış istiyorsanız, İncirlik üssünü ABD’ye kapatırsınız! ABD uçaklarının İncirlik’ten havalanıp, Iraklılara ölüm taşımasına engel olursunuz!

Lübnan için gerçekten bir şey yapmak istiyorsanız, İSRAİLİ DURDURUN!

Değerli arkadaşlar,

Buradan son sözümüz Lübnan halkına! İşgale tüm gücüyle direnen, özgürlüğü, onuru için mücadele eden ve devasa savaş makinesini en azından durduran Lübnan halkına. Acınız acımızdır! Mücadeleniz, mücadelemizdir! Yalnız olmadığınızı, dünyanın bütün ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de kalpleri sizlerle çarpan milyonlarca savaş karşıtının öfkesinin yanınızda olduğunu bilin!

Sizler bizim komşumuzsunuz! Sizler bizim kardeşimizsiniz!

Hepimiz Iraklı, hepimiz Filistinli, hepimiz Lübnanlıyız!

Küresel BAK adına  Ressam Mehmet Güleryüz

04 Ağustos 2006 -Basın Açıklaması  – İzmir

İSRAİL, VAHŞETİNE DURDURALIM.

Önce Filistin, şimdi de Lübnan’da bütün dünyanın gözü önünde Amerikan destekli İsrail saldırganlığı,  kan, gözyaşı ve giderek vahşete dönüşen politikalarla işgal sürüyor. İnsanlığın bugüne kadar yarattığı bütün değerler ayaklar altına alınıyor.

Başta BM olmak üzere dünyadaki büyük güç odakları olanı biteni seyrediyor. Yüz binlerce insan göçe zorlanıyor, hastaneler, kamu binaları, turizm merkezleri kalabalık yerleşim birimleri bombalanıyor. Genç, yaşlı ve çocuk herkes, İsrail saldırganlığının açık hedefi durumunda.

İsrail eliyle sürdürülen bu işgal ve soykırım, giderek Ortadoğu’nun tamamını kapsayarak genişleyen bu çıplak vahşet, BOP projesinin bir parçası olarak desteklenmektedir.

Lübnan ve Filistin’de savaş mağdurlarının, mazlumların, savaş kurbanı çocukların, kadınların sesi olmak için bizler için insan olmanın gereğidir. Ortak değerleri paylaşan kişi ve kurumlar olarak bu vahşeti durdurmak için el ele verip çalışmamız gerektiği inancını taşıyor , sizlerine bu inançta olduğunuzu biliyoruz.  Bu anlamda çağrımız insandan insanadır. Biliyoruz ki bu vahşet karşısında dünyanın seyirci ve sessiz kalmasının nedeni ABD ve büyük güçlerin Ortadoğu’daki stratejik çıkarları ve beklentileridir. Mazlum Ortadoğu halkları her defasında

bu stratejik çıkarların kurbanı olmaktadır.AKP Hükümeti, Ortadoğu’daki bu gelişmeler karşısında hiçbir ciddi girişimde bulunmamaktadır. Üstelik AKP Hükümeti ABD ile stratejik

vizyon belgeleri, İsrail’le ikili anlaşmalar imzalayarak Filistin ve Lübnan işgaline ortak olmaktadır.

Hep birlikte Türkiye’deki savaş karşıtları olarak AKP Hükümetine seslenmeliyiz.. AKP Hükümeti  Tribünlere boş laf söylemek yerine, İsrail ile ikili anlaşmalara, ABD ile stratejik vizyon anlaşmalarına son ver, Büyük Ortadoğu Projesi’nin taşeronluğuna soyunmaktan

vazgeçmelidir. .

Sesimizi yükseltelim: İsrail Filistin ve Lübnan’dan derhal geri çekilmelidir!

Dünyada savaş politikalarının mimarı, yalancı ABD yönetimi askerleri Irak’tan geri çekmelidir.

AKP hükümeti  iki yüzlü politikaya r son vermeli ve Filistin ve Lübnan halkıyla gerçekten dayanışmak istiyorsa, İsrail’le her türden askeri ve siyasi işbirliğine son vermelidir!

ABD’ye askeri üsleri, en başta da İncirlik Üssü’nü kapatmalıdır.

Hiçbir ekonomik ve siyasi çıkar milyonlarca insanın yaşamından daha değerli değildir.

4 Ağustos 2006 – Basın Açıklaması – İzmir

İNSANDAN İNSANA BU VAHŞETİ DURDURALIM KAMPANYASI

1- Savaşa karşı duyarlılık oluşturulması  ve toplumu ortak tepkiye çağırmak için İzmir de başta Kıbrıs Şehitleri, Karşıyaka , Bornova ve Buca da 17 Ağustos 2006 gününe kadar imza standı açılması, buralarda savaşın vahşetini anlatan resim vb. materyallerin sergilenecek onbinlerce Küresel Bak bültenlerinin  dağıtılacak.

2- 8 Ağustos Salı günü saat: 20’00 de Kıbrıs Şehitlerinde meşale, resim vb. ile barış zinciri eylemi yapılacak.Barış Zinciri için Konak Belediyesi Kültür Merkezinde

buluşulacaktır.

3- İzmir de bulunan tüm örgüt ve kişilere çağrı yapılarak İsrail Saldırılarını protesto etmek için araba, dükkan ve evlere siyah kurdela ve vb. semboller takılması çağrısı yapılacak. Bu konuda başta esnaf birlikleri , meslek odaları, partiler, sendikalar, basın yayın kuruluşları , demokratik kitle örgütleri, sivil toplum oluşumları, edilerek kampanyaya katılım ve 1 Eylül de ortak miting yapılması önerimiz iletilecektir. “Tüm İzmirlilere sesleniyoruz. bu vahşeti siyah kurdelelerle protesto edelim”

4- Toplumsal duyarlılık oluşturmak için savaş görüntülerinden oluşan resim sergileri başta metro olmak üzere kentin değişik noktalarında açılacaktır.

5- Savaş karşıtı etkinliklerde yer almaları ve katkı koymaları için sanatçı, yazar, şair lerle görüşülmesi, katkılarının alınması,

6- Türkiye Hükümeti’nin İsrail ve ABD ‘ye daha etkin baskı uygulaması çağrısı yapmak için İzmir Milletvekili ve Türk İsrail Parlamento Dostluk Grubu üyelerine cep mesaj  ve e-posta

gönderilmesi çağrısı yapılacaktır..

Yukarıda belirdiğimiz eylem ve etkinliklere katılmanız ortak öneriler çerçevesinde yeni etkinlikler planlamamız dileğimizle, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

KÜRESEL BARIŞ ve ADALET KOALİSYONU İZMİR

29 Ağustos  2006 – Basın Açıklaması – İstanbul

Barış Gemisi’yle Küresel BAK ’ın Lübnan’la İlgili Ortak Bildirisi

Barış Gemisi, BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı ateşkes kararına (1701 no’lu karar) tarafların destek vermesinin, taraflar içinde sorumlu pozisyonda olan kimselerin uluslararası hukuk kurallarına tabi kılınmalarının ve savaş mağdurlarının herhangi bir engellemeyle karşılaşmadan bölge dışına taşınabilmeleri için acil insani yardım sağlanmasının gerekliliğini dile getirmek amacıyla Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’yla bir araya geldi.

İsrail’in 12 Temmuz-14 Ağustos tarihleri arasındaki saldırıları sırasında, çoğunluğu sivil olmak üzere 1184 Lübnanlı ’nın öldürüldüğü tahmin ediliyor. Bunun yanı sıra, 970.000 Lübnanlı, yani toplam nüfusun yaklaşık yüzde 25’i yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakıldı. İsrail saldırıları, yalnızca binlerce evin değil, köprüler, yollar ve su arıtma tesisleri gibi yeniden inşası yıllar sürecek ve milyarlarca dolara mâl olacak sivil altyapı unsurlarının da tahribatına yol açtı. Ayrıca, Beyrut’un güneyindeki Jiyyah elektrik santralına yönelik saldırılar sonucu meydana gelen petrol sızıntısı, gerek Lübnan halkının geçim kaynakları gerekse doğal habitat üzerinde son derece kritik etkiler yaratan bir çevre felâketine neden oldu. Diğer insan hakları örgütleri gibi bizler de bu saldırılarla  sivil altyapının kasıtlı olarak tahrip edildiğine ve uluslararası hukuka karşı gelinerek savaş suçları işlendiğine inanıyoruz. İsrail saldırıları, aynı zamanda, yardım görevlilerinin gerekli bölgelere ulaşmasını engelledi ve acil insani yardım sunulabilmesini olanaksız kıldı.

Ateşkes yürürlüğe girmiş olsa da hassasiyeti henüz giderilmiş değil. Binlerce sivil hâlâ evlerinden uzakta ve acil yardım gereksinimi içerisinde. Üstelik Lübnan şimdi, İsrail’in attığı ancak patlamamış olan misket bombalarının yarattığı tehlikeyle karşı karşıya. Cenova Konvansiyonu’nun açıkça ihlâl edilmesi anlamına gelen bu bombalar, ateşkesin ilanından sonra bile aralarında çocuklar ve kurtarma görevlilerinin de bulunduğu Lübnanlı sivilleri öldürmeye devam ediyor. Tüm bunlara ek olarak, ateşkesin sayısız kereler çiğnendiği kaydediliyor; İsrail’in 22 Ağustos’taki hava saldırısı ve Hizbullah’la İsra

Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.
Share.

Comments are closed.