İncirlik Kararnamesi Uzatılacak mı?
Radikal 2 – 20.06.2010 / Arif Ali CANGI
Türkiye’nin iç gündemi ve dış gündemi çok yoğun geçiyor. Bir konu var ki; hem iç gündemini, hem de dış gündemini yakından ilgilendirmektedir; İncirlik Üssü’nü yabancı savaşan birliklerine kullandırılması meselesi. Irak Savaşı’na fiilen katılmayan Türkiye, işgal yıllarında işgalcilerin işini kolaylaştırmaktan geri kalmadı. Bunun en somut biçimi; 23 Haziran 2003’den bu yana her yıl yenilenen Bakanlar Kurulu kararıyla İncirlik Üssü’nün ABD’nin savaşan birliklerine kullandırılması.
Bir yanda İsrail ile ilişkilerin kopma noktasına gelmesi, diğer yanda BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a Yaptırım oylamasında Türkiye’nin ABD ile ters düşmesine karşın, İncirlik kararnamesinin bu yıl da uzatılıp uzatılmayacağı merak konusu.
Neden gizleniyor;
Bakanlar Kurulu’nun İncirlik Kararnameleri hep ‘gizli’ gizlilik derecesini taşıyor. İlk kararnamenin gizli tutulması kamuoyunda tartışılmıştı, Danıştay açılan iptal davasında da gizlilik en önemli itirazlardan birisi olmuştu. Kamuoyunun baskısı ve davanın sırf bu yüzden kaybedilmesi olasılığını ortaya çıkmasıyla bir süre sonra kararnamenin gizliliğini kaldırmak zorunda kalmışlardı. Ancak ardından bugüne kadar her yıl yenilenen kararnameler hep gizli tutuldu.
Kararname neden gizli tutuluyor olabilir; buna resmi yanıtın “güvenlik” olacağını kestirmek zor değil. Gerçekten gizli tutulmasının nedeni bu mudur? Yoksa, kararnameler kamuoyuna anlatılamayacak derecede, barışı tehdit eden bir şeyler mi içeriyor, artık gizlenemeyen İncirlik Üssü’ndeki 90 adet nükleer başlıklı füzenin unutturulma çabası mıdır?
Yargıçlar da ikiye bölündü
Gizli olmasına karşın, kararnamenin haber olması üzerine, Irak savaşıyla oluşan duyarlılık ve Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun örgütlülüğü ile 2003 kararnamesi ile 2007 yılı yenileme/uzatma kararnamesi yargıya taşındı. Davalarda, özetle İncirlik’in yabancı savaşan birliklere kullandırılmasının bölge barışını tehdit edeceği vurgusunun yanı sıra dayanılan en önemli hukuksal itiraz, kararnamenin yetki yönünden sakat olduğuydu. Çünkü Anayasan 92. maddesine göre; yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi TBMM’ne aittir. Anayasanın bu düzenlemesine karşın, konu meclisten de gizlenerek, bakanlar kurulu tarafından izin verilmişti. Tabi ki konu bu kadar yalın değildi, kararnamenin dayanağı olarak B.M. Güvenlik Konseyi’nin 22.05.2003 tarihli ve 1483 sayılı kararı gösteriliyordu. Anayasanın 92. maddesi “Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller” i ayrık durum olarak düzenlemiş, yani bu hallerde TBMM kararına gerek yok. İşte Başbakanlık savunmasında bu ayrık düzenlemeye dayanıyor.
Gerçekten İncirlik Kararnamesi, “Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma” ya da “milletlerarası nezaket kurallarının” gereği mi çıkartılmıştır? Kararname gizli tutulduğu için konu kamuoyunda tartışılamasa da dava dosyasına sunulan biçimiyle kararnameyi inceleyen Danıştay yargıçları ikiye bölmüş durumda. Farklı görüş, temyiz ve itiraz mercii olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun üyeleri arasında ortaya çıktı.
2003 Kararnamesinin iptali davasında yürütmeyi durdurma istemine ilişkin itirazı değerlendiren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 13 üyesi yürütmeyi durdurma isteminin reddi yolunda oy kullanırken, 8 üyesi ise istemin kabulü yönünden oy kullandı. Temyiz incelemesi sonunda karşı oy sayısında önemli bir artış oldu; 15’e karşı 14 üye kararnamenin hukuka aykırı olduğu yönünde karşı oy verdi. Karşı oy gerekçesinde önemli saptamalar ve değerlendirmeler var; “…BM Güvenlik Konseyi’nin Irak’ın toprak bütünlüğünü teyit eden, istikrar ve güvenliğinin sağlanmasını, yeniden yapılandırılmasını ve ülkeye insani ve diğer yardımların ulaştırılmasına ilişkin kararında yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulundurulmasını öngören bir ifade yer almamaktadır, kararnamede ise tespit edilecek liman, havaalanı, tesis ve üslerde yabancı silahlı kuvvetlerin bulundurulmasına izin verilmektedir, Başbakanlık savunmasında da kararname ile yabancı silahlı kuvvetleri Türkiye’de bulundurulmasına izin verildiği kabul edilmektedir, bu nitelikteki bir iznin milletlerarası nezaket kurallarının gereği olarak da görülemez, dolayısıyla Anayasanın 92. maddesine aykırı olarak, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulundurulmasına izin verme yetkisinin Bakanlar Kurulunca kullanılmasında hukuka uygunluk bulunamamaktadır…” Bu karşı oy ile konunun kendisi kadar, yargılaması da dikkat çekici nitelik kazanmıştır. Azlık oya bir üye daha katılmış olsaydı, çoğunluk olacak ve İncirlik Kararnamesi iptal edilmiş olacaktı.
Yaklaşık 7 yıllık yargılama sürecinde gelinen nokta bu. 23 Haziran yaklaşıyor; İncirlik Kararnamesinin süresini uzatan yeni bir kararname çıkartıldı mı? İsrail’e rest çeken, Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin oyuna karşı oy kullanan AKP Hükümeti İncirlik Üssü’nü yine ABD askerlerine mi bıraktı? Türkiye’nin karşı oyuna karşın bu askerler İran’a yönelik ambargonun uygulayıcısı olmaya kalkarlarsa ne olacak, sayısının 90 olduğu söylenen İncirlik’teki nükleer bombalar patlarsa bunun hesabını kim verecek? Bütün bu sorulara yanıt verilmesini isteme hakkımız yok mu? Soru sormamız, barışı tehdit eden politikaların hesabını sormamız gerekmez mi? TBMM’nin üyeleri daha ne kadar susacaklar? Savaşı istemeyenler, barış yanlıları daha ne kadar susacağız?